Oğlu tıbbı kazandığı gün öğrendi! Ailesinden 6 kişi öldü o tam 4 kez yendi
Diyarbakır'da yaşayan 65 yaşındaki Şükrü Abay, 26 yılda 4 kez yakalandığı kanseri her seferinde yenmeyi başardı. Ailesinden 6 kişiyi kanserden kaybeden 3 çocuk babası Şükrü Abay'a önce kolon kanseri teşhisi konuldu. Teşhisi koyan doktor "6-7 ay yaşarsın" dedi. Tedavi için gittiği Ankara'da 10 günde stresten 13 kilo veren Abay, ölümü kabullendiği sırada ikinci doktorunun "Oğlun tıp fakültesini kazanmış. 5 yıl ben sana bakacağım, 5 yıl sonra oğlun doktor olacak, o sana bakar" sözü ile yeniden hayata bağlandı. Eşi ve ailesinin desteğiyle 4 kez kanseri yenen Şükrü Abay, "Moral, motivasyon kanseri yener" sloganıyla kendisiyle aynı kaderi paylaşanlara destek için Yeniden Yaşam ve Kanserle Mücadele Derneği'ni kurdu. "Kanser ile kan davam var. Ölüm Allah'ın emri, ama ben kanserden ölmeyeceğim" diyen Şükrü Abay, şimdi diğer hastalara umut olan hikayesini Habertürk'e anlattı...
Habertürk muhabiri Veysi İpek'in özel haberine göre Şükrü Abay, 1954 yılında Tunceli'nin Pertek ilçesinde bir dağ köyünde doğdu. Okuyup subay olmayı hayal ediyordu. Ama ilkokuldan sonra köyde ortaokul olmadığı için babası göndermedi. Babasına "Ben okumak istiyorum, subay olmak istiyorum. Milletvekili, başbakan olmak istiyorum. Beni okutmayarak, hayallerimi suya düşürdün..." diye kaleme aldığı mektubu babasının yatağına bıraktı. Mektuptan haberdar olan dayısı, Abay'ı Elazığ'da bir yatılı ortaokula yazdırdı. Ancak babası okul uzak olduğu için yine göndermedi. 1966'da yaya olarak 3 saatte gittiği komşu köye ortaokul açılınca eğitimine devam edebildi. Lisenin ardından elektrik teknisyeni oldu. Türkiye Elektrik Kurumu Diyarbakır İl Müdürlüğü'nde tekniker olarak çalıştı.
OĞLU TIBBI KAZANDI, O KANSERE YAKALANDIĞINI ÖĞRENDİ
Evlendi, biri kız çocuğu oldu. 1993'te büyük oğlu Turgay'ın tıp fakültesini kazandığı hafta kanser olduğunu öğrendi. Abay, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Biz büyük bir sevinç içerisindeyken ben kansere yakalandım. Doktor bana 'sen kolon kanserisin' dedi. O zaman kolon ne olduğunu bilmiyordum. Kolon ne diye sorduğumda bağırsak dedi. Ben orada yıkıldım yarım saat hareketsiz kaldım. Çünkü dayımı, annemi, ağabeyimi ve kız kardeşimi kolon kanserinden kaybetmiştik. Kolon kanseri bizim ailede ölümün adıydı. Bana bu haberi söyleyen doktor gülümseyerek, 'Ne sanki ölecekmişsin gibi hareketsiz kaldın. Korkma hemen ölünmüyor, en az 6-7 ay yaşarsın' dedi. 6-7 ayı sanki bana müjdeymiş gibi söylüyordu. Yarım saat sonra kalktım, dünya başıma yıkılmış gibiydim.
