Şebnem Bozoklu: Meri’ye benziyorum
SHOW TV'nin fenomen dizisi 'Kızılcık Şerbeti'nde Meri karakterine hayat veren Şebnem Bozoklu; "İnsanların üzerinden yük alıp, kötü günlerinde onların yanında olan biriyim. Bu açıdan Meri'ye benziyorum" dedi

Yapımını Gold Film’in, yapımcılığını Faruk Turgut’un üstlendiği, SHOW TV'nin sevilen dizisi 'Kızılcık Şerbeti', bu akşam, 89'uncu bölümüyle ekrana gelecek.
Senaryosunu: Melis Civelek ile Zeynep Gür’ün yazdığı, yönetmenliğini Ketche’nin üstlendiği dizide başrolleri; Barış Kılıç, Evrim Alasya, Ahmet Mümtaz Taylan, Sıla Türkoğlu, Sibel Taşçıoğlu ile Doğukan Güngör paylaşıyor.
'Kızılcık Şerbeti'nde Meri karakterini canlandıran Şebnem Bozoklu, Habertürk'e diziyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bozoklu, "İnsanların üzerinden yük alıp, kötü günlerinde onların yanında olan biriyim. Bu açıdan Meri’ye benziyorum" dedi.
'Kızılcık Şerbeti'nden gelen teklifi kabul etmenizdeki en önemli etken neydi? Diziyi izliyor muydunuz?
Evet, diziyi izliyordum. Çok da iyi bir izleyiciydim. Faruk Turgut, Melis Civelek ile Zeynep Gür bana ulaştığında ve Meri karakterini teklif ettiğinde açıkçası izleyici olarak dünyasını çok iyi bildiğim bu işte, bu kadar iyi, kendinden çok başkalarını önemseyen, fedakâr ve dert dinlemeye hevesli bu karakteri çok merak ettim. Kendi içinde nasıl bir dönüşüm geçireceğini, hikâyenin neresinde duracağını ve genel hikâye içerisinde nasıl ilerleyeceğini görmek istedim. Hem kendimi hem de Meri’yi merak ettim.
Sizce Meri, izleyici tarafından nasıl karşılandı?
Sezonun başında, ilk bölüm itibarıyla diziye dâhil olduğum günlerde Meri’nin kuş mu balık mı olduğunu anlayamadılar. Bir dedektif gibi her mimiğinden, her hareketinden, her cümlesinden anlamlar çıkararak farklı stratejiler ürettiler. Hikâye ilerleyip, karakterin durumlar karşısında verdiği tepkileri değerlendirdikçe gerçekten iyi niyetli, doğru düzgün bir insan olduğunu anladılar. Hatta fazla düzgün bulanlar oldu. 'Bu ne yani, iyilik meleği mi? Niye insanların sorunlarını dinleyip onları motive etmeye, rahatlatmaya çalışıyor' diyenler oldu. Herkese Meri gibi melek bir arkadaş diliyorum. Benim böyle tanıdıklarım var. Ne şanslıyım.
Dizide Meri oldukça naif biri. Karakterle benzer özellikleriniz var mı?
İnsanların üzerinden yük alıp, kötü günlerinde onların yanında olan biriyim. Bu açıdan Meri’ye benziyorum ama benim kedilerin patilerine benzer bir yapım var. Pamukların arkasında sivri tırnaklarım vardır. Çıkaranın vay haline.
Meri ile Pembe arasındaki savaş diniyor gibi gözüküyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Temelde hayata bakışları bambaşka iki karakterden söz ediyoruz. Fakat bir şekilde birbirlerini yargılasalar da dipten ve derinden birbirlerini merak ediyorlar. Örneğin Pembe bir yere gidecekse haydi Meri beraber gidelim diyor artık. Meri'de hiç kırmıyor Pembe’yi. Pembe’nin kendini en kötü hissettiği sahnede yanında Meri vardı mesela.
Meri, hem Kıvılcım’ın hem de Doğa’nın dert ortağı oldu. Özellikle ilişkilerindeki sorunları Meri’ye açarak rahatlıyorlar. Ne var ki Meri, aşk konusunda yaralı bir karakter. Meri’nin âşık olmasını bekleyen/isteyen izleyicilerimizi bu konuda neler bekliyor?
Meri hayatı boyunca annesiyle yaşamış bir karakter. Annesi çok dominantmış ve Meri’nin tek aşkı Tankut‘a onay vermemiş. Meri, annesini kırmayarak Tankut ile olan ilişkisini bitirmiş ve bir daha hayatına hiç kimse girmemiş. Tabii ki çok istiyor seveceği aşık olacağı birinin varlığını hayatında. Bakalım neler olacak. Hep alıştığımız gibi müzmin bekar olarak mı kalacak yoksa kalbinin kapısını biri tıklatacak mı. Hep beraber göreceğiz.
'Kızılcık Şerbeti' reytinglerde her hafta zirvede. Bu ilginin sebebi sizce nedir?
'Kızılcık Şerbeti', ilk sezonundan itibaren izleyiciler için cuma akşamlarının yıldızı oldu. Bu başarısını da hız kesmeden devam ettiriyor. Hikâyesinin güzelliği, gerçekliği, konu aldığı kişileri ele almadaki başarısı, yüksek tempolu senaryosu, başarılı oyuncuları ve yönetimi ile bu başarıyı fazlasıyla hak ediyor.
Bir yandan da tiyatro oyununuz 'Balina' devam ediyor. Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
'Balina', ikinci sezonuna devam ediyor. Mart, nisan ve mayıs aylarında da oynamaya devam edeceğiz. Seyircilerle, oyuncuların birlikte aynı havayı solumasından daha heyecanlı ne olabilir. Tiyatroda performansın seyircinin gözü önünde canlı canlı icra edilmesi çocukluğumdan beri bana en büyülü gelen şeydir. Yaşasın Tiyatro.
Tiyatro, sinema ve televizyon... Hayatınızın sonuna kadar birini seçmek zorunda kalsanız, tercihiniz hangisi olur?
Bir tercih yapmak istemiyorum affedin. (Gülüyor) Üçü de uzun zamandır hayatımda olan farklı disiplinler. Bir oyuncu olarak hepsinin içinde olmaktan büyük keyif duyuyorum.
Sizi hayatta en zorlayan ve tahammülünüz olmadığı şey nedir?
Haksızlığa ve adaletsizliğe gelemem. En sevmediğim kelime ise çaresizliktir.
Set dışında arta kalan zamanlarda neler yapmak size iyi geliyor?
Öncelikle sevdiklerimle olmak diyeceğim. Ailemle ve arkadaşlarımla zaman geçirmek kadar mutlu eden başka bir şey yok. Kendimle olmayı da seven bir insanım. Belki tek çocuk olmakla ilgilidir ama tek başıma yürümeyi, dışarıda bir yerde oturup bir fincan kahve içmeyi, alışveriş yapmayı da çok severim. Ayrıca en büyük tutkularımdan biri de eşim Kanat Atkaya ile seyahat etmektir.
Son olarak eklemek istediğiniz, buradan sizi sevenlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu güzel röportaj için size ve zaman ayırıp okuyan herkese çok teşekkür ederim...