İşte Nuri Bilge Ceylan'a göre 21. yüzyılın en iyi 10 filmi
The New York Times gazetesi geçen ay 500'den fazla yönetmen, oyuncu ve sinema sektörü çalışanına 21. yüzyılın en iyi filmini sordu. Aralarında Pedro Almodovar, Bong Joon Ho, Mel Brooks, Luca Guadagnino, Benny Safdie, John Waters, Celine Song gibi usta yöntmenlerin, Brian Cox, Bryce Dallas Howard, Julianne Moore, John Turturro, Cassey Affleck, Daniel Brühl gibi oyuncuların da bulunduğu isimler 21. Yüzyılın En İyi 10 Film' listelerini okurlarla paylaştılar. The New York Times için 21. yüzyılın en 10 filmini seçenler arasında 'Kış Uykusu' filmiyle Altın Palmiye kazanan usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan da vardı. İşte Ceylan'a göre 21. yüzyılın en iyi 10 filmi...

ABOUT ENDLESSNESS (SONSUZLUK ÜSTÜNE-2019)
Yön: Roy Andersson
2019 yılında, 76. Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen dalında Gümüş Aslan About Endlessness için sinema sitesi Rotten Tomatoes'te şu ifadeler kullanılıyor: "Sonsuzluk Üstüne'de yazar-yönetmen Roy Andersson ebediyen insani olan her şeyin bir kaleydoskopunu, varoluşun kırılganlığına dair sonsuz bir hikâye sunuyor..."

NO COUNTRY FOR OLD MEN (İHTİYARLARA YER YOK-2007)
Yön: Coen Biraderler
Cormac McCarthy'nin aynı adlı romanından Joel-Ethan Cohen biraderler tarafından sinemaya uyarlanan 'İhtiyarlara Yer Yok' avcıyken av durumuna düşen bir adamın öyküsünü anlatıyor. En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar alan filmde Javier Bardem'in canlandırdığı ve kendisine 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' dalında Oscar ödülü getiren, kötü adam Anton Chigurh (ve saçları) sinema tarihinin en ikonik kötü adamlarından biri olarak kabul ediliyor.

OSLO, AUGUST 31ST (OSLO, 31 AĞUSTOS-2011)
(Yön: Joachim Trier)
Film kaldığı rehabilitasyon merkezinden, iş başvurusunda bulunmak, çocukluğunu geçirdiği Oslo'da eski arkadaşları ve ailesiyle yeniden bir araya gelmek için izi alan uyuşturucu bağımlısı Andres'in bir gününü anlatıyor. Usta sinema yazarı Roger Ebert, film için şunları söylüyor: "Oslo, 31 Ağustos, sessiz sedasız, derinden, izlediğim en gözlemci ve sempatik filmlerden biri... Ne kadar hüzünlü ve gerçek bir film..."

HORS SATAN (2013)
(Yön: Bruno Dumont)
Fransız Opal Sahili'nde küçük bir köyde geçen filmde, yolda olan bir adam, istismara uğramış genç bir kadınla karmaşık ve şaşırtıcı bir ilişki kurar. Bu ilişki, her iki karakterin de geçmişlerindeki yaralarla yüzleşmelerine neden olurken, insan doğasının karanlık ve aydınlık yönlerini keşfetmeye odaklanır. The Guardian'dan Peter Bradshaw film için şunları söylüyor: "Bruno Dumont'un her zamanki gibi, vizyoner, radyoaktif ışıltı etkileyici yönetmenliği o kadar akıcı, sinir bozucu ve sürükleyici ki; tamamen eşsiz..."

SILENT LIGHT (SESSİZ IŞIK-2007)
(Yön: Carlos Reygadas)
Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü alan filmde ailesiyle gösterişsiz ve mütevazı bir yaşam sürmekte olan Johan'ın, Marianne isimli bir kadına aşık olması, yıllardır sürdürmekte olduğu bu düzeninin sarsılması sonrasında yaşananları anlatıyor. Yönetmen Carlos Reygadas filmin çıkış fikrini şöyle açıklıyor: "Çok sevdiğiniz ve sizi hâlâ seven birini sevmeyi bırakmak dürüst, doğru, cesur veya meşru bir davranış mıdır? Bu duygularla karşılaştığınızda ne yaparsınız?.."

