İddia o ki Rus sosyoloğun biri “Türk dizilerinin toplumların ahlakını derinden etkilediğini ve bir çözülmeye yol açtığını” söylemiş…
Yekten “haksızsın” diyemiyorum. Uzun bir süredir içerideki tartışmamız da bu seyirden devam ediyor…
Ama toplumsal çözülmeye neden olarak sadece dizileri göstermek bu çağın bilirkişisinin işi değil…
Dünya, Covid salgınından itibaren ekseninden kaydı. Öyle santimle filan hesap edilebilir gibi de değil…
Zoraki tecritler, ekonomik daralmalar, toplu ölümler, yalıtım ve kalabalık yalnızlaşma filan derken toplumların fikri sağlığında ciddi kayışlar oldu…
Hiçbir şeyin dün gibi olmayacağı aşikâr. Yarın, bugün için de aynı şeyi söyleyeceğiz. Ve kabul ediyorum ki artık geri sayım diye başladı…
Toplumsal davranış biçimlerine bakarsanız, biraz tarihle haşır neşir olan biri insanın aslına rücu ettiğin anlar…
Belki ilk okuyuşta kaba bir benzetme gibi olabilir ama mağara devrine doğru bir dönüş var insanın rotasında…
Şimdi geriye görüntülü sarılan bir film gibi birçok oylumdan geçeceğiz hep birlikte. Filmin uzunca bir bölümü trajedi dolu, malumunuz…
Ele gelen ve ismi konulmamış bu toplu cinayeti işleyen en popüler silah diziler gibi görse de, “sen neysen aynan da onu gösterir” diyerek savuşturmak gerekiyor bu fikri…
Çünkü rotayı buradan oluşturma kolaycılığı bizi iki kuşak önce dünyayı gri bir komaya sokan Rus edebiyatına çıkarır ki; kendime küfrettirmek istemem…
En kolayı teslim etmek sanırım. Dünyanın çivisi çıktı ve zincirleme reaksiyonun sonucunda çözülmeler başladı…
Buzullar çözülüyor, genetik bağlar çözülüyor, suskunluk yemini eden diller çözülüyor ve insan çözülüyor. İş kumandadan ya da kitap ayracından çoktan çıktı, geçmiş olsun…
***
Roma’dan eve dönüş!
Yarın bir günlüğüne Roma seyahati var. Kentin ünlü Kolezyumu içinde sergilenen “Göbeklitepe”, Şanlıurfa’ya gelemeyenlerin ziyaretçi rekorunu kırdıktan sonra memlekete geri dönüyor…
Aynı zamanda bir arkeolog olarak o görkemli ana şahitlik etmek ve insanlık tarihine uzunca bir süre ev sahipliği yapan Anadolu kültürüne gösterilen teveccühü yerinde görebilmek adına mücevher gibi bir fırsat…
Ama hikaye bitmiş değil. Kendi tarihlerini ve kültürlerini ipekten kentlerinde koruyan İtalyanların bizimle ilgili çok şaşırtıcı yeni bir kolektifi daha olacak…
Ve benim için en az “Göbeklitepe Sergisi” kadar heyecan verici bir organizasyon gibi görünüyor bu da…
Neler olduğunu ilk benden duyacaksınız ama şimdilik ambargolu bu müjde. İlle de ipucu isteyeniniz varsa; Antik Roma’nın kuruluş mitleri içinde geçen Anadolu izlerini sürerek ulaşabilir meseleye…
Şimdilik söyleyebileceğim bu kadar ama gidecek daha çok yolumuz var. Misal, Apollon tapınağını yeniden kendi toprağında görmek…
Misal, beşte biri bizim topraklardan giden eserleri sergileyen New York Metropolitan müzesindeki emanetlerimizi geri almak…
Misal, dünyanın en önemli eserlerinden Knidos Aslanı’nı ya da kayıp Afrodit başını yeniden Datça sularının yakınında seyredebilmek…
Misal çok, kat edilecek yol da öyle!
Okura Not: Bu yazı kendini Roma dönüşü güncelleyecektir. Müjdelerde buluşmak dileğiyle…
***
Bahçeli’yi doğru okumak gerek
Meslekte kırk yılın içindeyim. Bugüne kadar hemen her konuda neredeyse her profile tanıklık ettim…
Ama teslim etmek gerekir ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kadar şaşırtıcı kimlikler bir elin parmak sayısını geçmedi…
Türkiye’de siyaset ve paydaşları içinde “aks kırılması” dendiğinde önce Bahçeli’nin ne dediğine bakarım…
Çünkü derdini sıradan bir dille anlatmaktan ziyade kripto bir abece kullanmayı tercih eden siyasetçilerdendir. Söylediklerini iyi okuyabilenler ipi de önde göğüsleyenler olmuştur mesela…
Devlet Bey’in CHP ve Özgür Özel öznesinde yaptığı ama yükleminde “İmamoğlu” meselesini barındıran açıklaması, yakın yarının gelişmelerinin de ipuçlarıyla dolu bence…
MHP liderinin (isteyenin istediği tarafa çektiği) her açıklamasında olduğu gibi dün kurduğu cümlelerin içinde de kriptolojik bir şeyler var…
Türk siyasetindeki hemen her liderin doğru okumasını umuyorum. Anlatılandan ziyade anlaşılanın doğru olmasını ya da!
***
Benim huzur adreslerim…
Herkesin birbirine öfke kustuğu sosyal medya adreslerinde bakmayı bilenler için çok ciddi hazineler saklı…
İnstagramda yakından takip ettiğim Nilüfer, Sezen Aksu, Nazan Öncel, Erol Evgin, Işıl Yücesoy, Zülfü Livaneli, Selda Bağcan gibi büyük isimlerle bir zaman kapsülüne binip istediğim yıllarda alıyorum soluğu…
Sezen AksuHer ne kadar popülerin dilinde “Yeni Türkiye” siyaseten bir bağlaç gibi kullanılsa da ben, eski ya da yeni ayırt etmeksizin, rayından çıkmamış bir porte defterinin içindeki notalardan bakıyorum memleketin insani haritasına…
Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız bakabileceğiniz adresleri de melodik biçimde not düşmüş bir rehberden bahsediyorum…
Kendi hikâyenizin fotoğraf karelerinde, video parçacıklarında ya da repertuvar arşivinde anlatıldığını hissedeceksiniz bir zaman sonra…
Hissettikleriniz sizde saklı kalsa da olur, günümüze tek kişilik bir duygu olarak ulaşabildi huzur!
***
Olması gereken yerde!
Cem ÖzerTalk şov mesleğinin ülkemizdeki duayenlerinden Cem Özer koltuğuna geri döndü. Youtube üzerinden ilk programını izledim…
Alınabilecek en iyi konuklardan olan Ata Demirer ile muhteşem bir başlangıç yaptı. Soluksuz izledim…
Yaşadığı çağı sığlıkta dolaşmadan aktarabilen bir akil adamı tanıyabilmek için verdiği bu fırsattan dolayı sevgili Cem’e, kendisinin adına teşekkür ediyorum!