Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu BRICS'teki 'Voltron' ruhuna dikkat
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bugünkü Alaska zirvesinin Putin tarafından Trump’a kurulmuş tuzak olduğuna dair genel kanaat hakim. Baş başa göz göze buluşmada Putin’in muhatabını pohpohlayıp, kendi dünya düzeni planı yönünde manipüle edeceği analizleri ABD’den Avrupa’ya hemen her medyada yazılıp çiziliyor. “Başkan, odadan görüştüğü son kişinin fikirleriyle çıkar, Alaska’da o kişi Putin olacak” şeklinde hafif alay da mevcut. Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’u el üstünde tutarak ağırlayıp zirve kurgusunu başaran Putin şimdiden ortamı kıvama getirmiş görünüyor. Zelenski ekarte edildiği gibi, Trump daha zirve masasına oturmadan toprak takasını gündeme getirdi ki, bu fatura Ukrayna’ya çıkacak.

        Putin ayrıca Trump’ın ekonomik yaptırım tehditlerini şimdilik bertaraf etti ve ateşkesten de yan çizmiş oldu. Zelenski toprak tavizini derhal reddetti, İngiltere ve Avrupa Birliği ise müzakereden önce ateşkes istiyor.

        Savaşta Zelenski’yi sorumlu tutan tavrı halen geçerli Trump’ın. Ukrayna liderinin zirvede bulunmaması mantığını şu sözlerle açıkladı: “Üç buçuk yıldır çok toplantıya katıldı ama hiçbir şey olmadı. Üç buçuk yıldır bunu yapan birini yanında ister misin?”

        Trump gayet naif ve pratik, toprak takasıyla Ukrayna’da savaşın bitebileceğine inandığını gösteriyor. Putin ise kas gösterebileceği “büyük güçler” zirvesi sayesinde küresel nüfuz alanlarına sahip Rusya projesine bir adım daha yaklaşmış oluyor. Trump, Avrupalı liderleri ve Zelenski’yi küçümseyen “Biz iki güçlü adam bu işi çözeriz” tonuyla Putin’in sahnesine katkıda bulunuyor.

        Gerçi Trump, Alaska sonrası Putin’in savaşı sürdürmesi halinde bunun sonuçları olacağını söylüyor ama aynı retoriği daha önce de kullanmıştı. Kaldı ki, hem Trump hem de Dışişleri Bakanı Rubio buluşmada Putin’in ne istediğini göreceklerini belirttiler. Oysa Putin’in ne istediği çoktandır belli: Ukrayna’nın kaynak bakımından zengin dört bölgede Luhansk, Donetsk, Herson ile Avrupa’nın en büyük nükleer santralinin bulunduğu Zaporijya’da) teslim olmasını ve Rusya’nın 2014’teki Kırım’ı ilhakını resmen tanımasını istiyor. Ukrayna’nın asla NATO üyesi olmaması da Putin’in arzusu.

        Son tahlilde Trump dün zirve iklimine son dakika ayarı çekti; Putin’in savaşı sona erdirmeye hazır olduğuna inandığını, ancak barış için Zelenski’nin de katıldığı ikinci bir buluşma gerektiğini söyledi. Putin ise Trump’ın Ukrayna barışına ilişkin enerjik ve samimi bir çaba içinde olduğu açıklamasıyla çiçek attı.

        BRICS’İ BİRLEŞTİREN GÜÇ: TRUMP

        Bu arada, Alaska zirvesi kararı olgunlaşmadan önce…Trump, Rusya’yı da içeren bir başka sahada top sektiriyordu: BRICS sahasında!

        Bugüne kadar Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’yı birbirinden ayıran unsurlar yakınlaştıran bağlardan daha fazlaydı. Fakat geçen hafta BRICS aktörleri arasında bir muhabbet doğdu, bir telefon trafiğidir yürüdü. Hindistan Başbakanı Modi, Brezilya Devlet Başkanı Lula’yı aradı; Putin hem Modi’yi hem Güney Afrika Devlet Başkanı Ramaphosa’yı aradı. Sonra ModiX’tenn duyurdu, “Sevgili dostu” Putin bu yıl sonlarına doğru Yeni Delhi’yi ziyaret edecekti. Putin ayrıca Çin lideri Şi Cinping’le de telefonlaştı.

        Bu trafiğin Trump faktörüne bağlanması kaçınılmazdı. Çünkü karşılarında ortak bir rakip bulmuşlardı. Çünkü hepsi de farklı nedenlerle Trump’ın öfkesini üzerine çekmiş ve listesindeki en yüksek gümrük tarifelerine maruz kalmıştı.

        Brezilya, Trump’ın dostu eski Devlet Başkanı Bolsonaro’yu darbe girişimi suçundan yargıladığı için; Hindistan, Rusya’dan fazla petrol aldığı için; Güney Afrika, Trump tarafından anlaşılmaz şekilde beyazlara karşı soykırımla suçlandığı için ve Çin ticarette haksız rekabet koşulları yarattığı için…

        Hindistan’ın durumu özellikle nazikti. Trump ve Modi’nin popülist aidiyetten dostluğu Hindistan-Pakistan çatışmasında bozulmuş, yüzde 50 gümrük tarifesi bardağı taşırmıştı. Trump, Putin’i Ukrayna masasına çekmek için petrol gelirini torpillemeye çalışırken fatura Modi’ye çıkmıştı.

