Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar 'Hava Muhalefeti', çapkınlık peşindeyken başına türlü işler açılan bir milletvekili adayının hikâyesi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yıl 1992...

        Rutkay Aziz, aldığı yoğun teklifler üzerine Ankara'dan İstanbul'a taşınmıştır.

        Bir süre sonra eşi Nuran Duru ile kızı Doğa Rutkay da İstanbul'un yolunu tutar.

        Rutkay Aziz, bir gün eşi ve kızını alarak Kemal Sunalile Gül Sunal'ın Tuzla'daki evine gider.

        Ali Sunal ile Doğa Rutkay, o evde tanışır.

        Yıl 2007...

        Ali Sunal ile Doğa Rutkay, konuk olarak yer aldıkları 'Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım'da rol alır.

        O film, Ali Sunal ile Doğa Rutkayiçin gelecekte hem yaren hem de iş arkadaşlığının başlangıcı olur.

        Yıl 2013...

        Ali Sunal ile Doğa Rutkay, o yıl başlayan ve bir TV fenomenine dönüşen 'Güldür Güldür Show'da 'Aziz' ve 'Yeter'' karakterleriyle yeniden bir araya gelir.

        Yıl 2023...

        Ali Sunalile Doğa Rutkay, gösterime bugün giren 'Hava Muhalefeti'nde iş ortaklığını bu kez beyazperdeye yansıttı.

        BKM yapımı Murat Kepez'in yönettiği, komedi zemini üzerine kurulu toplumsal hiciv türündeki 'Hava Muhalefeti'nde Ali Sunal ile Doğa Rutkay'a başrollerde Ege Kökenli ile Burak Hakkı eşlik etti.Kerem Atabeyoğlu, Ali Yoğurtçuoğlu, Kemal Uçar, Bülent Seyran, Ünal Yeter, Kadir Polatçı, Mekin Sezer, Mazlum Çimen, Aziz Aslan, Serkan Atar'ın da rol aldığı filmin senaryosunuMurat Kepez, Eray Akyamaner, Uğur Güvercin ve Ayberk Sak yazdı.

        'Güldür Güldür Show'da mizah yeteneklerini çoktan kanıtlamış senaryo ekibinin ve o ekipte yer alan Murat Kepez'in yönetmenliğinde çekilen 'Hava Muhalefeti', doğal olarak yüksek beklentilere neden oluyor.

        Ki filmin oyuncu kadrosu da o beklentileri daha da yukarıya çekiyor.

        'Hava Muhalefeti', o yüksek beklentileri karşılayacak ölçüde matrak, düzenli ve sorgulayıcı bir film olarak keyifle izlenecek özeliklere sahip.

        O filmin başrol oyuncuları Ali Sunal ile Doğa Rutkay Kamal, Habertürk'e verdikleri röportajda kadroya dâhil olma sürecinden çekim aşamasında neler yaşadıklarına kadar 'Hava Muhalefeti'ni anlattı. Ayrıca yarenliklerinin iş arkadaşlığına, iş arkadaşlığının yarenliklerine olan etkilerinden de söz ettiler.

        * Yeni filminiz ‘Hava Muhalefeti’, bugün izleyicilerle buluştu. Filme gelmeden önce sizin birçok ortak özelliğiniz var. Birer yıl arayla dünyaya geldiniz, mesleğe başlama yılınız arasında yine bir yıl var. Birer yıl arayla anne - baba oldunuz. Çalışma sayınız da hemen hemen aynı.

