Yıkıma giden satranç: İran’ın içten çöküşü, İsrail’in derin operasyonu ve sınırları aşan savaş
İran, tarih boyunca savaşlarını topraklarının dışında yürüterek kendini koruma stratejisiyle tanınan bir devletti. Bu yalnızca 1979'daki Şii Devrimi'yle inşa edilen askeri aklın değil, Fars kültürünün binlerce yıllık stratejik zihniyetinin bir sonucuydu. Tavla, satranç ve dama gibi oyunlar, İran'ın siyasal ve askeri reflekslerine de yön verdi. Ancak bugün bu kadim satranç tahtasında İran, hem vezirini hem de kale hattını kaybetti. İçeride rejim içi çekişmeler, ekonomik kriz, etnik fay hatlarında artan gerilim ve istihbarat zafiyetleri; dışarıda ise vekil güçlerinin çöküşüyle yüzleşiyor. Bu boşluğu ise İran topraklarına sızan İsrail dolduruyor. Altı noktada kurulu gizli üsler, paramiliter gruplarla iş birliği ve uzay destekli istihbarat operasyonlarıyla İsrail, İran'ın kalbine ulaşmış durumda. Şimdi İran, kendi sahasında oynadığı savaşta ev sahibi avantajını kaybetmiş bir oyuncu.

İran artık yalnızca dış cephelerde değil, iç cephede, siyasi, ekonomik, toplumsal ve etnik katmanlarında da çözülüyor.
Batı’nın uzay destekli operasyonel kapasitesi, İsrail’in istihbari yayılımıyla birleşince, İran kendi iç duvarlarında parçalanan bir kaleye dönüştü.
MOSSAD’IN GÖLGEDE ÖRDÜĞÜ AĞ: İÇERİDEN GELEN DARBE
İsrail’in İran’a yönelik operasyonu, doğrudan askeri unsurlar kadar güçlü bir istihbarat örgüsüyle inşa edildi.
Mossad, uzun yıllardır İran içinde çeşitli etnik ve mezhebi yapılar üzerinden hücreler kurarak İran coğrafyasına adeta bir “örümcek ağı” ördü.
UZAYDAN YÖNETİLEN SAVAŞ: ABD’NİN GÖZÜ GÖKYÜZÜNDE
Bu operasyonun asıl mimarlarından biri ise perde arkasındaki ABD’ydi.
İsrail’in kullandığı hedefleme kabiliyetleri, Amerikan askeri uydularıyla beslenen bir istihbarat zincirine dayanıyordu.
İRAN’IN KAYBEDİLEN VEKİL ORDUSU: DIŞARIDAN GELEN ÇÖKÜŞ
İran savaşlarını kendi dış cephelerinde yürütme alışkanlığını sürdüremez hale geldi.
Suriye’den Yemen’e, Irak’tan Lübnan’a kadar etkili olan vekil güçler ya tasfiye edildi ya da başka denetimlere girdi.
Bu tablo, İran’ın dış sahalarda ilk kez bu kadar eşzamanlı kayıplar yaşadığını gösteriyor.
REJİM İÇİNDEKİ GİZLİ SAVAŞ: MÜŞTEBA HAMANEY VE YENİ OTORİTER GELECEK
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında ölümü, yalnızca devletin başını değil, sistemin omurgasını da kırdı.
Bu gelişmeler, İran’daki yönetim modelinin geleneksel Şii kurallardan çıkarak hanedan otoriterliğine doğru evrildiğini gösteriyor.
ETNİK GERİLİM VE COĞRAFYADA SİYASİ KAYMA
İran’ın çok etnili ve mezhepli yapısı rejim için kontrol edilemez hale geliyor.
SINIRLARDA GÜVENLİK ÇÖKÜŞÜ VE İSTİHBARAT ZAFİYETİ
İran, sınırlarını komşu ülkelere korutma stratejisiyle kendi topraklarını denetimsiz bıraktı:
Bu güvenlik boşlukları, İsrail’in İran içine askeri teçhizat, istihbarat ekipmanı ve personel aktarmasına zemin hazırladı.
EKONOMİK DERİN FAY HATLARI: İLLEGAL PARA, YASAL ZULÜM
İran ekonomisinin dışa yansıyan krizinin ötesinde, içeride rejim lehine işleyen bir zenginleşme ve marjinalleşme düzeni var.
Bu durum, toplumsal çözülmenin ekonomi üzerinden derinleştiğini ve kitlesel hoşnutsuzluğun istikrarsızlığı daha da artırdığını gösteriyor.
YIKILAN BİR DOKTRİN, GELENEKSEL BİR DEVLETİN YIKIMI
İran, yüzyıllardır sürdürdüğü dışta savaş, içeride istikrar doktrinini kaybetti. Hem dışta vekil güçleri çöktü, hem içeride siyasi, etnik ve ekonomik dengeleri dağıldı.
İsrail’in örümcek ağı gibi ördüğü istihbarat operasyonları, ABD’nin uzay destekli hedef sistemleriyle birleşince İran artık savunma reflekslerini kaybetmiş, kendi içinden yenilen bir devlete dönüştü.
Artık bu oyun, satranç değil. Zira taşlar masadan uçtu, strateji dağıldı, oyuncu kendi tahtasında kaybetti