Yapay zeka seslendirme sanatının sonunu mu getirecek?
Yapay zeka son birkaç ayda neredeyse hayatımızın merkezine yerleşti. Üstelik bilinmeyenden korkan insanoğlu hemen kötü senaryolar uyduruyor ki savaşsın, hayatta kalsın. Şüphe yok ki gelişen teknoloji tarihin her döneminde bazı insanları işsiz bırakırken, yeni iş alanları da açtı. Şimdi de yapay zeka acaba hangimizi işsiz bırakacak diye endişe içindeyiz. Yapay zekanın el attığı en önemli alanlardan biri de sanat. Oyuncular ve seslendirme sanatçıları yapay zekayı nasıl karşıladı dersiniz? Habertürk'ten Esra Şaşmaz'ın haberi...
Gerçek şu ki günümüzdeki teknoloji tarihte hiç olmadığı kadar hızlı ilerliyor. Akıllı cihazlarımızdaki iki ana unsur olan ses ve görüntü ile ilgili akıllara durgunluk veren gelişmeler gündemimizde. Dünyada oyuncular, senaristler, yapımcılar, seslendirme sanatçıları hızla gelişen yapay zekaya karşı toplumsal krizilerin önlenmesi için çeşitli çalışmalar yapıyor.
Avrupa Birliği, yapay zekanın hayatımıza sirayet edebileceği tüm alanlara ilişkin AI Act adında yaklaşık 400 sayfalık bir kanun hazırladı. Üstelik AB'ye üye ülkelerle birlikte, AB ülkeleri ile ticaret yapan bütün ülkeleri bu yasalara uymayı zorunlu kılıyor. Uyulmadığı takdirde de cezai yaptırımların uyarısında bulunuyor.
OYUNCULARIN SESLERİ VE GÖRÜNTÜLERİ TEHLİKE ALTINDA MI?
Yapay zekanın şimdiden ele geçirmeye başladığı yegane alanlardan biri de sinema. Günlük hayatımızın sıkıntılarından, dertlerinden kaçıp sığındığımız liman diziler ve filmler. Peki yapay zeka sinemayı nasıl etkileyecek? Şimdiden sosyal medyada ve çeşitli platformlarda robotik seslerle karşı karşıya kalıp irite oluyoruz. Son olarak Bruce Wills'in gençlik görüntülerini kiraladığı ve eski görüntülerinden yeni yapımlar yapılacağı iddia edildi. Bu iş nereye gidiyor diye merak ediyor insan.
Oyuncuların sesleri ve görüntüleri tehlike altında mı? Ya da sosyal medyaya bütün bilgilerimizi bile isteye sunan bizleri neler bekliyor? Hayatımızın büyük bir parçası olan sanat yapay zekadan nasıl etkilenecek?
Söz konusu sanat olunca, insan olunca, insanın duyguları işin içine girince yapay zeka sanatçının gerçekleştirdiği performansın yerini tutabilir mi? Uzun bir dönem dünyanın en iyilerinden biri olduğumuzu iddia ettiğimiz Türkçe dublaj ve seslendirmeler yerini robotlara mı bırakacak?
YAPAY ZEKA İNSANLARLA BAĞ KURABİLİR Mİ?
United Voice Artist - Birleşik Ses Sanatçıları (UVA), tüm dünyada seslendirme sanatçılarının yapay zeka karşışında hangi önlemlerin alınması gerektiği üzerine çalışıyor. UVA, insani bağlantılara ve duygulara dayanan her türlü çalışmanın insan sesleri tarafından dile getirilmesi gerektiğine inandığını belirterek Yapay Zeka'nın (AI) izleyici ve dinleyicilerle derin bağlar kuramayacağına dikkat çekiyor.
Öte yandan UVA, yapay zeka ile birlikte sentetik seslerin geliştirilmesinin durdurulamaz olduğunu, sanatçıların kişilik hakları, telif hakkı, ücret talepleri gibi konularda önlem alınması gerektiğini bildiriyor.
