Endişe, hayatınızı ele geçirmesin: Anksiyetenin en yaygın belirtileri nelerdir?
Sürekli kaygı, odaklanma güçlüğü, uykusuzluk… Bunlar sadece stres değil, kronik anksiyete bozukluğunun sinyalleri de olabilir. Peki, hangi belirtiler alarm veriyor? İşte detaylar...

Anksiyete bozukluğu, çoğu zaman fiziksel bir hastalık sanılmaktadır. Oysa çarpıntı, mide bulantısı ya da nefes darlığı gibi belirtiler, kaygı bozukluğunun bir işareti olabilir.
UYARI: Haberde yer alan bilgiler kesin teşhis için yeterli değildir. Bunun için, herhangi bir belirti durumunda ilk olarak uzman bir doktora başvurun!
ANKSİYETE NEDİR?
Anksiyete, mevcut olmayan ancak algılanan gelecekteki olası tehditler için yoğun kaygı ve kaygı duymaya neden olan psikiyatrik bozukluktur. Genellikle herhangi bir stres unsuruna karşı gelişen anksiyete, huzursuz ve gergin hissetme, çarpıntı ve terleme gibi fiziksel ve duygusal semptomlarla karakterizedir.
ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ TÜRLERİ
1. OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (TAKINTI BOZUKLUĞU)
Obsesif kompulsif bozukluk, kişinin istemeden aklına gelen ve rahatsız edici düşüncelerle baş etme çabası içinde tekrar eden davranışlar sergilemesidir. Bu düşünceler kişide yoğun bir kaygı yaratır. Örneğin, el yıkama, kapı kilidini kontrol etme ya da ocağın açık olup olmadığını defalarca kontrol etme gibi davranışlar gözlemlenir. Bu ritüeller gerçekleştirilmediğinde kaygı artar ve kişi günlük yaşamında zorlanır.
2. PANİK ATAK
Gerçekte hayati bir tehdit olmamasına rağmen yoğun korku ve endişeyle ortaya çıkan ataklardır. Panik atak geçiren kişiler çoğu zaman kalp krizi geçirdiğini ya da bayılacağını düşünür. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Ataklar genellikle kısa süreli olsa da oldukça sarsıcı olabilir.
3. TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Ağır bir travmatik olay sonrasında yaşanan duygusal ve fiziksel tepkilerdir. Kişi yaşadığı travmayı tekrar tekrar zihninde canlandırır, kabuslar görebilir, uyumakta güçlük çekebilir. Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin gündelik hayatını derinden etkileyebilir.
4. GENELLEŞTİRİLMİŞ KAYGI BOZUKLUĞU
Bu bozukluk, bireyin günlük yaşamında sürekli ve aşırı endişe duymasıyla karakterizedir. Gelecekle ilgili belirsizlikler, sağlık kaygıları, ekonomik sorunlar gibi pek çok konuda yoğun kaygı duyulur. Bu durum kişinin yaşam kalitesini düşürebilir, uyku problemleri ve fiziksel şikâyetlere yol açabilir.
5. AGORAFOBİ
Agorafobi, kişinin yardım alamayacağı bir yerde panik ya da sıkıntı yaşayacağı düşüncesiyle dışarı çıkmaktan veya kalabalık ortamlara girmekten kaçınmasıdır. Toplu taşıma araçları, alışveriş merkezleri ya da açık alanlar bu kişiler için endişe kaynağı haline gelir.
6. SOSYAL FOBİ
Sosyal anksiyete bozukluğu olarak da bilinir. Kişi, başkalarının yanında küçük düşeceği ya da olumsuz değerlendirmeye maruz kalacağı korkusunu taşır. Bu nedenle topluluk içinde konuşmaktan, sunum yapmaktan, hatta yemek yemekten kaçınabilir. Sosyal ortamlardan uzak durmak, kişinin hem özel hem de iş yaşamını olumsuz etkileyebilir.
ANKSİYETE NEDENLERİ NELERDİR?
- Genetik yatkınlık : Ailede anksiyete bozukluğu geçmişi olan bireylerde risk artabilir.- Beyin kimyası : Beyindeki serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği anksiyeteye neden olabilir.- Travmatik olaylar : Çocuklukta yaşanan travmalar, istismar, kayıp veya kazalar anksiyete riskini artırabilir.- Kronik stres : Uzun süreli stres, vücudu ve zihni yıpratarak anksiyete bozukluğuna yol açabilir.- Sağlık sorunları : Tiroid bozuklukları, kalp hastalıkları veya kronik ağrılar gibi fiziksel hastalıklar anksiyete tetikleyebilir.- Maddelerin etkisi : Kafein, alkol, uyuşturucu veya bazı ilaçların yan etkileri anksiyeteye neden olabilir.- Sosyal ve çevresel faktörler : İş stresi, ekonomik sorunlar veya aile içi çatışmalar anksiyete riskini artırabilir.- Yetersiz uyku : Sürekli uyku problemleri veya uykusuzluk anksiyete belirtilerini şiddetlendirebilir.- Düşük özgüven : Kendine güven eksikliği, sosyal durumlarda anksiyete yaşanmasına neden olabilir.- Bilinçaltı çatışmalar : Bastırılmış duygular ve çözülmemiş içsel çatışmalar anksiyete tetikleyebilir.- Hormonal değişimler : Hamilelik, doğum sonrası dönem veya menopoz gibi hormonal dalgalanmalar anksiyeteyi artırabilir.
