Brezilya’da hemen herkesin ismen ve cismen tanıdığı Yüksek Mahkeme yargıcı Alexandre de Moraes geçen perşembe gecesi Copa do Brasil’in son 16 turunda Corinthians – Palmeiras maçını izlerken kamerayı görünce aniden müstehcen bir hareket yaptı. Yanında eşi de vardı; önce tribünlere el salladı, sonra da gülümseyerek orta parmağını gösterdi. Corinthians’ı tutan yargıcın hareket çektiği rakip takım veya hakem değil, direkt Washington’du. Daha doğrusu parmağın hedefinde Trump vardı.
Yargıç Alexandre de Moraes tribündeÇünkü ABD Başkanı, daha bir gün önce demokratik bir ülkenin bağımsız yargısına müdahale edecek kadar ileri gidip Moraes’e mali yaptırıma girişmişti. Öncesinde de Moraes’le birlikte Yüksek Mahkeme’nin diğer yedi üyesi ve başsavcının vizelerini iptal etmişti. Çünkü Moraes başkanlığındaki o heyet eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’yu, askeri darbe amaçlı kumpas suçundan 43 yıla kadar hapisle cezalandırmaya hazırlanıyordu. Yani 70 yaşındaki eski başkanın geri kalan hayatını hapiste geçirmesi olası. O zaman 2026 seçiminde yeniden adaylık da hayal.
Trump ise Bolsonaro’yu kendi deyişiyle “cadı avından” kurtarıp gelecek yılki seçimde Lula da Silva yerine yeniden iş başına getirmeye uğraşıyor. Tarife furyasında Brezilya’ya yüzde 50 çekiyor ama pek etkili değil; Lula’ya yazdığı mektuptaki tehdit yürürlüğe girince ABD’de kahvenin fiyatı arttığıyla kalacak. Brezilya ekonomisi ABD’ye bağımlı değil, satışları toplam ihracatın yüzde 11’i oranında. Daha çok ithalat yapıyor. Brezilya’nın en büyük ticaret ortağı Çin.
Geriye yargıya yaptırım silahı kalıyor, hem de yargıç Moraes’e insan hakları ihlali gibi ağır bir suçlamayla Magnitsky Yasası’nı uygulayarak. Lula “Bağımsız yargıya dış müdahale kabul edilemez. Bu demokratik devletin egemenliğine karşı saldırıdır” diyor. ABD Dışişleri çalışanlarının bakan Marco Rubio’yu “felaket olur” diye uyarmasına rağmen atılan bu adımla diplomatik kriz patlamış bulunuyor.
POPÜLİST DAYANIŞMA
Trump ful sadakatle bağlı fikirdaşı liderlere vefa göstermeyi biliyor! Aşırı sağcı Bolsonaro ile aktif görevde bulundukları aynı dönemde aralarında müthiş paralellikler vardı; pandemiyi reddedip dalga geçmek dahil. Bolsonaro’ya göre erkek adam koronaya yakalanmazdı – iki kere enfekte oldu – aşılar insanı timsaha dönüştürürdü, sakallı kadın yapardı vs. Fakat iki liderin en yakın benzerliği, seçim kaybedince taraftarlarının ayaklanması.
Bolsonaro görev günlerinde Trump'a konukTrump tayfasının 6 Ocak Kongre baskını malum. Bolsonaro ise Lula’nın 2022 seçim zaferi sonrası 8 Ocak 2023’de, kitlelerin Kongre ve Yüksek Mahkeme binasıyla başkanlık sarayı baskınından ötürü darbe girişimiyle suçlanıyor. Trump’ın aksine yargı önünde hesap veriyor.
Harvard’lı siyaset bilimci Prof. Steven Levitsky’nin deyişiyle bu şartlarda Brezilya, ABD’den daha ileri bir demokrasi oluyor; “Trump, otoriter bir lideri işlediği suçtan sorumlu tutarak ABD’den daha iyi iş çıkaran bir ülkenin yönetimini cezalandırmaya çalışıyor” diyor.
OĞUL ABD’DE LOBİDE
Cezalandırma ve intikam niyeti sabit. Bolsonaro’nun oğlu Eduardo Kongre üyeliğini dondurup geçen şubat ayında ABD’ye gitti, Beyaz Saray ve Kongre’deki Cumhuriyetçi çevrede babasını yargı elinden kurtarmak için lobi yapıyor. Yargı kendisine de uzanacak diye gönüllü sürgünde. Yargıç Moraes’e yaptırım kararından sonra da sosyal medyada “görev tamamlandı” yazıyor, Trump ve bakanlarına teşekkür yağdırıyor. Sosyal medyadaki tepkilere bakılırsa, bunlar vatana ihanet hareketleri. Hatta "Eduardo terörist" etiketi yapıştıranlar çıkıyor.