Ülkemizde oyuncuların ve seslendirme sanatçılarının yapay zeka gelişmelerine ayak uydurması için çalışmalarda bulunan meslek gruplarından biri Oyuncular Sendikası. Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi ve oyuncu Emre Yetim, dünyada yapay zeka ve sinema alanında yaşanan gelişmelerin nabzını tutuyor. Biz de dünyada ve Türkiye'de yapay zeka ve sinema alanlarında neler olduğunu Emre Yetim'e sorduk:
OYUNCULARIN KLONLARI SAHNEDE
Şu anda dünyada yapay zeka ve sinema alanında neler oluyor?
Sinema alanında belli bir filmin belli kısımlarının yapay zeka ile yapılıp belli kısımlarının bir icracı tarafından, sanatçı tarafından doğrudan yapılması söz konusu. Tabi burada bu icracılar yönünden yani oyuncular yönünden bu yapay zeka ile çoğaltılacak klonlar diyelim bunlara.
Sizin kendi klonunuza ilişkin haklarınızın tamamen devredilmesi ya da bunların istenmesi gibi özellikle Amerika'da bir süreç yaşandı. Bu süreçte de Amerikan Oyuncular Sendikası ve oradaki Yazarlar Sendikası bir grev yaptılar. Bu grev oradaki büyük stüdyolara ve bunlarla yapılan toplu sözleşmelere ilişkin bir grevdi.
"KENDİ KLONUNUZLA REKABET ETMEK ZORUNDA KALACAKSINIZ"
Sinemada işte bu grev neticesinde oyuncularla yapılacak sözleşmelerde açıkça ne kadarı yapay zeka ile yapılacak o filmin, ne kadarı gerçek icra ile yapılacak sözleşmelerde açıkça yazılması kararı alındı.
Bu kişilerin kendi görüntüleri ve sesleri üzerindeki haklarını da doğrudan devretmemesi gibi bir şey söz konusu oldu. Çünkü doğrudan böyle bir şeyi devrettiğinizde sınırsız bir şekilde bir süre sonra kendi klonunuzla rekabet etmek zorunda kalacaksınız mesleğinizi yaparken.
Seslendirmede yapılan anlaşmalarda kimi animasyonlarda, kimi reklamlarda sesin kullanılmasına, sinemadakinden daha çok yapımcıya haklar tanındığı görülüyor. Sesin yeniden kullanılması, izin alınması, nasıl yapılacak orada birazcık kişisel anlaşmaya bırakılmış.
Ama seslendirmede öyle değil değil mi?
Seste sadece sesin hakkını alıyor, performans ücreti yok. Birazcık karşılıklı taraflara bırakılmış.
Peki dünyada aktif olarak artık yapay zeka seslendirmede kullanılıyor mu?
Dublajın görüntüye senkron edilmesi için kullanılıyor. Onun haricinde yani deep fake denilen aslında yasa dışı olabilecek bir takım unsurlar da kullanılabiliyor. Bunlar tabi hem dolandırıcılık amaçlı olabiliyor hem de yani terörizm amaçlı ya da başka kötü maksatlı şeylerle de kullanılabiliyor.
AVRUPA BİRLİĞİ YAPAY ZEKA KANUNU HAZIRLADI
Yapay zeka çalıştaylarında telif hakkı ne olacak gibi çalışmalar var mı?
Tüm dünyada yargı kararları noktasında çok kesin ve kati kararlar yok. Yeni bir konu ama doğrudan telif hukukunu, fikri mülkiyet hukukunu ilgilendiren bir konu. Türkiye, Avrupa Birliği üyesi değil ama Avrupa Birliği üyelerini ilgilendiren çok yakın zamanda bir yapay zeka kanunu hazırlandı. AI Act diye geçiyor. Çok kapsamlı bir mevzuat. Bu oylandı ve geçti. Bu yapay zeka kanunu Avrupa Birliği'nde yani tüm ülkelerde geçerli artık.
