Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Mesut Yar: Yaptığım işte bir hazine buluyorum - Magazin haberleri

        Habertürk ekranlarında 'Gün Başlıyor'u sunan Mesut Yar', televizyonculuk kariyerinden canlı yayın deneyimlerine, izleyiciyle kurduğu bağdan genç gazetecilere verdiği tavsiyelere ve yapay zekânın haberciliğe etkisine kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu.

        "ÇOK ACAYİP BİR DUYGU"

        • Televizyon kariyerinize başladığınız yıllardaki Mesut Yar ile bugün ekranlarda gördüğümüz Mesut Yar arasında en büyük fark sizce nedir?

        41 yıldan bahsediyoruz. Her şeyden önce, sanırım yüzümdeki çizgiler değişti. Hepsi aslında heybemizde taşıdığımız hayatın çentikleri. Teslim etmek gerekiyor ki, kolay olmayan bir çağ koridorundan geçiyoruz ve bıraktığı izler belki başka bir çağa göre çok daha derin… İnsanın vicdan ya da fikir fayının birkaç yerden kırılmadan ayakta kalabilmesi mümkün değil. İçimizde azalan ve çoğalan şeyler var. Ama ben, daha bilge, bir miktar daha mütevazı, her türden kaybını çok özleyen ve merak duygusunun saçını okşamaya devam eden bir ihtiyar delikanlı görüyorum… 'Cosa Nostra' masasından yeni kalkmış gibi duran, saçları jöleli o genç adam, duvardaki fotoğrafından gülümseyip el sallıyor kendi geleceğine. Çok acayip bir duygu: Yaş almak.

        REKLAM

        "ŞİMDİKİ KUŞAĞI EKRAN BAŞINDA TUTABİLMEK İSE BİR HAYLİ ZOR"

        • İzleyiciler, sabah haber programlarından özellikle neler bekliyor?

        İzleyici ile sunan arasında birinci ve ikinci tekil şahıstan oluşan bir köprü kurmaya çalıştım ilk günden beri. İki kuşak öncesi sadece haberdar olmak istiyordu. Yorum yapanlardan çok hazzetmiyor, meselenin öznesini özet geçip sıradaki habere, oradan da sıradan yaşamlarına geçmek istiyordu. Hep bir şeylere yetişme telaşı ve bir şeyleri asla kaçırmama kaygısı baskındı… Bir kuşak öncesi, değişen çağın takvim arkasını okumaya başladıktan sonra hevesler de değişti. Öncelikle herkesten ya da tek tip sesten farklı bir şeyler talep etme meselesi geldi. Ardından sıradan olmayanı seçip, o tercih üzerinden devam etme. Zekâ da önemliydi ve bu zekâyı hangi lisan üzerinden kurduğun da. Ben kendi adıma mizahın, teşbihin, hicvin ve mecazın güçlü dilini seçtim. Bir şeyler değişirken o değişime insanları hazırlamak için farklı isteklendirme üretebilmek çok önemliydi. Habere bir kabare gözünden bakmak, hayatı da gülümsenebilir kılıyordu. Trajedi ve komedinin el ele tutuşması izleyen için eğlenceli ama sunan için riskliydi. İçimdeki balansı geliştirmem ve kıyılarda dolaşmam, bu kaygının sayesinde ustalık seviyesine geldi… Şimdiki kuşağı ekran başında tutabilmek ise bir hayli zor, bu saydıklarıma oranla. Çünkü içinde yaşadığımız an gerçekten bir amok koşusu gibi. Hayatta kalabilmek için sürekli koşturan insanlar ve düşüp kalanların oyun dışı kalma korkusu… Çok yorucu yaşanıyor günler; uykudan uyanmak, misal, çok yorucu. Afyonu patlamamış kalabalıklara "işte budur" duygusunu yaşatıp, onu uyanık olmaya ikna eden kazanıyor. On binlerce farklı talep de var; hepsini toplayacak bir sepet yok, toparlayacak bir süper kahraman da öyle!

        REKLAM

        "GÜN BAŞLIYOR, RAKİPLERİNDEN FARKLI BİR ŞERİTTE KOŞUYOR"

        • Sabah haber kuşağı oldukça rekabetçi bir alan. Sizce 'Gün Başlıyor' programını diğerlerinden ayıran en önemli özellikler nelerdir?

