Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Ünlülerin unutamadıkları bayramlar - Magazin haberleri

        Her ne kadar bir adamın kaybettiği eşine bir seslenişi olsa da Barış Manço'nun 'Bugün Bayram' adlı şarkısı bayramlarla özdeşleşti.Bayramlarda 'Bugün Bayram'ı mırıldanmayan veya açıp dinlemeyen var mıdır, bilmiyorum.

        'Bugün Bayram' ile birlikte bayramlarla özdeşleşen bir diğer unsur da belli bir yaş üstünde olanların "Nerede eski bayramlar" cümlesi...

        Aslına bakarsanız, "Nerede o eski bayramlar" cümlesi, her nesil tarafından çocukluk günlerine duyulan özlemle sarf ediliyor.

        Çocukluğumda bayram ziyaretlerine gittiğimizde veya bize bayram ziyaretine gelindiğinde büyükler, kahve ve ev yapımı baklavayla reyhan şerbeti eşliğinde sohbet ederken; "Nerede o eski bayramlar" cümlesini sarf ederdi.Çocuklar için bayram demek; yeni ayakkabı ve giysiler giyecek olmanın, el öpüp harçlık toplamanın, bol bol şeker yemenin, kavurmaya ekmek banmanın heyecanı demekti. Bir de varsa ve gelmişlerse gurbetçi arkabaların getirdiği çikolatayı yemenin heyecanı demekti. O çikolatalar da hemen bitmesin diye az az ısırılırdı.

        Elbette ailece panayır yerine gitmenin ve mahalleye gelen seyyar atlı karıncaya binmenin, harçlıklarla meşin top alıp, ağabeylerden fırsat kalırsa arsada çift kale maç yapmanın, kaldırımda oturup horoz şekeri satan amcanın yolunu gözlemenin heyecanı da bir başkaydı. Günümüzde de bütün bu heyecanları yaşayan çocuklar var mıdır? İlla ki vardır. Ne mutlu onlara...

        Her gününüzün bayram coşkusuyla geçmesi dileğiyle sağlıklı ve mutlu nice bayramlara...

        REKLAM

        Bütün bunların yanı sıra bir de şehir ve yurt dışındaki akrabalara - arkadaşlara tebrik kartı gönderilirdi.

        Ünlüler, bayramlarla ilgili duygularını ve düşüncelerini geçmiş yıllarda şöyle ifade etmişti;

        ★ TÜRKAN ŞORAY

        Yağmur ile geçirdiğim ilk bayramı unutamam. İnanılmaz bir duyguydu. Çok küçük olmasına rağmen sabah erkenden onu güzelce giydirip karnını doyurdum. Bebek de olsa Yağmur ile birlikte olmak, bayramı onunla yaşamak inanılmaz bir keyif vermişti. Hâlâ o bayramı ve o günkü heyecanımı unutmam.

        ★ HÜLYA KOÇYİĞİT

        Gülşah, dünyaya geldikten sonra, onunla birlikte yaşadığım ilk bayramı unutamam. Öylesine mutluydum ki… Anne olarak ilk bayram heyecanıyla adeta kanatlanıp uçmuştum.

        Selim Soydan - Gülşah Soydan Alkoçlar - Hülya Koçyiğit

        ★ FİLİZ AKIN

        5 yaşındaydım galiba... Afyon’da bayramda babaannemin elini öpmeye gidiyorduk. Onun evine giden arsada mandalar vardı ve annem çok korkardı onlardan. Onun önüne geçip küçük bir kahraman gibi onu koruyarak, önlerinden geçirmiştim. Büyükbabam eczacı Sadri bey çok gülmüştü ve bu yiğitliğimden dolayı, hem rugan ayakkabı hem de istediğim kadar leblebi, çikolata, limonlu macun alacak kadar bol bir harçlık vermişti.

        ★ CÜNEYT ARKIN

        Anadolu'da 'Malkoçoğlu' serisinden bir film çekiyorduk. Bayram gelmişti ama izin yapmamız mümkün değildi. Filmi bir an önce yetiştirmemiz gerekiyordu. Bu nedenle herkes yüreği burkulmuş bir halde sette kaldı, evine gidemedi. Kısacası, benim en üzüntülü geçirdiğim bayramdır o… Herkes gülüp eğlenirken, ben 'Savulun bre' diyerek bol bol kılıç sallıyordum.