Orada yapay zekayı kullanımlarını, kötü amaçlı yapay zeka, risk oluşturan yapay zeka, iyi amaçlı yapay zeka diye eylemleri kategorilere ayırıyor. Ve sadece üye olan ülkeleri değil aynı zamanda bu ülkelerle ticari münasebete giren üçüncü tarafları ve ülkeleri de bunları uygulamak zorunda. Uygulamazsa yine bu üçüncü taraflara ve ülkelere de cezayı yaptırımı var. Para cezası anlamında.
Sizin sesinizi, sizin görüntünüzü, sizin hiç düşünmediğiniz bir siyasal, toplumsal konuda sizi zora sokacak bir şekilde kullanabilirler. Dolayısıyla tehlike yaratabilecek bir konu.
TÜRKÇE DUBLAJ NEDEN DÜNYANIN EN İYİLERİNDEN BİRİ OLDU?
Ülkece en çok övündüğümüz şeylerden biri de Türkçe dublajdı. Şimdi ise gelişen teknoloji yani yapay zeka çok iyi olduğumuz bir sanat dalını elimizden almak üzere. Oyuncular Sendikası Seslendirme Çalışma Grubu Üyesi, seslendirme sanatçısı ve oyuncu Arda Kavaklıoğlu, Türkiye'de ve dünyada seslendirme dünyasında yaşananları yakından takip ediyor, seslendirme sanatçılarının haklarının korunması için çalışıyor.
"TÜRKİYE'NİN İLK DUBLAJ YÖNETMENİ NAZIM HİKMETTİ"
Türkçe dublaj neden dünyanın en iyilerinden biriydi?
Bizim halkımız altyazı okumayı çok sevmez diye bir ön kabul vardı eskiden. Ve o yüzden Türkiye'de dublaj oldukça erken başlamış. 1950'lerde 60'larda sinema filmlerine dublaj yapılmaya başlanmış. Hatta Türkiye'nin ilk dublaj yönetmenlerinden birinin de Nazım Hikmet olduğu söylenir.
İkincisi Türkiye'nin yetişmiş insan gücüyle alakası var.
Üç, çok fazla içeriğin dublajlanması gerekliliğiyle alakası var.
OYUNCULAR, BAŞKA DİLLERDE DUBLAJ YAPILIRKEN KENDİ SESİNİN KULLANILMASINA İZİN VERİRSE DUBLAJ YARA ALIR
Yapay zeka ile yapılan seslendirmeler şu an sanatçının mikrofon başında gösterdiği performansla kıyaslandığı zaman yerini tutabilir mi?
Birincisi; Amerikan Oyuncular Sendikası'nın kendi üyelerine tavsiye ettiği ve çoğunun kabul ettiği bir şey var ki başka dillerde dublaj yapılırken oyuncular "Kendi seslerimizin kullanılmasını istemiyoruz" dediler. Dolayısıyla bu ihtimal çok büyük oranda ortadan kalktı. Ancak eğer böyle bir şey olursa, evet gerçekten Türkiye'de ve bütün dünyada dublaj çok büyük yara alır.
Fakat burada başka bir şey devreye giriyor. Bizim dublajda kullandığımız oyunla beraber o senkronu oturtabilme yetkinliği bir makinaya verilecek. Bu işin tadını bozacak, lezzeti ortadan kaldıracak, işi mekanikleştirecek, yani... İnsan eli değmeden dublaj olmaz.
YAPAY ZEKA İLE DUBLAJ NASIL GERÇEKLEŞEBİLİR?
İkincisi; bir ya da iki kişinin stüdyoya girip bütün bir filmi konuşup sonra hiç var olmayan insan sesleriyle rollerin üzerine, o iki kişinin ya da bir kişinin sesinin üzerine bir sentetik ses giydirmek.
Örneğin; bir kadın sesi, yaşlı ses. Onu ben konuşmuşum ama ben nasıl konuştuysam o sesi, o yaşlı kadın sesini, benim sesimin üzerine giydiriyorlar ve oluyor size yapay zekâ cümbüşü. Bu sadece maliyetten kaçınarak düşük maliyetle yüksek kar elde etmenin bir yoludur. Başka da hiçbir işe yaramaz.
