Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Kimse elini sıkmak istemedi | Dış Haberler

        Gazze’deki savaşın sona erdirilmesinin ardından Mısır’da düzenlenen Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi, Orta Doğu diplomasisinde yeni bir dönemi başlatırken, sahnede dikkat çeken bir boşluk vardı: Binyamin Netanyahu.

        Türkiye’nin öncülük ettiği diplomatik inisiyatifle şekillenen zirveye, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri ve bazı Avrupa ülkeleri destek verirken, İsrail Başbakanı davet edilmiş olmasına rağmen katılmadı. Çünkü herkesin bildiği bir gerçek vardı: Artık hiç kimse Netanyahu’nun elini sıkmak istemiyordu.

        Gazze’de iki yıl süren savaşın ardından Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen “Ortadoğu Barış Zirvesi”, bölgede tarihi bir tablo ortaya koydu. ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Ürdün Kralı II. Abdullah, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya liderleri bir araya geldi.

        REKLAM

        Ancak İsrail sahnede yoktu. Netanyahu, zirveye resmî olarak davet edilmiş, hatta Trump’ın özel ricasıyla hazırlıklara başlanmıştı. Fakat son dakikada “katılmama kararı” aldı.

        İsrail medyası bu kararı “bir stratejik hata” olarak nitelendirdi, ancak gerçekte ortada bir korku vardı: Netanyahu artık ne içeride ne dışarıda el sıkacak kimse bulamıyor.

        TÜRKİYE’NİN BAŞLATTIĞI DİPLOMATİK YALNIZLAŞTIRMA

        Diplomatik kaynaklara göre Türkiye, Şarm el-Şeyh Zirvesi’nin çerçevesini oluştururken Netanyahu’yu dışlayan bir strateji izledi. Ankara, diplomatik denklemi “barışın masası İsrail’in değil, bölgenin masası” söylemi üzerine kurdu.

        Bu çerçeveye İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri, özellikle Suudi Arabistan, Katar, Endonezya ve Fas, tam destek verdi.

        Dikkat çekici olan ise İspanya, İrlanda ve Belçika gibi bazı Avrupa ülkelerinin de bu diplomatik çizgiye yakın durmasıydı.

        Avrupa basınında çıkan yorumlarda, bu tablo “Netanyahu’nun Gazze savaşında uyguladığı orantısız güç ve diplomatik kibir politikasının sonucu” olarak değerlendirildi.

        İspanya basını “Madrid artık Netanyahu’yla değil, barışla tokalaşmak istiyor” manşetini attı.

        REKLAM

        NETANYAHU’NUN “EL SIKILMAYAN” DİPLOMASİSİ

        İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, zirveden bir gün sonra “Fotoğrafta Herkes Vardı, Ama O Yoktu” başlıklı bir analiz yayınladı.

        Gazeteye göre Netanyahu’nun Şarm el-Şeyh’e gitmemesinin arkasında “yalnızca iç politik korkular değil, uluslararası reddedilme endişesi” vardı.

        Haberde şu ifadeler yer aldı:

        “Trump, Erdoğan, Sisi, Abdullah ve Abbas aynı karedeydi. Netanyahu biliyordu ki o kareye girseydi, kimse elini uzatmayacaktı. Artık onun yanında duran bir lider yok, sadece kendi gölgesi.”

        Gazete ayrıca, aşırı sağcı koalisyon ortaklarının öfkesine dikkat çekti: “Gazze’de Hamas yok edilmedi, ama İsrail’in itibarı edildi.”

        İsrail’in liberal gazetesi Haaretz ise daha sert bir dille yazdı:

        “Netanyahu, diplomatik yalnızlığını dini bayram bahanesiyle örtmeye çalıştı. Fakat gerçek şu: İsrail artık sadece savaş meydanında değil, diplomasi masasında da yenildi.”

