“O bir kuş… O bir uçak… Hayır hayır o Superman!!!”
Superman’le ilgili birşeyler yazmaya başlamadan önce sinema tarihinin en ikonik cümlelerinden biri olan girişteki klişeyi yazmamak olmaz; o yüzden girişte bu ritüeli aradan çıkarayım istedim.
Kendi adıma bütün süper kahramanlar bir yana Superman bir yana… En çok onu sevdiğimi söyleyemem ama kalbimde ayrı bir yeri olduğu da yalan değil. Yıllar yıllar önce, develerin tellal pirelerin berber olduğu, çok çok uzak bir galakside, çocukluğumda, Gaziantep’te Nakıp Ali sinemasında ışıklar söndüğünde, karşımdaki sonsuzluk kadar büyük (belki de ben çok küçüktüm), beyazperdede izlediğim ilk sinema filminde gördüğüm, ilk kahramandı Superman… İşte tam da bu yüzden James Gunn’ın Superman’ını izlerken biraz içim burkuldu… Yok yok filmle alakalı bir burkulma değil bu! Şu sıralar sık sık aklıma düşen, adeta benim kriptonitime dönüşen ‘bir daha asla çocuk olamayacağım farkındalığı’ kolumu kanadımı kıran…
David Corenswet, Kripton’dan gelen, Çelik Adam Superman olarak perdede her belirdiğinde, 50 yıllık çocuk gözlerim Christopher Reeve’i aradı durdu karanlığın içinde.
Doğruyu söylemek gerekirse ‘içimdeki çocuk’ günlerdir bana James Gunn’ın Superman’ının Zack Snyder’in gereğinden fazla karanlık ve ciddi Superman’ından daha çok sevdiğini söylüyor. Günlük güneşlik, şıkır şıkır Metropolis’te ‘gamzeli’ Superman’ın ordan oraya uçup Godzilla’nın uzaktan akrabası bir canavarla dövüşmesini izlemek eğlenceliydi gerçekten. Ama işte filmi izlerken ne zaman çocukluğumun elini bırakıp bir başıma kalsam perdedeki cümbüş yordu beni! Dedim ya Superman her dem taze maalesef ben değilim!
DEMOKRATLARLA CUMHURİYETÇİLERİN ‘GÖÇMEN SUPERMAN’ TARTIŞMASI!
Hepimiz Superman olmak için can atarken bir ‘göçmen’ olarak ‘Dünya’mıza gelen Superman asıl gücünün ‘insanlık’ olduğunu söylüyor. Amerika’da Cuhmuriyetçiler yeni Superman’in ‘woke’ olmasından şikayetçi… “Böyle Superman mı olur” diyorlar. 90’lı yıllarda ‘Louis&Clark’ dizisinde Superman olarak TV ekranlarında boy gösteren Dean Cain de bu yeni Superman’e isyan edenlerden: “Superman’ın bir göçmen olduğunu biliyoruz, evet o bir uzaylı… Amerikan göçmen dostu ancak kurallar var! ‘Amerika daha çok Somali’ye benzesin istiyorum’ diyemezsin. Amerika’ya gelmek için Somali’yi terk etmek zorundasın! Sınırlar olmalı… Hollywood bu karakterleri daha ne kadar değiştirip çağa uydurmaya çalışacak…”
Yönetmen James Gunn, Superman’in hikayesinin Amerika’nın hikayesi olduğunu belirtiyor: “Başka başka yerlerden gelip bu ülkeyi var eden bir göçmen… Benim için insan nezaketinin kaybettiğimiz bir değer olduğunu anlatan bir hikaye… Herkesin bununla özdeşleşebileceğini düşünüyorum."
Gunn'ın filmde milyarder Maxwell Lord rolünde görünen aktör kardeşi Sean Gunn ise yeni Superman’a tepki gösterenlere daha sert tepki gösteriyor: “Film tam da bunu anlatıyor. Göçmenlerimizi seviyoruz. Evet, Superman bir göçmen ve evet, bu ülkede desteklediğimiz insanlar göçmen ve bundan hoşlanmıyorsanız Amerikalı değilsiniz. Göçmenlere hayır diyenler Amerikan yaşam tarzına karşıdır."
ELON MUSK’IMSI TAVIRLAR, JEFF BEZOS’UMSU SAÇLARYLA LEX LUTHOR KARŞINIZDA
Kırmızı şortlu, mavi taytlı kahramanımız bu sefer, aslında, her Allah’ın günü bir köşe başında karşılaştığımız, başka gezegenlerden gelen düşmanlarla değil bizzat bizim yarattığımız ‘süper kötülüklerle’ savaşıyor. Dezenformasyon, yabancı düşmanlığı, nefret dili… O her ne kadar insan olmak için çabalasa da Superman’i bir ‘şey’ olarak gören, Elon Musk'ımsın halleri, Jeff Bezos'umsu saçlarıyla (ya da kelliğiyle) Lex Luthor ve yüzlerce ‘maymun’dan oluşan sosyal medyadaki troll ordusuna ilaveten bir de diktatör var kötüler takımında!
Her sabah Marmaray’la işe gelirken insanın içindeki iyiliğe ve güzelliğe olan inancımı sarsan en az bir olayla karşılaşsam da ‘iyiliğe’ olan inancımı kaybetmediğimi için kendimi bir parça Superman olarak görüyorum ben de... Ama işte gerçek hayatta bir Green Lantern, Hawk Girl, Mr. Terriffic yok ki yanımızda birlikte savaşalım iyilik için…
HERKESİN ÇOK İYİ OLDUĞUNU DÜŞENEN GERÇEK PUNK ROCK’ÇI SUPERMAN
İki saatin sonunda, perdedeki tüm o curcunadan bana kalan Superman’ın köpeği Krypto’ydu! Kelimenin tam anlamıyla ele avuca sığmayan, başına buyruk şirinlik muskası Krypto sadece beni değil filmi izleyen herkesi etkisi altına almış…
James Gunn’ın senaryoyu yazarken sahiplendiği köpeği Ozu’dan esinlenmiş onu yaratırken. Ozu’nun hiç yerinde durmadığını, sözünü dinlemediğini ve evin içinde sürekli bir şeyleri yıkıp döktüğünü söyleyen Gunn, “Süper güçleri olsa her şey çok daha kötü olurdu herhalde” diye düşünerek yazdığı Krypto’yu beyazperdede izleyenler köpek sahiplenmek için harekete geçmiş. Superman vizyona girdiği hafta, ABD’de, Google’da ‘yakınımdaki bir köpeği nasıl sahiplenebilirim’ aramaları yüzde 513 artmış. Gunn’ın köpeği Ozu’dan esinlenerek tamamen bilgisayar efektleriyle modellenen Krypto’nun cinsi olan ‘Schnauzer sahiplen’ aramalarındaki artış ise yüzde 299!
İki saat boyunca, Lois’in deyimiyle ‘herkesin, her şeyin iyi güzel olduğunu düşünen’ Superman, “Belki de bu gerçek punk rock’tır” diyor bir yerde...
Filmden eve dönerken, 50 yıl sonra bir dostumla yeniden görüşmenin mutluluğu vardı içimde… İkimizde çok değiştik, dünya çok değişti ama bir şekilde içimizdeki iyiliği ve ‘punk rock’ı korumayı başardığımıza sevindim! E bu da bir şey…