Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Yemek bulmak için cennete gitmek isteyen Gazzeli çocuklar
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Alman hükümetinin Johann Wadephul adında bir bakanı var. Dışişlerine bakıyor ama baş diplomat olacak son kişi gibi görünüyor. Gazze savaşında İsrail’e yarım ağız insaniyet eleştirileri nedeniyle Alman hariciyesinde bir nevi isyan patlak verdiğine dair haberler geliyor. Çeşitli departmanlardan 130 diplomat, özellikle 30-40 yaş arası kariyer memurları, Gazze’de insanlık dışı bir açlık rejimi uygulayan İsrail’e karşı daha sert ve etkin dış politika çizgisine geçilmesi için chat gruplarında tartışıp toplantılar düzenliyor, CDU’lu Bakan Wadephul’a baskı uyguluyorlar. Uluslararası hukuku ihlal eden İsrail’e, Rusya lideri Putin veya Myanmar cuntası ayarında muamele gerektiği görüşündeler. Almanya’yı Gazze soykırımını desteklemekle suçlayan yardım örgütü Medico International’ın kampanya afişlerini paylaşıyor bakanlık çalışanları.

        Emekli diplomatlar da Merz Hükümeti’ne hitaben açık mektup yayınlayarak İsrail’e silah satışı ve askeri işbirliği konularında kısıtlayıcı tutum talep ettiler. Dahası, Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in savaş suçu ve hatta soykırım suçu işlediğine karar verdiği takdirde, Gazze’de kullanılan silahların ikmalinden ötürü Almanya’nın da suçlanacağı uyarısında bulundular.

        Almanya, Batı hükümetleri çoğunluğuna dahil, baştan beri İsrail’e kayıtsız şartsız destek veriyor. Ancak 60 bin sivil ölüm, İsrail’in ateşkesi bozması ve açlıktan öldürme fiilini tırmandırması uluslararası iklimi değiştirdi; geçen hafta 30 ülkenin dışişleri bakanları savaşın derhal sona ermesi için İsrail’i kınayan bir bildiri yayınladı. İngiltere, Kanada, Avustralya ve Japonya’nın yanı sıra Fransa dahil çoğu AB üyesinin imzaladığı çağrıya Alman bakan katılmadı, müttefiklerden ayrık tutum bakanlıkta bardağı taşıran damla oldu.

        Bildiride, “İsrail hükümetinin, Gazze’de sivilleri gıda ve su gibi en temel ihtiyaçlardan yoksun bırakarak çektirdiği acıların artık yeni bir dip noktaya vardığı” vurgusu vardı. İsrail’in yardım dağıtma modeli (İsrail-ABD icadı GHF adlı vakıf eliyle) tehlikeliydi ve insan onurunu ayaklar altına alıyordu. Sadece yardıma ulaşmaya çalışırken 800’den fazla Filistinlinin öldürülmesi dehşet vericiydi! İsrail uluslararası insani yasalara uymalıydı! İşgal altındaki topraklarda her türlü toprak ve nüfus değişimine karşı da uyarılıyordu İsrail. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Macron, eylülde Filistin devletini resmen tanıyacaklarını açıkladı.

        AVRUPA’DAN BOŞA KÜREK

        Merz Hükümeti’nin Bakanı Wadephul ise bildiği ezberle konuşuyordu; “Biz taraf tutuyoruz, İsrail’in tarafındayız” dedi. Bildiriyi imzalamamıştı, “Çünkü hiç kimse Almanya’nın, İran ile Yemenli Husiler, Hizbullah ile Hamas tehdidi altındaki İsrail’i yarı yolda bırakmasını isteyemezdi!” Almanya’nın ortak bildiriye katılmamasına koalisyon ortağı SPD’den de sert tepki geldi. Sosyal Demokratlar, İsrail’e yaptırım uygulanmasını istiyor, çoğunluktaki CDU ise Netanyahu hükümetini korumaya devam ediyor.

        Alman Dışişleri Bakanı Wadephul, Netanyahu ziyaretinde
        Alman Dışişleri Bakanı Wadephul, Netanyahu ziyaretinde

        İsrail’in işlediği suçlara uzun süre suskun kalan AB içinden de artık yaptırım sesleri yükseliyor, Ortaklık Anlaşması’nın revize edilmesi veya askıya alınması isteniyor ancak Almanya’nın pozisyonu bu adımları engelliyor. En son AB dış politika şefi Kaja Kallas, Gazze’deki insani krizi İsrail ile bir dizi önlemi müzakere ederek aşmayı denedi. Önlemler kapsamında İsrail daha fazla sınır geçişini açarak yardım malzemeleri ikmaline izin verecek ve yardım kurumlarının mutfak operasyonunu kolaylaştıracaktı.

