AK Parti Sözcüsü Çelik'ten açıklamalar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Konuşmasında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in ölümüne değinen Çelik, "İsmini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran, İslam'ı istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı son bulmuş oldu" dedi. Daron Acemoğlu'nun Nobel'i kazanması hakkında da açıklama yapan Çelik, "Nobel ödülü kazanan sayın Daron Acemoğlu'nu tebrik ediyoruz. Aldığı ödül, yaptığı bilimsel çalışmalar, kendisinin bilimsel çalışmalarına yapılan atıflar ayrıca takip edilmesi gereken konular" ifadelerini kullandı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN ÖLÜMÜ
"Terörist başının ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmek, çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronluğunu yaptığını net şekilde göstermektedir. Terörist başı Fethullah Gülen büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı. Bugün de bütün suç ve cinayetleriyle bu dünyayı terk etti.
Bu zihniyetle aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır bu örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde aynı cinayet şebekesini işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde faaliyetler yürüttüğünü ve kendilerince uygun fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz.
"KÖTÜLÜK ABİDESİNİN HAYATI SON BULMUŞ OLDU"
Emperyalist projelerin taşeronluğunu yapmış bir şahıstı. Bu dünyayı terk etmiş oldu. Şimdi yaptıkları açıklamaları gördükçe aynı ihanet ve cinayet şebekesini sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz. 15 Temmuz'dan sonra kimler tarafından himaye edildiklerini daha net bir şekilde görmüş olduk. Kurdukları ağların üstüne gitme noktasında Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla birçok odakları tahrip edildi. İsmini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran, İslam'ı istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı son bulmuş oldu.
DARON ACEMOĞLU'NUN NOBEL'İ KAZANMASI
Nobel ödülü kazanan sayın Daron Acemoğlu'nu tebrik ediyoruz. Aldığı ödül, yaptığı bilimsel çalışmalar, kendisinin bilimsel çalışmalarına yapılan atıflar ayrıca takip edilmesi gereken konular. Bir istikrar örneği olarak 23. bütçemizi yarın Meclisimize sunmuş olacağız. Türkiye'nin bütçelerini yapma şeklindeki siyasi hikayemiz 23. bütçeyle taçlanmış olacak ve yarın bu süreç başlamış olacak.
İSRAİL'İN GAZZE VE LÜBNAN'DAKİ SALDIRILARI
Geçen gün Mescid-i Aksa'ya dönük saygısızlık gerçekleşti. Bu katliam ve soykırım şebekesinin insanlık dışı kişiler olduğu, canavarca hislerle hareket ettiği net şekilde görünüyor. ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi 'İsrail, Filistin'e gıda ve ilaç yardımını durdursa bile biz ona silah vermeye ve destek olmaya devam edeceğiz' diyor. Nitekim geçen Şansölye'nin ziyareti vesilesiyle Almanya'nın tavrını da gördük.
Bu yayılmacı ve saldırgan politikanın durmayacağı gözüküyor. Buna silahla destekle olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu durdurmayanlar yarın kendi halklarının daha büyük tepkisiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettiği cezayı alacaklardır.
"İNSANLIK DEĞERLERİ İLE SİYONİZM KARŞI KARŞIYADIR"
Liderlerin dik duramaması Cumhurbaşkanımızın kararlı tavrını gerçekleştirememeleri büyük problemdir. Geçen Macron öylesine kampanya ile karşı karşıya kaldı ki, neredeyse antisiyonizm antisemitizm demeye getirdi. Nitekim Netanyahu hükümeti Macron hakkında hukuki girişim başlatacaklarını söyledi. Bugün insanlık değerleriyle siyonizm karşı karşıyadır. Herkes tarihteki safını ya insanlık değerlerinden ya da bu siyonist saldırganlıktan yana duracaktır.
YENİDOĞAN ÇETESİ
Yenidoğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündem ve gelişmeleri ve bu şebekeye dönük her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Sağlık Bakanlığımız, İçişleri ve Adalet Bakanlığımız tam koordinasyon içinde. Bu çetenin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerin bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanımız sonuna kadar ve tavizsiz şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi konusunda tutumunu ortaya koydu. Bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı, cezaları almaları için gayret göstereceğimizi ifade ediyoruz.