AİLEMDEN 6 KİŞİ ÖLMÜŞTÜ, BEN DE KABULLENMİŞTİM
Ölüme inanmışım ya, 6 kişiyi aileden kaybetmişim ben de öleceğim yani. Artık ölümü kabullenmişim. Borçlarımı ödüyorum. Çocuklara kahvaltıdayken hastalığımı söyledim. Hikaye anlatır gibi çocuklarıma bir zamanlar annem vardı babam vardı. Onlar şu anda yoklar ama hayat devam etti. Ben okulumu okudum işe girdim evlendim bakın sizler oldunuz. İşte ben kanser hastasıyım. Bugün Ankara'ya gideceğiz. Sizi de komşuya bırakacağız. Diğer 2 çocuk küçüktü anlamadılar ama o tıp fakültesini kazanan çocuk o biliyordu. Elinden çay bardağı düştü. Eşim, bana kızdı: bak! yaptığını beğendin mi diye."
"DOKTORUN O CÜMLESİ BENİ HAYATA BAĞLADI"
Ankara'da ameliyat olacak güne kadar 10 gün geçirdiğini anlatan Şükrü Abay, şöyle devam etti: "Stresten bu sürede 13 kilo vermiştim. Kanserden değil stresten ölecektim. Ankara'daki doktor Celal Dilektaş Allah selamet versin. Tahlillerimi götürdüğümde, çocuklarımı sordu. 3 çocuğum var, en büyüğü tıp fakültesini kazandı dedim. 'Oo' dedi, '5 sene sonra doktordur. 5 seneye kadar ben sana bakarım. 5 sene sonra kadara doktor olur, o sana bakar.' Oğlumla övündüm, kendime geldim. Düşün birisi beni bir cümleyle öldürdü; 10 günde 13 kilo verdirdi bana. Bu doktorun cümlesiyle yeniden hayata bağlandım. Doktorlar hastalarıyla konuşurken nasıl konuşacağını çok iyi bilmeleri gerekir. Hasta psikolojisini iyi bilmeleri lazım, tüm sağlık çalışanlarını bu konuda eğitimden geçirilmesi lazım.
KEMOTERAPİ GÖRMEDİ, KOLON KANSERİNİ 5 YILDA YENDİ
Ankara'da ameliyatla kalın bağırsağımın büyük bölümü alındı. Ameliyatımı oldum, bir süre sonra taburcu oldum. 5 yıl boyunca İbn-i Sina Hastanesi'ne kemoterapiye gönderildim. Hastaneye giderdim, girişimi yapardım. Tetkik ve tahlillerimi yaptıktan sonra kemoterapi salonuna gönderilirdim. Ve kemoterapi almadan tekrar çıkışımı yapar Diyarbakır'a dönerdim. Kemoterapiye direniyordum. Çünkü tedavi gören hastaları görüyordum saçları dökülmüştü, renkleri çok kötü durumdaydılar, terapiden sonra kusuyorlardı. Yemek yiyemiyorlardı. Bana öyle bir inanç olmuştu ki yani bunu yapmadan da bunun bir çaresi olmaydı. Doğru beslenmeyle, hareketle, sporla, koşuyordum. Kanseri hakikaten bu sayede yendim. Kolon kanserini yüzde yüze yakın atlattım."
HEM KANSERİ YENDİ, HEM İKİNCİ ÜNİVERSİTEYİ BİTİRDİ
Tedavi görürken bir yandan da sınava girerek iktisat fakültesini kazandı. Şükrü Abay, 44 yaşına bastığında üniversiteden mezun oldu ve aynı yıl kanseri yendi.