        'Gün Başlıyor', rakiplerinden farklı bir şeritte koşmaya çalışıyor. Şu çok net ki, bağımsız ya da eskilerin diliyle 'ortacı'. Siyasette öyle, sokakta öyle, ekonomide öyle, sporda öyle ve lisanda öyle. Öncelikle izleyiciyle kurduğu kolektif artık ciddi bir sülale oluşumuna döndü. Fikirlerini mesajla gönderen insanlar ne kadar farklı ufuklara baksa da bir ortak ufku yakalayabiliyor. Bu uzlaşma halini haberde, hayatta ve kaderde yakalamak çok zor. Teslim edelim ki, bu zoru kontrol edebilmek de çok daha zor… Yine de işlerin ekran ve karşısındakilerle ortaklaşa bölüşüldüğü bir üç saat var. İzleyen de en az sunan kadar meselelerin içinde ve birlikte yoruluyoruz hayata bakarken. Sanırım o yorgunluğu "tatlı" diye tanımlatan da bu ortaklık. Benim izleyenim, kendi ürettiği hiçbir şeye kıyamayan, ortak üretimin de gerçekliğine inanıp teslim olan müstesna bir kalabalık. Ne mutlu…

        REKLAM

        "O DUYGUNUN BİZZAT KENDİSİ OLUYORUM"

        • Özellikle canlı yayınlarda, ani gelişen olaylara karşı nasıl bir duruş sergiliyorsunuz? Duygusal tepkilerle profesyonel duruşu nasıl dengeliyorsunuz?

        Haberde duygunuzu işin içine katmazsanız, sıradanlaşan bir ses tonu ve donuk bakışlı bir yapay zekânın; "Sen kalk, ben oturacağım" talebine hayır diyemezsiniz bir müddet sonra… Program sırasında ne gelişirse gelişsin, ne olursa olsun, ne türden duygu fırtınası yaşanırsa yaşansın; o kasırganın gözündeki sessizliğin ortasında ama sonuç itibarıyla bir kasırganın içinde olduğunu unutmaz ve hissettirirsin herkese… Haber bende hangi duyguyu yaratıyorsa, ben de o duygunun ve haberin bizzat kendisi oluyorum. "Sakin ol şampiyon" durumu yani.

        "GERÇEKLİK ALGISINI ELİMİZDEN TOPYEKÛN ALACAK"

        • Yapay zekâ teknolojisinin habercilik ve televizyonculuk üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda heyecanlı mısınız yoksa bazı endişeleriniz mi var?

        Sosyal medya konusunda bir dönemin meşum dergisinin sloganı gibi "Bütünüyle kuşkudayız." Çünkü neyin ana artere, neyin çıkmaz sokağa çıktığı belli olmuyor 5N 1K paradoksu içinde. Beslenme çantasının içinde bir tas gibi taşıyorum kendisini… Yapay zekâya gelince, biz korkmayı Terminatör serisinden bir şerbeti yudumlar gibi öğrendik. Yenilikten korkmayan, kuşku duygusunu yitirmiştir. Ben, yapay zekânın bir gün gerçeklik algısını elimizden topyekûn alacağına inananlardanım. Ama vermişse, Mabut ne yapsın Mahmut?

        "DAHA FAZLASINI YAPACAK KOTAMIZ VAR"

        • 'Gün Başlıyor' günün ilk saatlerinde izleyicilere birçok farklı alandan haber sunuyor. Programın bu geniş kapsamını şekillendirirken nelere dikkat ediyorsunuz?

        125 haberden 80 küsur habere bir elekten geçiyor ekrandaki akış. O seksen küsur rakamının içinde beğeni, merak, sarsıntı, kaygı, sevinç, huzur, endişe gibi onlarca duygu var. Biz, her duygusal talebe bir haberle, birkaç da yorumla yanıt vermek zorundayız. Arz-talep ilişkisini doğru okuyup, her güne de yeni bir söz bulabilmek zaman zaman eleğin aksını değiştirmekle oluyor… Bir günü diğerine uymayan bir program hazırlıyoruz biz, küçük bir ekiple. Ve işlevimizde, sanıyorum, bu küçük ekibin birden fazla işle uğraşmakta artık ustalaşmış olmasından geliyor. İyiyiz böyle. Daha fazlasını da yapacak kotamız var; isteyen olursa birkaç tabak daha koyarız sabahın, haberin ve dostların sofrasına yani.

