Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...

BARIŞTIRALIM SİZİ
(Çiler İlhan)
Çağdaş Türk edebiyatının güçlü seslerinden Çiler İlhan'ın yeni kitabı Barıştıralım Sizi Everest Yayınları tarafından okurla buluşturuldu! İlhan, usta işi hikaye anlatıcılığını yeni kitabında bir kez daha gözler önüne seriyor. Kitaba adını veren öykü, okuru baskıcı yasaların vatandaşları, özellikle de kadınları sistematik olarak hedef aldığı distopik bir Türkiye'ye götürürken, gizli bir direniş hareketinin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Yazar, kitap boyunca farklı dünyaları kendine özgü keskin gözlemi, ironisi, alternatif gerçeklikleri ve derin empatisiyle ele alıyor. Avrupalı bir spor salonundaki bir mültecinin sessiz isyanından, Finlandiya'nın ücra bir köşesindeki anne-kız ilişkisinin incelikli dinamiklerine ve bir İsveç adasındaki iki yazar arasında filizlenen kırılgan aşka uzanan bu öyküler; kimlik, hafıza, aşk ve kayıp gibi evrensel temaları keşfediyor. İlhan, toplumsal baskılarla, kişisel tarihlerle ve sürekli bir bağ kurma, bir yuvaya ait olma arayışında kendisi olarak kalma çabasıyla boğuşan kadınların duygusal manzaralarına dalarak kadınlık deneyimini pek çok farklı yönüyle ustaca betimliyor.

SIRLARIN SIRRI
(Dan Brown)
Gerilim romanlarının tartışmasız ismi Dan Brown uzun süre sonra Altın Kitaplar aracılığıyla okurlarıyla yeniden buluşuyor! Saygın Simgebilim Profesörü Robert Langdon, yeni bir ilişkiye başladığı noetik bilimci Katherine Solomon’ın vereceği konferansa katılmak için Prag’a gider. Doktor Solomon insan bilincinin doğasına dair şaşırtıcı keşiflerin anlatıldığı, yüzyıllardır süregelen inançları altüst edebilecek bir kitap yayımlamak üzeredir. Ancak acımasız bir cinayet hayatlarını tam anlamıyla kaosa sürükler ve Katherine kitabıyla birlikte aniden ortadan kaybolur. Prag’ın kadim mitlerinden fırlamışa benzeyen azılı bir katilin peşine düşen Langdon ise kendisini aniden karanlık bir örgütün hedefinde bulur. Olaylar Londra ve New York’a doğru genişlerken Langdon zamana karşı yarışmak zorunda kalır. Zira profesörün peşine düştüğü şey yalnızca bir kayıp vakası değil, insan zihni ve bilincine dair bildiğimiz her şeyi sonsuza dek değiştirebilecek bir uyanış ve gizli kapıların ardında bekleyen Gerçek’tir. Bilimin soğuk gerçekleriyle kadim öğretilerin iç içe geçtiği bu akıl almaz serüvende tek bir soru her şeyi değiştirecektir: Gerçek nedir ve nereye gizlenmiştir?

BOŞLUĞUN GÜNCESİ
(Emi Yagi)
Karton boru imal eden bir şirketin tek kadın çalışanı olan Shibata için o gün de diğer günlerden farksızdır. İşyerindeki sorumlulukları meslektaşlarının aksine kahve ikramı, mutfak temizliği, şirketi ziyaret eden müşterilerin getirdiği tatlıların dağıtımı gibi adı konmamış farklı kalemler de içeren Shibata, katıldığı bir toplantı sonrası kirli kahve kupalarını temizlemeyi reddeder, hamile olduğunu ve bu kokulara artık katlanamadığını söyler. Çalışma arkadaşları şaşırsalar da durumu kabullenirler. Fakat bilmedikleri bir şey vardır: Shibata hamile değildir... Emi Yagi, İş Bankası Kültür Yayınları'ndançıkan, ona Osamu Dazai Ödülü’nü kazandıran ve yirmi iki dile çevrilen Boşluğun Güncesi’yle kadınların özellikle işyerlerinde karşılaştığı ayrımcılığa işaret ederken günümüz Japonya’sının en büyük sorunlarından olan yalnızlığın varabileceği boyutları da düşsel bir atmosfer ve sıradışı bir üslupla ele alıyor...

