Küresel finansal piyasalar bu hafta adeta çift yönlü bir baskı altında. Bir yanda ABD enflasyon verileri ve Fed’in faiz indirim ihtimali, diğer yanda Çin’in askeri gövde gösterisi ile Washington’un Savunma Bakanlığını Savaş Bakanlığına dönüştürmesi gibi jeopolitik sinyaller risk algısını yükseltti.
➔İşin ironi yani ise Savunma Bakanlığı adını Savaş Bakanlığı’na çeviren Trump’ın Nobel Barış Ödülünü almayı istemesi ve adaylığı.
➔Küresel piyasalarda bu hafta ekonomi ile siyaset, veri ile jeopolitik, umut ile kaygı birbirine geçmiş durumda.
➔Altın fiyatlarının geçen hafta %4 yükselerek 3.600 dolarla tarihin en yüksek seviyesini test etmesi güvenli liman talebinin ne denli güçlü olduğunu yansıtıyor.
ÜÇLÜ TESTİN İKİNCİ ETABI
➔Geçen haftadan başlayarak küresel piyasalar üç aşamalı bir testten geçiyor.
➔ABD’de açıklanan tarım dışı istihdam verisi beklentilerin altında kaldı. Üstelik yeniden revize edilecek bu veri belirsizlik kaynağı olmakla birlikte Fed’e faiz indirimi için kapıyı açtı, ilk test geçildi.
➔Bu hafta ise ABD enflasyon rakamı haftanın kilit verisi ve ikinci testi olacak. Çünkü Fed’in faiz indiriminin boyutunu belirleyecek.
➔Fiyat baskıları tahminlerden düşük gelirse 50 baz puanlık indirim ihtimali güçlenecek veya piyasalar böyle fiyatlamayı uygun görecek.
➔Ancak enflasyon beklentilerin üzerinde kalırsa Fed’in ölçülü adım tercihi öne çıkacak ve bu durum tahvil faizlerindeki oynaklık ile hisse piyasalarına satış baskısı getirebilecektir.
➔Nihayetinde gelecek hafta (17 Eylül) Fed bir faiz kararı verecek ve testin üçüncü aşaması tamamlanacak.
➔Piyasalar şimdilik iyimser ama testin her halkasının yön değiştirici güçte olduğunu unutmamak gerekiyor.
➔Kararla yalnızca faiz patikasını değil, aynı zamanda altın ve borsa fiyatlamaları da yön değiştirebilir.
ALTIN EN ÇOK TRUMP SAYESİNDE PARLIYOR
➔Altın Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açması ile tırmanışa geçti. Ortadoğu çatışmaları ve savaşlarıyla da beslendi.
➔ Batı ve ABD’nin Savaşı başlatan taraf olarak Rusya’nın 100 milyarlarca dolarlık rezervlerine el koyması altına yönelik talep artışında başat rol oynadı.
➔ Aynı akıbete uğramak istemeyen diğer ülke merkez bankaları rezervlerinde altının payını artırarak ABD tahvillerini dengelemeye yöneldi. En başta elbette Çin Merkez Bankası geliyordu.
➔ Yapılan anketlerde merkez bankaları alımlarına devam edeceklerini de ifade ediyorlar.
➔ Altının değerlenmesinin gerisinde elbette yükselen enflasyon, değer yitiren fiat paraların etkisi, yükselen diğer varlık fiyatları da etkili.
➔ 2025 yılından itibaren buna Trump faktörü de eklendi. Resmen bir kripto dostu olan Trump açıklamaları ve yaptıklarıyla altının en büyük destekçisi gibi.
➔ Son olarak Fed’i ele geçirmek için harekete geçmesi, tam olarak rakip finansal araçlar olarak dolar ve tahvillerin fiyatını düşürücü ve alternatifi altını yükseltici etkiye sahip.
➔ Trump’ın yıkmakta olduğu dünya düzeni ile estirdiği jeopolitik kasırga ve gerginliklerin artması yine en çok altına yarıyor. Düzen yıkılıyor ama yerine neyin geleceği belli değil. Muazzam belirsizlik ortamı tam da güvenli liman ihtiyacını artırıyor.
5 BİN DOLARI GÖRÜR MÜ?
➔ Jeopolitik gelişmeler yanında Fed’in bağımsızlığını kaybetmesi riski arttıkça, güvenli liman talebi ve altının yükselişi daha güçleniyor.
➔ Son dönemin altın talebi artık enflasyondan değil, kurulu düzenin ve yerleşik aktörlerin, kurumsal ve jeopolitik kırılganlığa karşı sigorta arayışından kaynaklanıyor.
➔ Sonuçta ABD ekonomisindeki bozulma ile faiz indiriminin yolunun açılmasından da destek alan altının onsu geçen hafta 3.500 doları geçtiği gibi cuma günü 3.600 doları gördü.
➔ Kapanışı 3.586.81’den yapan altın haftalık bazda %4, son iki haftada %8.7 ve 2025 yılında %36.7 yükseldi.
➔ Yıllık artışla altın son 46 senenin en yüksek primine ulaştı. 1979 yılında altının değeri %126.5 ile rekor bir yükseliş kaydetmişti.
#resim#1291308#
➔ Altının bundan sonraki hareketi yukarıda saydığımız nedenlere dayanmakla birlikte finansal piyasaların seyrine de bağlı. Bu piyasalarda yaşanacak büyük kar realizasyonu altını da negatif etkiler. Likidite ihtiyacı her şeyin üstüne çıkar.