        REKLAM

        "HAKİKATEN STOKLARI TÜKETTİK DİYEBİLİRİZ"

        • Programınızda hangi haberleri öncelikli olarak seçiyorsunuz: İzleyicilerin ilgisi mi, haberin önemi mi yoksa programın akışı ve temposu mu belirleyici oluyor?

        'Gün Başlıyor' izleyicisi bilir ki, kendisi için en önemli mesele neyse, onu sıralamaya göre bir akışın içine bırakacak zihnini. Bu, eğer bugün siyasi kaossa, yarın bir diplomatik mesele olabilir. Coğrafik hareketlilik de ilk haber olabilir, arkasından gelen bir kayıp haberi de. Genellikle "üç harfliler" adını verdiğimiz zam haberleri ve huzurun başkenti Esenyurt menşeli haberleri göremezse kaygılanıyor. Dilerim bir gün, hakikaten stokları tükettik diyebiliriz bu iki konuda. O zaman yeni bir dünya kurulacak ve 'Gün Başlıyor' da o dünyada yerini, çok harfli ve renkli haberlerle alacak.

        "BÜTÜN BUNLARI YAŞADIK"

        • Günün ilk saatlerinde izleyicilerin ilgisini canlı tutmak için programda özel olarak uyguladığınız stratejiler veya formatlar var mı?

        Formatın kendisi kallavi bir kahve ise ben de fena bir fincan sayılmam. Ya da misal demli bir çaysa, ben de bir gümüş kaşık sayarım kendimi. Zaten ayılmak isteyen açıyor bizim ekranı. Enikonu ne göreceğini, ne duyacağını, meselelerin nereye bağlanacağını ve tüm bunlar olurken nasıl ayılacağını iyi biliyor. Tüm bu seans içinde kahvaltı sofrasını hazırlamaya, tuvalete gitmeye, inecek durağı ıskalamamaya çalışmak gerekiyor… Yaşadık tüm bunları; artık ender de olsa yaşıyoruz hâlâ. Ne mutlu o manyetik alanı yaratabiliyorsak.

        REKLAM

        "ZATEN ORADA"

        • İzleyicilerden gelen geri dönüşler programın içeriğini veya sunum tarzınızı etkiliyor mu?

        İzleyicinin geri dönüşü yok ki... Zaten orada. Yazdığı anında sözden sese dönüyor. Hatta merak ettiği meseleler hakkında anında haberdar edilmesi sağlanıyor… Benim deyişimle, sayın izleyen yönlendirilmekten de, yön vermekten de hoşlanmıyor. Bir yön varsa, ortak kelimelerimizin anlamlı bir cümleye kavuştuğu bir menzil olmalı. O menzil de, her sabah bir şekilde hep birlikte varılan ortak ekran saatlerimizin bir yerinde mutlaka duruyor.

        "PROGRAMIN HER BÖLÜMÜNÜN KENDİ KİTLESİ VAR"

        • Programda hangi haber türleri izleyici tarafından daha çok ilgi görüyor?

        Bu durum programı şekillendirmenizde size yön veriyor mu? Programın her bölümünün kendi kitlesi var desem, abartmış sayılmam. Gece turu da, haber turu da, ekonomi turu da, aksiyon haberleri de, kriminal blok da, eşit ağırlıklı siyasi blok da zaman içinde gelişen taleplerin bir dizilimi… Ama ille de bir tercihten bahsedeceksek, benim yorumları okuyup yorum yaptığım bölümler, reyting açısından hakikaten zirvede sabitleniyor… Çünkü kimse için yeterince radikal, hiç kimse için de yeterince sıra dışı değilim ve olmadım. Hele ki yanlamak gibi bir derdimiz hiç yokken, ortadan yürümek kadar yoğun, akıcı bir durum yok. Harikulade bir duygu bu.

