Tarihin doğru tarafında yer almak isteyen sanatçılar: Cannes'ın alçak sesli protestoları
Bu yıl Cannes'da gösterişli kıyafetlerin yarattığı ses dalgası büyük, ama protesto namına daha naif adımlar atıldığını söylemek mümkün. Geçmiş festivallerden bu yıla değişen protestolar, tarihin doğru tarafında yer almak isteyen sanatçılar...

Festivaller, en çok da tüm basının ilgi gösterdiği kırmızı halılar yıllardır nice protestolara sahne oldu. Özellikle de Cannes Film Festivali'nde...
İki yıl önce kadınların topluca yaptığı, ses getiren kürtaj yasağı protestosu, üç yıl önceki çıplak Ukrayna eylemi hafızalarımızdan çıkmazken, geçen yıl, çokça Filistin protestosu vardı o halıda.
Sessiz ve etkili olan, Cate Blanchett'in siyah elbisesinin Filistin bayrağı renklerinden oluşan iç kısmını, eteğini savurarak göstermesiydi. Kimi sanatçılar Filistin'in mücadele sembolü olan karpuzu aksesuarlarına yansıtarak çıkardı sesini. Peki ya bu yıl?
Bu yıl derin bir sessizlik hakim Cannes'ın kırmızı halısında. Elbette gösterişli kıyafetlerin yarattığı ses dalgası büyük, ama protesto namına daha naif adımlar atıldığını söylemek mümkün.
Cate Blanchett'in geçen yılki Cannes elbissi, kırmızı halıyla birlikte Filistin bayrağı rengini oluşturmuştu
Ülkelerin sır olarak sakladığı ve kamuoyuna açıklanmasıyla büyük yankı uyandıran bilgileri ifşa eden Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, kendisi hakkında çekilen '6 Milyar Dolarlık Adam' (The Six Billion Dollar Man) adlı belgeselin gösterimi için 78. Cannes Film Festivali'ne katıldı. Yıllarca casusluktan yargılanan, yıllarca sığınma hakkının verildiği Londra'daki Ekvador Büyükelçiliği'nde yaşayan ve ardından ABD'ye teslim edilerek cezaevinde kalan Assange, ondan beklenir şekilde basının karşısında poz verme anını yine ses getiren bir eyleme çevirmeyi başardı.
Tişörtün üzerine gömlek giyen Assange, düğmelerini çözdüğünde kıyafetinin bir protesto niteliği taşıdığını gösterdi. İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de öldürdüğü 5 yaşından küçük 4 bin 986 çocuğun adının yer aldığı tişörtü giyerek katıldı fotoğraf çekimine. Tişörtün arkasında, 'İsrail'i durdurun' yazısı vardı.
Julian Assange, öldürülen Gazzeli çocukların adlarını üzerinde taşıdı
"UTANÇ DUYUYORUZ"
Festivalin başladığı 13 Mayıs tarihinden önce 350 sanatçı, yayımladıkları açık mektupla, film sektörünün Gazze'de yaşananlara dair sessizliğiyle ilgili duydukları utancı dile getirdi. Aralarında Pedro Almodóvar, Ruben Östlund, Guy Pierce, Ralph Fiennes, Melissa Barrera, Yórgos Lánthimos, Susan Sarandon, Alfonso Cuarón ve David Cronenberg'in de bulunduğu imzacılar, Gazze'deki soykırımı kınadı. "Gazze'de soykırım yaşanırken sessiz kalamayız" diyen sanatçılar, "Böyle bir pasiflikten utanç duyuyoruz" diye haykırdı.
Festival, yaklaşık 10 yıldır ilk kez resmi bir Filistin standına ev sahipliği yaptı bu yıl. Stantlar, film yapımcılarının ülkelerindeki fırsatları sergilemeleri için bir üs görevi görüyor. Geride bıraktığımız hafta, bu stant, aktivistlerin İsrail'in Gazze'ye yönelik tutumunu eleştirdikleri bir etkinliğe sahne olarak kullanıldı. Etkinlik, 1948'de Filistinli Arapların bölgeden kovulmasını ve İsrail devletinin kuruluşunu anlatan Nakba (Felaket) Günü ile aynı zamana denk gelecek şekilde düzenlendi.
Julian Assange'ın tişörtünün arkasında 'İsrail'i durdurun' yazıyordu
Etkinlikteki konuşmacılar, Filistinlilerin maruz kaldığı ve devam eden vahşete karşı çıktı ve "Bu soykırıma son verin" dedi. "Nehirden denize Filistin özgür olacak", "Özgür Filistin" sloganlarının atıldığı protestoya, bazı basın mensupları da dahil olmak üzere uluslararası festival katılımcıları, Filistin atkıları takarak destek verdi.