FRANSIZ ŞİRKETİ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA
Fransız şirketinin gerek PKK gerek DEAŞ terör örgütlerini desteklediği haberler vardı. Fransa'daki savcıların ifadesinde Fransız istihbaratının bilgisi dahilinde bunları yaptığı ifade ediliyordu. Bütün bunlar yargı faaliyeti haline gelmiştir. Çatışmaları körükleyenlerin ceza almaları gerektiren süreç devam etmektedir. Bölgedeki kirli ilişkilerin, bölgeye dönük kasıtlı faaliyetlerin ortaya çıkması bakımından örnek teşkil etmektedir. Birilerinin terör örgütleri üzerinden iş yürütmesi tablosunun somut örneğidir.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN RUSYA'YA GİDİYOR
Çarşamba günü sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya, Kazan toplantısı olacak. Türkiye'nin şimdiye kadar ki, geleneksel ittifakları, tarihsel yürüyüşü korunurken ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından da Türkiye'nin dünyanın her türlü platformda yer alması baştan beri ilan edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın temasları önümüzdeki dönem için yol gösterici olacaktır.
RİZE'DEKİ AÇILIŞ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
"Rize'deki açılışa katılma olayıyla ilgili olarak oraya katılan belediye başkanlarımız ve yöneticilerimiz hakkında disipline sevk işlemi yapılmıştır ve süreç kurul tarafından takip edilmektedir. O konudaki gelişme şimdilik bu noktadadır."
SORULAR VE YANITLAR
(Yenidoğan çetesi) "Bu iddiaların hepsi ayrıntılı biçimde inceleniyor. Bunlar çeşitli vatandaşlarımız ve sağlık çalışanları tarafından dile getiriliyor. Hepsi en ayrıntılı şekilde inceleniyor. Vardığımız sonuçları muhakkak surette kamuoyuyla paylaşacağız. Bu vahşet örneği dolayısıyla başka alanlarla ilgili olarak da gündeme geldi. Birçok alanda acaba burada da böyle bir şey var mıdır şüpheler gündeme gelmiştir. Bir yandan gerçekten pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük fedakârlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekûn töhmet altında da bırakacak ifadelerden kaçınmak gerekir. Vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var. Bu konuyu son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. Bizim aynı şekilde Cimer'e geldiği gibi partimize gelen ihbar söz konusu olduğunda bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz."
Doğrusunu yanlışını ayırt etmeyip ilgili makamlara ileterek en ayrıntılı şekilde bakılmasını sağlayacağız. Günlerdir bizi uyutmayan diyalog ve tablolar ortaya çıktı. Vatandaşımızdan gelen her ihbarı muhakkak surette takip ediyoruz. Çıkarsa bunu paylaşırız, üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum.
Muhalefetten de bazı teklifler geliyor. Burada topyekûn suçlamaya gitmeksizin ortaya konulan her şeye bakıyoruz. Denetim sisteminin bu olaylarla ilgili olarak yeniden güncellenmesi ve daha da güçlü hale getirilmesi, sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının tam zıddında ölüm şebekesi kurmuş çetesi dünyada da gündeme geliyor. Bunlarla ilgili yeni mekanizmalar kuracağız. Vatandaşlarımızın gösterdiği infial son derece haklıdır. Biz bunlarla mücadele konusunda acımasız olacağız dediğimizde cümle yanlış yere gidiyor. En yüksek kararlılığı göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya konulan tüm teklifleri değerlendireceğimizi ifade etmek isterim."
(Neçirvan Barzani'nin ziyareti) "Irak'ın toprak bütünlüğü ve istikrarını savunmak konusunda güçlü bir irademiz var. Burada hem merkezi hükümetle hem Kuzey Irak'taki yönetimle terörle mücadele ve PKK'yla mücadelede görüşlerimizin daha da yakınlaştığını gördük. KYB'nin yanlış bir yönde hareket etmesi problemdir. Biz KYB yetkililerine şunu söylüyoruz; Türkiye'ye karşı faaliyet yürüten unsurlarla yanyana durmasınlar. Bu hassasiyetleri koruma bakımından Neçirvan Bey'in ziyareti önemlidir. Yerinde ve verimli bir ziyaret olarak gerçekleşmiştir."
