8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün 115. yılında eşitsizliğin verileri
New York'ta binlerce kadının daha iyi çalışma şartları, adil ücret ve eşit haklar talebiyle sokaklara çıkmasıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün tohumları atılmıştı. Geride kalan 115 yılda eşitlik mücadelesi sürdü ve sürüyor, veriler ise eşitsizliğin acı boyutunu gözler önüne seriyor. 2025 yılında cinsiyet eşitsizliğine ilişkin edinilen verileri Habertürk'e değerlendiren UN Women Kıdemli Araştırma ve Veri Uzmanı Ginette Azcona, 1995'te kabul edilen Pekin Deklarasyonu ile birlikte 30 yılda kız çocuklarının refahı için çok şeyin değiştiğini vurguladı ve "Eşitlik, ulaşılıp sonra bir kenara bırakılabilecek bir hedef değildir; sürekli çaba ve azim gerektirir. İlerlemeye rağmen, hiçbir ülke cinsiyet eşitliği hedefine tam olarak ulaşamadı" ifadelerini kullandı ve ilerlemeyi hızlandırmak için çabaların iki katına çıkması gerektiğini vurguladı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamaya çalıştığımız 115 yıl geride kaldı. 1908'de New York'ta binlerce kadın, daha iyi çalışma şartları, adil ücret ve eşit haklar talebiyle sokaklara çıktı. O gün ekilen mücadele tohumları, bugün hala büyümeye devam ediyor. Ancak aradan geçen yüz yılı aşkın zamana rağmen, 2025 itibarıyla eşitlik hala uzak bir hedef.
1910 yılında Kopenhag'da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda Dünya Kadınlar Günü fikrini önerdi, İlk uluslararası etkinlikler 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi. 1975'te ise Birleşmiş Milletler'in Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etmesiyle, bu gün resmiyet kazandı.
HER ÜÇ KADINDAN BİRİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
21. yüzyılda dünya genelinde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet endişe verici düzeyde sürüyor. Yaşamları boyunca yaklaşık 736 milyon kadın, yani her üç kadından biri, partnerleri ya da yakınları tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu durum, küresel bir kriz olarak karşımızda duruyor.
Şiddet yalnızca fiziksel veya psikolojik değil, artık dijital ortama da taşınmış durumda. Avrupa ve Orta Asya’daki 12 ülkede kadınların yüzde 53'ü, en az bir kez dijital ortamda cinsiyete dayalı şiddete maruz kaldığını belirtiyor.
1995 yılında cinsiyet eşitliği için önemli bir adım atılmış ve 189 hükümet, Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nu oybirliğiyle kabul etmişti. Ancak bugün doğan bir kız çocuğunun, tam anlamıyla eşit bir toplumda yaşayabilmesi için 97 yıl beklemesi gerektiği öngörülüyor. Yani, 21. yüzyılın ilerleyen yıllarında bile kadınlar hala temel haklarını talep etmek zorunda kalacak.
Pekin Deklarasyonu, demokratikleşme ve insan hakları alanında ilerlemelerin yaşandığı, toplumsal hareketlerin güç kazandığı bir dönemde kabul edilmişti. Ancak 30. yıl dönümünde, dünya kırılgan ekonomiler, iklim krizi, artan silahlı çatışmaların olduğu bir dönemden geçiyor. Cinsiyet eşitliği de bu tehditlerden payını alıyor.
VERİLERLE EŞİTSİZLİĞİN GERÇEKLERİ
Yasal Haklar
2025 yılında edinilen veriler, bir önceki yıllarda olduğu gibi her anlamda eşit bir dünya hedefine halen uzak olduğumuzu gösteriyor. Bu kapsamda Habertürk'e konuşan UN Women Kıdemli Araştırma ve Veri Uzmanı Ginette Azcona, 30 yılda kız çocuklarının refahı için çok şeyin değiştiğini vurguluyor.
"30 YILDA KIZ ÇOCUKLARININ REFAHI İÇİN ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ"
Soru: Pekin Deklarasyonu ile birlikte kız çocukları için 30 yılda neler değişti?
