FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümü ile örgüt içindeki kavga büyüdü
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü ile birlikte örgüt içinde bir süredir başlayan kavganın derinleştiği ifade ediliyor. Son tartışma konusunun cenazenin nereye defnedileceği üzerinden yürüdüğü belirtiliyor. Ama örgüt içinde deyim yerindeyse asıl kıyameti koparacak konu yeni liderin kim olacağı ve devasa boyuttaki servetin nasıl yönetileceği…
15 Temmuz hain darbe girişimin mimarı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından örgütün üst yönetiminde panik havasının hakim olduğu ifade ediliyor. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre elebaşının öldüğünün duyurulup duyurulmaması konusunda örgüt içinde büyük tartışmalar yaşandı.
Fetullah Gülen’in hastalıklarının ağırlaşmasına neden olan ilaçları veren yanındakiler, haberin saklanamayacağı kararına vardı.15 Temmuz hain darbe girişimin mimarı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından örgütün üst yönetiminde panik havasının hakim olduğu ifade ediliyor. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre elebaşının öldüğünün duyurulup duyurulmaması konusunda örgüt içinde büyük tartışmalar yaşandı. Fetullah Gülen’in hastalıklarının ağırlaşmasına neden olan ilaçları veren yanındakiler, haberin saklanamayacağı kararına vardı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in sağlık durumunun ağır seyrettiği, akıl sağlığının yerinde olmadığı biliniyordu. “Uzun Cevdet” lakaplı kara kutusu olan Cevdet Türkyolu’nun, örgüte para yardımlarının kesilmemesi için Fetullah Gülen’e sağlıklı gibi görünmesi adına ilaç verdiği, örgütteki dağılmayı engellemek adına daha önce çekilen videoları yeniymiş gibi yayınlandığı ortaya çıkmıştı. Hatta Cevdet Türkyolu, hem Fetullah Gülen’i hem de örgütün parasını kendine göre yönetebilmek için örgüt elebaşını Pensilvanya’daki çiftlikten kaçırıp, damadının evine götürdüğü de tespit edilmişti.
Örgüt elebaşının ölümü örgüt içindeki mücadeleyi ateşe çevirdi. Örgüt liderinin nereye gömüleceği, namazı kimin kıldıracağı ve cenazeye kimlerin katılacağı tartışma konusu oldu.
Güvenlik kaynaklarının aktardığına göre Cevdet Türkyolu, cenazenin kendi kontrolünde bir an önce defnedilmesini istedi ancak örgütün yaşlıları Avrupa’dan geleceklerin beklenmesi kanaatini bildirdi. Cevdet Türkyolu’nun, bu yüzden göstermelik bir cenaze töreni düzenleyip, cenazeyi kaçıracağı yönünde haberler de ortaya atıldı.
Örgüt içinde Fetullah Gülen’i Said Nursi gibi bir havaya sokmak isteyenlerin de çoğunlukta olduğu ifade ediliyor. Bu kapsamda mezarın bilinmemesi konusunda örgüt içinde ortak bir kararın olduğu da belirtiliyor. Cenazenin çok az sayıda insanın katılımı ile kılınıp, son ikamet ettiği Cevdet Türkyolu’nun damadının evinin arazisi içindeki ormanlık alanda defnedilmesi planlanıyor. Bu şekilde mezarın güvende olacağı düşünülüyor ancak Cevdet Türkyolu’nun cenazeyi kaçırma ihtimalinin olması da örgütün diğer güç odaklarını endişeye sevk ediyor.
Örgüt içinde meydana gelen bölünmeler çok uzun zamandır biliniyordu. Fetullah Gülen ölünce kimin başa geçeceği, örgütün sahip olduğu parayı kimin yöneteceği ile ilgili büyük kavgalar yaşandığı ortaya çıkmıştı.
Elebaşının ölmesi ile gücü elinde tutmaya çalışan Cevdet Türkyolu’nun heyet içindeki yaşlılar tarafından istenmediği de ifade ediliyor. Kontrolsüz bir şekilde zenginleştiğine dikkat çekilen Cevdet Türkyolu’nun etkisizleştirilmesi için örgüt içinde kulislere de işaret ediliyor. Örgüt servetinin büyüklüğü de örgüt içindeki üst kademelerin bir başka kavga konusu.Üst kademelerde yer alan isimler paranın kontrolünü eline geçirmek istiyor. Ancak, paranın büyük bölümünün kontrolü, Fetullah Gülen’in sağlık durumunun kötüye gitmesi ile onu kontrolü altına alan Cevdet Türkyolu’nda. Cevdet Türkyolu’nun parayı kendi hiziplerini kontrol altında tutabilmek için kullandığı belirtiliyor.
Örgütün yönetim kadrosundaki diğer isimlerin de Cevdet Türkyolu’nun paranın kontrolünü elinde tutmasından şikayetçi olduğu belirtiliyor. Örgütün Avrupa ayağını yöneten Abdullah Aymaz’ın, ABD ayağını yöneten Cevdet Türkyolu ve yanındaki Mustafa Özcan’ın etkisini kırmak için yoğun bir çaba sarf ettiği biliniyor. Aymaz’ın gerekirse “Avrupa ayağı olarak örgütten ayrılma” bahanesi ile ABD tarafını tehdit ettiği de ifade ediliyor. Yine güvenlik kaynaklarının edindiği bilgilere göre örgüt içinde gücü elinde tutmak isteyenler arasında suikastlara kadar varacak sert kavgalardan söz ediliyor.
Örgüt içinde yer alan Mustafa Yeşil, Ali Ursavaş, Barbaros Kocakurt, Talip Büyük, Bilal Karaduman ve İsmail Cingöz, Abdullah Aymaz ile hareket ediyor.
Bu isimlere karşılık kapatılan Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, İsmet Aksoy, Adem Kalaç, Naci Tosun, Muhammed Çetin de Cevdet Türkyolu ve Mustafa Özcan ile hareket ediyor.
Örgüt içindeki bu ayrışmanın Avrupa ve ABD ayrışması olarak gerçekleşeceği, Afrika ülkelerindeki faaliyetlerin Avrupa etkisinde kalacağı, Asya ülkelerindeki faaliyetlerin ise ABD tarafından kontrol edilmesine yönelik değerlendirmeler de yapılıyor.
Öte yandan Mustafa Özcan ismi de örgütün uzun bir süre “ikinci adamı” olarak biliniyordu. 1975 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde vaizliğe başladı, 1977'de müftü yardımcısı olarak atandığı İzmir'de elebaşı Fetullah Gülen ile tanıştı. O tarihten itibaren de Özcan, örgüt hiyerarşisinde önemli bir yer tuttu. 1992'de vaiz olarak görevlendirildiği Kartal'da aynı zamanda örgütün "İstanbul imamlığı"nı yaptı. Daha sonra "hususi hizmetler" kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamlığı, ardından Balkan ülkeleri imamlığına getirildi. Sık sık Pensilvanya'ya giderek örgüt elebaşının talimatlarını alan Özcan, Gülen'in ilk öğrencilerinden olmasının avantajıyla 2003'te "Türkiye imamı" oldu. Kumpas davalarındaki rolü ortaya çıkan Özcan’ın adı çeşitli iddianamelerde ve örgüt şemalarında “ikinci adam” olarak yer almıştı.
Elebaşının ölümü ile örgüt içindeki liderlik ve servet paylaşımı ile ilgili kavganın ve çözülmenin nereye varacağı da yakından takip edilecek konular arasında yer alacak gibi gözüküyor.