CEHENNEM DİSKOSU
(Jean-Christophe Grangé)
Kızıl Nehirler, Taş Meclisi, Leyleklerin Uçuşu, Kurtlar İmparatorluğu gibi çok satan kitapların yazarı Fransız yazar, gazeteci ve senarist Jean-Christophe Grangé'ın yeni iki ciltten oluşan yeni polisiye-gerilim serisi Güneşsiz ile okurlarla buluşuyor. Serinin ilk kitabı Cehennem Diskosu, Ağustos ayında raflarda yerini alırken, ikinci kitap Gölgelerin Kralı ise Eylül ayında Doğan Kitap'ta çıktı. 1980’ler Paris’inde diskolar ve dans pistleri dolup taşarken, gizemli bir hastalık şehri sarmış durumda. Ölümü bekleyen genç bir adam, vahşice öldürülür. Tecrübeli doktor Ségur, yakışıklı dedektif Swift ve parlak lise öğrencisi Heidi, genç adamın katilini bulmak için Paris’in gece kulüplerinin altını üstüne getirirler. Katil ise hem çok yakın hem de ulaşılmazdır; okuyucuyu son sayfaya kadar gerilim dolu bir maceraya sürükler. 1980’ler, Paris: Diskolar, dans pistleri dolu. Diğer yandan ne olduğu anlaşılmayan bir hastalık kol geziyor. Ölümü bekleyen genç bir adam vahşice öldürülüyor. Tecrübeli Doktor Ségur, yakışıklı dedektif Swift ve parlak lise öğrencisi Heidi, genç adamın katilini bulmak için Paris’in gece kulüplerinin altını üstüne getiriyorlar. Katil hem çok yakında hem de ulaşılmaz…

GÖKYÜZÜNDE NEHİRLER VAR
(Elif Şafak)
Elif Şafak, Doğan Kitap'tan çıkan yüzyılları ve kıtaları birleştiren yeni romanında tek bir su damlasıyla birbirine bağlanan kayıp bir şiirin, iki büyük nehrin ve üç olağanüstü hayatın hikâyesini anlatıyor. Mezopotamya’nın antik şehri Ninova’da, Asur Kralı’nın kurduğu muhteşem kütüphanenin kalıntılarında, uzun zamandır unutulmuş bir şiirin, Gılgamış Destanı’nın parçaları saklıdır. Viktorya dönemi Londra’sında, lağımlarla dolu Thames Nehri’nin kıyısında sıra dışı bir çocuk doğar. Arthur’un yoksulluktan kurtulmasının tek şansı parlak hafızasıdır. Yeteneği ona bir matbaada çırak olarak çalışma şansı verdiğinde, Arthur’un dünyası gecekondu mahallelerinin çok ötesine açılır. Onu denizlerin ötesine savuransa, bir kitap olacaktır: Ninova ve Kalıntıları. 2014 yılında Türkiye’de, Dicle Nehri kıyısında yaşayan Ezidi kızı Narin, Irak’taki kutsal Laleş’ten getirilen suyla vaftiz edilmeyi bekler. Tören yarıda kesilince, büyükannesi, rahatsızlığından dolayı yakında sağır kalacak olan Narin’i bir an önce Laleş Vadisi’ne götürmek ister ve bu uğurda, savaştan harap olmuş topraklara yolculuğa çıkarlar... 2018’de Londra’da, kalbi kırık bir hidrolog olan Züleyha, evliliğinin enkazından kaçmak için Thames Nehri üzerindeki bir yüzen eve taşınır. Yetim kalan ve zengin amcası tarafından büyütülen Züleyha varlığının ağırlığını taşıyamaz, ta ki memleketiyle beklenmedik bir bağ her şeyi değiştirene kadar...

ECİNNİLER
(Fyodor Dostoyevski)
İlk kez 1871-1872’de Russkiy Vestnik dergisinde tefrika halinde yayımlanan ve Dostoyevski’nin en karanlık romanlarından biri olan Eccinliler, Can Yayınları bir kez daha etiketiyle bir kez daha raflarda. Dostoyevski, 19. yüzyıl Rusya’sının toplumsal, siyasal ve kültürel çalkantılarını arka plana aldığı Ecinniler'i, 1871 yılında Rusya’da büyük yankı uyandıran Sergey Neçayev olayından esinlenerek yazmış. Yalnızca bir siyasi entrika hikâyesi değil aynı zamanda fikirlerin karanlık yüzüne tutulmuş acımasız bir ayna da olan eserde Dostoyevski, inancını kaybetmiş bir toplumun nasıl çöktüğünü anlatırken bireysel sorumluluğun ve vicdanın sınırlarını da sorguluyor. Romanın anlatıcısı kitapta, yaşananlara hem tanıklık eden hem de zaman zaman dahil olan bir gözlemci. Anlatı, şehre aynı anda dönen iki adamın etrafında gelişiyor. Onların gelişiyle birlikte şehrin dengesi bozulur, yüzeydeki sükûnet yerini toplumsal bir kargaşaya bırakır. Dış dünyadaki çöküşle birlikte, karakterlerin ruhlarında da sessiz ama derin bir çözülme baş gösterir. Dostoyevski’nin en karanlık romanlarından biri olan Ecinniler, inancını kaybetmiş bir toplumun nasıl çöktüğünü anlatırken, bireysel sorumluluğun ve vicdanın sınırlarını da sorguluyor.

