Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Haftanın Kitapları
        1

        ORMANDAKİ KALPSİZ CEYLAN
        (Mine Söğüt)

        Mine Söğüt’ün "İyiliğe, dostluğa, akla dair, herkes için bir masal" olarak tanımladığı yeni kitabı 'Ormandaki Kalpsiz Ceylan' can Yayınları'ndan çıktı... Hani Avcı, Pamuk Prenses'in kalbi yerine Kraliçe’ye bir ceylanın kalbini çıkarıp götürür ya...İşte bu masal, ormanda kalpsiz kalan Ceylan’ın ve o kalbi geri almak için Ceylan’la birlikte yola düşen kız cüce Mantıklı'nın masalı. “Ceylan dehşetle göğsündeki yara izine baktı. O an gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Ağlarken bir yandan da başına geleni anlamlandırmaya çalışıyor ve yanıtı zor soruyu soruyordu: “Kalpsiz bir ceylan nasıl hayatta kalabilir bu ormanda?”

        2

        LEYLA İLE MECNUN
        (Fuzûlî)

        VakıfBank Kültür Yayınları'nın Türk edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan Fuzûlî’nin klasikleşmiş eserlerini, uzman edebiyatçılar tarafından titizlikle sadeleştirip günümüz Türkçesine aktararak yedi ciltlik bir külliyat hâlinde bugünün diline kazandırıyor. Bu külliyat, şairin derin mısralarını anlaşılır kılarak çağın okuyucusuna ulaştırmayı ve bugünün idrakine taşımayı amaçlıyor. Külliyatın ilk cildi ise M. Fatih Köksal’ın yayına hazırladığı “Leylâ ve Mecnun” eseri. Bu önemli eser, vücut bulmadan önce, meşhur bir aşk hikâyesi olarak Anadolu’da Türk şiirinin kuruluş çağlarında anlatılmaya başlanmış, Arap, Türk ve İran edebiyatlarında büyük ilgi görmüştür. Şüphesiz, bu hikâyeyi en güzel ve en dokunaklı şekilde terennüm eden ise Fuzûlî olmuştur. Olay kurgusundan geçişlere, hikâyenin tamamını kuşatan lirizmden gazellerin akıcılığına, konuyu bütünlemesine, alegorik sahnelerin parlaklığından diyalogların tabiiliğine, dil hâkimiyetinden aruz tasarruflarına, canlı tasvirlerden ruh tahlillerine kadar her yönüyle okuyanda eksik bir yer kalmadığı intibaını uyandıran bir şaheserdir.

        3

        TRUMP VE ZAMANIN SONU
        (Serdar Turgut)

        ABD siyasetini yıllarca Washington’dan takip etmiş gazeteci ve yazar Serdar Turgut'un yeni kitabı 'Trump ve Zamanın Sonu' sonu Nemesis Kitap etiketiyle okurlarla buluştu. Turgut kitapta okurlarını Beyaz Saray’ın perdeleri arkasında dönen görünmeyen savaşa davet ediyor, Trump ile yeni bir çağın başladığını iddia ediyor. Bu sadece bir siyaset kitabı değil... Bu, kehanet gibi yazılmış politik bir analiz.
        Trump ve Zamanın Sonu, 2024 ABD seçimlerinde yeniden iktidara gelen Donald Trump’ın arkasındaki Evanjelist tarikat yapılanmasını, İsrail merkezli kutsal toprak stratejilerini ve bu büyük planların Türkiye’yi nasıl etkileyebileceğini çarpıcı belgeler, gözlemler ve referanslarla ele alıyor.
        Serdar Turgut, tüm birikimini, zamanın sonunu anlatan kutsal metinlerle ve Evanjelist liderlerin söylemleriyle birleştiriyor.