YAPAY ZEKA VE TELİF YASASI ÇIKAR MI?
Peki hak sahibi olmayan bir sentetik sesin insanlara duyurulmasında ne gibi yasal sakıncalar var?
Bu şu anda yasal olarak net değil diyebiliyorum. Fakat bunun yasası Türkiye'de er ya da geç, bugün ya da önümüzdeki yıl ya da üç yıl sonra çıkacak. Çünkü AI Act diye bir yasa var. Avrupa'da ve Amerika'da çıkarılmış bir yasa. O yasa içerisinde sinema televizyon sektöründeki işlerde yapay zekanın kullanılmasına ilişkin bazı regülasyonlar var. Bunun çalışmasını biz de yaptık.
Yani hem sendika (Oyuncular Sendikası) içerisinde yaptık, hem sektörlerin bütün paydaşlarıyla bir üniversitenin öncülüğünde başlatılan bir çalıştayda yaptık ve o çalıştayda sektörün bütün paydaşlarının itirazsız kabulüyle şöyle bir yasa teklifimiz oldu yasa yapıcıya. Önce Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na gidecek. Bu işin arkasında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü telif hakları bölümü de var.
O yasa teklifinin içerisinde UVA'nın yani United Voice Artists'in yapay zeka ile ilgili uyulması gereken kurallarını ilettik, dedik ki "Biz sinema televizyon sektöründe yapay zekanın bir kota uygulamasıyla kullanılması gerekiyorsa kullanılması gerektiğini" önerdik ve bu sektörün hiçbir paydaşı tarafından reddedilmedi.
YAPAY ZEKA'NIN TÜRKÇE İLE İMTİHANI
Türkiye'de yapay zeka ile yapılan işler ne durumda?
Şu anda Türkiye'de yapay zeka ile yapılan işler benim gördüğüm seste alt yazı var. Hatta doğru dürüst Türkçe konuşamıyor. Türkçe'de aynı kelime farklı hece vurgularıyla farklı anlamlara gelir.
Türkçe için biraz daha zor. Yapay zekanın eğitilmesi, daha fazla yatırım istiyor . Yani İngilizceye, Fransızcaya, İspanyolcaya yapılan yatırım kadar Türkçe'ye yatırım yapıldığını sanmıyorum. Çünkü oradaki pazar daha büyük.
Günümüzde seslendirme sanatçılarının haklarının korunması için nelere ihtiyaç var?
Birincisi, yapay zeka ile bir sanatçının sesi kullanılacaksa, olmazsa olmazımız, önden verilmiş rıza. Her proje için önden verilmiş rızayla hareket edilmesi gerekiyor.
İkincisi, bizim seslendirme alanında, fiyatlandırmada Oyuncular Sendikası ve Ses Stüdyoları Derneği ile beraber hazırladığımız protokolün maddelerine uygunluk.
"SESLENDİRME SANATÇISI SESİNİ SINIRSIZ, SÜRESİZ VERMEMELİ"
Yapay zeka ile bu nasıl olmalı?
Yapay zeka ile performans sergilemiyorsun, nefes harcamıyorsun, tamam performansı verme ama hak devrimi eksiksiz ver. Burada paradan çok daha önemli bir şey var, mesleğin geleceği. Bu işte artık ben yapay zeka ile sesimi kullanmak istemiyorum deme hakkı önemli. Kesinlikle bir seslendirme sanatçısı sesini, kullanım hakkını sınırsız, süresiz, proje bazsız kesinlikle vermemeli.
Sesini duyduğunuzda geri dönüp bakacağınız sanatçılardan biri Selay Taşdöğen... Yıllardır binlerce dizi ve filmde seslendirme yaptı, üstelik ilk yapay zeka seslerinden de biri oldu. Yandex'in Alisa'sı dersek belki hemen hatrınıza gelir. Taşdöğen'e yapay zeka ve seslendirmeyi hem sanatçılar açısından hem de izleyiciler açısından sorduk.