BİR NADİR KİTAPÇININ TALİHSİZ SERÜVENLERİ
(Oliver Darkshire)
Tuhaf mı tuhaf müdavimleri, şüpheli dolapları, hiçbir kilide uymayan anahtarları, zehirli kitapları, kitap bile olmayan birtakım nesneleri ve tüm bu keşmekeşin ortasındaki fazlasıyla eksantrik çırağıyla dünyanın en eski kitabevlerinden birine, Sotheran’s’a hoş geldiniz! Oliver Darkshire, birkaç yıl önce Sotheran’s’ın (kuruluş: 1761, Londra) kapısından içeri adımını attığında bunun sadece kısa bir iş görüşmesi olacağını sanıyordu. Ne var ki eski kitap kokusunun ve yöneticilerce onaylı öğle uykularının cazibesine kapılarak kısa sürede kendini, birinci baskı yığınlarını devirmeden taşımaya, doksanlık dul koleksiyonerlere yol göstermeye ve dükkânın hayaletini (tramvay kazasında ölen Bay Sotheran’ı) kızdırmamaya çalışırken buldu. Oliver zamanla bu acayip evrene vuruldu... Dükkân yalnızca görkemli geçmişiyle ya da şimdiye dek basılmış en uğursuz kitabı barındırmasıyla değil, kendine özgü kaotik düzeni ve “tek bir bakışıyla bilgisayarı yakan” antika çalışanlarıyla da benzersizdi. Domingo Yayınevi'nden çıkan Bir Nadir Kitapçının Talihsiz Serüvenleri, hem dünyanın en eski kitapçılarından birinde geçen tuhaf ve eğlenceli bir anlatı hem de nadir kitapçılığın karmaşık ve tarifsiz güzelliğine yazılmış içten bir aşk mektubu.

FİZİK FELSEFESİ
(Tim Maudlin)
VakıfBank Kültür Yayınları bilim kitaplığı, Tim Maudlin’in “Fizik Felsefesi” eseriyle genişlemeye devam ediyor. Maudlin bu kapsamlı çalışmasında, Aristoteles’in yer ve hareket anlayışından başlayarak, Galileo’nun görelilik yaklaşımı aracılığıyla Newton’un mutlak uzay ve zaman kavramlarına oradan da Einstein’ın Görelilik kuramlarına uzanan felsefi düşünce çizgisini titizlikle takip ediyor. Özel Görelilik kuramını somut fiziksel problemleri çözebilecek açıklıkta ele alan yazar, Genel Görelilik’i ise daha kavramsal bir düzlemde inceliyor. Kitapta ayrıca İkizler Paradoksu, Lorentz-FitzGerald daralmasının fiziksel boyutları, ışık hızının sabitliği, zamanda yolculuk, zamanın yönü gibi pek çok temel konuya da yer veriliyor. Uzay ve zamanın doğası ile yapısına dair temel felsefi soruları, fizik eğitimi olmayan okurların da anlayabileceği şekilde ele alan bu eser, aynı zamanda uzay-zaman teorisinin kavramsal temelleriyle ilgilenen fizikçiler için de kıymetli bir başvuru kaynağı niteliğinde...

KALBİN DURDUĞU BÜTÜN ZAMANLAR
(Polat Özlüoğlu)
Polat Özlüoğlu’nda bireysel hafıza ile toplumsal belleğin kesiştiği noktada yankılanan ilk roman Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar'da okur Meşhur’un yolculuğuna tanık oluyor. İthaki Yayınları’ndan çıkan kitapta Özlüoğlu, çocukluğu kimsesizlikle, gençliği yasaklı yıllarla, kadınlığı suskunlukla örülmüş bir hayat yaşayan Meşhur'un öyküsünü kayıplarına, yarım kalmış hayallerine ayna tutuyor. Yazar okura "Meşhur'la konuşun, dertleşin, dinleyin, yalnızlığını, acılarını, umudunu paylaşın. Bireysel hafıza ve toplumsal belleğin kesiştiği noktada unutmamak, hatırlamak, hayata tutunmak, yeniden başlamak üzerine bir roman…” diyor. Karanlığı, yalnızca meydanlarda değil zihinlerde de derin izler bırakan 12 Eylül 1980 darbesi, Meşhur'u uzun yıllar bir gölge gibi takip ediyor. Ancak sığındığı peruk dükkânında yalnızlığından sıyrılarak hem hayata tutunuyor hem de görünen görünmeyen, yas ve korkularının ağ tuttuğu onca yarasını örttüyor...

YAZ YÜREĞİM YAZ
(Zeynep Oral)
Gazeteci ve yazar Zeynep Oral’ın öykü kitabı “Yaz Yüreğim Yaz”, İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurların karşısına çıkıyor. Kadınların görünmez kılınan hayatlarını, özgürlük mücadelelerini ve susturulmuş seslerini güçlü öyküler aracılığıyla gün yüzüne çıkarıyor. Oral, uzun yıllara dayanan tanıklığını ve birikimini bu kez öykülerle harmanlıyor. Yasakların gölgesinde, korkunun hüküm sürdüğü dönemlerde dahi hayata ve umuda tutunan karakterler; Yaz Yüreğim Yaz’da güçlü bir toplumsal hafıza oluşturuyor. Kitap, okurları yalnızca geçmişle yüzleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bugünün ve geleceğin sorumluluğunu da hatırlatıyor. Zeynep Oral, bu kitabıyla bir kez daha suskunluklara karşı kalemiyle direniyor.