        ★ İZZET GÜNAY

        Ben Salacaklıyım. Bayramda Salacak'tan Doğancılar'a çıkılırdı. Şimdi çoğu insan bilmez ama bayram yeri denilen yerler vardı. Oraya giderdik. Topladığımız bayram harçlıklarıyla, bayramlıklarımızı giyip giderdik. Macun, pamuk şekeri, şambali gibi çocuklara yönelik tatlılar satılırdı. Alır yerdik. İlla ki bir aile büyüğünün evinde toplanılır, bayramlaşılırdı. Aile büyüklerinin kabirleri ziyaret edilirdi… Ritüeller tüm içtenlikle yaşatılırdı. O bayramların tadını alınca insan unutamıyor. Özel bir bayram anım yok ama o herkesin dilindeki eski bayramlar benim için zaten özel ve unutulmazdı.

        ★ METİN AKPINAR

        Doğup büyüdüğüm yer olan Aksaray’ı ve orada yaşadığım bayramları unutamam. O zamanlar Çingene Hakkı’nın konağında oturuyorduk. O zamanlar bayramın ilk gününde ev ahalisinin bayramlaşması büyük bir töreni andırırdı. Bayramda biriktirdiğim harçlıklarımla çok mutlu olurdum.

        ★ SEZEN AKSU

        Çocukluğumdaki bayramlarda en büyük zevkim rahmetli babaannemin elini öpmekti. Para - pul önemli değildi de, onun bana hediye ettiği mis gibi kokan mendilleri hiç unutamam. Bizde o bayramlar başkaydı.

        ★ NİLÜFER

        Cihangir’de bir apartmanın dördüncü katında oturuyorduk. Ailenin tek çocuğuydum. Bu yüzden de annem oyun oynamak için beni sokağa bırakmazdı. Bundan dolayı bayramlar benim için ailece dış dünyaya açılmanın keyfi demekti. Bu yüzden de bayramlarda hiç canım sıkılmazdı.

        ★ HÜLYA AVŞAR

        Hiç unutmuyorum, o zamanlar 14 yaşındaydım. Bayramın birinci günü gözlerime rimel sürmüştüm. O zamanlar makyaja çok meraklıydım. Ancak rahmetli babam o halimi görünce küplere bindi. Benden gözlerimdeki makyajı hemen silmemi istemişti. Bu da çok ağırıma gitmişti, çok ağlamıştım. Bayram ziyaretlerine de şiş gözlerle gittim.

        ★ EBRU GÜNDEŞ

        Bayramlar benim için ekstra acıları olan günler demekti. Çocuk yüreğim yine de umutlanır, belki babam bu bayram çıkar gelir diye beklerdim ama her bayram aynı düş kırıklığını yaşardım. Babam gelmezdi.

        ★ GÖKSEL ARSOY

        12 - 13 yaşlarımdayım. Babamın görevi nedeniyle Kayseri Hava Üssü'nde oturuyorduk. Bisikletlerimiz vardı. Çocukların üsten çıkıp şehre gitmesi yasak olmasına rağmen biz bisikletlerle şehre gidiyor, oradan tren istasyonuna geçip, gelip geçen trenlere bakıyorduk. 1940'ların sonundan bahsediyorum ve bizim için o yıllarda en büyük eğlence buydu. Bir bayram günü yine çocuklar aramızda konuştuk ve yine yasak varken çıktık üsten. Üs ile şehir merkezi arasındaki yol ışıklandırılmadığı için bu yasak konmuştu. Gittik trenleri izledik. Fakat dönüşte üs komutanı bizi bekliyordu. Yaklaşık 16 çocuktuk. Bisikletlerimizi alıp depoya kaldırdılar. Ve komutan bize ceza olarak okul dönüşü her gün iflahımız kesilene kadar spor yapma cezası verdi. Bu cezayı uygulaması için de bir üsteğmen görevlendirdi. Üsteğmen "Bunlara öyle bir spor yaptır ki ayakta duramaz hale gelsinler, kafaları kötüye çalışmasın" dedi. Babam ve diğer çocukların aileleri, komutanların bu cezasını haklı buldular. Yaklaşık üç yıl sürdü bu ceza. Futbol, basketbol, voleybol, tenis, jimnastik, atletizm her gün yorulana kadar spor yapıyorduk. Kimi arkadaşlar pes etti. Beş kişi pes etmedik. Hatta atletizme yatkınlığım ortaya çıktı. O yaşta, 17-18 yaşındaki abilerden daha kısa sürede 100 metre koşuyordum. Bu ceza sayesinde hayatıma ciddi anlamda spor girdi ve bir daha da çıkmadı. Sporcu olmuştum. Spor yapmanın çok faydasını gördüm hayatım boyunca. O üs komutanına ve bize spor yaptıran subaydan Allah, razı olsun.

        ★ NAZAN ÖNCEL

        Her bayram ailece anneannemin çiftlik evinde toplanırdık. Herkesin bir araya geldiği bayramların birinde, bayramı anneannemin yaptığı baklavaların tadında geçirdiğimizi hatırlıyorum. O üç kısa günden sonra bir daha hiçbir bayram benim için öyle güzel olmadı.

