Plastik başa bela büyük bir salgın hastalık. Dünyanın dağlarından denizlerine, tarla ve nehirlerine her zerresine bulaşmış 8 milyar tonluk bir çöplük ve her yıl üretilen 460 milyon plastiğin büyük bölümü çöpü boyluyor. Dahası, plastik endüstrisi yıllık küresel üretimi 2060’a kadar 1.5 milyar tona çıkarmayı hedefliyor. Şu an hedef sağlam, çünkü krizle mücadele için bütün dünya üç yıldır uğraşıyor ama üretimi sınırlayacak anlaşmaya varamadı, geçen hafta BM görüşmeleri çöktü.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in deyişiyle “Plastik atıklar Everest’in zirvesinden okyanusun derinliklerine, insan beyninden anne sütüne kadar her yeri kirletiyor.” Ancak 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde küresel anlaşma için yaptığı çağrı Cenevre’deki müzakerelerde duvara tosluyor.
https://www.instagram.com/reel/DKhXACwos0-/Plastiğin içerdiği zehirli kimyasallar gıdamıza bulaşıyor; milyarlarca partikül, mikro/nanoplastik insan ve hayvan bedenlerine giriyor, bağışıklığı zayıflatıp kalp hastalıkları ve kanser riskini artırıyor. Bir araştırmaya göre günde ortalama 68 bin partikül solunum yollarımıza karışıyor, akciğerde enfeksiyon ve hücre tahribatına yol açıyor.
Her yıl 1 milyondan fazla kuş ve 100 bin deniz canlısı plastik kirliliği yüzünden ölüyor, deniz kaplumbağalarının midelerinden alışveriş poşetleri çıkıyor. Okyanuslarda 171 trilyon plastik parçası yüzüyor, 2040’de balık popülasyonunu geçecek. İnsanların tükettiği her üç balıktan biri plastik içeriyor.
Plastik kirliliği öyle büyük bir küresel kriz ki, hiçbir ülkenin tek başına çözmesi mümkün değil. Biz istediğimiz kadar plastik poşet sınırlaması için önlem alalım, dünyada yılda 500 milyar poşet kullanılıyor; gezegendeki her birey başına 150 poşet ediyor, biz dahil.
PETROL DEVLERİ ENGELLİYOR
Plastik zararına ilişkin yüzlerce bilimsel araştırmadaki verilere bakarsak, pandemiyi durdurmanın en etkin yolu küresel üretimi kısmak. Bu teknik bir mesele değil tamamen iradeye bağlı. İşte son üç yıldır BM konferansları çerçevesinde 180 ülke bu küresel iradeye ulaşmak için uğraşıyor. Ülkelerin büyük çoğunluğu plastik üretiminin azaltılmasından yana, ancak petrol üreticisi bir avuç ülke ile petrokimya lobisinin dahliyle anlaşmaya varılamıyor. Nitekim geçen hafta itibariyle, 5 Ağustos’ta Cenevre’de başlayan son görüşmeler raundu çöktü, doğaya ve insan sağlığına zararlı plastik yığınlarının büyümesini durduracak iddialı, adil ve uygulanabilir küresel bir sözleşme çıkmadı.
Müzakere sürecinde 100’ü aşkın ülkeyle diğerlerini ayıran temel sorun şu: Anlaşma plastik üretimine sınırlama mı getirsin, yoksa daha iyi tasarım, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi konulara mı odaklansın. Suudi Arabistan, ABD, Rusya ve İran gibi güçlü petrol ve gaz üreticisi ülkeler ve plastik endüstrisi üretim sınırlamasına karşı çıkıyor, daha iyi atık yönetimi ve yeniden kullanıma odaklanan bir sözleşme istiyorlar.
Üretime sınırlama isteyen grup aynı zamanda küresel çapta geri dönüşümü kolaylaştıracak daha uyumlu tasarım öneriyor. Nestle ve Unilever gibi şirketlerin de desteklediği standart tasarım, örneğin plastik şişelerin tek renk olmasını içeriyor. Çünkü boyalı ürünlerin geri dönüşümünde verim, şeffaf şişelere göre yarı yarıya düşüyor.