        Ali Sunal: Doğa Abla bizim büyüğümüzdür. Her zaman peşinden gideriz. Her zaman örnek aldığım bir büyüğümdür. (Gülüyor)

        Doğa Rutkay: Kendisi benim bir yaş büyüğümdür. Çok saygı duyarım. Sevgili Mehmet Beyciğim, ben sizi çok severim ve nerdeyse benim de Ali’nin de çocukluğunu biliyorsunuz. Buraya özel olsun. Biz annemle Ankara’da yaşıyorduk fakat babamın İstanbul’da işleri başlayınca bizi yanına almak istedi. İstanbul’u hiç bilmezken babam beni aldı ve “Seni şimdi çok seveceğin, dilerim ömür boyu dostluğunuzun, kardeşliğinizin devam edeceği bir misafirliğe götürüyorum” dedi. Biz babamla Tuzla’da, rahmetli Kemal Ağabey’in (Sunal) ve sevgili Gül Abla’nın (Sunal) evine gittik. Hiç unutmuyorum o akşam Kemal Ağabeyim bana balık hazırladı, benimle sohbet etti, Ali ile tanıştım. Aslında Ali’nin gittiği okula başlayacaktım. O yüzden babalarımız bizi önceden bir araya getirmek istemişti. Aslında benim İstanbul hikâyem Tuzla’daki o evde başladı. O yüzden benim için çok özel ve çok anlamlıdır. Ali’nin varlığı da öyledir, 1992 senesiydi, yıllar geçti, o günden bu güne hiç ayrılmadık.

        Ali Sunal:Yıllardır bu hikâyeyi hiç üşenmeden sabırla anlatıyor ama hikâye böyle değil… Şimdi benim açımdan dinleyin. O evin küçük bir havuzu vardı. Ben havuzda yüzüyordum, öğlen sıcağında geleceklerini ne bileyim. Havuzda yüzerken Doğa’nın geldiğini söylediler. Doğa, bizim merdivenli yoldan havuz başına çıktı. Doğa’yı gördüm, kaldım ve yavaş yavaş suya batmaya başladım. Suyun dibine doğru gittim. Biraz dipte bekledim. “Çıkınca ne diyeceğim, ne yapacağım?” diye düşündüm. Çünkü böyle bir şey beklemiyordum. Rüya gibi bir şeyle karşılaştım. Ben hayatımda hiç öyle bir şeyle karşılaşmamıştım. İnsan da demiyorum, bakın bir şey diyorum. Suyun dibinde “Bir sakin ol, saçma sapan hareketler yapma” diye planlar yaptım. Tabii nefes bitip de havuzdan çıkınca aynı aptallıkla dışarıya çıktım. Sanki o havuzun altında hiç kalmamışım gibi. Allah’tan Doğa çok sıcak davrandı. O görür görmez etkilendiğim en’dir. Kadın olarak demiyorum, ne Picasso’lar, neler gördüm ama ben böyle bir etkilenme hayatımda yaşamadım. (Gülüyor)

        Doğa Rutkay: Ne mutlu bana. Çok teşekkür ederim.

        Ali Sunal: Şahanedir. Aynı şahaneliği de devam ettiriyor.

        "İYİ ARKADAŞ SİZİ KANATLANDIRIYOR"

        * Aranızda çok sıkı bir dostluk olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda da çalışma arkadaşısınız. Dost olarak da çalışma arkadaşı olarak de çok zamanlar geçiriyorsunuz. Dostlukla çalışma arkadaşlığı birbirini nasıl besliyor?

        Doğa Rutkay: İyi arkadaş sizi kanatlandırıyor. Ali’nin varlığı bu filmde de öyleydi. Sen kendi yolunda uçuyorsun ama onun kanadı da sana ekleniyor. Kendini daha güçlü hissediyorsun, daha güvende hissediyorsun. Biliyorsun ki Ali yanında ve seni çok iyi tanıyor. Tanıyor olmak çok önemli. Ben onun kaşından, gözünden o sahnede aslında ne yapacağını anlıyorum. Tabii kendisi çok matrak ve sürprizler dolu olduğu için filmde de yine beni perişan etti. Seni hazırlıksız yakalıyor ama bunun dışında güçleniyorsun. Çok önemli... Sen bir oyuncu olarak da iş arkadaşı olarak da ne kadar disiplinli, çalışkan, her şeye hazır olursan ol karşında seni çok iyi tanıyan ve sana güvenen, destek olan biriyle çalışmak çok avantajlı. Bu anlamda bu dostluğumuzun ve arkadaşlığımızın işimizde de başarı getirmesini, kendimce buna bağlıyorum.