        Brezilya’dan başlayarak üyelerin baş harflerinden oluşan BRICS ülkeleri dünya nüfusunun yarısını barındırıyor. Satın alma gücü bakımından ekonomik büyüklükleri, Batılı zenginler kulübü G7’yi geçiyor. Ayrıca bu beş ülke, Japonya, Güney Kore ve AB üyelerinin aksine ABD ile gümrük anlaşması yapmış değil.

        GÜMRÜKLERE DİRENİŞ CEPHESİ Mİ?

        Lulaa geçen hafta Reuters’e açıklamasında, Trump tarifelerine karşı Hindistan ve Çin ile birlikte ortak BRICS stratejisi geliştireceklerini söyledi. Acaba BRICS, Trump’ın gümrük politikalarına karşı direnişin merkezi mi olacaktı? Bugüne kadar G7’nin muadili görülmekle birlikte ortaklıkta çok da başarılı olmayan grubun güç birliği önemli gelişme olurdu.

        Başlangıçta BRICS yeni yatırımlar açısından akılda kalıcı bir isimden ibaretti.Goldman Sachs’tan bir ekonomist 2001’de, hızlı büyüyen ekonomilere sahip dört gelişmekte olan ülke için “BRIC” kısaltmasını ortaya atmıştı. Dönemin liderleri kavramı öyle beğendi ki, 2009’da grup ilk kez bu isimle toplandı, iki yıl sonra da Güney Afrika katıldı ve BRICS oldular.

        BRICS 17. Liderler Zirvesi geçen ay Rio de Janeiro'da toplandı
        BRICS 17. Liderler Zirvesi geçen ay Rio de Janeiro'da toplandı

        BRICS üyeleri Batı egemenliğindeki dünya düzenini ve kurumlarını eleştirmekle birlikte ortak paydada kaynaşmadıkları için siyasi ve diplomatik bir koordinasyon oluşturamadılar. Bugüne kadarki 17 zirveden özlü bir sonuç çıkmadı. Geçen yıllarda altı yeni üyenin katılımı iç çelişkileri daha da pekiştirdi. Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Etiyopya, Endonezya ve İran’ın da katılımıyla nasıl bir ortak vizyon gelişebilirdi? Bir yanda otokratik devletler, diğer yanda Brezilya ve Hindistan gibi demokrasiler! Türkiye dahil 30 kadar ülkenin de üyelik perspektifi var. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen ay Rio’daki liderler zirvesindeydi.

        Neticede grup etkisiz kaldı ki, kendileri de kabul ediyordu. Rio zirvesinde bazı liderler yoktu. Putin Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı nedeniyle tutuklanma kaygısıyla, Şi Cinping ise programı yoğun olduğu için Rio’ya gitmedi.

        Şimdi ise Trump, grubun bugüne kadar eksikliğini duyduğu bir unsuru ayağına getiriyor. Her ittifaka lazım ortak tehdit algısını sunuyor; BRICS’i “Anti-Amerikan politikalar” uygulamakla suçluyor. Dolara alternatif para birimi fikri özellikle asabını bozuyor. Daha fazla gümrük vergisiyle tehdit ediyor. Lula, Trump’a sadece ABD’nin başkanı olduğunu hatırlatarak “Biz imparator istemiyoruz” diyor. Brezilya ve Hindistan dışında yüzde 50 tarifeyle tehdide maruz kalan başka ülke yok.

        Hindistan eski dostuyla gerilirken, yeni dostluklar geliştiriyor. Putin’in Yeni Delhi ziyaretinin daha önce planlandığı tahmin ediliyor, ancak Modi tam da Trump’ın Rusya’dan petrol ithalatı nedeniyle tehdit savurmasının akabinde açıklıyor ziyareti. Modi ayrıca bu ay sonu Çin’de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün zirvesine katılacak. Yedi yıldan bu yana ilk Pekin ziyareti olacak. 2020’de Hindistan ve Çin askerleri arasında Himalaya’da çatışma çıkmıştı.

        Çin ve Hindistan arasındaki rekabet uzun yıllar boyunca BRICS’in ortak kararlılık göstermesini engelledi. ABD’nin Çin egemenliğine karşı Hindistan’ı kayırması ise şu sıra gündemde değil. Grup bundan sonra küresel nüfuz geliştirebilecek mi, merakla izlenecek. Hindistan’ın Washington’la yüksek tansiyona rağmen, Çin’le yakınlaşmada ihtiyatlı davranması bekleniyor. Grup üyelerinin çoğu kendi aralarından çok ABD ile yüksek ticaret hacmine sahip. BRICS ilk kez Trump ve tarifeleri gibi ortak bir paydaya sahip. Ancak bugünkü Alaska zirvesinden sonra nasıl bir dünya düzeniyle karşılaşacağımızı kimse tahmin edemez.