        4

        MANIAC
        (Benjamin Labatut)

        Şilili yazar Benjamin Labatut tarafından kaleme alınan MANIAC, Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Labatut romanda, Nagasaki’yi yok eden atom bombalarının yaratılmasına da yardımcı olan Macar matematikçi ve bilgisayar bilimcisi John von Neumann’ı modern dünyamızın karanlık temelleri ve yapay zekâ hakkında edebî bir triptiğin merkezine yerleştiriyor. Bilim ve teknolojinin bizleri yok oluşun eşiğine götüren korkutucu boyutlarına dikkat çekiyor. İnsan düşüncesinin ötesinde gelişen “çok yetenekli” yapay zekâların insan ve dünya için nasıl yıkıcı ve umutsuzluk kaynağı olabileceğini gösteriyor.

        5

        KANCA
        (Türker Armaner)

        “Eylemlerimizle olduğu kadar, bildiklerimizle de dünya üzerindeki yerimiz genişler.” İstanbul’un 90’lı yıllarında, Kadıköy'den Beşiktaş’a uzanan sokaklarında bir intihar vakası yankılanıyor. Mehmet’in sıradan sabahı, misafirinin cansız bedeniyle uyanmasıyla altüst oluyor. Bu olay onu geçmişin kırık aynasında yolculuğa çıkarıyor. Hasan neden oradaydı? Ve Mehmet'in hayatıyla nasıl bir bağ kurmuştu? Kolektif Kitap'tan çıkan, Türker Armaner’in yeni kitabı Kanca, kişisel bunalımlar, ölümle yüzleşme ve toplumsal dönüşümlerin iç içe geçtiği bir roman. Felsefi alt katmanlarıyla, varoluşun kırılgan anlarına temas ediyor. Armaner’in yapmacıklıktan uzak, samimi dili ve yalın üslubuyla Kanca, okurunu sırlar ve kuşkularla dolu bir hikâyeye sürüklüyor.

        6

        SARI YÜZ
        (R. F. Kuang)

        Çok satanlar listelerinden uzun süredir inmeyen, son yılların en çok ses getiren romanı Sarı Yüz, İthaki Yayınları'ndan çıktı. R. F. Kuang'ın sansasyon yaratan romanı, pandemi sonrası dünyanın hâlini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Sarı Yüz, ilk sayfadan son sayfaya temposunu hiç düşürmeden, çeşitlilik, ırkçılık ve kültürel sömürü gibi önemli meseleleri işlerken sosyal medyanın ürkütücü yüzünü de etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor: "Athena Liu edebiyat dünyasının sevgilisi, June Hayward ise kelimenin tam anlamıyla bir hiç kimseydi. June, delice kıskandığı arkadaşının bu başarısını Amerikalı-Çinli olmasına, kendi başarısızlığını da normal bir beyaz kız olmasına bağlıyordu. Athena korkunç bir kazada ölünce June onun yayımlanmamış kitabını çalacak, Juniper Song adıyla kendi romanıymış gibi yayımlayacak ve çoksatanlar listesini kasıp kavuracaktı..."

        7

        CİCİM-NACİYE HANIM VE TÜRK HANIMLAR FOTOĞRAFHANESİ'NİN HİKAYESİ
        (Gülderen Bölük)

        Everest Yayınları, fotoğraf tarihimize ışık tutan sıra dışı bir biyografiyle okurlarını buluşturuyor: 'Cicim-Naciye Hamın ve 'Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi'nin Hikayesi'. Araştırmacı ve fotoğraf tarihçisi Gülderen Bölük’ün imzasını taşıyan bu eser, Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşamış, Türkiye’nin ilk Müslüman kadın fotoğrafçılarından biri olan Naciye Hanım’ın portresini titiz bir arşiv çalışmasıyla ortaya koyuyor. Cicim, bireysel bir yaşam öyküsünün ötesinde, Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminde kadınların toplumsal görünürlüğünü, sanattaki yerini ve mücadele alanlarını da mercek altına alıyor. Naciye Hanım’ın hayatı, dönemin eğitim politikaları, kadın dergileri, II. Meşrutiyet basını ve fotoğrafçılık sektörüyle ilişkilendirilerek çok katmanlı bir biçimde ele alınıyor. Bu yönüyle kitap, sadece tarihçilere ve sanat araştırmacılarına değil, toplumsal cinsiyet ve kültürel tarih alanlarında çalışan herkes için derinlikli bir okuma sunuyor.

