Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ağzımızdaki amalgam dolgular tehlikeli mi? - Haberler | Sağlık Haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dolgu tedavileri diş hekimliğinin en sık uygulanan tedavileri arasında yer alıyor. Yapılan dolgular; özellikle diş çürükleri, travma sonucu oluşan küçük kırıklıklar veya diş yüzeyindeki bozuklukları düzeltmek için kullanılıyor. Resmi bir veri olmamasına rağmen hasta taleplerine bakıldığında en yaygın diş tedavilerinin dolgu tedavileri, kanal tedavisi, diş çekimi, diş temizliği, ortodontik tedavi ve estetik diş hekimliğini (diş beyazlatma, porselen lamina) kapsayan tedaviler olduğu belirtiliyor.

        HANGİ DOLGU?

        Dolgu çeşitleri kompozit dolgu, porselen dolgu, amalgam dolgu, cam iyonomer dolgular, kompozit-ionomer dolgular ve altın dolgular olarak ayrılıyor. Kompozit dolgu, saf seramik esaslı kompozit dolgu materyali ve porselen dolgular hem daha biouyumlu hem de estetik sonuçlar elde etmede daha başarılı bulunuyor. Bunun dışında doğru teknik ve bilgi ile uygulandıklarında uzun kullanım ömrü sağladıkları belirtiliyor. Diş Hekimi Gülcan Usal, tüm dolgu çeşitleri içerisinde amalgam dolgu oranının azımsanmayacak miktarda olduğunu söyleyerek, resmi bir veri olmamasına rağmen bu oranın yüzde 20-30 civarında olduğunu tahmin ettiklerine dikkat çekiyor.

        REKLAM

        CIVADAN GELEN TEHLİKE

        Amalgam dolguların tercih edilme nedenlerinin başında ekonomik bir seçenek olması geliyor. Bir diğer neden dayanıklı olduğuna inanılması olsa da Usal, “Kompozit dolgular amalgam dolgulara göre daha dayanıklıdır. Amalgam dolgu uygulamasının tercih edilme nedeni kolay uygulanması ve dolgu yapım süresinin kısalığıdır. Amalgam dolgunun çok fazla teknik ve yetenek gerektiren bir dolgu türü olmadığı belirtiliyor” diyor ve devam ediyor; “Amalgam dolguların içeriği yüzde 45 - 50 civadan, geri kalanı ise gümüş, kalay ve bakır gibi metallerden oluşuyor. Civa, halk sağlığı açısından bir tehdit oluşturduğu için endişe kaynağı olan bir kimyasal olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) civanın toksik etkilerini görmek için belirli bir alt değerin olmadığını ve güvenli bir dozu bulunmadığını belirtiyor. Bu nedenle amalgam dolguların ağızda bulunmaması ve varsa sökülmesi gerekiyor.”

        REKLAM

        AMALGAM DOLGUNUN HASTALIKLARLA İLİŞKİSİ

        Amalgam dolgular, kaç yıllık olursa olsun ağızda bulunduğu süre içinde cıva buharlaştırıyor. Bu dolgularda oluşan cıva buharı sürekli yayıldığı için vücutta özellikle beyin, böbrek, karaciğer, akciğer ve gastrointestinal sistemde emilip tutuluyor. Cıva buharı, dolguların sayısı ve çiğneme, diş gıcırdatma ve sıcak sıvı tüketimi gibi diğer faaliyetlerle yoğunlaşıyor. Cıva buharının ayrıca diş cıva amalgam dolgularının yerleştirilmesi, değiştirilmesi ve çıkarılması sırasında açığa çıktığı da biliniyor. Yol açabileceği bazı hastalıklar arasında alerjiler, Alzheimer, antiobiyotik direnci, Otizm spektrum bozuklukları, otoimmün bozukluklar / immün yetmezlik, kardiyovasküler problemler, kronik yorgunluk sendromu, böbrek hastalığı, Parkinson, periodontal hastalık, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlar, üreme bozukluğu ve tirodid gibi sağlık sorunları bulunuyor.

