Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Reel kazanç kıtlığı: Türkiye'nin çıkmazı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’de finansal yatırım araçlarının reel getirileri, TÜİK’in son açıkladığı verilerle bir kez daha tasarruf sahiplerini kara kara düşündürüyor.

        Ağustos 2025’e ait tablo mevduat faizi, borsa, külçe altın ve devlet iç borçlanma senetlerinin reel anlamda kazandırdığını gösteriyor. TÜFE’ye göre reel kayıplı iki araç ise dolar ve euro.

        ➔Yüksek faiz döneminde bir aylık kısa vadede olsa da altı ana finansal aracın dördünün kazanç sağlamasına diyecek bir şey yok. Olması gereken bir durum.

        KISA VADEDE KAZANÇ, UZUN VADEDE KAYIP

        ➔Ancak vadeyi uzattığımızda durum tam tersine dönüyor. Bitişikteki tablodan izlenebileceği gibi, bir ay yerine bir yılı baz alırsak reel kazanç sağlayan ana yatırım araçlarının sayısı dramatik şekilde dörtten ikiye düşüyor.

        ➔Kaybettirenlerin sayısı da ikiden dörde çıkıyor. Bir yıllık vadede sadece mevduat faizi ve külçe altın reel getiri sağlayabiliyor.

        ➔ TÜFE’den arındırılmış veriler, uzun vadede BIST 100’ün %16,23, doların %8,79, euronun %3,63 ve devlet iç borçlanma senetlerinin %2,38 oranında kaybettirdiğini gözler önüne seriyor.

        ➔Bir aydan bir yıla uzanıldığında kaybettiren sayısı 2’den 4’e fırlarken, reel kazanç kıtlığı adeta bir ulusal mesele haline geliyor.

        ➔Bu da finansal yatırımcıları kısa vadeye mahkum ediyor. Sürekli kısa vadeli davranmalarına yol açıyor.

        ➔Çünkü uzun vadeye giden kaybediyor.

        TASARRUF YERİNE NİYE TÜKETİLİYOR?

        ➔Rasyonel ekonomik akıl, böyle bir durumda ‘kısa vade için finansal araçlara yatırım yap ama uzun vade için reel varlıklara geç’ diyor.

        ➔Ya da bir yıl gibi bir vadede finansal araçlara yatırım yapacağına enflasyona yatırım yapar, yani tüketirsen daha kazançlı çıkarsın.

        ➔Otomobil gibi dayanıklı tüketim malı ithalatının artması, satışların rekor kırmaya devam etmesi bunun tipik bir örneği.

        ➔Faizlerin son 20 yılın en yükseğine çıkarılmasına karşılık dezenflasyon için hala tüketimde istenilen yavaşlamanın gerçekleşmemesinin bir nedeni bu.

        ➔Veriler, yurtiçi yerleşiklerin son dönemde dayanıklı tüketimde patlama yaşadığını, İstanbul’daki lüks konutların bile yetmeyip gözlerin yurtdışına, özellikle Dubai ve Londra’ya çevrildiğini gösteriyor.

        ➔Yurtdışı yatırımlardaki yükselişin aynı zamanda Türkiye’den bir sermaye çıkışına yol açtığı da gerçek.

        ➔Üstelik Türkler, kripto para yatırımlarında da dikkat çekici bir sıçrama yaparak dünyada ön sıralara yerleşti. Kripto para çılgınlığı bireylerin getiri arayışının da bir göstergesi.

        PARA POLİTİKASI UZUN VADEYE YETMİYOR

        ➔TCMB faiz kararlarında enflasyonun ana eğilimini ve beklentileri ön planda tutuyor. Normali de bu.

        ➔Ancak ortada tasarruf etmeyi özendirecek reel getiri yokluğu ve bunun yarattığı bazı sonuçlar da bir gerçek.

        ➔Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek hedeflenmesine rağmen pratikte reel kazanç kıtlığı yaşayan milyonlarca tasarruf sahibini alternatif arayışlara itiyor. Bu da düşüşü yavaşlatıyor.

        Kısa vadede etkili olan sıkı para politikası uzun vadede sermaye erozyonunu durdurmakta, tüketime yönelmekte, gayrimenkule gitmekte yetersiz kalabiliyor.

        ➔Tasarruf sahiplerinin davranışsal tepkilerine şimdiye kadar yeterince önem verildiği gözlemlemedik. Sonuçlar, TCMB’nin bu kör noktayı göz ardı ettiğini düşündürüyor.

        ➔Ama asıl paradoks vadede. Madem yüksek faizleri düşürme sürecine girdik ve dezenflasyon politikası içindeyiz, finansal vadenin uzaması gerekir. Ancak Türkiye’de kısalmaya zorlanıyor ve giderek de kısalıyor.

        ➔Çünkü her faiz indirimi aynı zamanda reel getiri sağlayacak enstrümanların azalmasına da yol açıyor.

        ALTERNATİF YOL HARİTASI

        ➔Acaba TCMB, yarınki kararında bu dinamikleri masaya yatıracak mı, yoksa yine enflasyon odaklı ihtiyatlı adımlarla yetinecek mi?

        ➔Tasarruf sahipleri için artık gerçekçi bir strateji şart. Tamam kısa vadede mevduat faizi ve altın gibi enstrümanlar sınırlı bir sığınak sunuyor, ancak uzun vadede bu seçenekler bile enflasyonun gerisinde kalabilir.

        ➔Rasyonel davranış, harcamayı öne çekmekten geçiyor ve bu durum enflasyon düşüşünü yavaşlatırken bir tüketim balonuna da yol açıyor.

        ➔TCMB’nin faiz kararlarını verirken enflasyon yanında tasarruf sahiplerinin psikolojisi ve sermaye hareketlerinde yarattıkları tersine gidişi de hesaba katması elzem.

        Aksi halde, Türkiye’nin finansal sistemi, yurtdışına akan sermaye ve içerde patlayan tüketimle giderek bozulacak.

        ➔Bence bu tablo TCMB’ye şu soruyu sordurmalı: Reel kazanç kıtlığını çözmeden dezenflasyon hedefi ne kadar sürdürülebilir?

        ➔Yarınki karar, sadece bir faiz oranı değil, tasarrufçuların geleceği için bir sınav da olacak. Bakalım, TCMB bu sınavdan geçebilecek mi?