        8

        TÜRK TARİHİNİN DAĞLARI, GÖLLERİ NEHİRLERİ

        VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), "Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri" adlı kitabı okurlarıyla buluşturdu. Okan Yeşilot'un editörlüğünde hazırlanan çalışma, Türk dünyasının tarihî coğrafyasına odaklanarak, Türklerin kültür ve medeniyetinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayan doğal unsurları inceliyor. Kitapta, Orhun Irmağı ve Ötüken, Sarı Irmak, Selenge Nehri, Baykal Gölü, Tanrı Dağları, Isık Göl, Altay Dağları, Talas Nehri, Yenisey Nehri, İrtiş Nehri, Tobol Nehri, Aral Gölü, Sır Derya, Ceyhun Nehri, İdil Nehri, Hayber Geçidi ve Hindukuş Dağları, Zayenderud Nehri, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Aras Nehri, Derbent, Kuban, Nil Nehri, Meriç Nehri, Tuna Nehri ve Sakarya Nehri alanının uzmanları tarafından kaleme alınımış.

        9

        BAŞARI DÜŞÜNÜRÜ
        (Mümin Sekman)

        Türkiye’de kişisel gelişim literatürünün öncülerinden Mümin Sekman'ın yeni kitabı Başarı Düşünürü ALFA Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Kitap, Sekman’ın çeyrek asırlık birikimini, başarı üzerine düşünce haritalarını ve en çok yankı uyandıran fikirlerini tek bir kaynakta topluyor. “25. yılda 25. kitap” konseptiyle hazırlanan kitap, hem bugüne kadar gelen okur ilgisinin hem de Sekman’ın kendi içsel yolculuğunun etkileyici bir özeti niteliğinde. Başarı Düşünürü,Türkiye’de başarı kültürünün nasıl şekillendiğine dair fikirsel bir panorama sunuyor. Kitap iki ana bölümden oluşuyor: İlki özlü başarı sözlerini, ikincisi ise Sekman’ın yıllar içinde geliştirdiği denemelerini içeriyor. Kimi zaman aforizma keskinliğinde, kimi zaman deneme derinliğinde yazılmış bu metinler, okuru başarı kavramı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor. Sekman, bu kitabı “başarıyla düşünen, başarıyla yaşayan ve başkalarını da başarılı kılmak isteyenler” için yazdığını belirtiyor.

        10

        SAF-SUYA ANLAT
        (İsmail Güzelsoy)

        İsmail Güzelsoy, yeni romanı “Saf-Suya Anlat”ın merhabasını Sadî-i Şirazî’nin şiirinden bir cümle ile veriyor… Ve “90’ların ilk yıllarında başlayan ve hiç dinmeyen bir masal-roman hayalim vardı. Aslında bu benim yazmayı planladığım ilk roman olacaktı ama…” diyerek de “yazarın önsözü”ne bırakıyor romanın yaratılma hikayesini/notlarını… İsmail Güzelsoy, nüvesini onlarca yıl önce oluşturduğu bu “yeniden” eseri “Saf – Suya Anlatta, bilgeliğin son aşamasının; sahip çıkılmış masumiyetin ta kendisi olduğunu fısıldayan bir anlatı şöleni sunuyor okura. Yüzlerce yıl öncesinden günümüze uzanan yolları ve hikâyeleri izlerken bir yerden sonra yolun ve hikâyenin tek bir şey olduğunu gösteriyor. Saflığın doğasını, bilgeliğin sınırlarını ve tabii ki aşkın sonunun olmadığını da…

        11

        MİMARLIK VE DİL
        (Günther Fischer)

        Mimar ve akademisyen Günther Fischer'in, 1991'de kaleme aldığı, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan, mimarlık kuramının özgün çalışmalarından "Mimarlık ve Dil" Arketon Yayınları'ndan çıktı. Ünlü mimarlık kuramcı ve tarihçisi Jürgen Joedicke kitabın önsözünde şöyle diyor: "...Günther Fischer’in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor."