12 YIL SONRA BU KEZ REKTUM KANSERİNE YAKALANDI
Ailesinin 6 ferdini kolon kanserine kurban veren Şükrü Abay, 12 yıl sonra bu kez rektum kanserine yakalandığını ifade ederek o günleri şöyle anlattı:
"Rektum kanserine yakalandım. Yani toplum arasında makat kanseri deniliyor. Makatımı komple aldı. Bağırsağımda küçük bir bölüm kalmıştı onu da karnımda çıkış yaparak torba taktılar. Ömür boyu o torbayla yaşayacağım. Bu torbayı taktığımda ben ilk bir hafta çok strese girmiştim. Gazi Üniversitesi'nde torba ile ilgili nasıl takılacağıyla ilgili eğitim gördüm ve rahatladım. Bu şekilde de konforlu yaşamın mümkün olacağına kendimi inandırdım. Yüzme yapıyorum, koşu yapıyorum saz çalıyorum, şarkı söylüyorum, türkü söylüyorum, yaşamın güzelliği adına ne varsa her şeyi bu şekilde yaşayabiliyorum. Ve kader arkadaşlarıma da bunun bu şekilde rahatlıkla yaşanabileceğine dair eğitimini veriyorum. Ya bir de bu tarafından bakmak lazım, tuvalete gitme derdin yok torba sayesinde. Ömür boyu bu torbayla yaşayacağım. Olsun inançla bu hastalığı da yendim."
"ESTETİK AMELİYAT SORDUM DOKTOR AZARLADI"
Üçüncü kez kansere yakalanan ve cilt kanseri nedeniyle burnunun yarısını kaybeden Şükrü Abay, "Burnumda 6 yıl önce burnumun sağ kanadında bir küçük pirinç tanesi kadar bir kitle belirdi. Büyüdü karakter değiştirdi aniden hızlandı 15 gün içerisinde neredeyse gözüme yetişti. Burnumun yarısı alındı temize çıkarıldı. Vücudumdan doku alınarak alnıma konuldu. Alnımda yerleştirilen balon içerisindeki dokuya her 3 günde bir serum pompalanıyordu. Bu balon şişti alnım kocaman bir alın oldu. Buradan doktorun biri arkadan bana bakıyordu. 'Ya dedi sen ne kadar kendini seviyorsun, hiç boşuna uğraşma hiçbir zaman eski burnunu bulamayacaksın.' Bunu söyleyen doktor ameliyatıma giren plastik cerrahtı. O doktor bu kelimeyi söylerken hakikaten beni çok çok incitti. 'Hocam burun estetik olmaz mı' diye soru sordum. 'Zaten sen kansersin ne estetiği yapacaksın, kansersin zaten'. Gerçekten bazı laflar var gelir geçer bazı laflar deler geçer. Bu doktorun iki cümlesini yaşadığım sürece unutmayacağım" diye tepki gösterdi.
"İYİ Kİ KANSER OLMUŞUM"
Kanserin ailesinden 6 kişiyi aldığı için kanserle kan davası olduğunu anlatan Abay, "Israrla kanser oluyorum. Defalarca iyileşiyorum atlatıyorum, kanser yine bana geri geliyor. Ama inatlaşıyorum. Kendime söz vermişim, ölüm Allah'ın emridir, kimse onun önüne geçemez, ama asla ben kanserden ölmeyeceğim. Yine gelebilir çünkü benim vücut yapım kansere çok müsaittir. Benim kafamda bir şey var. Zaten sloganımız da, moral motivasyon kanseri yener. Arkadaşlarla sohbet edince ya da konferanslarda, anlatımlarda bazen diyorum iyi ki kanser olmuşum. İlk kanser olduğumdan önce yaşam tarzım çok değişikti, abur cubur yiyordum, beslenmesini bilmiyordum. Neredeyse kanser olmak için elimden geleni yapmıştım. Sigara içmiyordum ama sigara içilen ortamlara geziyordum. Alkol almıyordum ama belki o bir şanstı. Yaşam tarzım çok berbattı. Kavgacıydım stresliydim, her şeye kızardım. Ben kanser olduktan sonra 180 derece değiştim, hoşgörülü oldum. İnsanların kanser olmaması için 3 şeyimiz var; bunu tıp da söylüyor. Birincisi spor, hareketli olacağız. İkincisi doğru besleneceğiz. Ağzımızdan midemize göndereceğimiz her şeyi sorgulamalıyız. Üçüncüsü stres. Stressiz yaşamın ilacı hoşgörüdür. Kanseri yenmemde yaşam tarzımı değiştirmemin büyük etkisi oldu. İnsanlar kanseri kelimesini duyduğunda 9 köy uzağına gidiyor. Ama biz kanserin üstüne üstüne gidiyoruz. Biraz da kanserle kan davamız var. Annemi, babamı 3 tane dayımı kardeşimi almış benden götürmüş. Son anıma kadar bu kanserle mücadele edeceğiz."