İNSANLAR DUBLAJLI YAPIM İZLEMEYİ NEDEN BIRAKTI?
Türkçe dublaj dünyanın en iyilerindendi... Artık düşüşe geçtiği iddiaları gündemde neler söylemek istersiniz?
Türkçe dublajın en iyi olma sebeplerinden biri, Türkçe'nin melodisi, zenginliği, kelime yapısı, bizim dilimiz bütün dillere göre çok daha zengin olduğundan ve biz çok duygusal bir halk olduğumuzdan tüm duyguları çok doğru verebiliyoruz. Dolayısıyla Türkçe dublaj tabii ki bir numara olmakta hiç zorlanmadı zamanında. Gerçekten çok özenli çalışıldığında hala dünyanın bir numarası olmakla iddialıyız.
Ama teknolojinin hayatımıza girmesi, hız, işlerin fabrikasyon olmaya başlaması, platformların çoğalması, hızın yine burada çok anlam kazanması ve yeni arkadaşlarımızın artık eskiden olduğu gibi ustalardan doğru Türkçeyi, doğru dublaj yapmayı öğrenememesi gibi gibi dezavantajlar sebebiyle bu birincilik artık yavaş yavaş düşüşe geçti. Kimse dublajla izlememeye de başladı. Neden? Çünkü aynı tadı alamıyor insanlar.
"HALİHAZIRDA BİR YAPAY ZEKA SESİ OLARAK SÖYLÜYORUM: TÜRKÇE ZOR BİR DİL"
Yapay zeka sanatçıların yerini tutabilir mi?
Asla tutamaz. Neden? Çünkü o bir makine sonuçta. Belki de çok yakın zamanda çok iyi Türkçe konuşup çok iyi duygu verebilecek. Bunu bilmiyoruz. Ama Türkçe zor bir dil. Halihazırda bir yapay zeka sesi olarak söylüyorum.
Konuştuğum yapay zekayı dinlediğimde, Yandex'te mesela Alisa'nın konuşmasını dinlediğinizde hala, "hala" diyemiyor mesela. Ve bunu öğrenemiyor uzun zamanda. Çünkü onunla muhtemelen sohbet edilmesi gerekiyor ve sohbet edilmediği için de çok iyi öğrenemiyor.
Ama başka, işte Amazon'un, Google'ın yaptığı yapay zeka asistanları daha çok sohbet edildiğinden, daha çok kullanıldığından daha hızlı öğreniyor bunu. Hele de ChatGPT, Soro... Çok güzel konuşuyor, çok iyi.
Ve bizim yerimizi şimdilik alamazlar. En az 1-2 sene diyorum. Belki 5 senedir. Yani tahmin etmek çok zor. Çok gri bir alan. Ne yapabileceğini de bilmiyoruz.
SANATÇILAR İŞSİZ KALIR MI?
Seslendirme sanatçıları mesleğinden olur mu?
Biz işsiz kalır mıyız? Ekmeğimizden olur muyuz? Uzun vadede evet. Buna cevabım kesinlikle evet. Birçok sektörde yapay zeka sektörünü ele geçirdiğini görüyoruz zaten. Mesela işte web tasarımcıları gibi, grafikerler gibi. Yani 10 kişilik bir istihdam varsa ortada, bunu iki kişiye indiren bir teknoloji söz konusu.
Ya da işte bir takım dükkanlarda görüyoruz kasalarda artık insan yok. Çünkü onlar da bir yapay zeka, biz kendi kendimize kasadan geçiyoruz ve orada da istihdam azaldı.
AKTİF SESLENDİRME YAPAN 300-350 KİŞİ VAR
Seslendirme sanatçılarının neye ihtiyacı var?
