Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mesut Yar Futbol sadece futbol olamayacak!

        Son üç günde Süper Lig takımlarının telaffuz edilen transfer rakamları, olasılıkları da eklersek neredeyse 100 milyon Euro civarına geliyor

        Çarp bunu 47 ile 4,7 milyar TL ediyor en kötü tahminle. Birkaç ismin etrafında dönen bir rakamdan bahsediyoruz.

        Şu ana kadar izlediğimiz futbol performansını düşünürsek, nasıl tuhaf bir yatırım olduğu da başka bir yazı konusu…

        Şu kadarı net artık; Türkiye’de futbol hakikaten de sadece futbol değil. Bir nevi kutsallık atfedilen müessese

        Belki de bu yüzden, dünya Katoliklerinin eski Ruhani lideri Papa Francis’in dünya liderleriyle dolu cenazesinde toplam 8 bin koruma görev alırken, aynı hafta İstanbul’da gerçekleşen Fenerbahçe- Galatasaray derbisinde 32 bin güvenlik görevlisi hazır bulunuyor…

        Kimi kimden koruyacağını bir kenara bırakırsak, bu rakam ülkedeki toplam polis sayısının onda biri ve kalan onda dokuz İstanbul’un başka semtleri başta olmak üzere 81 ilin güvenliğinden sorumlu

        Bu yüzden sanırım futbol üzerine edilen her söz suya filan değil bildiğin tarihe yazılıyor. Vay be…

        ***

        Ayrılıklar ve aydınlıklar…

        CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimleri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği ara kararla geçersiz sayıldı ve örgütün İstanbul ayağına her ne kadar kamuoyu “Kayyum” dese bile geçici bir yönetim takımı atandı…

        Bu kavganın hiçbir yerinde yokum, olmak da istemem. Çünkü meselenin neresinden tutarsan tut birileri kalkıp “tarafsın” diyecek. Yok yere bertaraf olmaktansa bitaraf olmak yeğdir bilmediğin konularda…

        Neyse. Ama şunu biliyorum. Bizim ekonominin manasız kırılganlığı. Her ne kadar tüm olasılıklarıyla piyasa bu ve benzer kararları önceden fiyatlamış olsa da sıra pratiğe gelince işler tersine dönüyor

        Yine öyle oldu. Karar’ın K harfi duyulduğu an itibarıyla piyasalar tepetaklak oldu. Borsa bir yandan, kredi dereceleri bir yandan, finans sektörü bir yandan filan derken küçük yatırımcı çok fena taklaya geldi…

        Aslında yargının bir kısmına göre Yüksek Seçim Kurulu’nun kapsamında olan davayı, siyaset dışı meselelere bakmakla yükümlü Asliye mahkemesi üstlenmişti. Bu açıdan bakınca karar üst mahkemeden döner ya da dönmez, bilemem. Usul ya da esastan biri kazanacak sonuçta.

        Ama benim gördüğüm ufukta; bu karardan dolayı, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sırtını okşayarak yaşatmaya çalıştığı sıkı para politikasının getirilerinin fiskeyle tokat arasında bir darbe yeme ihtimali var…

        Sanırım Yasama, Yürütme, Yargı gibi birbirinden bağımsız olması gereken erklerin birbirinin kapsamına girmekten çok, birbirinin domino etkisi alanından çıkması gerekiyor…

        Çünkü böyle iç içe görünen bir tablo içinde alınan hukuki kararın akabinde küçük yatırımcının refahla olan hukuku da düştü düşüyor…

        Sonuç itibarıyla biri kaybedince bir başkası ille de kazanacak diye bir şey yok. Toplu kayıplarla doludur dünya tarihi. Bu olasılığı ortadan kaldıracak tek şey samimi bir güçler ayrılığı ve buna toplumu ikna etmektir…

        Bak o zaman herkes kazanır!

        ***

        Marketler bir günlüğüne kapanırsa…

        Meslek birlikleri ve paydaşları bir karar aşamasında. Eğer hükümeti de ikna ederlerse marketler Pazar günleri kapalı olacak…

        Böylece çalışma koşulları hakkında sıklıkla serzeniş duyduğumuz market çalışanları bir günlüğüne bile olsa rahat nefes alacak…

        Oksijeni bollaşacak ikinci grup da bakkallar, tekel bayileri ve benzer tedarik esnafı. Onlar da bir günlük krallığın tadını çıkaracaklar…

        Aslında çok önceden olması gerekendi bu. İnsan ve rekabet vicdanına uygun bir öneri yani...

        Ve fakat içimizde susmak bilmeyen o soru cini olmazsa olmaz soruları getirip koyuyor masanın üstüne…

        Ya bu fırsattan yararlanmak isteyen bazı uyanıklar “Pazar günü etiketi” diye yepyeni bir karlılık penceresi yaratmaya çalışırsa?

        Öyle ya, günün sonunda ivedi ihtiyaçlar için mutlaka dükkânın eşiğinden girmek durumundayız. O zaman ne olacak?

        İşte bu noktada yine o fasit çemberin içinde dönüp duruyoruz. Denetim olmazsa, çember bir süre sonra cendereye dönüşecektir yüzde yüz...

        Huzurla geçireceğimiz yegâne tatil gününü de burnumuzdan getirmez mi bu yanıtı belirsiz kaygı?

        Çok ama çok ciddi bir şekilde kaybettik birbirimize olan güveni. Bizi bu noktaya getiren aklın yan gelerek uzanacak bir pazarı, yatacak da bir mezarı yok. Net!

        ***

        Ah şu bizim salgınlarımız…

        Ortalıkta çok pis bir salgın var. Öyle sinameki bir tip değilim ama gördüğüm her üç kişiden biri aksırıp, öksürüyor

        Kimi “mevsim geçişi”, kimiyse “klima çarpması” filan diyor ama adını ne koyarsan koy kış üşütmesinin iki misli zor bir şey bu lanet hastalık…

        Üç gündür affedersiniz, elde mendil salya sümükle cebelleşen bir kardeşiniz olarak tek bir önerim var; birbirinizden bir miktar uzak durun…

        Bu vitaminsiz hastalık çocuklara bulaşır, onlar da pazartesiden itibaren virüsü dolaşıma sokarlarsa bütün bir ülke “çok yaşa” temennisinden geçilmeyecek bir noktaya gelebilir…

        Bunun şu an acilleri dolduran yine çok affedersiniz kusmalı, ishalli ve ateşli kombinasyonuna girmiyorum bile…

        Hakikaten dikkat ve cümleten geçmiş olsun!