Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Sütü ve eti daha pahalıya tüketeceğiz

        Geçen yıl Eylül ayında Balıkesir’in Gönen ilçesinde süt üreticileri ve sanayicileriyle görüştüğümde, süt üretiminde artık birinciliği İzmir’e kaptırdıklarını söylüyorlardı.

        O günden beri tarım ve hayvancılık alanında hızla yükselen İzmir ve çevresini ziyaret etmem gerektiğini düşünüyordum.

        Geçtiğimiz hafta bunu gerçekleştirme fırsatım oldu.

        Tarım Gazetecileri Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın organize etmesiyle, İzmir’in Tire ilçesinde süt hayvanlarının bulunduğu modern bir çiftlikte üreticiler, kooperatif başkanları ve sektörden isimlerle bir araya geldik.

        Bir yıl içinde süt üretimi ve sektörün durumu konusunda neler yaşadı onları konuştuk.

        REKLAM

        Tabi tüketici olarak bizlerin süt ve et tüketiminin nasıl bir maliyete ulaşacağını da konuştuk.

        SÜT FİYATLARINDAKİ ARTIŞ DURMUYOR

        Geçen yıl Gönen’de bu çalışmayı yaparken Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt için belirlediği taban fiyatı 3.20 TL idi. Bugün bu fiyat 8.50 TL oldu. Artış % 165.

        Bu, marketlerde, bakkallarda ve pazarda sütün, peynirin, yoğurdun, tereyağının, ayranın daha pahalı satılması anlamına geliyor.

        Sebebi, başta yem ve enerji olmak üzere girdi maliyetlerinin artması.

        Geçen sene ile bu sene arasında değişmeyen tek şey üreticinin serzenişi ve sektörün sıkıntıları.

        ZARARINA TESİS YAŞATAN ÜRETİCİ

        İzmir’de inşaat sektöründe yatırımları olan Mehmet Doğan, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerin teşvikliyle, bundan 11 yıl önce büyük bir süt üretim çiftliği kurdu.

        Yaklaşık olarak 25 Milyon Dolar harcayarak Tire’de 3 Bin büyük baş hayvan kapasiteli hastalıktan ari bir çiftlik inşa etti. Hem Türkiye’de hem Avrupa’dan sertifikalı bu çiftlikte, 800 sağmal inekten ortalama günlük 25 ton süt üretiyor.

        REKLAM

        Türkiye’de 1 Milyon 60 bin süt işletmesi var. Bu büyükteki işletme oranı % 04. Ülkedeki işletmelerin % 60’ı 10 baş hayvandan az küçük işletmeler. Ülke için en ideal işletme modelinin orta büyüklükte olması gerektiğini düşünüyor uzmanlar.

        Mehmet Bey son bir yıldır işletmesini ayakta tutmak için inşaattan kazandığı paranın bir kısmını buraya aktarıyor. Yani zarar ediyor aslında. Bu büyük yatırımı kaybetmemek için direniyor.

        Sebebi şu: Ulusal Süt Konseyi çiğ süt taban fiyatını 8.5 TL olarak açıkladı ama Mehmet Bey bu işletmede sütün litresini 10.5 TL’ye üretiyor ve anlaşmaları gereği 8.5 TL’ye satıyor. Zararını kapatmak için de arsasını, gayri menkullerini satıyor bu sene. Mehmet Bey birçok işletmenin zarar ettiğini söylüyor.

        ÜRETİCİLER BORÇLA İŞLERİNİ YÜRÜTÜYOR

        İzmir’in en büyük ve en iyi işleyen kooperatiflerinden olan İğdeli Kooperatifi Başkanı Süleyman Top, 2 600 üyesinin benzer zorluklar içinde olduğunu söylüyor.

        Zarar eden ya da zor durumda olan küçük süt üreticileri Ziraat Bankası’ndan kredi çekerek, Tarım Kredi Kooperatifi’nden borç alarak ya da süt toplayıcılarına borçlanarak ayakta durmaya çalışıyor. Bu yüzden binlerce üretici icralık oldu.