        Ali Sunal: Film çekeceğimiz konuşulduğunda “Film, ‘Güldür Güldür’ yazı ekibiyle beraber yazıldı ve Murat Kepez çekecek” denildi. “Vay be!” dedim. Heyecanlandım. “Partnerin de Doğa” dediklerinde, “Huzura kavuştum” dedim. Hatta uygulayıcı yapımcı olarak da ‘Güldür Güldür’ün de uygulayıcı yapımcısı Elif Hanım’ı (Yakarçelik) söylediler. “Tamam” dedim.

        Doğa Rutkay: Ali, bunları yaşarken ben de ‘Güldür Güldür’ provasından çıktım, arabaya gidiyordum. Elif Yakarçelik arıyor. Bu arada Elif Hanım gerçekten bizim için çok özel bir kadın. Ben onunla her projeye giderim. Ali ile de öyle. Onu da söyleyeyim. “Doğacığım, Ali ile filmle başlıyoruz. Ne dersin?” dedi. Ben, “Ne? Ne zaman?” dedim. Çok güzel bir gündü. İyi ki de olmuş.

        Ali Sunal: Mesela Doğa, ‘Güldür Güldür’e başlarken konuşuyorduk. Profesyonel anlamda beraber yapacağımız ilk iş olacaktı. “Aliciğim zaten sen varsan ben varım” dedi. Ben o lafı hiç unutmam. Bunun dışında Doğa’yı gerçekten çok seviyorum. Doğa’nın da beni sevdiğini düşünüyorum. Bundan eminim. O sevgi var. İşine çok saygılı. İşe saygı benim için de kutsal…

        Doğa Rutkay: Bizim aramızda yarışımız da yok. Yarış illa ki kadın - kadına erkek - erkeğe olmaz.

        Ali Sunal: Zaten ben bu kadar güzel bir kadın olamam. O yüzden o yarışa hiç girmedim. (Gülüyor)

        1999'da 'Propaganda'nın setinde bu fotoğrafı çektiğim esnada Kemal Sunal, "Diğer taraftan, oğlumu önde kadrajlayıp çekseydin" demişti.
        1999'da 'Propaganda'nın setinde bu fotoğrafı çektiğim esnada Kemal Sunal, "Diğer taraftan, oğlumu önde kadrajlayıp çekseydin" demişti.

        1998'de 'Propaganda'nın setinde bu fotoğrafı çektiğim esnada Kemal Sunal, "Diğer taraftan, oğlumu önde kadrajlayıp çekseydin" demişti.

        * Allah, mekânını cennet eylesin. Kemal Ağabey (Sunal) benim Marmara Üniversitesi’nden sınıf arkadaşımdır.

        Ali Sunal: O dönem bayağı çalışkan, verimli bir dönemdi.

        Evet, iyi bir dönemdi. Bir de Kemal Ağabey ile aynı sınıfta olmaktan dolayı büyük bir ayrıcalık hissederdik.

        Ali Sunal:Babam, benden bir sene önce üniversiteden mezun oldu.

        Doğa Rutkay: Çok şanslıyız. Kendisini yakından tanıdık, sohbet ettik, oturduk, dinledik, sarıldık, öptük. Çok şanslıyız bence.

        * Ben arkadaşlara “Benim Kemal Sunal’la oturmuşluğum, yemek yemişliğim, röportaj yapmışlığım, aynı sınıfta okumuşluğum var” diyorum. Doğal olarak öykünüyorlar.

        Doğa Rutkay: Çok haklısınız.

        Dip Not... Gençlik yıllarında üniversite öğrenimini birinci sınıfta yarıda bırakarak tiyatro turnelerine giden Kemal Sunal,öğrenci affından yararlanarak 48 yaşında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü’ne girdi.