        ★ BERGÜZAR KOREL

        Şimdi düşünüyorum da, hayatımın en mutlu bayramları, babamla geçenler olmuş. Beni Boğaziçi’nde gezdirdiği bir bayramı hatırlıyorum. Güneşli bir gündü ve sonra tekneye binmiştik. O günün kokusu bile başkaydı.

        ★ MUAZZEZ ERSOY

        Unutamadığım bayram anısı denilince aklıma, bayramda kurulan sofralarımız geliyor. Annemin yemekleri, babamın gelen misafirlerle yaptığı sohbetler çok güzel olurdu. Arada bir de bana şarkı söylettirirlerdi. Hey gidi günler…

        ★ KEREM ALIŞIK

        Bir bayram günü öncesi annem ve babam bana bir çift ayakkabı almıştı. Hiç unutmam, o arefe gecesi koynuma alıp uyumuştum ayakkabılarımı. Sabah bayram namazına götürdü babam beni. Namaz çıkışı babacığıma büyük bir sevgi gösterisi oldu, bir kargaşa çıktı. O sırada ben, camide ayakkabılarımı koyduğum yerde bulamadım. Ve nasıl üzüldüm anlatamam. Ağlamaya başladım. Babam kalabalıktan benim yanıma bir türlü gelemedi. Ben "Baba, baba ayakkabım yok!" diye bağırıp sesimi ona duyurmaya çalışıyordum. (O zaman insanın babasına "Baba" diye seslenebilmesinin ne güzel, ne kıymetli bir şey olduğunu tam anlayamıyorum tabii). Bir yandan ağlıyordum. Sonra geldi yanıma babam, ne olduğunu öğrenince başımı iki elinin arasına alıp; gözyaşlarımı sildi, "Üzülme yavrum. Ben sana aynısından alacağım" dedi ve namuslu bıyıklarını da değdirerek alnımdan öptü beni.Babacığımın o öpücüğünü, o bakışını ve o bayram gününü hâlâ saklıyorum. Bayram anısı deyince nedense çocukluğum geliyor aklıma. Arefe geceleri; bayram için anne babaların yeni aldığı ayakkabıları koynumuza alıp uyanık uykular uyuduğumuz, parolalı bir ıslık sesiyle sokağa koştuğumuz, taştan kaleler kurup üç kornere bir penaltı attığımız, misketi bilyeyi elimizden düşürmediğimiz, ağaçlara isimlerimizi kazıdığımız, cicilerimizi giyip saçımızı tarayıp, "Bayramınız kutlu olsun" diyerek kapı kapı dolaşıp, para topladığımız, o paralarla lunaparka gidip çarpışan arabalara bindiğimiz, geceleri sokağa çıkma izni alıp kukalı saklambaç oynadığımız, çatapatlar patlatıp top patlatır gibi kahkahalar patlattığımız, aile büyüklerimizi tek tek ziyaret edip bahşişleri biriktirdiğimiz, Maçka Parkı'na gidip piknikler yaptığımız, horoz şekeri ve pamuk helva yediğimiz zamanlar geliyor aklıma. Benim bayramların renkli geçerdi. Çünkü evimize birçok ünlü oyuncu gelirdi. Ayhan ağabey (Işık) otomobiline çok önem verdiği için “Kerem, dikkat et, çocuklar çizmesin” derdi ve bahşişimi verirdi. Ben de o bizde oturduğu süre içinde çocuklar arabaya zarar vermesin diye araba nöbeti tutardım.

        ★ DENİZ SEKİ

        Sanıyorum 10 yaşındaydım. Annemin aldığı ve görünce çok sevdiğim rugan ayakkabılarımı erkek kardeşim kıskanarak buzluğa saklamış. Ne yazık ki ayakkabılarım bayramdan sonra buzlukta bulundu. Doğrusu çok üzülmüştüm.

        ★ EDİP AKBAYRAM

        Babam oto boya ustasıydı. Yoksulduk, bu yüzden bayramlarda çok eziklikler yaşadım. Her bayram değil, üç bayramda bir ayakkabı alınırdı. Yani o bayram alınan ayakkabıyı üç bayram kullanırdım. Onun için de ayakkabılarıma gözüm gibi bakardım.

        ★ DEMET ŞENER

        Genç kızlık dönemimde, iki abim de şehir dışında yani İstanbul'da yatılı okuyordu. Hafta sonları ve özel tatillerde eve gelebilirlerdi. Bu benim ve ailem için büyük bir heyecan ve sevinç nedeni olurdu. Benim için özeldi çünkü onlar eğitime gittiğinde ben tek kalmıştım evde. Her bayramda onların gelmesi, bayramları benim için hep özel hale getirmiştir. Unutulmaz anlar olurdu.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