Eduardo Bolsonaro Beyaz Saray ziyaretindeNitekim Moraes, ülke demokrasisine karşı yeni bir saldırının yolunu açmak için “alçak ve haince” bir plan tezgahlandığını söylüyor. Oğul Bolsonaro’nun adını anmıyor, ancak yabancı otoriteyle lobi yapan hain odakların gümrük tarifeleri yoluyla ülkede ekonomik kriz çıkarıp sosyal patlamayı tetikleyerek askeri darbe hedeflediklerini öne sürüyor. Moraes’e göre 8 Ocak baskıncıları da sosyal kaos yaratarak orduya darbe yolunu açmaya çalışıyordu; Bolsonaro seçimden önce, solcuların iktidara gelmesi olasılığına karşı planlamıştı kumpası! Eylemcilerin çoğu Moraes tarafından yüksek hapis cezalarına çarptırıldı. Bolsonaro hakkındaki hükmün de yakında çıkması bekleniyor.
YARGIÇ SOLCU DEĞİL
Oğul Eduardo Bolsonaro, yargıç Alexandre de Moraes’in muhafazakarlara savaş açtığını iddia ediyor. Ancak “Xandao” (Büyük Alexandre - İskender) lakabıyla anılan yargıç, Lula’nın aksine solcu değil, dolayısıyla Trump’ın hasım şemasına oturmuyor. Eski muhafazakar Devlet Başkanı Michel Temer tarafından Federal Yüksek Mahkeme’ye (STF) atanmıştı. Solcu Dilma Rousseff’in azledilmesinden sonra göreve gelen Temer’in halefi Bolsonaro ile gayet iyi ilişkileri vardı. Moraes, Sao Paulo savcılığı sırasında sol eylemcilere karşı sertliğiyle tanınmış ve Yüksek Mahkeme’ye atanması protesto edilmişti. Trump’la cenge tutuştuğu için solculardan alkış alıyor artık.
Yargıç Moraes, Brezilya'nın en tanınmış simalarındanBrezilya Yüksek Mahkemesi siyasi yelpazenin her kesimini temsil ediyor ve yargıçlar halk arasında çoğu bakandan daha iyi tanınıyorlar. STF Bolsonaro taraftarlarının iddia ettiği gibi paralel devlet yapısı değil, siyasal iktidar da mahkemeye müdahale edemiyor, yargı bağımsızlığını koruyor.
Trump’ın Moraes ile ilk dalaşı, Elon Musk’ın X’ini haftalarca kapattığı için çıkmıştı. Bolsonaro taraftarlarının yaydığı yalan haberler nedeniyle X erişime kapanınca Trump yargıcı sansürcülükle suçlamıştı. Şimdi Moraes’e karşı işlettiği Magnitsky Yasası, insan haklarını ihlal eden yabancı hükümet temsilcilerine mali yaptırımları içeriyor. Obama döneminde (2012) Kongre’den geçen yasa adını, büyük bir yolsuzluğun peşindeyken gözaltında dövülerek öldürülen Rus avukat Sergey Magnitsky’den alıyor.
Oğul Bolsonaro sosyal medya paylaşımlarında yaptırımın tadını çıkarmaya doyamıyor. Babasının işine ne kadar yarayacak meçhul ama Moraes’in direnişinin bedeli ağır; mali bağımsızlığı büyük ölçüde sınırlanacak. Amerikan şirketlerinin kredi kartlarını kullanamayacak. Hesabının bulunduğu Brezilya bankaları da eğer ABD ile çalışıyorsa yaptırıma uğrayabilir – Moraes pratikte Batı finans sisteminden dışlanmış olacak. O Globo’nun haberine göre yargıcın ABD’de yatırımları, banka hesabı ve malvarlığı olmadığı için bunların dondurulması gibi bir tehlike yok.
LULA TABANI KONSOLİDE
Trump iktidar gücünü sağa sola ültimatomlar dağıtarak yürütüyor; “mühletleri” silah olarak kullanıyor. Yüklü gümrük tarifeleri için Meksika’ya 90 gün süre, ilaç şirketlerine fiyatları düşürmeleri için 60 gün süre, Putin’e savaşı bitirmesi için 10 ila 12 gün süre (oysa kendisi 24 saatte bitirecekti), Çin’e salı günü 12.00’ye kadar süre. Saat eziyetine bazıları teslim oluyor. Örneğin AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yüzde 15’lik tarife anlaşması için İskoçya’daki golf kulübünde Trump’ın ayağına gidiyor.
Lula ise tam zamanında, anketlerde reytinginin dibe vurduğu iklimde Trump’ın yüzde 50 tarife tehdidi ve yargıya müdahalesiyle yüz yüze geldi. Bu sayede tabanı konsolide oldu, Trump’ı hasım kadrajına oturtarak kampanya yürütebilecek. Başkanlık seçimleri öncesi ilk kez rakipsiz görünmüyor Lula. Sao Paulo Valisi Tarcisio de Freitas şu sıra sağın öne çıkan adayı. ABD ile kriz ortamında yapılan son ankette Lula farkı 3.9 puana çıkarabildi. Trump saldırılarıyla sol toparlanırken Bolsonaro taraftarları savunmaya çekildi. İki kamp arasındaki kutuplaşmanın önümüzdeki günlerde daha da tırmanması bekleniyor.
Bolsonaro’nun ardında kümelenen Brezilya sağının önemli bir ikilemi var: Trump acaba hangi dereceye kadar desteklenmeli? Çünkü Bolsonaro’nun oy deposu tarım kesimi artan gümrük vergilerinden en çok etkilenen sektör olacak.