"TÜRKİYE'DE İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMELİYİZ"
Burada net bir şekilde ifade edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışından sonra sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamaları iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden. Bölgede ve diğer gelişmeleri birlikte okuduğumuzda Türkiye'de iç cephenin korunması herkes için bir sorumluluk olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin meşruiyet alanından taviz sözkonusu değildir. Terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak terörle aralarına mesafe koymaları, Türkiye partisi olmalarına dönük faaliyettir. Çözüm sürecinde yapılan devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak gücünü kullanılması, terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi.
Sayın Cumhurbaşkanımız 'ülkeyi terk etmeleri yetmez silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler' demiştir. Terör nihayetinde insanlık suçudur. Türkiye'de siyasal katılma yolları açıktır. Terörün hiçbir meşruiyeti ve mazereti zaten sözkonusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramı Türkiye'nin temel değerleri ve hassasiyeti etrafında daha doğru, kararlı hareket etme, Türkiye'nin demokrasisi, Cumhuriyetin kazanımlarını daha güçlü şekilde koruma davetidir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir.
Sayın Bahçeli terörist başına 'Türkiye'ye hizmet etmek istiyorsan silah bırakmalarını söyle' dedi. Bunu İYİ Parti Genel Başkanı sayın Müsavvat Bey çarpıttı. Terörle bir pazarlık sözkonusu değildir. Türkiye'nin içindeki siyasetin de bu t emel hassasiyetler etrafında konsolide olmasına dönük bir çağrıdır. Sayın Özgür Özel de bir tarafından tutup, başka türlü ifadeler kullanmış. Muhalefetteki diğer partilerden de başka türlü ifadeler geldi. Hem Cumhurbaşkanımızın hem Devlet Bey'in ifadeleri açıktır.
Birileri şunu da söylüyor, yakından takip ediyoruz. Bölgesel gelişmeler olunca hükümetle, Cumhur İttifakı içeride sıkıştı, bunun için hamle yapıyor deniyor. Herhangi bir sıkışma sözkonusu değildir. Türkiye'ye dönük olarak kötü niyet besleyen herkesle hazırlıklarımız da kuvvetimiz de vardır. Atatürk'ten bugüne kadar iç bünyemizi güçlü tutalım çağrıları yapılmıştır, bu çağrıları da o şekilde değerlendirmek gerekir."
(Özel'in 29 Ekim resepsiyonu açıklaması) "Burada sayın Özel 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü'nde olsun derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin yapılması Atatürk'ün mirasına aykırı olarak ifade ediyor. Aynı zamanda külliyenin, milletin evini olumsuzlayan tavır içine giriyor. Devlet hayatımızda, bin yıllık tarih perspektifinden baktığımızda devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olmuştur. Bu çerçevede gelişen ihtiyaçlarına göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel'in ifadeleri son derece yanlıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra külliyenin yapılmasının ne kadar gerekli olduğu görüldü. Bin yıllık devlet hayatımız içinde bu şekilde farklı mekanlar kullanılmıştır. Bu mekanları birbirine kavga ettirmek maalesef sayın Özel'e nasip oldu, kötü bir nasip, nasipsizlik aslında. Cumhurbaşkanımız Atatürk'ün mirasını korumak için bazı faaliyetlerini Çankaya'da yapmıştır. Resepsiyonlara katılım çok yüksek oluyor. Bu çerçevede 29 Ekim resepsiyonu milletin evinde gerçekleşcektir. Sayın Özel'in şart koşması siyaseten absürd bir yaklaşım olmuştur.
(Özel'in Selahattin Demirtaş'ı ziyareti) "Burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez. Yapılan açıklamaların ortak noktası var. Hükümete çağrı yaparken, hükümeti hukukun üstünlüğünü saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin öncelikle terör örgütüyle ilgili ne düşündüklerini açıklaması lazım. Kobani olaylarında yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmesinden kimin bahsettiğini biliyoruz. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür. Bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş ama terör örgütüne karşı bir şey söylenmemiş. Hem ziyaret edenin hem ziyaret edilenin cümlelerinde bu söylenmemiş. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere terörist başının heykelini dikmek yaklaşımı başta olmak üzere bunların yanlışlıkları konusuda sayın Özgür Özel'in bir şeyler söylemesi, PKK terör örgütüne karşı net bir tutumu söylenmesi ve bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek sayın Özel'in konuşmasında, bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya konuluyor. Bu da tek millet prensibinden bizim açımızdan aykırıdır. Biz ikinci sınıf vatandaş olgusunu kabul etmiyoruz. Bütün Kürt vatandaşlarımızı kast ederek 'kendilerini eşit hissedene kadar' diyor sayın Özel. Biz bu düzenlemeleri yaparken karşımızdaki en sert blok CHP'ydi. CHP'nin o zamanki yöneticileri bütün düzenlemeler yapılırken askeri ve yargı vesayetini kışkırtmak istiyordu. Başörtüsü sözkonusu olduğunda bu sorunun en büyük siyasi destekçisi CHP'ydi. Sorunu çözdükten sonra aradan yıllar geçti sayın Kılıçdaroğlu çıkıp 'bu konuyu çözeceğiz' dedi. Halbuki biz bu konuyu çözerken de karşımızda olanların başında sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar. Şimdi bu sorunu çözmüşüz, sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor gecikmiş bir tarih okuması olarak. Bu da gerçekten anokronik bir durum."
