Kırkpınar nerede? Kırkpınar hangi şehirde, ilde, bölgede?
Güneşin altında parlayan yağlı vücutlar, davul ve zurnanın ritmiyle yankılanan bir er meydanı, "pehlivan, pehlivan!" diye bağıran coşkulu bir kalabalık ve yüzyıllardır devam eden efsanevi bir mücadele... Burası, sadece bir spor müsabakası değil, aynı zamanda bir kültür, bir gelenek ve bir efsane olan, dünyanın en eski spor organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'dir.

"Ata sporu" olarak anılan yağlı güreşin zirvesi olan Kırkpınar, bir yer adından çok, bir milletin gücünü, mertliğini ve geleneğine olan bağlılığını simgeler. Peki, bu efsanevi er meydanı tam olarak Kırkpınar nerede?
Bu gelenek, adını aldığı çayırlık alandan çok daha büyük bir anlam taşır; o, bir milletin gücünü, mertliğini ve adaletini simgeleyen, yüzyıllardır devam eden bir ritüeller bütünüdür. Kırkpınar'ı anlamak, sadece bir spor müsabakasını değil, aynı zamanda Osmanlı'nın Rumeli'ye attığı ilk adımların ve köklü bir göçebe savaşçı kültürünün günümüzdeki yansımasını anlamaktır. Bu durum, Kırkpınar'ı bir şehirden çok daha fazlası, yaşayan bir kültürel miras haline getirir.
KIRKPINAR NEREDE VE COĞRAFİ KONUMU NEDİR?
Asırlardır devam eden Kırkpınar Yağlı Güreşleri festivali, günümüzde Edirne şehir merkezinde, Tunca Nehri'nin iki kolu arasında yer alan tarihi Sarayiçi mevkinde düzenlenmektedir. Burası, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmış olan Edirne Sarayı'nın (Saray-ı Cedide-i Amire) bulunduğu, ağaçlarla çevrili, geniş ve çimenlik bir alandır. Her yıl güreşlerin yapıldığı özel olarak hazırlanmış stadyum, "Kırkpınar Er Meydanı" olarak anılır.
Kırkpınar konumu nedir sorusunun tarihi yanıtı ise bugünkü yerinden farklıdır. Efsaneye göre ilk Kırkpınar güreşleri, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan, o dönemki adıyla Simavna (Samona) yakınlarındaki bir çayırlık alanda, "Kırkpınar" denilen bir pınarın başında yapılmıştır. Ancak Balkan Savaşları'nın ardından bu toprakların kaybedilmesiyle birlikte, bu köklü gelenek 1924 yılından itibaren Osmanlı'nın eski başkenti ve Trakya'nın kalbi olan Edirne'ye taşınmıştır. O tarihten bu yana da Sarayiçi, Kırkpınar ile özdeşleşmiş kutsal bir mekan haline gelmiştir.
KIRKPINAR HANGİ İLDE VE BÖLGEDE YER ALIR?
Sıkça bir yerleşim yeri zannedilen Kırkpınar, aslında bir şehir, ilçe veya köy değil, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde bulunan Edirne ilinde düzenlenen tarihi bir spor festivalinin adıdır. Dolayısıyla Kırkpınar hangi şehirde veya hangi ilde sorularının tek ve kesin cevabı Edirne'dir. Edirne, Türkiye'nin Avrupa kıtasındaki toprakları olan Trakya'da, Yunanistan ve Bulgaristan'a sınırı olan, Osmanlı İmparatorluğu'na İstanbul'dan önce başkentlik yapmış, camileri, köprüleri ve tarihi yapılarıyla ünlü bir serhat (sınır) şehridir.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Edirne'nin en önemli ve en bilinen kültürel etkinliğidir. Her yıl genellikle Temmuz ayının başlarında düzenlenen festival, bir hafta boyunca sürer ve şehre Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından on binlerce ziyaretçi, güreşçi ve basın mensubunu çeker. Bu bir hafta boyunca Edirne, adeta bir bayram yerine döner ve tüm şehir Kırkpınar'ın coşkusunu yaşar. Bu nedenle Kırkpınar, Edirne ilinin ve Marmara Bölgesi'nin kültürel kimliğinin ayrılmaz ve en değerli parçasıdır.
KIRKPINAR'IN TARİHİ VE KÖKENİ
Bugün bir spor festivali olarak izlediğimiz Kırkpınar'ın kökenleri, Osmanlı Beyliği'nin Rumeli'ye geçişi sırasında yaşanan ve kahramanlık hikayeleriyle harmanlanmış bir efsaneye dayanır. Rivayete göre, 1345 yılında Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa komutasındaki 40 kişilik bir akıncı birliği (kırk yiğit), Rumeli'ye geçer. Keşif sırasında mola verdikleri Simavna yakınlarında güreşe tutuşurlar. Bu yiğitlerden Ali ve Selim adındaki iki kardeş, saatlerce güreşmelerine rağmen birbirlerine üstünlük sağlayamazlar.
Güreşe bir Hıdrellez gününde devam etmeye karar verirler. Belirlenen günde, bugün Yunanistan'da bulunan Ahıköy çayırında tekrar güreşe başlarlar. Sabahtan gece yarısına kadar süren mücadelede ikisi de yorgunluktan nefesleri kesilerek oracıkta can verirler. Arkadaşları, onları bir incir ağacının altına defnedip yollarına devam ederler. Yıllar sonra aynı yere geldiklerinde, iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerden gürül gürül akan kırk pınar görürler. Bu olaydan sonra halk, bu mekana "Kırkpınar" adını verir ve o tarihten itibaren her yıl burada güreşler düzenlenmeye başlanır. Bu efsane, Kırkpınar'ın sadece bir spor değil, aynı zamanda fedakarlık, kardeşlik ve kahramanlık üzerine kurulu bir gelenek olduğunu simgeler.
BİR KÜLTÜREL MİRAS VE SPOR FESTİVALİ
Asırlık efsanelerle örülü bu gelenek, günümüzde her yıl Temmuz ayında Edirne'de, kendine has ritüelleri ve coşkusuyla yeniden canlanır. Kırkpınar'ın bu eşsiz kültürel değeri, 2010 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne dahil edilmesiyle uluslararası alanda da tescillenmiştir. Festival, kendine özgü bir dizi ritüele sahiptir. Güreşlerden önce, Kırkpınar Ağası tarafından şehrin ileri gelenlerine gönderilen "Kırmızı Dipli Mumlar", festivalin resmi davetiyesidir.
Er Meydanı'nda güreşleri, "cazgır" adı verilen ve pehlivanları manilerle seyirciye takdim eden sunucular yönetir. Pehlivanların güreşe başlamadan önce yaptıkları ve "peşrev" adı verilen ısınma hareketleri, gücün ve saygının bir gösterisidir. Tüm bu ritüellere, festivalin ayrılmaz bir parçası olan davul ve zurnanın coşkulu müziği eşlik eder. Festivalin en önemli iki figürü Kırkpınar Ağası ve Başpehlivan'dır.