        REKLAM

        HAMİLELER İLE ÇOCUKLARIN RİSKİ

        Hamile kadınlarda cıva, bebeğe amniyon sıvısıyla ve anne sütüyle geçiyor. Hamile kadınlar ve çocukların, amalgam dolgulardan kaynaklanan cıva tehlikesine karşı duyarlı oldukları belirtiliyor. Araştırmalar bu tehlikenin rutin olarak dental amalgam cıva dolguları ile çalışan diş hekimleri ve diş hekimliği personeli için de söz konusu olduğunu gösteriyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (U.S. Food and Drug Administration - FDA) 2020 yılının Eylül ayında aşağıdaki gruplara Amalgam dolgu yapılmamasını tavsiye ediyor. Hamile kadınlar, hamile kalmayı planlayanlar, emziren kadınlar, çocuklar (özellikle 6 yaşından küçükler) Multipl Skleroz, Alzheimer hastalığı veya Parkinson gibi önceden var olan nörolojik hastalığı bulunanlar, bozulmuş böbrek fonksiyonu olanlar ile cıva veya dental amalgamın diğer bileşenlerine karşı bilinen alerjisi olanların risk altında bulunabilecekleri belirtiliyor. Amalgam dolguların, içerdikleri cıva nedeniyle çevresel zararları da olduğuna dikkat çekiliyor.

        REKLAM

        İAOMT (İnternational Academy of Oral Medicine & Toxicology)

        https://tr.iaomt.org/resources/dental-mercury-facts/

        AMALGAM DOLGU SÖKÜMÜ NASIL OLMALI?

        Amalgam dolgu sökümünün hem hasta hem de diş hekimi ve personeli için tek güvenli yolunun SMART (Safe Mercury Amalgam Removal Technique ) protokolünü uygulaması olduğu belirtiliyor. SMART Protokolü uygulanmayan sökümlerde hem hasta hem hekim fazlasıyla cıva buharına maruz kalıyor. Hasta cıva tozu ve parçacıkları yutabildiği için yüksek doz cıva riski yaşayabiliyor.

        SMART PROTOKOLÜNÜN AMAÇLARI

        •Amalgam dolguların çıkarılması sırasında cıva buharlaşmasının önlenmesi

        •Hastanın cıva maruziyetinin azaltılması ve cıva parçalarını yutmasının engellenmesi

        •Diş hekimliği personelinin cıva maruziyetinin azaltılması

        AMALGAM DOLGU SÖKÜM AŞAMALARI

        SMART Protokolüne uygun Amalgam dolgu sökümü aşamaları aşağıdaki gibi sıralanıyor:

        REKLAM

        •Hastanın kıyafetlerinin örtülmesi: Amalgam dolgu sökümü sırasında, cıva partiküllerin hastanın kıyafetlerine bulaşması tüm önlemlere rağmen mümkün olabiliyor. Bu nedenle, hastaya kendi kıyafetlerini komple örten bir önlük giydirilmesi gerekiyor. Bu önlük, cıva partiküllerini hastanın kıyafetlerinden uzak tutmaya yardımcı oluyor.

        •Hastanın saçlarının ve gözlerinin örtülmesi: Amalgam dolgu sökümü sırasında, cıva partiküllerin hastanın saçlarına ve gözlerine bulaşma olasılığı bulunuyor. Bu nedenle, hastaya saçlarını örtmek için bone ve gözlerini korumak için gözlük veriliyor. Bone ve gözlük, cıva partiküllerinin hastanın saçlarına ve gözlerine bulaşmasını önlemeye yardımcı oluyor.

        •Aktif karbonun kullanılması: Aktif karbon, cıva gibi toksik maddeleri emmeye yardımcı olan bir madde olarak tanımlanıyor. Amalgam dolgu sökümü öncesinde, hastaya aktif karbon ile ağız çalkalatılıyor. Bu, ağızda bulunan cıva partiküllerin emilmemesini sağlıyor. Hasta istemesi halinde aktif karbonu içebiliyor. Bu, cıva partiküllerinin sindirim sistemi tarafından emilmesini engelliyor.