Biz seslendirmeciler, bütün Türkiye'de bu işi yapan çok özel insanlarız. Çünkü doktor dediğinizde çok var, avukat dediğinizde çok var, mühendis, mimar vs. Ama bir bu işi yapan topu topu yani aktif olarak yapan 300-350 kişiyiz. Yani bütün bu platformlarda sesi duyulan 300-350 kişiden bahsediyoruz.
Yaptığımız iş kadar varız, yapmadığımız iş kadar yokuz. Yani bugün kimimiz asgari ücretin altında kazanç sağlıyoruz. Kimimiz reklamlar sayesinde biraz daha üzerine çıkıyor ama sonuca baktığımızda hepimiz vergisini veren insanlarız.
"İNSANLARIN İZLEDİKLERİ HER ŞEYDE NEFES OLUYORUZ AMA BİZ NEFES ALAMIYORUZ"
Ve tüccar olarak görülüyorum. Ben sesimi kiralıyorum. İşçi olarak gidiyorum. Ve maalesef BAĞ-KUR'umu kendim ödüyorum. Sosyal güvencemi kendim sağlıyorum. Ve emekli olabilecek miyim emin değilim.
Hiçbir şey yapmadan ev kirası, market, çocuk masrafı vs hiç daha katmadan cebimden 8 bin lira para çıkıyor. Ve asgari ücretin altında kazanma olasılığım var. Bizim bir kere SGK'lı olmamız gerekiyor. Günlük ya da saatlik her gittiğimiz stüdyonun bizi sigortalaması şart. Bizim bu şartlarda geçinmemiz imkansız neredeyse. İnsanların evine girip, onların izledikleri her şeyde nefes oluyoruz. Ama biz nefes alamıyoruz.
TÜRKÇE DUBLAJI BBC Mİ EFSANELEŞTİRDİ?
Damla Özüduru Babacan çok uzun yıllardan beri birçok dizi ve filmde evlerimize konuk olmuş sanatçılardan biri... Onun sesini Disney'in Frozen filmindeki Anna karakteriyle adeta zihnimize kazıdık. Babacan, Türkçe dublajın dünyada efsaneleşmesinin BBC aracılığıyla nasıl gerçekleştiğini ve yapay zekanın seslendirme sektöründe dostça kullanılması gerektiğini söyledi.
Bize Türkçe dublajın nasıl efsaneye dönüştüğünü anlatır mısınız?
Çok eski yıllarda, BBC'den TRT'ye geliyorlar. Sanıyorum Susam Sokağı'ndaki karakterlerin nasıl seslendirdiğini izlemek için. Ve dehşete düşüyorlar. Diyorlar ki, yani nasıl bu kadar seri çalışabiliyorsunuz? Nasıl bu kadar kısa sürede, bu kadar özenli ve karakterleri yaşattığınız şekilde tiplemeler çıkarabiliyorsunuz.
"ÖZGÜNLÜĞÜMÜZÜ KAYBEDEREK DUBLAJDA ÇOK ŞEY KAYBETTİK"
Bu olay Muppet Show'un yani Kermit'in yayınlandığı yıllarda oluyor. Aslında yurt dışından gelen bir görüş bu. Ve sonrasında da birçok filmde bir nevi tebrik mesajı alıyor seslendirme sanatçıları. Türkçe dublajının en iyi sayıldığı dönemlerde seslendirme sanatçıları, karakterleri yönetmenin de uygun görmesiyle birlikte özgünleştirebiliyorlar. Yani kendilerinden bir şey katabiliyorlar.
Fakat geldiğimiz noktada artık tamamen orijinale bağımlı yani web forma bağımlı bir şekilde ilerliyoruz. Ve bu noktada da artık biz sanatçılar olarak kendi özgünlüğümüzü ortaya koyma hakkımızı bir nevi kaybettik. Bu hak bizden alındı. Bence özgünlüğümüzü kaybederek dublajda çok şey kaybettik.
"İNSANLARA ANA DİLİMİZİ DOĞRU KULLANMAYI ÖĞRETİYORUZ"
Yapay zeka, sanatçının yerini tutabilir mi?