        12

        TOPRAK KOVGUNLARI
        (Kemal Ateş)

        h2o Kitap'tan çıkan Toprak Kovgunları yolu olan ama çamur dolan, köye benzeyen ama köy olmayan bir âlemin; köylüye benzeyen ama köylü olmayan, kentsoyluya öykünen ama işçi olan insanların şaşkın, biçimsiz, kalıplara uymayan, anlam bulamayan çileli ve muhtaç dünyasını anlatıyor. İşçinin ve kadının kimliğini bulmaya başlaması, kadının ve erkeğin ataerkil zincirleri kırmak zorunda kalışları olanca gerçekliği ve umut yüküyle sergiliyor: "Topraktan geldiler. Toprak acımasız, besleyemedi ve kovdu onları. Kente geldiler. Geldiklerinde dili, görenek ve geleneği; pekmezini, çökeleğini, tandır ekmeğini, turşusunu, bulgurunu beraberlerinde getirdiler ama bir şey geride kaldı: Toprak... Ektikleri, ölüp ölüp bağrına sokuldukları hepsinden önemlisi üzerine dam yaptıkları toprağı getiremediler..."

        13

        DEFİNE ADASI
        (Robert Louis Stevenson)

        Robert Louis Stevenson tarafından kaleme alınan ve tüm dünyada çocuk klasikleri arasında gösterilen Define Adası, Mundi Çocuk’tan çıktı. İlk kez 1883’te yayımlanan ve genç Jim Hawkins’in heyecan dolu macerasını anlatan eser, okurlarını define haritaları, isyan ve korsanlarla dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
        Stevenson’ın okurlarını define haritaları, isyan ve korsanlarla dolu bir yolculuğa çıkardığı Define Adası yalnızca bir hazine avı değil, aynı zamanda cesaretin, dostluğun ve ihanetin iç içe geçtiği bir macera.
        Romanda genç Jim Hawkins’in hayatı, tesadüfen bulduğu eski bir haritayla tamamen değişir. Efsanevi kaptan Flint’in gömülü hazinesini aramak için yola çıkan Jim, kısa sürede bu yolculuğun çok tehlikeli olduğunu anlar. Gemide dost gibi görünen hain korsanlar, acımasız John Silver ve ihanetle örülü bir serüven onu bekler.

        14

        GEZEGEN GEZGİNİ
        (Sakatsuki Sakana)

        Bazı gezegenlerde, insanlar “Tobias ağacı”nın yaydığı zehir yüzünden uyanamadıkları uykulara dalarlar. Sakinlerinin uykuya daldığı gezegenlere “uyuyan gezegenler” denir. Gökevi Hayalet Gezileri isimli şirketin çalışanı olan 303, uyuyan gezegenlere seyahat ederek buraların kültürlerini kayıt altına alır ve gördüğü sıra dışı şeyleri not eder. Bu esnada Tobias ağacının zehrine direnen insanlarla karşılaşır ve onların hikâyelerini dinler. Timaş Yayınları'ndan çıkan Gezegen Gezgini 1, çizer ve manga sanatçısı olan Sakatsuki Sakana’nın ikinci, Gezegen Gezgini serisininse birinci kitabı. 303’ün ziyaret ettiği gezegenleri ve orada karşılaştığı şaşırtıcı kültürleri anlatan Gezegen Gezgini’nde 303, tanıştığı insanların bir gün uykuya dalıp bir daha uyanmayacaklarını bildiği için ziyaret ettiği gezegenlerden kalbi kırık bir şekilde ayrılıyor. Gezegen Gezgini, uyuyan gezegenlerde hâlâ uyanık birilerinin olduğunu umut eden bir kahramanın hikâyesi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