Japonya’da sessizlik salgını: Evden hiç çıkmıyorlar! Hikikomori fenomenine derinlemesine bakış!
Japonya'nın yoğun şehir hayatında görünmeyen bir sessizlik yaşanıyor. On binlerce genç, toplumun dışına çekilmiş durumda; evlerinden çıkmıyor, kimseyle konuşmuyor, hatta aile bireyleriyle bile minimum düzeyde iletişim kuruyorlar. Bu sessizliğe verilen ad: hikikomori. Japon kültürünün görünmeyen krizi artık yalnızca Japonya'yla sınırlı değil; tüm dünyanın dikkatini çekiyor!

Hiç aylarca dışarı çıkmadan, kimseyle konuşmadan sadece kendi odanda yaşadığını düşündün mü? Japonya’da binlerce kişi bunu tercih değil, zorunluluk olarak yaşıyor. “Hikikomori” olarak adlandırılan bu izolasyon durumu, modern dünyanın yeni yalnızlık hastalığı olarak görülüyor. Psikolojik, toplumsal ve kültürel sebeplerin iç içe geçtiği bu fenomen, artık küresel bir kriz halini alıyor
HİKİKOMORİ NEDİR?
“Hikikomori”, Japonca’da “içe çekilmek” anlamına geliyor. Bu terim, en az altı ay boyunca evden hiç çıkmayan, işe veya okula gitmeyen, sosyal ilişkiler kurmayan bireyleri tanımlıyor. Japonya Sağlık Bakanlığı, bu durumu bir toplumsal problem olarak kabul ediyor.
KAÇ KİŞİYİ ETKİLİYOR?
Japonya’da resmi verilere göre en az 540.000 hikikomori vakası bulunuyor. Ancak gerçek sayının bir milyonu aştığı düşünülüyor. Hikikomori bireyler genellikle 15-39 yaş arasında ve çoğunlukla erkek. Pandemiyle birlikte bu sayıların daha da arttığı bildiriliyor.
NEDENLERİ NELER?
Hikikomorinin ortaya çıkmasında bireysel, ailesel ve toplumsal faktörler etkili:
Bireysel nedenler: Sosyal anksiyete, depresyon, okulda zorbalık görme ve başarısızlık korkusu öne çıkıyor. Utanma ve dışlanma hissi, kişiyi evine hapsetmeye yetiyor.
Aile yapısı: Aileler genellikle müdahale etmek yerine durumu gizlemeyi tercih ediyor. Özellikle annelerin aşırı koruyucu davranışları bağımsızlaşmayı zorlaştırabiliyor.
Toplumsal baskılar: Japonya’daki yoğun sınav ve kariyer baskısı, toplumsal beklentiler ve “başarısızlık” algısı, sosyal çekilmeyi körüklüyor.
PSİKOLOJİK BOYUTU
Hikikomori, tek başına bir psikiyatrik hastalık değil. Ancak birçok vakada depresyon, sosyal fobi, obsesif-kompulsif bozukluk gibi ruhsal sorunlar eşlik ediyor. Bu nedenle bazı uzmanlar, hikikomorinin gelecekte bağımsız bir klinik tanı haline gelmesi gerektiğini savunuyor.
ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Japonya’da “kiralık abla” (rental sister) gibi sosyal projelerle hikikomori bireylerle iletişim kurulmaya çalışılıyor. Ayrıca sosyal hizmetler, aile terapileri ve rehabilitasyon merkezleri bu bireylerin yeniden topluma kazandırılması için çalışıyor. Ancak birçok aile bu yardımları talep etmekten çekiniyor.
YALNIZCA JAPONYA’YA ÖZGÜ MÜ?
Başlangıçta yalnızca Japonya’ya özgü gibi görünen bu fenomen, artık Güney Kore, Tayvan ve hatta Avrupa ülkelerinde de görülmeye başladı. Uzmanlara göre, dijital dünyada geçirilen uzun saatler, bireyselleşme ve yalnızlık hissi, bu durumu küresel bir trende dönüştürüyor.