Bence tutamaz. İnsanın dokunuşunun olduğu yerde durum farklılaşıyor. Seslendirme sanatçıları açısından baktığımızda teknolojinin zamanlama olarak bir hediyesi olmasıyla birlikte bu aslında çok şeyi alıp götürdü. Keşke yapay zekayı biz insan dokunuşlarını yapabildiğimiz özelliklerini kullanarak evrilebilsek.
Dublajın şöyle bir önemi var. Burada rahmetli eşime de (Türkiye'nin en önemli dublaj sanatçılarından Sungun Babacan) bir atıfta bulunmak istiyorum. O her röportajında derdi ki, biz sadece seslendirme yapmıyoruz. Aynı zamanda Türkçe'yi nasıl kullanacağını bilmeyen, belki tiyatroya gitme şansı olmayan, imkan bulamayan insanlara ana dilimizi doğru kullanmayı öğretiyoruz.
"ALTYAZILI BİR ŞEYİ SEYRETMEK KÜLTÜRLÜLÜKMÜŞ GİBİ ADDEDİLİYOR"
Ve yapay zeka ile ilgili yaşayabileceğimiz en büyük sıkıntılardan biri, Türkçe'nin entonasyonunun diğer dillere nazaran farklı olması. Her dilin bir tonlaması, vurgusu, entonasyonu var.
Yani sen bunu yapay zekaya çok mekanik bir şekilde belki ağızları burunları oturtarak işte en ufak bir nefese oturtarak seslendirebileceksin. Ama ana dilindeki vurguyu tonlamayı yapmasını nasıl sağlayacaksın? Yani bunu yapay zekanın öğrenmesinin zaman alacağını düşünüyorum.
Özellikle son yıllarda bir moda başladı. Dublajı kötülemek, yani altyazılı bir şeyi seyretmek, sanki kültürlülükmüş gibi addediliyor. Ve işte dublajlı seyredenler de sanki daha az bir kültürmüş gibi. Oysa değil.
"YAPAY ZEKA YAKINDA ARADAKİ MAKASI KAPATACAK"
Eski TRT spikerlerinden biri olan Ahmet Cihat Sancar, yıllardır birçok dizide ve filmde seslendirme yapıyor. Sancar, yapay zekanın önlenemez gelişimine dikkat çekiyor.
Yapay zeka bir şekilde insan potansiyelinin yerini alabilir mi?
Bu soruyu bana beş ay önce sorsaydın, alamaz, yapamaz derdim. Ama yapay zeka çok hızlı öğreniyor. Çok hızlı öğrendiği için de çok çabuk gelişiyor. Gerçeklik hususunda çok ciddi anlamda gerçeğe yakın bir performans görüyoruz yapay zekadan.
Yapay zekanın seslendirme konusunda da duyguyu verebilme potansiyelini görüyoruz. Ve muhtemelen yakın zamanda da bu eşitlenecek, bu makas kapanacak. Bir sürü mesleğin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu görüyoruz.
Bu durumda ya dublajı sanat olarak kabul etmeyeceğiz, zanaat olarak kabul edeceğiz ve yok olmasını izleyeceğiz ya da bunun önüne uluslararası yapılacak bir sözleşme çerçevesinde sınırlandırmak suretiyle insanların bu anlamda performanslarını sergilemelerine imkan tanıyacağız.
Yapay zeka bu anlamda şu anda çok hızlı ilerlediği için bu işin ortadan kalkma ihtimali çok yüksek. Çünkü artık yabancı bir karakterin Türkçe konuştuğunu izlerken ağız yapısını bile yapay zeka ile Türkçeleştirebildikleri bir ortamda bundan kaçınmamızın mümkün olmadığını düşünüyorum.
Türkçe'de şu an aktif olarak yapay zeka ile dublaj yapılmıyor değil mi?
Evet. Şu anda yapılmıyor. Ama yapılmayacağı anlamına da gelmiyor tabii ki. En basiti bir uygulama bile herhangi telefon kullanan Android ya da iOS tabanlı bir telefon kullanan biri rahat bir şekilde böyle bir uygulamayı indirip kendi sesini farklı dillerde dublajlatabiliyor yapay zekaya.