        Her ikiniz de kariyerinizin 25’inci yılını geçtiniz. Gümüş yıldan altın yıla doğru gidiyorsunuz. Şu ana kadarki kariyer tablonuza baktığınız zaman neler hissediyorsunuz?

        Ali Sunal: Yapılacak çok iş var. İlk gördüğüm bu. Allah’a çok şükür bir yolda ilerliyoruz. Bir de babalarımızla mukayese olursa daha bayağı iş var. Onlara kıyasla 25 yıl demeye insan utanır. Keyifli, iyi ki bu işi yapıyorum. İyi ki yıllardır bu işin içindeyim. İnşallah yine yıllardır bu işin içinde olurum. Gördüğüm bu ama değerlendirmeyi başkalarına bırakıyorum. Kendimle ilgili ne diyeyim?

        Doğa Rutkay: Tabii herkesin bizimle ilgili iyi - kötü yorumları vardır. Herkese saygı duymak lazım. Kendi adıma çok sevdiğim bir kariyer yolculuğum oldu. Yolum çok güzel insanlarla kesişti. İtilmedim, kakılmadım. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü bu sektörde hayal kırıklığına uğramak, yalnız kalmak, hüzne boğulmak çok mümkün. Ali gibi arkadaşlarımla, dostlarımla, babamın benim üzerimdeki emeğiyle çok sevdiğim işler yaptım. Çok mutluyum. Ben hep ekip işleri yaptım, benim kariyer yolculuğumda hiç solo takılmam yoktur. Televizyon programları sunmak hariç tabii. ‘Aşkım Aşkım’ ile başladım. ‘Pembe Patikler’ ile devam etti. ‘Aşkım Aşkım’ yıllarca sürdü.

        Ali Sunal: Sen sunduğun programlarda bile ekipçisindir. Hep söylersin.

        Doğa Rutkay:Evet, orada tek görünüyorum ama doğru söylüyorsun ben ekip işini severim. Açıkçası Yıldız olmayı, tek başına parlamayı, yalnızlığı hiç tercih etmedim. Belki çok farklı bir yola gidebilirdim ama kalabalık ekip işini seviyorum.

        * Babalarınız çok ünlü, çok saygıdeğer kişiler. Onlardan mutlaka feyz aldınız mutlaka idol olarak benimsediniz. Sizin ortak özelliklerinizden biri de kariyerlerinizi babalarınızın adlarının sırtına binerek oluşturmamanız.

        Ali Sunal: Teşekkür ederiz. Bunu bir iltifat olarak alıyorum.

        Doğa Rutkay: Teşekkür ederiz. Bizi çok iyi tanıyan bilen biri olarak.

        Ali Sunal: Bir de babalarımız, hırs yapıp, “Haydi o yapmış, ben de bunu yapayım” diyecek adamlar da değil. Çünkü ne yaparsan yap kendi dallarında onlara ulaşmak çok yıpratıcı olur, hatta olmayacağını düşünüyorum. İyi ki babalarımız olmuşlar. Ben hep şunu gördüm; “Kemal Sunal’ın oğlu!” Bu bana söylenebilecek en güzel cümle. Geçtiğimiz zamanlarda İzmir’de bir turnedeydik. Beş yaşında bir çocuk geldi ve “Sen Kemal Sunal’ın oğlu musun?” dedi. Baktığında beni tanıyor olması lazım. “Evet” dedim ve çok mutlu oldum. Bir nevi ölümsüzlük böyle bir şey. O isimlerle yarışmaktan, kendimizi kıyaslamaktansa o dev çınarların altında, o gölgenin tadını çıkarmanın paha biçilmez bir keyif olduğunu düşünüyorum.

        * Gelelim yeni filminize; ‘Hava Muhalefeti’... Komedi filmi, aynı zamanda siyasi hiciv. Teklif geldiği zaman filmin hangi özellikleri sizi etkiledi ve bu işte olmak istediniz?