Ginette Azcona: Son 30 yılda, kız çocuklarının refahı için çok şey değişti. Bugün doğan ortalama bir kız çocuğu, 1995'te doğan ortalama bir kız çocuğundan çok daha fazla hakka ve fırsata sahip. Ve bu nedenle, evet, endişelenecek çok şey varken, Pekin Deklarasyonu'nun 30. yıl dönümünde, kutlanacak çok şey olduğunu kabul ederek başlayalım! Bu kazanımlar, kadın ve kız çocuklarının haklarını ilerletmek için yorulmadan çalışan nesiller boyunca kadınlara ve kızlara bir minnet borcumuz var.
Size birkaç örnek vereyim,
• Bugün doğum sırasında ölen kadın sayısı 1995'e göre daha az. Bu alanlardaki ilerlemeler büyük ölçüde daha güvenli tıbbi prosedürler, iyileştirilmiş bakım protokolleri ve kadınlar için kaliteli bakımın genişletilmesi konusunda araştırmaların ön saflarında yer alan kadın araştırmacıların, doktorların, hemşirelerin ve ebelerin özverili çalışmaları sayesinde gerçekleşti.
• Parlamento, yerel yönetim ve bakanlar ve yargıçlar da dahil olmak üzere daha fazla kadın kamu hayatına giriyor. Örneğin, Batı Asya ve Kuzey Afrika'da parlamento temsilinde eşitliğe ulaşan tek ülke olan Birleşik Arap Emirlikleri'nde, başkanlık kararnamesiyle belirlenen kota, 2019 seçimlerinden bu yana kadınların parlamentodaki sandalye payını yüzde 50'ye çıkardı.
• Ülkeler genelindeki kadınlar, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin her türlüsünün tamamen ortadan kaldırılmasını talep ederek cinsel tacize, şiddete ve istismara dikkat çekmek için bir araya geliyor. Son yıllarda #MeToo, #Time’sUp, #UnVioladorEnTuCamino ve #NiUnaMenos gibi giderek artan sayıda küresel ve ulusal hareket, işyerinde taciz de dahil olmak üzere cinsiyete dayalı şiddete karşı daha fazla hesap verebilirlik ve daha fazla eylem talep etmek için ortaya çıktı.
"EŞİTLİK ULAŞILIP SONRA BİR KENARA BIRAKABİLECEK BİR HEDEF DEĞİL"
Ancak aynı zamanda, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda ilerlemenin garantili olmadığını; ülkeler arasında doğrusal veya tutarlı olmadığını ve eğer dikkatli olmazsak, halihazırda elde edilen ilerlemenin bile silinebileceğini unutmamalıyız. Eşitlik, ulaşılıp sonra bir kenara bırakılabilecek bir hedef değildir; sürekli çaba ve azim gerektirir. İlerlemeye rağmen, hiçbir ülke cinsiyet eşitliği hedefine tam olarak ulaşamadı.
"GERİYE DEĞİL İLERİYE DOĞRU YÜRÜYORUZ"
Soru: 30 yıl boyunca kız çocuklarının haklarında hangi yönde olumlu ilerlemeler sağlandı?
Ginette Azcona: UNICEF ve Plan International ile birlikte hazırladığımız son yayınımız: Girls Goals kazanımları özetliyor ve bazı olumlu değişim hikayelerini vurguluyor, örneğin:
• Günümüzde kızlar daha sağlıklı, daha eğitimli ve hakları için ayağa kalkmak konusunda her zamankinden daha cesur. Gittikçe artan sayılarda dünyaya şunu söylüyorlar: Geriye değil, ileriye doğru yürüyoruz! Onlar hesaba katılması gereken bir güç! 2000 yılından bu yana kızların okul tamamlama oranları yükseldi ve eğitimin her seviyesinde erkekleri geçti; bu, kızların okullaşmasına yatırım yapmak için gösterilen özverili çabaların bir kanıtı.
Kızların sağlığı ve refahına yapılan yatırımlar da karşılığını veriyor. Dünya genelinde kız çocukları daha uzun yaşıyor ve anneleri ve büyükannelerine göre 18 yaşından önce çocuk sahibi olma olasılıkları daha düşük.
