Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık İnsan beyninde biriken mikroplastik miktarı her geçen yıl artıyor | Sağlık Haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sonuçları Nature Medicine adlı tıp dergisinde yayımlanan "Ölen insan beyinlerinde mikroplastiklerin biyolojik birikimi" başlıklı çalışma kapsamında, ABD genelinde 30 kadavranın beyin, karaciğer ve böbrek dokuları incelendi, mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin bu organlardaki birikimi araştırıldı.

        Çalışma sonucunda, beyindeki plastik miktarı gram doku başına yaklaşık 4000 mikrogram olarak ölçüldü. Beyindeki bu konsantrasyonun karaciğer ya da böbreğe kıyasla yaklaşık 10 kat daha fazla olduğu belirlendi.

        Bilim insanları, 2016'da da karaciğer, böbrek ve beyin dokularındaki mikroplastik konsantrasyonlarındaki değişimleri araştırmıştı. Buna göre, 8 yıl içinde mikroplastik konsantrasyonu karaciğerde 433 mikrogramdan 500 mikrograma, böbrekte 404 mikrogramdan 480 mikrograma, beyinde 3345 mikrogramdan 4917 mikrograma yükseldi. Bu sayılar, beyindeki mikroplastik miktarının bu sürede yaklaşık yüzde 50 arttığını gösteriyor.

        REKLAM

        "EN ÇOK KARŞILAŞILAN PLASTİK TÜRÜ POLİETİLEN"

        Kalıtsal Kanserler Derneği Başkanı ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, beynin vücudu dış etkilerden koruyan en güçlü bariyerlerden biri olan kan-beyin bariyeri ile çevrili olmasına rağmen nanoplastiklerin bu doğal savunma duvarını aşabildiğini, yağ dokusu yüksek, kan akışı sürekli bu yapının plastik parçacıklarının birikmesi için elverişli bir ortam sağlayabildiğini söyledi.

        Araştırmada beyinde ölçülen mikroplastik miktarının beynin ön kısmında toplamda 2 gram, yani ortalama bir plastik poşetteki plastik miktarına denk geldiğini vurgulayan Özdoğan, belirlenen mikroplastiklerin çaplarının 500 mikrondan 1 nanometreye kadar değiştiğini yani bu parçacıkların bir saç telinden bile daha ince olduğunu kaydetti.

        Özdoğan, çoğunlukla renksiz ya da şeffaf, yuvarlak, lifsi veya köşeli formlarda bulunan mikroplastiklerin vücuda farklı yollardan girmelerinin doku ve organlara ulaşmalarını kolaylaştırdığını aktardı.

        Araştırmada en çok karşılaşılan plastik türünün polietilen olduğunu bildiren Özdoğan, "Bu madde su şişelerinde, plastik torbalarda, saklama kaplarında ve tekstil ürünlerinde sıkça karşımıza çıkıyor. Ayrıca plastik bardaklar, çatal-bıçaklar, diş macunları, kozmetik ürünler ve hatta bazı giysiler de bu parçacıkların yayılmasına katkı sağlıyor" dedi.

        REKLAM

        Mikroplastiklerin kalp damar tıkanıklıkları, inme ve kalp krizi, demans ve alzheimer, bağırsak hastalıkları, hormon bozuklukları gibi hastalıklarla ilişkili olabileceğini, özellikle damar duvarlarında ve beyin dokusunda neden oldukları iltihap ve toksik stresin bu hastalıkların oluşumunu hızlandırabildiğini anlatan Özdoğan, şöyle devam etti: "Mikroplastikler açısından en büyük risk grubunu demans hastaları ve yaşlı bireyler oluşturuyor. Çünkü yaş ilerledikçe kan-beyin bariyeri zayıflıyor, yani beynin savunma kalkanı inceliyor. Bu da mikroplastiklerin beyne daha kolay sızmasına yol açıyor. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerde bu parçacıkların vücuttan atılması daha zor hale geliyor. Çok önemli bir nokta daha var. Mikroplastiklerin vücudumuza verdiği zarar sadece miktarıyla değil, ne tür kimyasallar taşıdıklarıyla da ilgili. Bu parçacıkların içinde endokrin bozucular, yani hormon sistemimizi alt üst eden maddeler var. Bu durum gelecek nesillerin gelişimi ve doğurganlık kapasitesi üzerinde de etkili olabilir."

        "HAYATIMIZA NE KADAR GİRERSE, VÜCUDUMUZA DA O KADAR GİRİYOR"

        İnsan vücuduna alınan mikroplastiklerin kaynaklarından da bahseden Özdoğan, "Araştırmalar gösteriyor ki sadece şişelenmiş su tüketimi, yılda ortalama 90 bin adet mikroplastik parçacık yutmamıza neden oluyor. Aynı birey musluk suyu içtiğinde bu sayı sadece 4000 civarında. Yani plastik hayatımıza ne kadar girerse, vücudumuza da o kadar giriyor. Her geçen yıl giderek daha fazla mikroplastik yiyoruz" diye konuştu.

        Mikroplastiklerden korunmak için bireysel önlemlerin önemine işaret eden Özdoğan, cam ya da paslanmaz çelik matara kullanılması, plastik kaplarda yemek ısıtılmaması, bez torba ve cam saklama kapları tercih edilmesi ve sentetik kıyafetler yerine doğal liflerin tercih edilmesi tavsiyesinde bulundu.

        Özdoğan, bireysel çabaların önemli olduğunu fakat esas değişimin politika ile başladığını ve plastik kirliliğine karşı gerçek çözümlerin toplumsal bilinç ve güçlü yasalarla mümkün olabileceğini dile getirdi.

        Bu kapsamda alınabilecek önlemlere de değinen Özdoğan, "Tek kullanımlık plastiklerin sınırlandırılması, gıda ambalajlarında sıkı denetim, temiz su ve atık yönetimi politikalarının iyileştirilmesi, eğitim ve farkındalık kampanyaları ile halkın bilinçlendirilmesi kirliliğin azaltılması noktasında ciddi faydalar sağlayabilir" dedi.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