        REKLAM

        SÜT ÜRETİMİ VE HAYVAN VARLIĞI AZALIYOR

        Maliyetlerden kurtulmak için süt ineklerini kesime göndermek bir yöntem. Mehmet Doğan’ın geçen yıl 2 Bin 700 olan hayvan varlığı, bu yıl 2 Bin 400’e düşmüş. Sektördeki çok sayıda üreticinin aynı şeyi yaptığını söylüyor.

        2020 yılında bu yana hayvan varlığımızda bir azalma söz konusu. TÜİK’e göre 2022 yılının ilk yarısında büyük baş hayvan varlığı % 0.9 azaldı. Süt üretimiz de 2022 yılı Ağustos ayında önceki yıla oranla % 2.5 azaldı.

        Bu rakamların çok dramatik olduğu söylenemez. Ancak dünyada süt üretimi artarken bizde düşmesi dikkat çekilmesi gerekin bir durum.

        Bir de bizdeki rakamların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışmalı.

        İSTATİSTİKLER ÇOK SORUNLU

        Ülkedeki hayvan varlığı rakamları TÜİK ve Tarım Bakanlığı verilerinde farklı gözüküyor. TÜİK’e göre ülkedeki büyük baş hayvan varlığı 2020’de 17.9 Milyon, Tarım Bakanlığı’nda 18.15 Milyon.

        2021’de TÜİK 17.8 milyon büyük baş hayvanımız olduğunu söylüyor, Tarım Bakanlığı 18.3 milyon.

        İşin tuhafı TÜİK bu verileri Tarım Bakanlığı’ndan alıyor. İkisi arasında nasıl bu kadar fark çıkıyor şaşırtıcı.

        Daha şaşırtıcı olan ise et ve süt sektöründeki önemli aktörler her iki rakamın da gerçeği yansıtmadığını söylemesi. Kayıt dışılığın en yaygın olduğu kesim hayvancılık maalesef.

        Süt üretiminde de durum aynı. Üretilen süt fiziki sayımla değil, süt hayvanı varlığının ortalama süt verimine göre tahmini olarak hesaplanıyor.

        Sadece sanayiye giden süt rakamları kayıt altında ve gerçekçi. 23.2 milyon ton süt üretiminin ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalı. Fakat daha garip olanı ise üreticilere litre başına 50 Kuruş destek veriyor Bakanlık. Buna rağmen kayıt dışı süt üretimi ve satışı ne kadar tam olarak bilinmiyor.

        REKLAM

        Bu nedenle rakamlardan yola çıkılarak bir perspektif belirlenmesi gerçekçi olmayabilir.

        GELECEK YIL DAHA PAHALI ET VE SÜT TÜKECEĞİZ

        Ulusal Süt Konseyi’nin son raporu oldukça başarılı. Dünyadaki ve Türkiye’deki süt üretimi ve tüketimi konusunda son derece önemli veriler yayınladılar.

        Rapora göre 2021 yılında dünyadaki süt üretimi maliyetleri % 25 artış gösterdi. Ancak bizdeki maliyetlerin artış % 100’den fazla oldu.

        Süt üretimi dünyada 2.4 artarken bizde, 2021 yılında bir önceki yıla oranla % 2.5 azaldı.

        Bu rakamların daha düşük olduğunu söyleyen sektör temsilcisi bir hayli fazla.

        Yine de dünya ile ters orantılı bir gidişatımız var.

        Bu yüzden gelecek sene süt ve et fiyatlarında ciddi bir artış olacağını düşünüyor sektör üreticileri.

        Zaten mevcut enflasyonist ortam nedeniyle böyle olacaktır.

        Ancak bir de devlet politikası ve süt sanayinin sorunları yüzünden bunun daha da artması bekleniyor.