        Aradan iki hafta geçtiği halde İsrail tek önlemi bile yerine getirmedi. Gayet öngörülebilir bir durum olduğu halde AB, İsrail tarafından kandırılmaya kapı aralamıştı.

        HAVADAN YARDIMLA SUÇU PERDELEME

        İsrail’in uzun zamandır sürdürdüğü sistemli açlık operasyonu geçen mart ayında şiddetlendi. Önce Gazze’ye girişleri bloke etti, 27 Mayıs’tan itibaren de BM kurumlarının gıda dağıtımını kısıtladı. Gazze’de üç adacık içinde 2.1 milyon Filistinliyi kuşatarak, Amerikalılarla ortak sözde Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) kanalıyla gıda dağıtımına girişti. Söylenen maksat, yardımların Hamas’ın eline geçmemesi. Öldürücü sıcak altında sadece dört noktada yapılan dağıtımda BM’ye göre 900’ü aşkın insan arbedede İsrail askerlerince vurularak veya gıda taşırken yollarda öldürüldü.

        Filistinliler harabeler arasında kilometrelerce gıda çuvalı taşıyor
        Filistinliler harabeler arasında kilometrelerce gıda çuvalı taşıyor

        Açlıktan bir deri bir kemik kalmış Gazzeli çocukların görüntüleri dünyaya yayılınca eleştiriler keskinleşti ve dün yine havadan gıda ikmali başladı. Operasyon BAE işbirliğiyle yürütülüyor. Açlıktan mecali kalmamış insanlara çuvallarla un, şeker ve konserve gıda atılıyor.

        BM’nin Filistinli mültecilere yardım örgütü UNRWA ise operasyona itiraz ediyor: “Havadan gıda atmak derinleşen açlığı dindirmez. Hem pahalı ve yetersizdir, hem de sivillerin ölümüne neden olabilir. Dikkat dağıtma ve perdeleme amaçlıdır. İnsan eliyle açlık sadece siyasi irade ile giderilebilir. Kuşatmayı kaldırın ve gıdaya insan onuruna yakışır şekilde erişimi sağlayın.” Örgüt açıklamasına göre Ürdün ve Mısır’da altı bin kamyon Gazze’ye giriş için yeşil ışık bekliyor. Bu yol hem daha kolay, daha etkili, hızlı, ucuz ve güvenli. Hem de Gazzeliler için daha onurlu bir yol.

        Han Yunus'ta su dağıtım noktası
        Han Yunus'ta su dağıtım noktası

        İsrail’in açlığı silah olarak kullanması ve sanki jest yaparmış gibi havadan gıda takviyesine izin vermesi yenilik değil. Bir yıldan fazla zaman geçmiş, açlığı silah amaçlı kullanmanın BM Soykırım Sözleşmesi’ne göre suç kapsamına girdiğini belirtirken şu satırları yazmışım; Sanki Gazze doğal afete uğramış da, ulaşım güçlüğü nedeniyle havadan paket yağdırılıyor. Çoluk çoluğun açlığını dindirmeye yetmeyeceğini bile bile insaniyet gösterisi…”

        UNRWA Direktörü Philippe Lazzarini de bir yılı aşkın zaman önce şunları söylüyordu: “Havadan gıda atmak yardım götürmek için son çare. Maliyeti aşırı yüksek. Tek çözüm gıda konvoylarına yolu açmak…”

        YARDIM ÇALIŞANLARI DA AÇLIKTAN KIRILIYOR

        Şimdi dünyanın gözleri önünde, açlıktan bitap Gazzeli çocuklar yavaş ve sessiz ölüme sürükleniyor. UNRWA’nın Gazze’de görevli doktorları her beş çocuktan birinin açlık çektiğini ve gözleri çukura kaçmış çocukların artık ne yemek yiyebildiklerini ne de ağladıklarını anlatıyor.

        Geçen hafta, Sınır Tanımayan Doktorlar ve Oxfam dahil yüzü aşkın uluslararası yardım örgütü savaşın sona ermesi ve insani blokajın kaldırılması için çağrı yayınladı. Anlatıları trajikti: İsrail’in kuşatması altında açlıktan kırılan insanlara doktoru ve hasta bakıcısıyla yardım çalışanları, gazeteciler de dahildi. Norveç Mülteci Konseyi son yardım paketlerinin de dağıtıldığını, stoklarının eridiğini ve çalışanlarının aç olduğunu söylüyordu. Bir yandan insani görevlerini yerine getirirken, gıda kuyruğunda vurulmak pahasına onlar da sıraya giriyor, hasta ve yaralı bakarken açlıktan baygınlık geçirenler oluyor, göz göre göre eriyip gidiyorlardı.

        Hepsinden de acı verici olan bir yardım görevlisinin anlattıklarıydı: “Çocuklar anne babalarına cennete gitmek istediğini söylüyor, çünkü en azından cennette yemek vardır…”