Terörsüz Türkiye yol haritasında kritik hafta
Terörsüz Türkiye açılımının en kritik aşamalarından birinin bu hafta olması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinden sonra DEM Parti heyeti Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile geçen cuma günü bir araya gelecekti. Heyet, terör örgütünün silah bırakması ve kendisini feshetmesine ilişkin sürece yönelik teknik detayları ve önümüzdeki döneme ilişkin hukuki alt yapı çalışmalarını görüşecekti. Ancak DEM Milletvekili ve İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder'in kalp krizi geçirmesi süreci sekteye uğrattı. Habertürk'ten Bülent Aydemir yazdı..

Terör örgütünün silah bırakması ve PKK kongresinin toplanmasına ilişkin kararların alınacağı süreçte önemli gelişmeler yaşanıyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Terörsüz Türkiye sürecinde bu ay yeni gelişmeler olabilir. Örgütün kendini feshetmesi dönüm noktasıdır” dedi.
DEM Parti Van Milletvekili ve İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan, haziran sonuna kadar terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesini beklediklerini söylemişti. DEM Parti’den yapılan açıklamalarda, örgütün silah bırakmasından sonra çıkarılacak yasaların gözden geçirilmesi, umut hakkı ve örgütün feshi sürecinde Öcalan ile terör örgütü arasındaki iletişim kanallarının açılması gibi konulara dikkat çekiliyor.
Öcalan’ın İmralı’daki çalışma koşullarının düzenlenmesi ve terör örgütüyle ilişki kurarak PKK Kongresi’nin toplanması ve fesih ilanıyla sonuçlanmasına ilişkin sürecin yürütülmesine vurgu yapılıyor. Kritik aşama; terör örgütü kongresinin toplanıp kendini feshettiğini ilan etmesi olacak. Ancak ondan sonra atılacak adımlar da oldukça önemli.
UMUT HAKKI
Yol haritasının şu başlıklardan oluşması bekleniyor: AİHM kararlarıyla ortaya çıkan umut hakkı, hükümlünün serbest kalma umudu olmadan ömür boyu cezaevinde tutulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılığı anlamına geliyor ve işkence yasağına aykırı kabul ediliyor. Umut hakkı, ömür boyu hapis cezasına karşılık mahpusun belli bir süreden sonra toplumla yeniden buluşmasını sağlamak için çıkmış bir hak türüdür. Bir kişinin umut hakkından yararlanması kişinin doğrudan tahliye edilmesi anlamına gelmemektedir. AİHM’e göre kişinin koşullu salıverilme imkânı olup olmadığı incelenerek umut hakkından yararlanıp yararlanmayacağı belirlenir. Mahkumun doğrudan tahliye edilmesine gerek yoktur ancak Türk hukuk sisteminde kişilerin koşullu salıverilmeden yararlanamayacağı durumlar; Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ve milli savunmaya karşı suçların örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi şeklinde sıralanır.
2002 yılındaki değişikliklerle Öcalan’ın şartlı salıverilmeden yararlanmasının önüne geçildi. Ancak AİHM’nin 18 Mart 2014 tarihli kararıyla Öcalan’ın da umut hakkına sahip olduğuna karar verildi. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bu kararları uygulamadı. Abdullah Öcalan gibi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Osman Kavala için de umut hakkının uygulanmayacağını belirtildi. Umut hakkının uygulanabilmesi için bu konuda hukuki bazı adımlar atılması gerekiyor.
HASTA VE YAŞLI TUTUKLULAR
Terörden hüküm giymiş, cezaevindeki ya da gıyabında hüküm tesis edilmiş hasta ve yaşlı tutukların bir listesi bulunuyor. Bu durumdakilerin affedilmesi konusunda bir karar alınması gerekiyor. DEM’in bu konuda talep ve beklentileri var.
TCK VE TMK’DA DEĞİŞİKLİKLER
Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Etkin Pişmanlığı düzenleyen Kanun, Çerçeve Yasa, terörle mücadele ederken örgütün tasfiyesi konusunda varılacak mutabakatı uygulayacak kamu görevlilerine güvence sağlayacak bir yasa üzerinde çalışılması bekleniyor. Bu düzenlemeler doğal olarak TBMM’de görüşülerek karara bağlanacak.
AFFIN GENELE TEŞMİLİ
Genel bir af olmasa dahi terörle mücadelede çıkarılacak bir kısmı af düzenlemesinin genele teşmil olması konusunda geçmişte Anayasa Mahkemesi’nin kararları bulunuyor. Bu durumda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK hükümlüleri başta olmak üzere birçok hükümlünün bu düzenlemenin kapsamına girmesi söz konusu. Diğer taraftan Abdullah Öcalan başta olmak üzere terör örgütü lider kadrosu ve elebaşlarının affedilmesi ya da üçüncü ülkelere çıkarılmasının doğuracağı hukuki ve siyasi sonuçlar bulunuyor. Cezaevinde bulunan siyasi parti genel başkanları da var.
SİLAH BIRAKMANIN GÖZETİMİ
Terör örgütü silah bırakıp fesih kararı alsa dahi, örgütün çözülmesi, dağılması, silahların teslimi, suça bulaşmamış örgüt mensuplarının eve dönüş süreçleri, Irak kuzeyinde terör örgütünün kontrol ettiği alanların, kampların ve lojistik noktalarının belli bir plan dahilinde tasfiyesi veya yerel otoriteye teslim edilmesi gerekiyor. Bu detaylar da çok önemli. Terör örgütü PKK’nın, “Medya Savunma Alanları” olarak ilan ettiği Kandil, Sincar veya diğer bölgelerin ne şekilde tasfiye edileceği bir plan dahilinde yürüyecek. Silahların teslimi ve terör örgütü mensuplarının devlet kurumlarınca belirlenmiş listelerinin, militan sayılarının bir şekilde takip edilmesi ve gözden geçirilmesi gerekiyor. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler başkanlığında ilgililerin yaptığı toplantıda, “Çekilmeyi yakından izliyoruz ve izleyeceğiz” açıklaması yapıldı.
SURİYE’DEKİ PKK/PYD/YPG/SDG YAPILANMASI
Terör örgütünün Suriye’deki kolu PKK/YPG/PYD/SDG’nin tasfiyesinin nasıl olacağı da kritik. Bu unsurların Suriye içinde bir iç güvenlik birimine dönüşerek eritilmesi veya sınırdan öte Suriye içinde bir muhafız gücü ya da ağır silahlarından arındırılmış bir güvenlik birimi olarak yapılandırılması gibi bir plan üzerinde duruluyor. Ancak şu anda Suriye’de kritik alt yapı tesislerin ve yer altı zenginliklerinin, su kaynaklarının ve tarım depolarının bulunduğu bir alanda varlığını sürdüren YPG, Suriye topraklarının 3’te 1’ine hükmediyor ve buralardan çekilmesi için bir uzlaşı gerekiyor. Bu arada PKK silah bırakıp kendini feshederse, terör örgütünün Türkiye için tehdit listesinden çıkarılmasıyla birlikte sınır ötesi sıcak takip ve meşru müdafaa hakkıyla ilgili de Türkiye açısından bazı olumsuzluklar doğurabileceği ifade ediliyor. Bu, terörle mücadele açısından ciddi riskler barındırıyor. Her türlü zorluğa rağmen bir devlet projesi olarak sahiplenilmiş Terörsüz Türkiye yaklaşımı ve gayretleri önümüzdeki süreçte devam ettirilecek.