• Ancak bu başarılar eşit olarak dağıtılmıyor. En yoksul hanelerden gelen kızlar, özellikle kırsal alanlardan gruplardan gelenler, çok az ilerleme kaydetti. En zengin ve en yoksul arasındaki eğitim düzeyi farkları bazı ülkelerde, özellikle ortaöğretim düzeyinde genişledi. En dezavantajlı gruplardan gelen kızlara ulaşmak için daha fazla çaba gerekiyor.
Soru: Bu süreçte eşitlik çalışmalarını geri götüren adımlar atıldı mı? Önümüzdeki yıllarda ne yaşanmasını bekliyoruz?
Ginette Azcona: Girls Goals raporumuzda sunulan veriler, ilerlemenin hızlandırılması gerektiğini gösteriyor. Bu ilerleme hızıyla, mevcut veya gelecekteki kadın ve kız çocukları için hedeflerimize ulaşamayacağız.
Örneğin, kadınlara yönelik şiddetin yaygınlığının daha fazla kabul görmesine rağmen, bu olgu kadınların ve kızların hayatlarını etkilemeye devam ediyor. Dünya çapında 15-19 yaşlarındaki ergen kızların neredeyse beşte biri, geçen yıl yakın partner şiddetine maruz kaldı.
Dijitalleşmenin kolaylaştırdığı şiddet ve taciz vakaları da artıyor. Erkekleri ve erkek çocuklarını müttefik ve mücadelede kilit aktörler olarak denkleme dahil eden müdahaleler de dahil olmak üzere, cinsiyete bağlı şiddeti ele almak için daha fazla çabaya ihtiyaç var.
• Kız çocuklarınını sağlığı ve refahı için büyük yatırımlar yapılıyor; kızlar başarılı olduğunda toplum bundan faydalanıyor. Ancak, iklim değişikliği ve çatışmalardaki artış da dahil olmak üzere küresel güçler, ilerlemeyi rayından çıkarmakla ve bazı durumlarda halihazırda elde edilen ilerlemeyi tersine çevirmekle tehdit ediyor.
"İLERLEMEYİ HIZLANDIRMAK İÇİN ÇABALARIMIZI İKİ KATINA ÇIKARMALIYIZ"
Örneğin, 2021'den beri Afganistan'da 12 yaş üstü 1,1 milyon kız çocuğu artık okula gidemiyor.
• Önümüzdeki yıllar muhtemelen toplumun kararlılığını test edecek: Kadınlara ve kızlara verilen sözlere sadık kalıp ilerlemeyi rayından çıkarmaya çalışan güçlere karşı mı duracağız? Yoksa geri çekilip 30 yıllık zorlukla kazanılmış kazanımları riske mi atacağız? Bugünün kız çocukları, yarının ve geleceğin kız çocukları gibi, eşitlik, haklar ve güçlenme talep ediyor. Daha azını hak etmiyorlar. İlerlemeyi hızlandırmak için daha önemli çabalara ihtiyaç var; çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız.
"SİZ GELECEKSİNİZ, SİZİ GÖRMEZDEN GELEMEYİZ"
Ginette Azcona, açıklamalarını şu sözlerle sonladırdı: "Dünyadaki kızlara sesleniyorum, sesinizi yükseltin ve eşit haklardan ve fırsatlardan daha azını kabul etmeyin. Siz geleceksiniz, siz bizim bugünümüzsün ve sizi görmezden gelemeyiz."
Sonuç olarak, cinsiyet eşitliğine dair 30 yıl öncesine kıyasla kazanımlar elde edilmiş olsa da 2025 yılında edinilen veriler, bir önceki yıllarda olduğu gibi her anlamda eşit bir dünya hedefine halen uzak olunduğunu ortaya koyuyor, kadınların hala birçok hak ve fırsattan mahrum bırakıldığını gösteriyor. 8 Mart'ın kutlanacak bir gün olması için dünyanın, karar alıcıların eşitlik için kararlılıkla mücadeleyi sürdürmesi gerekiyor.