Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Olay garip bir hal almaya başladı

        Mevzu bir hafta önce, Rekabet Kurulu'nun ardı arkası kesilmeyen şikayetler üzerine menajerlik şirketleri ve cast ajanslarıyla ilgili soruşturma başlatması ile start aldı.

        Araştırılan 20 şirket arasından en dikkat çekeni de ID İletişim sahibi Ayşe Barım hakkındaki, sayısız iddia oldu.

        Soruşturma başladığında Ayşe Barım'a bağlı sanatçılar birbiri ardına açıklama yapıp sosyal medya hesaplarından paylaştı. Onun üzerine o şirkete bağlı olmayan, Ayşe Barım ile çalışmayan ya da çalışamayan bazı isimler tam tersi açıklamalar yapmaya başlayınca mevzu daha da büyüdü.

        Ayşe Barım'ı tanımayanlar bir anda araştırmaya girdi. Konuyu bilmeyen hatta anlamayan, sektörü bu olmayan birçok kişi, nemalanmak istercesine birbiri ardına video çekip olayı daha da köpürttü ve "O iş adamını açıklıyorum", "Bilmem kimi biliyorum" diye diye paylaşımlar yaptı.

        Konu neydi; Serenay Sarıkaya, Mert Demir ile doğru olmayan bir ilişki yaşıyor-muş. (iddiaya göre) Ve o iş adamı da bunun gizlenmesi için 5 milyon dolar ödemiş. (iddiaya göre) Ve Ayşe Barım da almış. (İddiaya göre) Bununla da kalmamış Ayşe Barım bazı isimlerin önünü kesip onlara iş verdirmiyor-muş. (İddiaya göre) Ve her menajerin yaptığı gibi kendi oyuncularını korumuş hatta bir oyuncu istendiğinde "Diğer oyuncularımı da alacaksınız" diye şart koşuyor-muş. (İddiaya göre) falan filan diye uzayıp gidiyor.

        Ve kafada deli sorular dönüp dolaşırken Ayşe Barım'a yurt dışı yasağa çıktı.

        Oysa ki, biz tam da;

        1-Savcı nasıl sorgulayacak bu durumu?

        2-Mesela Serenay ve Mert'e "Aranızdaki aşk gerçek mi, sahte mi kanıtlayın" nasıl diyecek? Ya da kanıtlayacak?

        3-Ayşe yeteneği olmayan Serenay'ı nasıl yetenekli yaptı?

        4-Menajerin sanatçısını koruyup kollaması, daha çok iş bağlaması suç mu?

        5-Menajerlerin görevi de tam bu değil mi zaten?

        "Diye nasıl sorgulanacak ve sonuçlanacak" derken yurt dışı yasağı çıkması şaşırttı ne yalan söyleyeyim. Ve tam da bunlar olup biterken, konu ile alakası olmayan birçok insan sosyal medyada birbirine giriyor.

        Sanatçılar-gazeteler tartışıyor.

        Herkesin bir fikri var.

        Hatta;

        -Çoğunluğun konu hakkında bir fikri yok ama bilgisi çok gibi. Herkes konuya vakıf, çoğunluk yıllardır bu konuyu biliyor gibi atıp, tutuyor. Konuşuyor da konuşuyor.

        -Hatta "Oh olsun" diyenler falan var. Daha düne kadar alkış kıyamet olanlar hem de.

        Gerçekten benim frekanslar yandı!!! Gerçekten yandı...

        Yıllardır bu mesleği yapan biri olarak ilk önce "Astrologlar 2025 karışacak saklı gizli hiçbir şey kalmayacak, madem öyle her sektörde ortaya çıksın" diye yazdık. Ardından, "İş kadının kadına düşmanlığına geldi" falan diye dedik ama, olaylar garip bir hal almaya başladı. Ve tuhaf bir yöne doğru eviriliyor.

