Spor ürünleri ithalatı ve ihracatına ilişkin veriler ne diyor?
Avrupa'nın düzenli spor yapma oranının en az olduğu Türkiye, obezitede lider… Bu iç açıcı olmayan istatistikleri ithal ettiğimiz ve ihraç ettiğimiz spor ürünleri ile birlikte değerlendirince ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz
Avrupa İstatistik Ofisi’nin düzenli spor yapmayanların nüfusa orantılandırıldığı istatistikte Türkiye, açık farkla birinci çıkmıştı. Nüfusun yüzde 88’inin spor yapmadığı bu gurur verici olmayan sıralamada Romanya (yüzde 84), Bulgaristan (yüzde 81) “liderlik kürsüsünün” diğer basamaklarında görülmüştü. Norveç (yüzde 14), Danimarka (yüzde 18), Finlandiya ve Hollanda’daki (yüzde 23) oranları gördüğümüzde aradaki fark epey düşündürmüştü.
Hal böyle olunca obezitede de Avrupa birincisi olmamız şaşırtıcı olmuyor. Bilinen son araştırmalara göre 18 yaş üstü bireylerde obezite oranı Türkiye’de yüzde 32.
Bu grafiğe bakınca ekonomisi daha iyi olan ülkelerde daha çok spor yapıldığı çıkarımını yapabiliriz. Ancak buradan “Spor zenginlerin işidir” sonucuna varmak güç. Çünkü spor için temelde hem mecazi hem de gerçek anlamıyla bir kalbe ihtiyaç var her şeyden önce. Ve pahalı ekipmanlar olmadan da kalp atışını hızlandırmak mümkün.
Ancak işin ekonomisine bakınca kalp atışından ziyade ‘atışı’ öncelediğimiz yine Avrupa İstatistik Ofisi’nin verilerinde gözümüze çarpıyor.
Türkiye 501 milyon euro'luk spor ihracatı ile Avrupa ülkeleri arasında mütevazi bir konumda ancak ihracattaki av tüfeği payı, 'Avrupa’nın atışları da Türkiye'den' yorumunu yaptırabilecek cinsten.Spor malzemelerinin ihracatı söz konusu olduğunda 2023 yılında Türkiye, toplamda 501 milyon euro’luk bir miktara ulaşmış. Bunun neredeyse yarısını (yüzde 44.1) av tüfeği kaplamış. Bu oran aynı zamanda ‘tekstil ülkesi’ unvanının sportif alanda ikinci planda kaldığını gösteriyor. Zira spor kıyafetleri ihracatının toplamdaki payı yüzde 15.2.
İşin ithalat kısmına baktığımızda da 435 milyon euro’luk bir miktar görüyoruz. Burada su sporları ekipmanları (yüzde 32.8) ve spor ayakkabı (yüzde 32.3) payları dikkat çekiyor. Spor ayakkabısı genel bir tanım içerdiğinden ve günlük yaşamda da tercih edildiğinden olsa gerek ülkelerin ithalat paylarında yakın oranlar tutturulmuş. Ancak daha özele örneğin bisiklete baktığımızda Avrupa ile aramızdaki farkı daha iyi görebileceğimiz veriler mevcut.
İhraç ettiğimiz spor ürünlerinde bisikletin payı yüzde 9.2 iken ithalatta bu pay yüzde 1.6 olmuş. Bisiklet sporunun geliştiği ve ulaşım aracı olarak yaygın kullanıldığı Avrupa ülkelerindeki paylar farkı daha anlamlı kılıyor. Örneğin Hollanda'nın 3 milyar 478 milyon euro’luk ihracat miktarının yüzde 18.8’ini bisiklet kaplıyor. 3 milyar 498 milyon euro’luk ithalat miktarındaki payı da yüzde 20.6. Yani hem satıyor hem de alıyor. Ama daha önemlisi biniyor.
Amsterdam sokaklarından herhangi bir fotoğraf karesinde bisikleti görmeme ihtimali çok az. Aynı şekilde Hollandalı bir sporcunun olmadığı bisiklet yarışına da denk gelmek pek mümkün değil.
Spor ürünleri ile ilgili bir listede olmasına karşılık günün sonunda mideye hizmet eden av tüfeğine olan ilgimizin de ’sportif’ amacı tartışmaya açık olabilir. Atmaya bu kadar ilgili iken atıcılık ile ilgili onca branş içinde sadece Yusuf Dikeç ve partneri Şevval İlayda Tarhan’ın başarı getirmesi de işin sportif boyutuna yaklaşımımız hakkında fikir sunabilir.