        REKLAM

        "GÖZDEN GEÇİRMEK GEREKİYOR"

        • Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak, başarılı bir haber sunucusu olmak isteyen gençlere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

        Gençlere tavsiyede bulunmak gibi bir kibrin içinde olamam. Zaten çocuk, genç, ergen, erişkin ve kemale erme tanımları yeniden gözden geçirmek gerekiyor… Ufkunda kendini farklı bir yerde görenler, o gördükleri ufuk çizgisini kaybetmeden yürümeye devam etsinler. Pusula, insanın kalbinin içindeki o siyah noktadır. Ben zaten izleyiciyle iç içe yaşadığım için en çok korsan gemilere deniz feneri olabilirim. Bulunduğu suları tanımayanlara, yani o da batmasınlar diye.

        " HELE Kİ YALNIZ DEĞİLSE..."

        • Uzun yıllar televizyonculuk yaptınız. Sizi hâlâ heyecanlandıran ve motive eden şeyler neler?

        Ben motivasyonumu, yaşamayı sevmek ve sevdiklerime bağımlılık duygusundan alıyorum. Ama en önemlisi, asıl mesleğimin 'çalışmak' olması. "Ben çalışmaktan başka bir şey bilmem" dediğimde kahkaha atan arkadaşlar, on yıllar sonra çalışmanın da bir ihtisas alanı olduğuna inanıyorlar artık. Ha, eğer bir TV karakteri ya da gazeteci olmasaydım, yüksek ihtimal severek ihtisas yaptığım Arkeolojide Indiana Jones gibi yorulmak bilmeyen bir fantastik akademisyen olurdum. Ha, her sabah bir hazine buluyorum yaptığım işte. Onun adı da farklı duygular işte; kimi zaman yaşama azmi, kimi zaman yılgınlık. Yarın her şeyin geçeceğini bilerek, yeni bir duyguya hazırlanmak gibisi yok. Hele ki yalnız değilse.

        REKLAM

        "BANA ÇOK FANTASTİK GELİYOR"

        • Programda sunduğunuz haberler arasında sizin kişisel ilginizi en çok çeken konu hangisi?

        Ben siyaset haberlerini seviyorum. Kelimelerin yer değiştirerek her gün aynı anlama çıkan cümleler haline gelmesi çok fantastik geliyor bana… İkinci sırada da "Memlekette sıradan bir gündü" dedirten aksiyon haberleri var; ki onlar da yaşamak ve şükretmek için birçok nedenim olduğunu hatırlatıyor. Yine de haberlerin hepsi benim bir parçam. Kolumu koparıp, "Sen burnumdan daha çirkinsin" diye çöpe atamam hani.

        "ÇOK İNSAN TANIYIP, ÇOK FİKİRLE TANIŞMAKLA GELİŞTİRİYORSUN KENDİNİ"

        • Medya dünyasında değişen trendler ve hızla yayılan bilgiler karşısında kendinizi nasıl güncel tutuyorsunuz?

        Okuyorum, izliyorum, analiz ediyorum, anlamaya çalışıyorum; izah edecek hâle geldiğimde izaha da çabalıyorum. Bu, akıllı bir yazılıma gelen güncellemeler gibi rutinlerim arasında… Belgesel çekerken, moderatörlük yaparken, kimi zaman filmlerde filan oyunculuk, kimi zaman da sahnede vokal performans esnasında geliveriyor ilham. Bas düğmeye, güncelle kendini… Sermayem, birikimim, ajandam. Çok insan tanıyıp, çok fikirle tanışmakla geliştiriyorsun kendini. Hani aşırı sosyal değilim ama sosyalleştiğim andaki ortam da tadından yenmez karakterlerle dolu. Hayatı ve hayatları dinliyorum her hâlükarda.

        REKLAM

        "CAN EVİ KUTUMDA KALSIN"

        • İzleyicilerle kurduğunuz bağın uzun yıllar boyunca korunmasının sırrı sizce nedir?

        Bu bağın bahşedilmiş olduğunu düşünüyorum. Ve kadim bir sırrı korur gibi koruyorum. İzninizle can evi kutumda kalsın.

        "EN DEĞERLİ DERS...

        • Mesleğinizde öğrendiğiniz en değerli ders ne oldu?

        Bu ders zilinden sonra bir başka ders zilinin çalacağı oldu elbette. Diploma vermeyen bir okulun çift dikiş giden öğrencisi olmaktadır mesele.

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