        YANLIŞ GİDEN BİR UYGULAMA: ULUSAL SÜT KONSEYİNİN FİYAT POLİTİKASI

        Türkiye Ulusal Süt Konseyi ülkedeki süt fiyatını belirleyen kurul.

        Konseyde üreticiler, sanayiciler, devlet temsilcileri ve akademisyenler bulunuyor.

        2018 yılına kadar bu konsey taban fiyatı belirlemek için kendi arasında tartışıyordu ve hükümet temsilcileri hakem oluyordu. Bu tarihe kadar sektör durumdan pek şikayetçi değildi.

        Ocak 2018’de kanuna eklenen bir madde ile Maliye Bakanlığı’nın uygun görmesi halinde fiyatların açıklanması kararlaştırıldı. Bunun nedeni de süt fiyatlarının enflasyonu tetiklemesini engellemekti. Bu yüzden Maliye sürekli fiyatları düşük tuttu.

        O tarihten bu yana taban fiyatlarının belirlenmesi başlı başına tartışma konusu oldu. Hatta Tarım Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı ayrı düştü ve tartışmalar yaşandı. Zira Maliye Bakanlığı bürokratları sektörü bilmiyordu ve maliyetleri hesaplamada hata yapıyorlardı. Çoğu kez de fiyatları bilerek düşük tutuyordu.

        REKLAM

        O tarihten bu yana süt sektöründe kârlılık oranları düştü, süt üretiminde ve hayvan varlığında da kademeli olarak azalma oldu.

        Kısacası Ulusal Süt Konseyi’nde Maliyenin taban fiyat belirlemesi aslında sektöre zarar veriyor ve gelişimini engelliyor.

        Sektörün kendisinin maliyet hesaplaması, kendisinin fiyat belirlemesi, devletin ise sadece düzgün kayıt tutması, regülasyonları yönetmesi gerekir.

        GELECEK YIL DAHA İYİ DURUMDA OLMAYACAĞIZ

        Aydın’da, belki de en zor işlerden biri olan organik süt üretimi yapan, sektörü çok yakından bilen Arif Gözal, “Gelecek yıl bu yıldan daha iyi olmayacak, et ve süt ürünlerini çok pahalıya satın alacağız” dedi. Masa etrafındaki sektör temsilcilerinin hepsi başını sallayarak ona katıldı.

        Bunun birçok sebebi var. Temel olarak piyasanın gidişatına, üretimin düşüklüğüne, hayvan varlığındaki azalmaya, hayvan ve süt üretimi politikalarına bakarak bunu söylüyorlar.

        REKLAM

        Türkiye dünyada 8, Avrupa’da 3. büyük süt üreticisi. Yıllık 23 milyon ton üretimimiz kendimize yetiyor. Bunu sürdürülebilir yapmak için destekleri, sübvanseleri, fiyat belirleme politikalarını, üretici eğitimini, istatistikleri, teknoloji kullanımını, sanayileşmeyi, enerji ve yem politikamızı gözden geçirmek gerekir.

        En temel besin kaynaklarımız olan et, süt, yoğurt, peynir, tereyağının bu değişimler sonucu fiyatları daha da artabilir ya da azalabilir.

        SÜTTE SARI ALARM DURUMUNDAYIZ

        Sütte durumumuz kırmızı alarm vermese de sarı alarm veriyor artık. Konuştuğum Tarım Bakanlığı bürokratlarının bu durumun farkında olması bir nebze de olsa sevindirici. Ancak buna rağmen seçimlere kadar radikal bir politika değişikliği beklenmek hata olur.

        Sektör geri döndürülemez bir eşiğe gelmeden umarım hükümet gerçekçi rakamlar, reel politikalar ve bilimsel yöntemlerle konuyu masaya yatırır ve uzun vadeli politikalar üretir.

        Aksi takdirde bir aşamadan sonra çok geç kalmış olabiliriz.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