        Ali Sunal: Çok açık söyleyeyim; dediğimiz gibi Elif, Murat, tabii ki BKM, tabii ki Necati Ağabey (Akpınar) ve Doğa... Önce bunlar etkiledi. Sonra Murat’ın kendisinin yazıp çekiyor olması... Bütün bunların dışında en çok da “Sizinle bambaşka bir şey yapacağız” cümlesi etkiledi. Çünkü ‘Güldür Güldür’ yazı ekibi şu an Türkiye’nin en formda komedi yazarları. Nasıl olsa kötü bir iş çıkmayacaktı. Nasıl olsa yolda bile mükemmelliğe ulaşırdı.

        Doğa Rutkay: Beni en çok etkileyen de filmin bir derdi, sözü, bir ikna kabiliyeti olmasıydı. Bizim ‘Güldür Güldür’de korumaya çalıştığımız o 7’den 77’ye bir çizgi var. Kimseyi rencide etmeden, kimseyi üzmeden, kalp kırmadan, altını çizip didaktik şeylerle dayatmadan bir hikâye anlatıyoruz. Biz aslında gerçekliğe ve sokağa ayna tutuyoruz.

        Ali Sunal: Durumun mizahını yapıyoruz yani.

        Doğa Rutkay: Aynen… Filmde de beni bu özellikleri etkiledi. Bizim izleyicilerimiz, filme gelecek ve kendinden, ülkesinden, dünyadan bir hikâye bulacak. Kendi memleketinde sokağın arkasında olanı görebilecek. Filmin bir sözü var, bir toplumsal hiciv var, bir hikâyesi var. Beni gerçekten en çok o etkiledi.

        REKLAM

        * ‘Hava Muhalefeti’nin hangi söyleminin özellikle ön plana çıkmasını umarsınız?

        Doğa Rutkay:O kadar çok var ki...

        Ali Sunal:Bence onu izleyicilerimize bırakalım.

        Doğa Rutkay:Evet, bence de onu izleyicilerimiz seçmeli.

        Ali Sunal: Herkes bir söze tutunsun. Bakalım, hangisi en popüler olacak? Hep arada derede, o aksiyon sırasında, o güldürme telaşının içinde aralara sakladığımız güzel cümleler var. Bakalım onları kimler bulacak? Kimler hangi sözleri öne çıkaracak? Biz de heyecanla bekliyoruz.

        Ali Sunal, 'Hava Muhalefeti'nde milletvekili adayı 'Cemil Yıldırım'ı canlandırdı.
        Ali Sunal, 'Hava Muhalefeti'nde milletvekili adayı 'Cemil Yıldırım'ı canlandırdı.

        "DOKUNSAN AĞLAYACAĞIZ"

        * Pandemi nedeniyle sinemanın durağanlaşmasıyla , 4 yıldır film çekmiyordunuz. ‘Hava Muhalefeti’ o açıdan da iyi gelmiştir diye düşünüyorum.

        Ali Sunal:Muazzam iyi geldi. Müthiş geldi… Ben kendi adıma bir yenilenme yaşadım. Hayatımda yaptığım en güzel işlerden biri oldu.

        Doğa Rutkay: Kesinlikle katılıyorum. Evlatlarımdan sonra belki de başıma gelen en güzel şey… Öyle bir uçağın içinde böyle bir ekiple rüya gibi bir film…

        Ali Sunal:Çok duygusal başlayan bir konuşmanın bizim sarkastik bakış açımızla geldiği nokta şu oldu; Murat Kepez ile oturuyoruz, dokunsan ağlayacağız, çok duygusal konuşmalar yapmışız. Murat, “Oğlum, ne güzel, belki biz göçüp gideceğiz ama bu, çocuklarımıza bırakabileceğimiz, gurur duyacağımız bir iş olacak” dedi. Sonra filmi çektik. Yine Murat ile oturuyoruz. “Murat, sen bana filmden önce böyle böyle söyledin. Şimdi ben suratımda maskeyle, çeşitli erotik oyuncaklarla ve donla uçak kaçırıyorum. Bunu hangi çocuğuma bırakayım ben?” dedim. Murat durdu ve “Evet kardeşim” dedi. Tabii işin şakası bu ama öyle de bir gol var bana.