Anksiyeteyi tetikleyen faktörler arasında stresli yaşam olayları, travmatik deneyimler, aşırı iş yükü veya finansal zorluklar gibi çevresel stresörler önemli bir yer tutar. Bunun yanında, genetik yatkınlık, ailede ruh sağlığı sorunlarının bulunması veya çocukluk dönemindeki ihmal ya da istismar gibi durumlar da riski artırabilir. Kafein ve alkol tüketimi, yetersiz uyku, sağlıksız beslenme gibi yaşam tarzı faktörleri de anksiyete belirtilerini tetikleyebilir. Ayrıca, belirsizlikle başa çıkma güçlüğü, mükemmeliyetçilik gibi kişilik özellikleri veya destekleyici bir sosyal çevrenin eksikliği de anksiyetenin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
YAYGIN OLARAK GÖRÜLEN ANKSİYETE BELİRTİLERİ NELERDİR?
Anksiyete anında fiziksel ve duygusal belirtiler ortaya çıkabilir. Bunlar, gergin ve huzursuz hissetme, kötü düşüncelere kapılma, çarpıntı, nefes alışverişinin hızlanması, soğuk terleme, ateş basması, midede karıncalanma hissi ve göğüs ağrısıdır. Anksiyete anında bu belirtilerin tamamı veya bir kısmı bir arada yaşanabilmektedir.
Genel olarak anksiyete belirtileri şöyledir:
- Gergin, huzursuz ve endişeli olma- Kaygı ve korku hissi ile kötü düşünceler içinde olma- Nefes alışverişinin hızlanması- Ani soğuk terleme- El ve ayaklarda istemsiz titreme- Odaklanmada sorun yaşama- Halsiz ve hasta hissetme- Korkuya sebep olan gelecekteki olası tehdit dışında başka bir şey düşünememe- Nefes darlığı- Uyku bozukluğu- Göğüs ağrısı- Baş ağrısı- Mide bulantısı- Karın ağrısı
ANKSİYETE BOZUKLUKLARI İÇİN KİMLER RİSK GRUBUNDA BULUNUR?
Anksiyete bozuklukları, türüne göre farklı risk gruplarında daha sık görülmektedir. Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu ya da belirli fobiler kadınlarda daha fazla rastlanırken; sosyal kaygı ve gelecek endişesi gibi durumlar erkeklerde daha yaygın olabilir. Genel olarak, kadınlarda anksiyete bozukluklarına erkeklere kıyasla daha sık rastlanır. Bunun net bir nedeni bilinmemekle birlikte, hormon seviyelerindeki değişikliklerin kadınların ruh halini daha çok etkileyebileceği düşünülmektedir. Ayrıca, erkeklerde bulunan testosteron hormonunun kaygı ve stresi azaltıcı etkileri, anksiyete görülme riskini erkeklerde bir miktar azaltabilir.
Tüm anksiyete türleri için geçerli olan bazı genel risk faktörleri şunlardır:
- Yeni ortamlara girmekte ya da yeni insanlarla tanışmakta zorlanan, içine kapanık ve utangaç kişiler- Çocukluk ya da yetişkinlik döneminde travmatik deneyimler yaşamış bireyler- Ailesinde anksiyete ya da diğer psikolojik bozukluklar bulunanlar- Tiroit bozuklukları, kalp ritim problemleri gibi fiziksel sağlık sorunları olan bireyler- Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı bulunan kişiler
ANKSİYETE BOZUKLUĞU TEDAVİSİ NASILDIR?
Anksiyete bozuklukları, kişinin biyolojik ve psikolojik belirtiler yaşamasına neden olabilir ve bu durum gündelik yaşam kalitesini ciddi ölçüde olumsuz etkileyebilir. Ancak doğru bir tedaviyle kişi yeniden sağlıklı bir yaşam sürebilir.
Acil durumlarda, aniden ortaya çıkan şiddetli kaygı atakları için benzodiazepin türevi ilaçlar kısa süreli müdahale olarak kullanılabilir. Uzun vadeli tedavi sürecinde ise genellikle antidepresanlar ve terapi yöntemleri birlikte uygulanır.
Tedavi planı, kişiye özel olarak belirlenir ve şu yaklaşımlar kullanılabilir:
İlaç Tedavisi
İlaçlar, anksiyetenin semptomlarını hafifleterek kişinin sosyal yaşamına daha kolay uyum sağlamasına yardımcı olur. Ancak bu ilaçlar tek başına kalıcı bir çözüm sunmaz; semptom kontrolü sağlar.
Psikoterapi (Bilişsel Davranışçı Terapi)
Bilişsel davranışçı terapi, anksiyete tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Bu terapide bireye, kaygı yaratıcı olumsuz düşüncelerini nasıl fark edeceği ve dönüştüreceği öğretilir. Zamanla bu düşünceler değiştikçe, anksiyete belirtileri de azalır.
Genellikle en iyi sonuçlar, ilaç tedavisi ile psikoterapinin birlikte kullanılmasıyla elde edilir.
ANKSİYETEYİ ÖNLEMEK İÇİN ÖNERİLER
Anksiyete bozukluğunun tam olarak ne zaman ortaya çıkacağı öngörülemese de, bazı alışkanlıklar edinerek kaygı düzeyi azaltılabilir. İşte yaşam kalitenizi artırmaya yardımcı olacak bazı öneriler:
- Keyif aldığınız aktivitelere zaman ayırarak zihninizi rahatlatın- Sosyal ilişkilerinizi güçlendirin, sevdiklerinizle vakit geçirin- Alkol ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerden uzak durun- Düzenli ve kaliteli uyku alışkanlığı geliştirin- Egzersiz yapın, yoga veya meditasyon gibi rahatlatıcı teknikleri uygulayın- Aşırı kafein tüketiminden kaçının- Sigara kullanımını bırakın- Papatya çayı, yeşil çay, bitter çikolata, somon ve zerdeçal gibi sakinleştirici özelliği olan gıdaları beslenmenize dahil edin
Görsel Kaynak: istockphoto