        AMERİKAN MEDYASI: “WASHINGTON’UN GÖZÜNDE DE GÜVENİLMEZ”

        ABD basınında da Netanyahu’nun zirveye katılmaması eleştirildi.

        The Washington Post, “Trump’ın Barış Sahnesinde İsrail’in Yokluğu” başlıklı yazısında şunu vurguladı:

        REKLAM

        “Netanyahu, Trump’ın barış oyununa katılmadı çünkü kurallar ona göre değildi. Artık Washington’da bile güvenilmez bir ortak olarak görülüyor.”

        New York Times ise analizinde, “Netanyahu zirveye katılsaydı, Trump onu barışa zorlayacaktı. Oysa Netanyahu barıştan değil, çatışmadan besleniyor,” yorumunda bulundu.

        CNN International, daha açık bir dille yazdı:

        “Netanyahu, Şarm el-Şeyh’e gitmedi çünkü gidecek yüzü kalmadı.”

        TÜRKİYE’NİN ETKİSİ: "MASAYI KURDU, İSRAİL’İ DIŞARIDA BIRAKTI"

        Ankara’nın diplomatik hamlesi, sadece bir zirve organizasyonu değil, Netanyahu sonrası bölgesel denklemi yeniden tanımlayan bir girişim olarak görülüyor.

        Türk diplomatik kaynaklarına göre, Türkiye bu süreçte hem Arap dünyası hem Avrupa ile yoğun temaslar yürüttü.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisiyle şekillenen taslakta, Filistin’in yeniden inşası, Gazze’nin uluslararası denetime açılması ve Arap-İslam iş birliği mekanizmasının devreye alınması maddeleri ön plana çıktı.

        Netanyahu’nun bu tabloya dâhil edilmemesi, Türkiye’nin diplomatik başarısı olarak değerlendirildi.

        REKLAM

        El País gazetesi bu durumu şöyle özetledi:

        “Erdoğan ve Sisi, Trump’ı yanlarına alarak Gazze sonrası diplomasiyi kurdu. Netanyahu’ya düşen tek şey, televizyondan izlemek oldu.”

        İSRAİL’DE YANKILAR: “KAÇTIĞI MASA ONU TARİHE GÖMECEK”

        İsrail’in muhafazakâr gazetesi Israel Hayom, Netanyahu’nun kararını “korkaklık” olarak niteledi:

        “Bir lider, kendi halkının güvenliği için bile uluslararası arenaya çıkamıyorsa, o artık lider değildir.”

        Kanal 12 televizyonu, Netanyahu’nun yalnızlığını daha çarpıcı bir başlıkla verdi:

        “Kral Süleyman’ın mirası, Şarm el-Şeyh’in gölgesinde kayboldu.”

        Gazeteci Amir Oren, “İsrail tarihin en stratejik yalnızlığını yaşıyor” derken, diplomatik çevreler, Netanyahu’nun Trump, Erdoğan, Sisi, Macron, Sanchez ve Abbas gibi isimlerle aynı salonda bulunmaktan kaçındığınI ifade etti

        REKLAM

        NETANYAHU SAHNEYE ÇIKMADI, AMA SAHNEDEN DÜŞTÜ

        Şarm el-Şeyh Zirvesi, bölge diplomasisinde yeni bir eksenin doğuşuna sahne oldu: Türkiye, Mısır, Katar ve Avrupa’nın bazı aktörleri, ABD’nin öncülüğünde İsrail’in dışında bir diplomatik blok oluşturdu. Bu yeni denklemde İsrail artık yalnız bir aktör. Ve bu yalnızlık, ne askeri güçle, ne istihbaratla, ne de propaganda ile gizlenebiliyor.

        Haaretz bu durumu şu sözlerle özetledi:

        "Netanyahu, bir zamanlar bölgeyi korkutuyordu; bugün kimse onunla aynı karede görünmek istemiyor. Bu, siyasetin değil, yalnızlığın fotoğrafıdır."

        Fotoğraf: AP/Stefan Jeremiah, temsilidir

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