        Doğa Rutkay, 'Hava Muhalefeti'nde milletvekili adayı 'Cemil Yıldırım'ın eşi 'Hatice'yi canlandırdı.
        Doğa Rutkay, 'Hava Muhalefeti'nde milletvekili adayı 'Cemil Yıldırım'ın eşi 'Hatice'yi canlandırdı.
        REKLAM

        "TADINDAN YENMEZ"

        * Çoğu sahne uçağın içinde çekildi. Bu durum, oyuncular için avantaj mıdır dezavantaj mıdır?

        Doğa Rutkay:Meslek hayatına sit-com ile başlamış, aslında tiyatrodan gelen biri için tadından yenmez. Neden? Çünkü kapalı bir maketin içindesin. Karşındaki herkes aktör, herkes hazır, herkes ezberini yapmış. Partnerim bütün filmi sırtlayıp götürdüğüm insan. Karavanımızda prova yapmışız, her şey akıyor. Ne o unutuyor ne ben unutuyorum. O kadar hazırız ki dışarıdan bizi etkileyen hiçbir etken yok. Hiçbir kuru gürültü yok, tamamen konsantre... Bir oyuncunun başına gelebilecek en iyi setti.

        Ali Sunal:Bir de bir uçak yapmışlar ki buradan Vahit Bey’in yanaklarından öpüyorum, sarılıyorum. Ben böylesini görmedim.

        Doğa Rutkay: Sökülen bir uçak. Kameraya göre uçak materyalleri takılıyor ve sökülüyor. İnanılmaz…

        Ali Sunal: Kullanılmayan uçak parçalarını toplayarak yapmışlar. Acayip bir dekordu. Bir de kamera açısına göre uçağın bir kanadı sökülüyor kamera orada giriyordu…

        "HAYAT DA İNSANI SINIYOR"

        * Hiç uçtuğunuz uçağın kaçırılmasına yönelik korkusu yaşadınız mı?

        Ali Sunal: Ben yaşamadım. Zaten babamdan sonra uçak olayıyla çok zor barıştım. Hayat da insanı sınıyor... Şimdi de uçakta geçen bir film oynadım. Gerçekten hayat her zaman sınavlarla dolu. İyi ki de zamanında yenmişim. İyi ki o korku bende hastalık olarak kalmamış. Sonrasında bütün o uçak kavramıyla, her şeyiyle bir centilmenlik anlaşması yaptık. O yüzden kolay kolay uçakla ilgili bir şeyden korkmayacağımı düşünüyorum.

        Doğa Rutkay: Benim çok sempatik bulmadığım bir araç ama tabii ki hayatımızı kurtaran müthiş bir buluş. Kendimi pilotlarımıza emanet ediyorum. Her uçağa bindiğimde hepsini darlıyorum. Buradan da bütün kabin ekibinden çok özür diliyorum. Sağ olsunlar hepsi bana sahip çıkıyor. Elimi tutan var, saçımı tarayan var…. Gerçekten, çok samimi söylüyorum. Arada ‘biraz sallayacak’ diye uyaran var. Bizim çocuklarla eşimin işiyle ilgili senelik uzun uçuşlarımız var. Orada bir uzun uçuşta evlatlarım bir yaşındaydı. Evlatlardan çıt yok ben çıldırıyorum. Sallandıkça çocuklar anlamasın diye kabin amirine gidip “Ne diyorsunuz normal mi? Ne kadar kaldı, az mı kaldı?” deyince kaptan bey duymuş. “Uçak durduğunda Doğa Hanım ile değil de ikizlerle fotoğraf çektireceğim. Ben böyle tatlı çocuklarla uçmadım ama annesinin sorunu ne? On kere gelip ne oluyoruz, diyor?” demiş. Benden pek hoşlanmıyorlar ama ben onları çok seviyorum.

