Dünyada reçeteyle önerilen ilk ülke
İsveç, kendini "dünyanın reçeteyle gidilebilen ilk seyahat destinasyonu" olarak tanıtmaya başladı. Visit Sweden tarafından başlatılan, araştırmalara dayanan yeni girişim; doktorları, hastalarının sağlığını ve yaşam kalitesini artırmak için sauna, soğuk suya dalma ve ormanda yürüyüş gibi İsveç'e özgü aktiviteleri önermeye teşvik ediyor
İsveç'in yeni turizm kampanyası, merak uyandıran bir sahneyle açılıyor. Beyaz önlüğü ve stetoskopuyla karlı dağların önünde duran bir kadın, kameraya dönüp soruyor:
"Doktorların reçete yazabildiği dünyadaki ilk ülkenin İsveç olduğunu biliyor muydunuz?"
Ve gülümseyerek ekliyor: "Çünkü burada, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak sayısız aktivite var."
Kamera uzaklaştığında kadının buz gibi bir gölde beline kadar suya girmiş olduğu görülüyor. Ardından güneş gözlüğünü takıp soruyor:
"Yoksa siz gece hayatını mı tercih edersiniz?" O sırada gece yarısı güneşi bir fiyordu aydınlatıyor.
"Burada güneş 100 gün boyunca batmaz. 7/24 ışık terapisi size neler yapabilir, bir düşünün."
"İSVEÇ REÇETESİ"
Geçtiğimiz ay başlatılan "The Swedish Prescription" (İsveç Reçetesi) adlı kampanya, mizahi bir dille İsveç doğasının ve yaşam tarzının insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekiyor. Kampanya, bu iddiasını yalnızca duygulara değil, bilimsel verilere de dayandırıyor.
"İsveç, doktorların reçete ettiği dünyadaki ilk ülke" sloganı iddialı görünse de, bu fikir yeni değil. 1800'lerin sonlarında ve 1900'lerin başlarında doktorlar, tüberküloz hastalarına iyileşmek için İsviçre dağlarına gitmelerini öneriyordu. 1830'lardan itibaren solunum rahatsızlıkları olan hastalar Orta Avrupa'daki tuz madenlerine gönderiliyordu. Bir bakıma 'The Swedish Prescription', çağdaş bir seyahat reklamı ile eski usul tedavi yöntemlerinin birleşimi gibi görünüyor.
Visit Sweden sitesinden indirilebilen "tıbbi yönlendirme belgesi" ile hastalar, doktorlarına İsveç doğasını tedavi sürecine dahil etmeleri için başvurabiliyor. Doktorlar da, örneğin uyku düzenini sağlamak için Laponya'da sauna, kan dolaşımını artırmak için Stockholm takımadalarında buz banyosu yazabiliyor.
Kampanyayı oluşturmak için Visit Sweden, ABD, Birleşik Krallık, Hollanda ve Almanya'dan dört tıp uzmanıyla birlikte çalıştı.
Bu uzmanlar, "İsveç doğasında sağlığı iyileştiren beş aktivite" (örneğin orman banyosu, mantar toplama, gökyüzünü izleme) ve "günlük yaşamı dengeleyen üç İsveç alışkanlığı" (örneğin sakin bir fika kahve molası ya da saunadan sonra buz gibi göle dalma) belirledi. Kampanya; Amerikan Psikoloji Derneği, Uluslararası Çevresel Araştırmalar ve Halk Sağlığı Dergisi ve Avrupa Çevre Ajansı gibi kurumların bilimsel araştırmalarına atıfta bulunuyor.
Kampanya, doğa, kültür ve sosyal etkileşimin iyileştirici gücünü öne çıkaran yeni araştırmalardan ilham alıyor. YouGov'un yaptığı ankete göre katılımcıların çoğu "doğa reçetesi" veya "kültür reçetesi" kavramlarını daha önce duymamış olsa da, üçte ikisi doktorları önerseydi bu "reçetelere" uymaya istekli olacaklarını söylüyor.
"YEŞİL REÇETE" UYGULAMALARI DENENİYOR
Dünya Sağlık Örgütü de doğayla temasın stres, depresyon ve kronik hastalık risklerini azalttığını vurgularken, birçok ülkede "yeşil reçete" uygulamaları pilot olarak deneniyor. İsveç ise bu anlayışı son kampanyasıyla bir adım öteye taşımış durumda.
HERKESİN DOĞAYA ERİŞİM HAKKI VAR
265 binden fazla ada, 100 bin göl, 5 bin 700 doğa rezervi ve "herkesin doğaya erişim hakkı" anlamına gelen allemansrätten yasasıyla bilinen ülke, doğayı sadece serbest bırakmakla kalmıyor, aktif biçimde teşvik ediyor.
Ülkenin açık hava yaşam felsefesi friluftsliv, orman banyosu ve "lagom" (denge) anlayışıyla birleşince kampanya, esprili bir çağrıyla bitiyor: "Doktorunuza İsveç yazdırın"
Çevre kalitesi, yeşil alanlara erişim ve yaşam tarzı göstergelerinde her zaman üst sıralarda yer alan İsveç; temiz havası, serin yazları, tasarım müzeleri ve güçlü kültürel altyapısıyla da dikkat çekiyor.
Visit Sweden CEO'su Susanne Andersson, kampanyayı şöyle özetliyor:
"İsveç yaşam tarzı doğal olarak iyi oluşu teşvik eder, orman ve göllerimize ücretsiz erişimden temiz havaya, huzurlu fika molalarına ve canlı kültürel hayatımıza kadar."