Diyet kültüründen sıyrılıp vücudunuzu dinlemeye geçmek nasıl olur? Sezgisel beslenmenin 10 temel prensibi
Alıştığınız diyet kurallarını, düşük kalorili beslenme listelerini ve detoksları unutun! Yeme içme alışkanlıklarınızı baştan sonra kadar değiştirecek yeni moda beslenme tarzı "sezgisel yeme" konuna yakından bakacağız... Zayıflamak için tek ihtiyaç duyduğunuz şey "yiyeceklerle barışmak ve vücudunuzu dinlemek" olabilir mi gerçekten?

Son yıllarda kontrol edilemez bir şekilde büyüyen ve kendi endüstrisini de yaratmakta hiç geç kalmayan "diyet kültürü" hayatlarımızı tahmin ettiğimizden daha fazla etkiliyor. "Fazla kilolarımızdan kurtulup daha sağlıklı biri olmak" düşüncesiyle yola çıkılan diyet süreçlerinde çok fazla kaygı ve yeme bozukluğu problemleriyle karşılaşılabiliyor.
Gün içinde saate ve ölçüye bağlı kalarak beslenmeye çalışmak, hiç sevmese de yemesi gerektiği için yediği besinlerle, aç olsa da yiyemediği yiyeceklerle diyet sürecini yoğun bir stresle yürütmeye çalışanların sayısı hiç az değil. Bu sayı o kadar fazla ki diyet kültürü bu insanları kazanacak diyet türleri üretmeye de çalışıyor.
Bir süredir beslenme alışkanlıkları üzerinde yapılan çalışmalarda sık sık öne çıkan bir başlık daha var: Sezgisel beslenme.Sezgisel beslenme aslında bir diyet türü değil, insanın vücudunu dinleyerek beslenmesinin kendisi için en doğrusu olacağını savunan bir beslenme alışkanlığı öğretisi. Diyet kültürünün birbirinden ayırmadan katı kısıtlamalarla yönetmeye çalıştığı fiziksel açlık ve duygusal açlık kavramları sezgisel beslenmede ayrışıyor.
Hatta sezgisel beslenmenin iddia ettiği şeylerden biri de duygusal açlıkla baş etmeyi öğrettiği ve sadece fiziksel olarak acıktığınızda beslendiğiniz bir yaşam pratiği geliştirebildiğidir. Sezgisel beslenmenin diyet kültüründe olduğu gibi katı kuralları yok ama bu öğretiyi içselleştirebilmek için gerekli olan bazı prensipleri var. Diyetlerden sıyrılıp sezgisel beslenmeye geçmeyi düşünüyorsanız önce bu temel prensipleri benimsemeniz ve inanarak uygulayabilmeniz gerekiyor...
Diyet düşüncesinden sıyrılın: Beslenme alışkanlıklarınızı "şimdi diyetteyim, yiyemem", "bunların kalorisi yüksek", "bu saatte bunları yersem kilo alırım" gibi düşüncelerden ve kısıtlamalardan arındırın. Metabolizma uygulanan her diyete göre kendini programlar ve düşük kalorili beslenmek de uzun vadede ideal kilonuza ulaşmakta işe yaramayabilir. Sezgisel beslenme diyette olma düşüncesini reddedip vücudun sesine kulak kabartmayı önerir. Gerçekten aç mısınız, bu besini tok olduğunu halde duygusal olarak mı yemek istiyorsunuz? Bu sorularla ilgilenir.
Açlığını farkında ol ve ona saygı duy: Acıktığınızda bunu fark etmek vücudunuzun açlık sinyallerine duyarsız olmamak sezgisel beslenmenin prensiplerindendir. Açlık aslında vücudunuzda enerjinin azaldığını ve yaşamaya devam etmek için enerjiye ihtiyaç duyduğunu haber veren bir şeydir. Vücudunuzu uzun süre aç bırakmak yerine onun açlık sinyaline karşılık vermelisiniz. Uzun süreli açlık aşırı yeme riskini de beraber getirir.
Besinlerle barışın, iyi yemek ya da kötü yemek yoktur: Yiyeceklerin bazılarını kafamızda kötü ve yasak olarak tanımlarsak hem onları daha fazla yeme isteği duyarız hem de diyeti delme girişimlerimiz hep bu yiyeceklerin yenilmesiyle gerçekleşir. Yemeklere vücudunuzun istediği ve ihtiyacı olduğu oranda tüketebileceğiniz düşüncesiyle yaklaşmak bu besinlere karşı aşırı tüketme isteğinin önüne geçer.
Bedeninizin diyet polisi olmayın: Yiyecekleri "zararlı", "kötü" diye kodladığınızda bu durum sizi o besinleri yemekten alıkoymaz ama bu besinleri yediğinizde sanki bir suç işliyormuş gibi kaygılanırsınız. Bu kaygı sizi o yemeği yemekten alıkoymadığı için bir de ruh halinizi etkileyen bir durumun içine atar. Kendinizi suçlamaya ve kendinize kızmaya başlarsınız. Vücudumuz bazen bir tabak tatlı yemek isteyebilir, kendinize bunun için kızmayın.
Tokluğun farkında olmak ve doyduğunu hissetmek: Bir yemeği yerken kendinizi dinlemeyi ihmal etmemeli, tabağınızdaki her şeyi bitirmek için uğraşmamalı, doyduğunu an durmayı öğrenmelisiniz. Unutmayın istediğiniz an istediğiniz şeyi yiyebilirsiniz o yüzden öğünlerinizi sanki bu son öğününüzmüş gibi kullanmanıza gerek yok. Doyunca durmayı öğrenin.
Yemekten keyif almayı öğrenin: Yediğiniz yemekten duygusal olarak tatmin olmayı öğrenmek yediğiniz besinlerle ilişkinizi düzenler. Doymak için sevmediğiniz bir besini de yiyebilirsiniz ancak sizi tatmin edecek besinlerle doymayı önemsemelisiniz.
Duygusal yemeyi fark edin ve durdurun: Vücudumuz yeterli besinle buluştuğunda doyar. Doymak bilmeyen açlıklar genelde duygusal açlıklardır. Stresli, kaygılı ve mutsuz olduğumuzda aslında aç olmasak da yemek yemeye yöneliriz. Bunu fark edip durdurmak gerekir.
Bedeninize saygı gösterin: Bedeninizi sevmemek ve onu yemekle ya da açlıkla cezalandırmak sizi daha stresli ve yemek yemeye daha meyilli bir hale sokar. Bedeninizin her haline saygı duyun ve hepsinin değişebileceğini unutmayın, kusurlarınızla kavga etmeyin.
Hareket etmenin gücünü keşfedin: Spor yapmak ya da gün içinde hareketli bir yaşam pratiği sürdürmek bedeniniz ve ruh sağlığınız için faydalı olduğunun farkında olun. Egzersiz yapmak bir ödev ya da göre değil, sizin bedeninizin ihtiyaç duyduğu bir şey, bunu öğrenin.
Sağlıklı olmayı mükemmel olmanın önüne koyun: Mükemmel bir vücuda sahip olmak uğruna hayatınızı kurallarla dolduracağınıza sadece sağlıklı olmayı hedefleyerek vücudunuzun ihtiyaç duyduğu gibi yaşayın. Egzersiz yapmak vücudunuzun ihtiyacıdır, tok ve sağlıklı hissetmek de öyle. Sadece yediğiniz besinlere ihtiyacınız mı var, ezbere mi yiyorsunuz, mutlu hissediyor musunuz bunlara odaklanın.