        Ali Sunal: Ben daha bombasını söyleyeyim. Dün turneden İstanbul’a dönmek için uçağa bindik. Ben böyle bir şey hayatımda yaşamadım. Yerimizde oturuyoruz, arkamızda da bir kaptan pilot uçuyor. Doğa, “Ah ne güzel arkamızda da pilot var” dedi. Arkamızdaki pilotun bize faydası ne olabilir? Öndeki uçuruyor uçağı.

        Doğa Rutkay: Ama bizim pilotlarımız, hele eski kaptanlarımızın hepsi dünya çapında. Onlar uçaktaysa ben rahatım. Bir şey oldu mu hemen müdahale ederler.

        Ali Sunal: Daha bombasını söyleyeyim. Burak Hakkı filmde pilotu oynuyor ya, uçak korkusu varmış. Biraz önce öğrendim. Uçak korkusu olan adamı pilot yapmışız. Sinema böyle bir şey.

        "KENDİ HUZURUMUN VE MUTLULUĞUMUN PEŞİNDEYİM"

        * Kariyerinizin bundan sonraki dönemi için mesleki anlamda en büyük hayaliniz nedir?

        Ali Sunal: Ben öyle hırsları bırakalı çok oldu. Mesleğimle ilgili en büyük hayalim; çocuklarımın gelip beni sahnede seyretmeleri. Ben işi; hayal olarak, ideal olarak, hırs olarak buraya kadar çektim.

        Doğa Rutkay: Ki çocuklar geliyorlar da. ‘Hava Muhalefeti’nin setine geldiler, Ali’ninkiler de geldi.

        Ali Sunal: Çok merak ediyorlar. Kızım turneye giderken otobüsü gezdi. Doğa ablasını gördü. Doğa ablası da ona nasıl sıcak davrandı, nasıl sevgi doluydu. Sabahın erken saatlerinde Doğa bir sevgi çiçeğidir.

        Doğa Rutkay: Güzel bir maceraydı benimkisi... Hep güzel insanlarla karşılaştım. Bu yolculuğuma devam etmek istiyorum. Ali’nin dediği gibi zaten hırslı bir insan hiç olmadım. Kimsenin bir durumunu ya da halini kıskanan biri de olmadım. Kendi huzurumun ve mutluluğumun peşindeyim ve açıkçası işe yaramak istiyorum. İyilikle, hoşlukla insanlara dokunmak, onları mutlu etmek, bir faydam olsun istiyorum. Belki bu film de o işlerden biridir. Yüzlerinin güldüğü, çocuklarını kucaklayıp gidebildikleri… O yüzden bu toplumda büyüdüm ve buranın vatandaşıyım. Memleketimi çok seviyorum. Burada faydalı bir insan olarak ömrümü geçirmek, işe yaramak, mutlu işler yapmak istiyorum. Mümkünse filmin 13 - 14 tane devamı gelsin.

        Ali Sunal: Ama hırslı değiliz. (Gülüyor)

        "BİZ SİNEMAYA BORÇLUYUZ"

        * Pandemi dönemi, sonra başımıza gelen deprem felaketi doğal olarak izleyicileri sinema salonlarından biraz uzaklaştırdı. Yeniden bir toparlanma dönemine girilmesini arzu ediyoruz. Sinema izleyicisinin tekrar sinemaya dönmesi adına neler söylemek istersiniz?

        Ali Sunal:Benim hayatımdaki en büyük, en sevdiğim, en çok hayata geçirebildiğim hobim sinemaya gitmek ve filmi sinemada izlemek. Biz sinemaya borçluyuz. Şu anda sinema biraz geride kaldı. İnsanlar gitmeye çekiniyor; “Ya mikrop kaparsam ya deprem olursa” gibi birçok sebepleri var ama birazcık olsun gitmeye değer film yaparak belki bir lokma olsun insanların ayaklarını yeniden alıştırabiliriz diye düşünüyoruz. Tabii bu benim düşünmemle olmuyor... Hep diyorum ya, çok şanslıyız, ben çok şanslıyım. Oyuncu arkadaşlarım, Doğa böyle düşünüyor. Uygulayıcı yapımcımız Elif Hanım böyle düşünüyor. Yönetmenimiz Murat böyle düşünüyor. ‘Güldür Güldür’ yazar ekibimiz böyle düşünüyor. Bütün bunları geç, BKM, Necati Ağabey bizimle aynı fikirde. Ekip olmak böyle bir şey işte. Karşı taraf senin kalbindekini okuyunca güzel işler çıktığını düşünüyorum.