        Şahsen kendi adıma Ayşe Barım'ın menajerliği ve Serenay Sarıkaya'nın oyunculuğunun harcandığını düşünüyorum. Çünkü çoğu insan bugünü bekliyor gibi öyle acımasızca eleştiriyor ki!!! Anlamak mümkün değil. Arkadaş daha düne kadar kadınlara methiyeler döşüyordunuz? Ne oldu bir anda!!!

        Gerçekten, çok garip bir ülkeyiz çok.

        Öncelikle Ayşe Barım'ı çok uzun zamandır tanıyan biri olarak iyi bir menajer olduğunu düşünüyorum. Kimin hakkını yedi, yemedi bilmiyorum ama dün yazdığım yazıda da anlatmaya çalıştığım gibi bu sektörde kimler kimlerin hakkını yemedi ki!!! Geçmiş zamanda hiç tahmin bile etmeyeceğin kişiler, birçok kişinin hakkını yedi. Yine dün yazdığım yazıda anlatmaya çalıştığım gibi Ayşe Barım da birçok menajer gibi sanatçısının ve sanatçılarının hakkını arayıp daha çok iş yaptırdı, ki menajerlerin görevi de tam da budur. Yani benim gördüğüm, gözlediğim buydu.

        Öte yandan Serenay Sarıkaya'nın oyunculuğa verdiği emeklerinin de "Torpil" adı altında harcanması çok büyük acımasızlık gibi geliyor. Serenay'ı ilk Oktay Kaynarca ile oynadığı "Adanalı" dizisinde tanıdım. O zaman Selanik'teki çekimlerde tanışmıştık. Daha 16 yaşındaydı sanırım. Çoğu yazımda da belirttim, şimdi de belirtiyorum. O tarihte tanıdığım Serenay ile bugünkü Seranay arasındaki tek farkı oyunculuğunu daha da geliştirmesi. Öte yandan ne saygısı, duruşu, tavrı hiç değişmeyi hiç kimse. Benim gözlemlediğim de buydu. Ve ne olursa olsun kendini ciddi geliştirdi.

        O anlamda günlerdir sosyal medyada yazılan bazı cümlelerin tamamen kıskançlıktan ibaret olduğunu düşünmekteyim.

        Malumunuz bizim ülkemizde dikilen heykeller, bir günde yıkılır. Bunun örnekleri çok fazla. Ve Gani Müjde'nin dediği gibi "Ayşe Barım olayı bir 'Deli saçmalığına' doğru giderken sektöre 30 yıl emek vermiş biri olarak bir iki kelam da ben edeyim. Belki tercihler dolayısıyla bazı oyuncu arkadaşlarımın canı yanmış, tercihlere müdahale edildiği için sıkıntı yaşamış olabilirler ama bu hukuken bir suç değil arkadaşlar... Sevseniz de sevmeseniz de menajerler zaten kendi oyuncularına alan açmak için varlar. Bu yüzden 'O rol bana gelecekti. Ayşe Barım müdahale ederek kendi oyuncusuna verdi', 'Şu oyuncuyu istiyorsan bunları da almak zorundasın' türündeki iddialar hukuki bir şikayet konusu olamaz. Bazı oyuncular 'Etik bir sorun"dur diyebilirler, belki de haklılar ama bir menajerin oyuncu havuzundaki oyuncularının özel hayatlarından girip "olmayan bir suçtan' menajeri köşeye sıkıştırma politikası bana doğru ve hakkaniyetli gelmiyor. Sektörün tartışılacak çok daha büyük sorunları varken hele" gibi.

        Neyse durum karışık. Ama şu da bir gerçek şu ara; "Sen zaten böylesin" diye twit atan kişilerin yarın "Ay ben seni aslında çok seviyorum" diye kendini öne atıp sarmaş dolaş fotoğraf paylaşacağını da eminim.

        Bu gözler neler neler gördü inanın.

        Velhasıl....

        Kimse benim babamın, anamın kızı değil. Kimseyi korumuyorum ama gelinen noktada insanların daha bir şey netleşmeden, ne doğru, ne yanlış ortaya çıkmadan konuşmasını dehşetle izliyorum.

        Alınan kararları da öyle...