➔ Bunun dışında altın yükselişine kesintiler ile devam edebilir. İlk durakları da 3.800 ve 4.000 dolar diye tahmin ediliyor.
➔ Goldman Sachs analistleri ise Fed’in bağımsızlığının kaybedilmesi halinde ons altının 5.000 dolara ulaşabileceğini belirtiyor.
JEOPOLİTİK SANTRANÇ VE YENİ DÜZEN
➔ Geçen haftaki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi ve askeri geçit töreni gösterdi ki, ABD’nin ve Trump’ın son dönemde attığı adımlar, Asyalı ülkeleri aralarında yaşadıkları sorunları bir kenara koyarak saflarını sıklaştırmaya yol açmış.
➔ Çin, Rusya, Hindistan ve Kuzey Kore dörtlü bir blok oluşturmuş.
➔ Bunda özellikle dünyayı yeniden dizayn etmeye soyunan ABD’nin, kopartıp yanına çekmeye çalıştığı, olmayınca da gümrük vergisini koyduğu Hindistan’ın saf değiştirmesi etkili oldu.
➔ Hele ki Çin’in Rusya ile “Sibirya Gücü-2” diye adlandırılan yeni enerji hattı inşasında anlaşması, küresel dengeleri değiştirecek büyüklükte.
➔ Bu açıdan bakınca henüz çekirdeği oluşan Asya Bloku, Batı merkezli ekonomik düzen için uzun vadeli stratejik bir meydan okuma niteliği taşıyor.
➔ Askeri gövde gösterisine ve oluşan Asya Blokuna karşı ABD ve Trump’ın yaptığı ise Savunma Bakanlığı’nın adını Savaş Bakanlığı diye değiştirmesi oldu.
➔ Sembolik bir değişiklik ama mesajı güçlü ve tam da Barış Ödülüne soyunan bir liderin ne ölçüde değişebileceğine iyi bir örnek.
➔ Hem Çin’in yaptıkları hem de ABD’nin bu kararı, piyasaların ve yatırımcıların psikolojisi veya zihninde savaşı öne çıkartıcı, risk iştahını azaltıcı ve kalıcı risk primi yaratıcı etkiye sahip.
TÜRKİYE’NİN KIRILGAN DÖNEMECİ
➔ Yurtiçinde bugün açıklanacak ve önümüzdeki üç yılı kapsayacak Orta Vadeli Program (OVP) yatırımcıların ana pusulası olacak.
➔ Eğer OVP reformlara kapıyı açar, sıkı mali disiplin, enflasyonla mücadele ve sermaye piyasalarını destekleyen hedefler içerirse, perşembe günü Merkez Bankası’nın ölçülü bir faiz indirimiyle birleşerek Borsa İstanbul’a destek sağlayabilir.
➔ Tersi bir senaryoda, yani OVP’nin altı doldurulmayan muğlak ve iddiasız hedeflerle ortaya çıkması, üstüne son gelişmeleri dikkate almayan büyük adım faiz indiriminin gelmesi halinde TL varlıklar baskı altında kalır. Ancak bu duruma pek ihtimal vermiyorum.
➔ CHP merkezli siyasi gelişmeler ise risk primini artırarak faizde ve borsada dalgalanmalara neden olabilir.
➔ Döviz kurunu ise rezervleri yakma pahasına Merkez Bankası’nın sonuna kadar kontrollü götürmek isteyeceğini tahmin ediyorum.
➔ Aynı durumu döviz kuru için ifade etmiyorum. Çünkü kurda ani veya zamana yayılı da olsa enflasyon üstü bir artış, dezenflasyonu tersine çevirir.
➔ Hatta bununla da kalmaz, döviz açık pozisyonunu, değerli TL politikası izleneceğine güvenerek 100 milyardan fazla artıran ve 187 milyar dolara çıkartan Türk şirketlerinin bazıları batar. Programı da bitirir.
PİYASALARDA HAVA DÖNER Mİ?
➔ Sonuç olarak küresel piyasalar ekonomik veri ile jeopolitik risk arasında gidip gelirken, yatırımcılar için haftanın kilidi ABD enflasyon verisi ve Türkiye’nin OVP’si olacaktır.
➔ Her iki veri seti de sadece faiz patikasını değil aynı zamanda güvenli liman talebini ve sermaye akımlarının yönünü belirleyecektir.
➔ Faiz indirim sürecine yönelik beklenti şimdilik küresel yatırımcıları oyunda ve borsaları da çıktıkları zirvede salınımda tutuyor. Bu da bir iyimserlik yaratıyor.
➔ Ama bir yandan jeopolitik fırtına esmeye devam ediyor, diğer yandan eylül ayının tarihsel zayıflığı da gölgesini koruyor.
➔ Üstelik yurtiçinde siyasi ayakta belirsizlik ve tansiyon yüksek.
➔ Eylül, küresel piyasaların uzun yılların ortalamasında düşüş gösterdiği tek ay. Böyle bir geçmiş bile yatırımcıları ihtiyatlı olmaya davet eder.
➔ Tarihin ve denizlerin bize öğrettiği bir gerçek şudur: Hava çoğu zaman aniden döner. En sakin dönemi en fırtınalı dönem izleyebilir.