"NETANYAHU 'BÖLGE HARİTALARI DEĞİŞECEK' DEDİ"
"Olaylar gerçekleşirken güvenlik konularından bahsetmeden Netanyahu 'bölge haritaları değişecek' dedi. Arkasından 'devir koridorlarında kararlıyız' dedi. Daha geçen gün İsrail Maliye Bakanı, 'Ürdün, Suriye, Lübnan'ı içine alan büyük İsrail'i kurmak istiyoruz' dedi. Siyonistlerin 'Büyük İsrail' dediği coğrafyayı üzerine koyun, Türkiye topraklarının bir kısmına musallat olmayı içermektedir. Şu anki İsrail'in Nazi Dışişleri, sapkın Maliye Bakanı tarafından ifade edilen tehditlerdir. Bir tek Türkiye'nin içindeki muhalefet partisi çıkıp 'İsrail bizim için tehdit teşkil etmiyor' diyor. Hiçbir analiz, değerlendirme yok, bölge dinamikleriyle ilgili okuma yok. İsrail'in askeri hareketleri, siyasi denklem düzenleme çabaları yok.
İsrail Cumhurbaşkanı bunu ifade ediyor. Biz de şunu söylüyoruz, bölge haritaları değişecek ne demek? Soykırım şebekesinin başı bunu diyor. David koridorunu kuracağız diyor. İsrail Maliye Bakanı 'Büyük İsrail'i kuracağız' diyor. Bütün bunlar tehdit teşkil etmiyorsa ne teşkil ediyor? Bu bütün bölgenin altüst olması demektir. İsrail'den yapılan açıklamaları takip ettiğinizde İran'ın nükleer ve petrol tesislerini vuracaklarını söylüyorlar. Buna karşı net cümle kuran ülkelerden biri ABD. Onlar bile nükleer tesis vurulmasının ortaya çıkaracağı insani felaketin simülasyonlarına baktığınızda nasıl bir insani, siyasi, askeri tehdidin farkındalar. Bizdeki muhalefet partisinin sözcülerinin hiçbir tehdit değerlendirilmesi ve analiz yapılmaksızın 'böyle bir şey sözkonusu değildir' demesi bilinçsizliktir.
Sembolik olarak ismi Netanyahu'nun yanına yazılmıştır dedim. Büyük bir ihanet ve cinayet şebekesinin mimarıydı. İhanet ve cinayet şebekelerinin üyeleri büyük güçler tarafından kullanırlar. Sonrasında gömülecek mezar bulamazlar. Bugün itibarıyla bizdeki bazı medya organlarında bile terörist başından bahsedilirken daha ince cümlelerin kullanılması, zannediyorum RTÜK de bununla ilgili açıklama yaptı. Birtakım gruplardan iyi dilek temennisi anlamına gelen cümleler kullanılması. Bu millete ihanet etme örgütünün birtakım hastalıklarının başka yerlere nasıl bulaştığını göstermesi açısından ibretlik olmuştur.
Bu ihanet gruplarının birden çok şapkası vardır. Genelde başka dini yapılara da ait olsalar, diyalog gibi kavramlar üzerinden ilerliyor. Türkiye'nin yaşadığı tecrübe herkese örnek olsun. Bunlar tarihimizin gördüğü en acımasız en hain ihanet şebekesi. Bunun başındaki kişi ülkemize ihanet edenlerin en başında gelen kişiydi. Türkiye demokrasisini bunlara karşı korumuştur. Milletin haklarını korumuştur. En ufak insan haklarında hassasiyeti olanların bu konulara hassas olması gerekir."