Bizim şu ana kadar karşılaştığımız çalışmaların hiçbiri profesyonel, lisanslı herhangi bir çalışmanın ürünü değil. Örneklerini görüyoruz. Bu da yapay zekanın korkunç derecede ne kadar çabuk bütün sektörlere el attığının bir örneğini bizim gözümüzün önüne koyuyor.
Şu anda ne Türkiye'de ne de dünyada yapay zeka ile seslendirme ya da yapay zeka ile dublaj, daha doğrusu seslendirme var. Birçok platform bunu kullanıyor ama seslendirmenin alt bir kolu olan dublajda herhangi bir filmde herhangi bir dizide şu ana kadar rastlamadık.
Bunun yanında tabi Hollywood'un ya da diğer film ve içerik üreticilerinin, büyük platformların çalışanları elbette bunun karşısında hukuki olarak neler yapabilirizin arayışında.
"YAPAY ZEKA ŞİRKETLERİ SESLENDİRME SANATÇILARINA TEKLİFLER YAPMAYA BAŞLADI"
Benzer şekilde yapay zeka şirketlerinin seslendirme sanatçılarına yavaş yavaş teklifler yapmaya başladığı bir döneme girdik.
Bu da demek oluyor ki çok yakın zamanda biz seslendirme sanatçılarının sesleri belki süreli belki süresiz hak devreder gibi sesinizi devretme ya da kiralama yollarına gidiliyor.
Tabi şu anda bu çok taze çok yeni olduğu için açıkçası hukuki dayanağının ya da diğer sözleşme dayanaklarının ne olduğunu ben de bilmiyorum. Aslında hiçbirimiz bilmiyoruz.
Diyelim ki senin sesini, senin iraden dışında farklı amaçlarla kullanabilirler. Burada sence nasıl bir tehlike var? Türkiye'de bu konuda şimdiden sence nasıl önlemler alınmalı?
Yasalar önünde biz sesimizi, soluğumuzu, yüzümüzü tescillememiz icap ediyor ki olası tehlike arz edebilecek, güvenlik sorunu oluşturabilecek konuların da önüne geçebilecek bir anayasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bunun için de bir taraftan bunu ayırt edebilecek şekilde de teknoloji gelişecektir.
Ama şimdiden yapılması gerekir çünkü bazen kendi sesimizi ya da seslendirme sanatçısı dostlarımızın seslerini kendi iradelerinin dışında birileri tarafından bazı platformlarda kullanıldığını görüyoruz.
Son olarak yeni nesil seslendirme sanatçılarına da gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini sorduk:
Seslendirme sanatçısı Başak Arslan: "Yapay zeka teknolojisi hızlı bir ivmeyle hayatımıza girmiş olsa da Türkçe dilinin kullanımı konusunda hızlı bir gelişme göstereceğini düşünmüyorum. Cümle içinde yapılan vurgular, tonlamalar, bazen sadece bir kelimenin öne çıkarılması ya da bir kelimenin farklı bir duyguyla ifade edilmesi yapay zekanın henüz kavrayamadığı şeyler. Bir sanatçının yaptığı dublaj gibi doğal olacağını düşünmüyorum." dedi.
Dublajın yeni nesil sanatçılarından Çağıl Özdemir ise dublaj sanatının yakın gelecekte bitebilecegi iddialarına dair "Bitmese de azalacaktır. Zaten eskiye göre ciddi bir azalma var. Bu da birçok meslektaşımı başka meslekler yapmaya itiyor. Ayrıca bu ekonomik koşullarda sadece dublaj yaparak geçinmek oldukça zor. Yıllarca emek verdiğim, severek yaptığım işimin yapay zekaya kurban gitmesini istemiyorum. Bu konuda çok üzgünüm." değerlendirmesinde bulundu.
*Haberin görseli İHA tarafından servis edilmiştir.