4'ÜNCÜ KEZ KANSERİ YENDİ
Sırtında ufacık bir leke kısa sürede yayılınca cilt kanseri teşhisi konulan Abay, "Sırtımda çıkan bir kanser genişledi büyüdü. Bir cilt doktorunun verdiği bir kremle sürerek yendim. Doktorum çok ilgiliydi, tetkikleri son kez yaptığında kanserli hücrelerin kalmadığını söyledi. Son 2 yıldır sorunsuz geçiyor" dedi.
KANSERLE SAVAŞIRKEN EN BÜYÜK DESTEĞİ EŞİNDEN GÖRDÜ
Kanserle mücadele ederken samimi bir kişinin desteğinin yeteceğini vurgulayan Şükrü Abay, "Eşim mükemmel bir destek verdi. Sabahlara kadar yatağımızda oturduğumuz oldu. Uyku tutmuyordu sorunları tartışıyordum. Eşim oturduğumu fark edince gecenin hangi saatinden olursa olsun o da kalkar benimle otururdu. Birlikte başlardık sabaha kadar sohbet ederdik. Uykusuz isem o da uykusuz kalırdı, yemek yemezsem o da iştahsız olduğum zaman yemezdi, kaşığı o da bırakırdı. Bir bütün olarak ailenin desteği çok çok önemlidir kanser mücadelesinde. Çok zordur. Ki bazı aileler koşullar nedeniyle yeterince destek olamıyorlar. Hele ekonomik durumu kötüyse hastanın, geride bırakacaklarını düşünerek, hastalığın hızlıca ilerlemesini sebep veriyorlar" diye konuştu.
KANSER HASTALARINA DESTEK VERMEK İÇİN DERNEK KURDU
Kanserle mücadele edenlere destek için dernek kurduğunu ve Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'ndan da destek gördüklerini kaydeden Şükrü Abay, "Bir dernek fikri bende vardı bende. 4 kez kanser atlattım, sağlığıma yüzde yüze yakın kavuştum. Yani benim şimdi bir şey yapmam lazım. Geride o acıyı çeken halan o perişanlık içinde olanlar var. Yeniden Yaşam ve Kanserle Mücadele Derneği'ni kurdum. Bir sistem geliştirdik. Gönüllü refakatçi. Bize başvurular oluyordu refakatçi isteniyordu en çok. İhtiyaçları gidermek için hastane yöneticilerine derneğimizin üyeleri ve gönüllerinin kimsesi olmayan hastalara gönüllü refakatçi olacağını anlattık ve aramaları için telefon numaralarımızı bıraktık.
Kanserli hastanın yanında bazen kimse yok. Anası, babası her şeyi var ama bıkmışlar. Kanser hastaları uzun süreli tedaviler olduğu için yani aylar sürüyor yıllar sürüyor, öyle anlar oluyor ki kişi artık ailesi ona bakamaz, ilgilenemez duruma geliyor. Biz gidiyoruz gönüllü olarak o hastanın başında annesi, babası kardeşi, eşi, ablası gibi daha da en iyisini yaparak o hastaya sahip çıkıyoruz. Hasta ziyaretlerinde bulunuyoruz. Biraz atlatır gibi olanları derneğimize götürerek kurslar, aktivitelere katarak dirençlerini artırmak için moral vermeye çalışıyoruz. Kur'an-ı Kerim öğrenmek için dernekte sınıf oluşturduk. Tek başına torbasını takamayanlara eğitim vererek, hayata sarılmalarını sağlamayı hedefledik. Yine saz kursu açtık" dedi.