GERİ DÖNÜŞÜM ŞİMDİLİK HİKAYE
Direniş hattını oluşturan petrol devleri ve endüstriye göre plastik “modern” hayatın bir parçası. ABD plastik üreticileri birliğinin başkanı Ross Eisenberg “Plastik modern hayatın temelidir, her yere girer. Plastik üretimine son vermek değil, kirliliğe son vermek önceliğimiz olmalıdır. Plastiği başka materyallerle ikame etmek istenmeyen sonuçlara yol açabilir” diyor.
Modern hayat bakımından orası doğru, plastik her yanımızda; ambalajda, inşaat malzemelerinde, mobilya ve elektronikte, giyim eşyaları ve tıbbi ürünlerde. Cam veya metale göre daha hafif ve elverişli, kağıttan daha dayanıklı ama daha kısa ömürlü, daha çabuk çöpe gidiyor.
Ancak birçok araştırmacıya göre plastik kirliliğine karşı salt geri dönüşüm yaklaşımı hatalı. Çünkü küresel geri dönüşüm oranları sadece yüzde 10 civarında.
ABD yılda 38 milyon ton plastik üretiyor. Bir numaralı fail plastik ambalajlar; ABD tek başına 80 milyon ton ambalaj atığıyla plastik çöplüğüne katkıda bulunuyor.
Aynı iklim krizinde olduğu gibi, güçlü ve zenginlerin ürettiği plastiğin ceremesini yoksullar çekiyor. BM müzakerelerinde ada devletleri adına söz alan Kuzey Pasifik’ten Palau’nun temsilcisi “Her seferinde ülkemize eli boş dönüyoruz. Bizlerin çok az katkıda bulunduğu başka bir küresel çevre kriziyle yüz yüze gelmemiz büyük haksızlık” diyor. İklim değişikliği yüzünden Pasifik adaları batıyor! Lahey Adalet Divanı’nda haklarını aramaya çalışıyorlar.
Büyük kirleticiler iklim zirvelerinde mükemmelleştirdikleri stratejiyi plastik faslında da uyguluyorlar: Bilime karşı kuşku tohumları ekiyor, araştırmacıları ürkütüyor, sorumluluğu sırtlarından atıyorlar. Plastiğin sorunlu bir malzeme olmadığını iddia ederek araştırmaların içerdiği belirsizliklerden faydalanıyorlar. Lobicilere göre sorun üretimde değil, atık yönetiminde. Tüketici milyonlarca tek kullanımlık plastiği atmasın da ne yapsın?
AKDENİZ’E ÖZEL ANLAŞMA LAZIM
Plastiksiz bir Türkiye için çaba harcayan sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, sivil inisiyatifler ve akademisyenlerden oluşan Mikroplastik Araştırma Grubu, plastiğin üretimi, tüketimi ve bertarafı için bağlayıcı küresel anlaşmayı savunuyor, Türkiye’den de bu doğrultuda tutum bekliyor. Grup aynı zamanda Türkiye’nin Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle birlikte Akdeniz’i plastik kirliliğinden koruyacak, finansal mekanizmalar da dahil tüm önleyici ve destekleyici mekanizmaları harekete geçirecek bir inisiyatife öncülük etmesini istiyor.
Akdeniz kıyılarımızın plastik kirliliğiTürkiye, Akdeniz’deki kıyıları plastikle en fazla kirlenmiş ülkelerden biri. Plastik ithalatı da devam ediyor. Yeterli atık yönetim altyapısı ve bu altyapıya sahip il ve ilçelerde yeterli vatandaş katılımı olmadığı için belediyeler aracılığıyla toplanan atıkların yüzde 90’a yakını çöp depolama sahalarına gönderiliyor.
Bir ortak inisiyatif oluştuğu takdirde Akdeniz’in kıyısında plastik üretiminin sınırlandırılması, plastiksiz turizmin desteklenmesi, balıkçılık ve gemicilik faaliyetlerinden kaynaklı plastik kirliliğinin önlenmesi mümkün olabilecek. Sivil toplum kuruluşları, vatandaşlar, bilim insanları ve karar vericilerin birlikte hareket ettiği bir çalışma mekanizmasıyla elbette.