THE DEATH OF MR. LAZARESCU (BAY LAZARESCU'NUN ÖLÜMÜ-2005)
(Yön: Cristi Puiu)
Korkunç baş ağrıları ve mide krampları nedeniyle acı çeken Bay Lazarescu bir ambulans çağırır. Bükreşteki hastaneler arasında bilgisiz doktorlar, yanlış teşhislerle dolu, çektiği acılardan daha acı verici bir yolculuk başlar. Cannes Film Festivali'nde 'Belirli Bir Bakış' bölümünden ödülle dönen film için Variety’den Jay Weissberg şunları söylüyor: “İki buçuk saatlik titrek el kamerası görüntüleri, Cristi Puiu'nun yönetmenliğinde beklenmedik şekilde büyüleyici bir hal alıyor.”

THE TURIN HORSE (TORİNO ATI-2011)
(Yön: Bela Tarr-Agnes Hranitzky)
Nietzsche, bir arabacının atını kırbaçladığını gördükten sonra olay yerine koşmuş, ata sarılmış ve yere yığılmış; bir daha da iyileşememiş. Torino Atı arabacının, ailesinin ve atının başına gelenlerin hikâyesini anlatıyor... Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı Ödülü alan film için Los Angeles Times'tan Betsy Sharky şunları yazıyor: "Macar usta Béla Tarr'ın çarpıcı bir güzelliğe sahip ve fazlasıyla iddialı Torino Atı, hem tanımlanması kolay hem de imkânsız bir film..."

UNCLE BOONMEE WHO CAN RECALL HIS PAST LIVES (AMCAM ÖNCEKİ HAYATLARINI HATIRLIYOR-2010)
(Yön: Apichatpong Weerasethakul)
Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan film böbrek yetmezliği nedeniyle ölmek üzere olan Boonmee Amca'nın öyküsünü anlatıyor. Akrabalarıyla bir aradayken karısının hayaleti ve artık yabancılaştığı oğlu bir orman yaratığı olarak kendisine görününce Boonmee Amca geçmişi hatırlar ve gizemli bir mağaraya doğru yola çıkar. Roger Ebert'in filmle ilgili görüşü şöyle: "Yaşayanları ziyaret eden hayalet fikrine açıksanız, hatta hayal gücünüz varsa, bu film muhtemelen merak uyandırıcı ama bir o kadar da şaşırtıcı bir deneyim olacaktır..."

UNKNOWN PLEASUREs (BİLİNMEYEN ZEVKLER-2002)
(Yön: Jia Zhangke)
Çin'de ekonomik ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir dönemde iki işşiz genç, hem kişisel arzularıyla hem de içinde bulundukları koşullarla mücadele ederken, kendi yollarını bulmaya çalışııyorlar... Film British Film Institute'ün internet sitesinden şöyle tanıtılıyor: "Bilinmeyen Zevkler hoşnutsuz gençliğin dokusal bir incelemesi olup, Peter Matthews'a göre taşralı bıkkınlığın incelikli bir incelemesidir..."

ZAMA (2017)
(Yön: Lucrecia Martel)
Antonio di Benedetto'nun aynı adlı romanından uyarlanan filmde 18. yüzyılda Güney Amerika'da doğan ve İspanyol Kraliyeti'nin bir görevlisi olan Zama, kraldan bir terfi mektubu beklerken her şeyini kaybettiğini fark eder. Son bir ümitle Vicuna Porto isimli, varolup olmadığı bilinmeyen efsanevi bir kanun kaçağının peşine düşer… IndieWire'dan Ben Croll film için şunları yazıyor: "Varoluşsal bir sanat eseri olarak Zama, ciddi bir başarı olarak öne çıkıyor. Ancak bu, en sofistike sinemaseverlerin bile 'Az önce ne gördüm acaba?' diye düşünerek salondan çıkarken sendelemesini engelleyemeyecektir."