İsrail yanlısı protestoya imza atan bir kişi de vardı festivalde. Yönetmen Quentin Tarantino’nun kırmızı halıda birlikte poz verdiği İsrailli eşi Daniella Pick, kıyafetine Hamas'ın elindeki rehineleri simgeleyen sarı bir kurdele taktı. Pick, Hamas'ın elindeki 58 rehineyle dayanışma içinde olduğunu gösterme ve onların 585 gündür rehin tutulduklarını hatırlatma amacını taşıyordu.
Quentin Tarantino'nun İsrailli şarkıcı eşi Daniella Pick, göğsünün sağ tarafına minik bir sarı kurdele iliştirdi
Festival boyunca, Gazzelilerin, özellikle de Gazzeli çocukların, katliam ve açlık kıskacında hayatta kalma mücadelesi verdikleri bu büyük trajediye dair, büyük yıldızlardan, büyüklüklerine yakışır bir protesto hareketi gelmedi ne yazık ki.
Festivalin en büyük yıldızlarından Robert De Niro, kendi ülkesine dair bir sorunu Cannes sahnesine taşıdı. Festivalin açılış gecesinde, Altın Palmiye Onur Ödülü'nü kucaklayan usta Hollywood yıldızı, ödülünü yakın dostu Leonardo DiCaprio’nun elinden aldıktan sonra, Trump’ı yerden yere vurdu.
"KALIN KAFALI BİR BAŞKANA KARŞI DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERİYORUZ"
ABD dışında çekilen Hollywood filmlerine yüzde 100 gümrük vergisi uygulama planını eleştirerek, “Yaratıcılığa fiyat koyamazsınız. Bu sadece Amerika’nın sorunu değil, küresel bir sorun” ifadelerini kullandı. Sanatın otoriter rejimler için bir tehdit olduğunu vurgulayan oyuncu, “Özgürlüğe önem veren herkesin örgütlenme, protesto etme ve seçimlerde oy kullanma zamanı geldi” dedi.
81 yaşındaki tecrübeli oyuncu, "Ülkemizde kalın kafalı bir başkana karşı demokrasi için büyük bir mücadele veriyoruz" sözlerini kullandı.
Şili asıllı Amerikalı oyuncu Pedro Pascal, Cannes kapsamındaki basın toplantısına, çarpıcı sözleriyle damga vurdu. Film endüstrisi üyelerine, karşı koyma ve ABD'deki korku dolu siyasi iklim olarak tanımladığı ortamda kendilerini ifade etmeye devam etme çağrısında bulundu. "Sizi korkutmaya çalışan insanları defedin. Ve karşı koyun. Hikâyeleri anlatmanın mükemmel yolu budur. Onların kazanmasına izin vermeyin" dedi.
Başrolde yer aldığı ‘Eddington’ filminin galası için Cannes Film Festivali’nde bulunan Pascal, "Korku, onların kazanma yoludur. Bu yüzden hikâyeleri anlatmaya, kendinizi ifade etmeye ve olduğunuz kişi olmak için savaşmaya devam edin" sözlerini kullandı.
"TARİHİN DOĞRU TARAFINDA OLMAK İSTİYORUM"
‘Eddington’ filminde Pascal, Covid-19 maske politikaları ve ‘Black Lives Matter’ (Siyahların Hayatı Önemlidir) protestoları nedeniyle gerginliğin arttığı bir New Mexico kasabasında, Joaquin Phoenix'in canlandırdığı talihsiz bir şerife karşı kampanya yürüten küçük bir kasaba belediye başkanını canlandırıyor.
Pascal, basın toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump’ın göç politikasıyla ilgili bir soruya yanıt verirken çarpıcı sözler kullandı. “Tarihin doğru tarafında olmak istiyorum. Ben de bir göçmenim. Ailem Şili’den gelen mültecilerdi. Bir diktatörlükten kaçtık ve Danimarka’daki sığınmacı statüsünden sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde büyüme ayrıcalığına sahip oldum. Onları korumanın her zaman arkasındayım” dedi.
Cannes gibi, tüm dünyanın bakışlarının odaklandığı bir yerde, tarihin doğru tarafından olmak, herkes ve özellikle de dünyaca ünlü sanatçılar için çok şey ifade ediyor. Ne de olsa tarihin doğru tarafında olmak, sessiz kalmaktan değil, korkuya rağmen konuşmaktan geçiyor.