        Doğa Rutkay: Evet, çok şanslıyız. İzleyicilerimizi çok iyi anlıyoruz, hepimiz aynı acılardan geçiyoruz. Hepimizin morale ihtiyacı var. Az önce söylediğim gibi biz onlara bir mutluluk, bir güzellik yapmak istedik. Onların yüzü gülsün istedik. Belki biraz endişelerinden, günlük kaygılarından kurtulacaklarını düşündük. Bir de biz filmi galadan önce biraz izledik. O konuda şanslıyız. Çünkü patronumuz Necati Ağabey bize böyle bir şans yaşattı. Onunla ve eşlerimizle beraber izledik, unutulmaz bir anıydı. Eşim Kerimcan (Kamal) ile eve dönerken konuştuk. Kerimcan da sağ olsun belli etmez ama çok duygusaldır. “Doğa, Ali’ye hayran kaldım” dedi. Onun üzerine arabada konuşurken ortaya çok güzel bir şey çıktı. Bu film aslında rahmetli Kemal Ağabeyimin ‘Zübük’ü… 2023 senesinin ‘Zübük’ü ve Ali Sunal ile başlıyor. Çok yakın arkadaşım ama burada olduğu için söylemiyorum. İzleyince izleyicilerimiz de takdir edecek. Kerimcan da çok güzel bir şey söyledi. “Nurlar içinde yatsın, Kemal Sunal oğlunu görseydi, çok gurur duyardı. Beni 2023’te yeniden yaşatmış diye düşünürdü” dedi. O anlamda Ali, her ne kadar ‘Güldür Güldür’ün taşıyıcısı, en büyük kolonlarından biri olsa da izleyicilerle bizim aramızda en büyük köprü olsa da yaptığı oyunculukla o dönemdeki Türk sinemasından buraya hem de babasını bizlere yeniden hatırlattı. Hem de onun güzel ifadesini yeniden bizim ruhumuza kattı. Bunun için izleyicilerimizin çok mutlu olacağını düşünüyorum. Ben oynarken hep böyle düşündüm. Umarım yolumuz açık olur.

        Ali Sunal:Teşekkür ediyorum. Duygulandırdınız beni... Bir lokma yanına yaklaşabilirsek ne mutlu.

        Dip Not... Aziz Nesin'in aynı adlı romanından1980'de sinemaya uyarlanan 'Zübük', Türk siyasi yapısındaki çarpık karakterleri hicvediyor. Senaryosunu Atıf Yılmaz'ın yazdığı, Kartal Tibet'in yönettiği filmde başrolleri Kemal Sunal, Nevra Serezli, Bülent Kayabaş, Kadir Savun ve Metin Serezli paylaştı.

        "BEN BİR ŞEY SÖYLERSEM AĞLARIM"

        * Başka söylemek istediğiniz neler vardır?

        Ali Sunal: Doğa, bu sözleriyle beni düğümledi. Ben bir şey söylersem ağlarım.

        Doğa Rutkay: Sizi seviyoruz. İlginize teşekkür ediyoruz. İzleyiciler de biliyordur ama sizler gibi duayen gazeteci ağabeylerimiz çok kalmadı. Her şeyin git gide yozlaştığı, saygısızlaştığı, üzülerek söylüyorum üslubun değiştiği bir dönemde siz ve sizin gibi bu kadar işini ciddiye alan insanlarla röportaj yapmayı büyük bir hasretle bekliyordum. O yüzden de bugün için ayrıca teşekkür ediyorum. Nicelerine.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