        •Oksijen verilmesi: Amalgam dolgu sökümü sırasında, cıva buharı, tüm önlemler ile minimuma indirgense de solunmasının az da olsa mümkün olduğu belirtiliyor. Bu nedenle, hastanın burnuna “nazal sond” ile oksijen veriliyor. Bu, hastanın cıva buharının zararlı etkilerinden korunmasına yardımcı oluyor.

        REKLAM

        •Hastanın yüzünün örtülmesi: Son olarak hastanın yüzü bir örtü ile komple örtülüyor. Bu, açıkta kalan yanak, alın gibi bölgeleri korumak için yapılıyor. Böylelikle Amalgam sökümüne başlamadan önce hastanın her yeri komple örtünmüş ve korunmuş oluyor.

        •Hastanın ağız içi izolasyonu: Amalgam dolguların çıkarılması sırasında, ağız ortamının izolasyonu “Rubberdam” adı verilen lastık örtü ile sağlanıyor. Bu, cıva parçalarının hastanın ağız içine geçmesini engelleyerek hastanın yutmasının önüne geçiyor.

        •Amalgam dolgunun vakumla çekilmesi: Amalgam dolguların çıkarılması sırasında, dolgu parçacıkları ve cıva buharı özel vakum başlığı (CleanUp) ile havaya karışmadan çekiliyor. Bu, cıva buharının solunmasını ve partiküllerin havaya sıçramasını önlüyor.

        •Pasif havalandırma: Amalgam dolguların çıkarılması sırasında, oda havalandırmasının da sağlanması gerekiyor. Bu cıva buharının ortamdan uzaklaştırılmasını sağlıyor.

        •Amalgam dolgunun çıkarılması: Amalgam dolguların çıkarılması sırasında, dolgunun mümkün olduğunca özel Amalgam frezleri ile az kesilerek büyük parçalar halinde ve bol su ile soğutarak çıkartılması gerekiyor. Bu, dolgunun daha az cıva buharı çıkarmasını sağlıyor.

        AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN CİVA HAMLESİ

        Diş Hekimi Gülcan Usal
        Diş Hekimi Gülcan Usal

        AB cıva düzenlemesi, insan sağlığını ve çevreyi cıvanın olumsuz etkilerinden korumak amacıyla 2013 yılında imzalanan uluslararası bir anlaşma olan Minamata Sözleşmesini aktaran temel AB araçlarından biri olarak değerlendiriliyor. 2017 yönetmeliği, birincil madencilikten atık imhasına kadar cıvanın tüm yaşam döngüsünü kapsamakta olup, AB'nin cıva ve cıva katkılı ürünlerin kullanımını, üretimini ve ihracatını zaman içinde sınırlama ve aşamalı olarak kaldırma yönündeki nihai hedefine katkıda bulunuyor. “Temmuz 2023'te komisyon, AB'nin sıfır kirlilik hedefine uygun olarak AB'de kalan cıva kullanımını ele almak için yönetmeliğin hedeflenen bir revizyonunu önerdi” diyen Diş Hekimi Gülcan Usal devam ediyor; “Önerilen değişiklikler, diş tedavisi için diş amalgamının ve bazı cıva katkılı lamba türlerinin kullanımının, üretiminin ve ihracatının tamamen yasaklanmasını gerektiriyor. Mevcut kurallar, 15 yaşın altındaki çocuklarda ve hamile veya emziren kadınlarda diş tedavisinde amalgamın kullanımını yasaklasa da, bu yeni yasak AB'deki herkesi kapsayacak şekilde genişletilecek. Konsey, Komisyon'un önerdiği gibi 1 Ocak 2025'ten itibaren diş amalgamı ihracatı yasağını sürdürürken, 1 Ocak 2027'den itibaren AB'de üretim ve ithalatın yasaklanmasını kabul ediyor. Lamba türüne bağlı olarak 1 Ocak 2026 ve 1 Ocak 2028'den itibaren cıva içeren altı lambanın daha üretimi, ithalatı ve ihracatı yasaklanacak.”

        KAYNAK: https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2024/01/30/mercury-council-ready-to-start-talks-with-parliament-to-completely-phase-out-mercury-in-the-eu/

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