Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık 21. yüzyıl "virüs çağı" oldu | Sağlık Haberleri

        Ebola, Corona, H1N1 ve H5N1 gibi virüsler, 21. yüzyıla damgasını vururken, özellikle son 15 yılda binlerce kişinin ölümüne yol açtı.

        Son zamanlarda Güney Amerika ülkelerinde baş gösteren Zika salgını, virüslerin neden olduğu hastalıkları bir kez daha gündeme taşıdı.

        Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, dünya 2000 yılından bu yana Ebola, domuz gribi olarak da bilinen H1N1, SARS ve MERS olmak üzere dört büyük salgın yaşadı. Bu virüslerin neden olduğu hastalıkların birçoğunun özgün tedavisi veya aşısı bulunmazken, en fazla ölüm domuz gribi ve Ebola salgınında meydana geldi.

        EN ÖLÜMCÜL VİRÜS EBOLA OLDU

        İlk kez 1976 yılında Kongo'da ortaya çıkan Ebola, 2013 yılının aralık ayında Batı Afrika'da yeniden görülmeye başlandı.

        Gine'de rastlanan ve yayılan Ebola virüsü, daha sonra Liberya ve Sierra Leone'ye sıçrarken, sonrasında 7 ülkede daha Ebola vakaları tespit edildi.

        DSÖ'nün son verilere göre, Ebola vakası sayısı 28 bin 638’i buldu. Bu vakalardan 11 bininde ise hasta hayatını kaybetti.

        Uluslararası düzeyde alarm yaratan salgın için Birleşmiş Milletler (BM), 2014 yılının eylül ayında, virüsle mücadelede 1 milyar dolar kaynağa ihtiyaç duyduğunu duyururken, ABD Başkanı Barack Obama, Ebola ile mücadele kapsamında Kongre'den 6,18 milyar dolarlık bütçe isteğinde bulunmuş, ilgili ülkelere sağlık desteği göndermişti.

        Alınan önlemlerle, Ebola vakalarında geçen yıla gelindiğinde önemli azalma gözlendi. Sierra Leone'de geçen kasım ayında Ebola salgının sona erdiği açıklandı. Ancak Liberya'da salgının bittiği iki kez duyurulmasına rağmen yeni vakalar ortaya çıktı.

        Dünya gündeminden şu sıralar düşse de salgının kontrolünün sürdürülebilmesi için Batı Afrika ülkelerine yardımların devam etmesi gerekiyor. Ancak İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, 31 Ocak'ta yaptığı açıklamada, uluslararası bağışçıların Ebola ile mücadelede Batı Afrika ülkelerine vadettikleri bağışı vermediğine dikkati çekti.

        Kan ve diğer vücut sıvılarıyla bulaşan ve semptomları grip ya da sıtmaya benzeyen Ebola'da hasta virüsün bulaşmasından 2 ila 21 gün sonra kendini halsiz hissetmeye başlıyor. Baş ağrısı ve kas ağrıları çeken hastada, daha sonra yüksek ateş, ishal ve kusma görülüyor. Özellikle, mide bağırsak kanalında ya da akciğerde meydana gelen ağır iç kanamalar ölüme yol açıyor.

        Ebola ile mücadele için aşının geliştirilmesi yönünde çalışmalar devam ediyor. Küresel Aşı ve Aşılama Birliği (GAVI), bunun için 5 milyon dolarlık yardımda bulunacağını açıkladı.

        SON 50 YILIN EN ÖNEMLİ SALGINI H1N1

        DSÖ tarafından "geniş çaplı salgın" olarak tanımlanan, domuz gribi olarak da bilinen "Influenza (grip) H1N1", son 50 yılın en önemli salgını olarak kabul ediliyor.

        Meksika'da 2009 yılının mart ayında kitlesel salgına dönüşerek ortaya çıkan hastalık, domuzlarda görülen bir tür grip virüsünün genetik değişim geçirmesi nedeni ile "domuz gribi" adını aldı.

        Salgın, Amerika kıtasının ardından Mart 2009'dan itibaren tüm dünyaya yayıldı.

        DSÖ, 2009'da yaşanan küresel domuz gribi salgınında toplam 18 bin 500 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

        Dünya Bankası, H1N1 salgınının kontrol altına alınması için salgından etkilenen ülkelere finansal yardımda bulunmak üzere 500 milyon dolar ayırmıştı.

        Klinik belirtileri mevsimsel gripten farklı olmayan hastalığın en önemli farkı, toplumun büyük kesiminin daha önceden bu ve benzeri virüslerle karşılaşmamış olması. Bu nedenle dünya nüfusunun önemli bir kısmının hastalığa açık olduğu belirtiliyor.

        Bu pandemik grip (H1N1) için geliştirilen aşı şu anda ABD, İsveç ve Macaristan’da kullanılıyor.

        SARS

        Şiddetli akut solunum yolu sendromu (SARS), ilk 2003 yılının şubat ayında Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’da gözlemlendi.

        Virüs, kısa sürede Hong Kong'dan 37 ülkede yayıldı. Bu noktada dünya genelinde, 1 Kasım 2002-31 Temmuz 2003 arası 9 ayda, 8 bin 422 kişide SARS vakasına rastlanırken, bunların 916'sı ölümle sonuçlandı.

        Ancak, 2004 yılından bu yana dünyanın herhangi bir yerinden bildirilmiş SARS-CoV enfeksiyonu yok.

        DSÖ, hastalığın ölüme yol açma riskini yüzde 10,9 olarak açıklarken, bağışıklık sistemini çökerten virüsün uzun süreli yakın temasla bulaştığı belirtiliyor. Kaynağı hakkında yeterli bilgi olmayan virüse karşı henüz koruyucu aşı veya ilaç tedavisi bulunmuyor.

        Genellikle 38 derecenin üzerinde yüksek ateşle başlayan hastalığa soğuk terleme, baş ağrısı, genel bir rahatsızlık hali, yaygın vücut ağrıları, kuru öksürük, boğaz ağrısı ve solunum zorluğu gibi belirtiler eşlik ediyor. Bazı vakalarda çok ağır seyreden hastalıkta solunum yetmezliği gelişebiliyor.

        MERS

        Bir Corona virüsü enfeksiyonu olan Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS), ilk kez 2012 yılının eylül ayında Suudi Arabistan'da ortaya çıktı.

        Sağlık Bakanlığı, ülkede 186 kişiye MERS teşhisi konulduğunu belirtirken, Suudi Arabistan'da son üç yılda MERS virüsünü kapan 950 kişiden 412'si yaşamını yitirdi.

        Ayrıca MERS, Güney Kore'de 38 kişinin ölümüne neden oldu.

        MERS tanısı konan hastaların yaklaşık yüzde 35-40'ının hayatını kaybettiği biliniyor. Ancak bazı hastalarda MERS hafif belirtilerle atlatılabiliyor.

        MERS, MERS-CoV virüsünün neden olduğu hastalık, nefes darlığı, öksürük ve ateş gibi belirtiler gösteriyor. MERS, kimi vakalarda zatürre ve böbrek yetmezliğine yol açıyor. MERS için aşı ya da belirli bir tedavi yöntemi bulunmuyor.

        KUŞ GRİBİ DE KORKUTTU

        Halk arasında tavuk vebası veya kuş gribi olarak da bilinen A grubu grip virüsler, kanatlı hayvanlarda solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle birlikte ölüme neden olan çok bulaşıcı bir hastalığa yol açıyor.

        Uluslararası Salgınlar Ofisi (OIE) verilerine göre, 2003-2008 yıllarında evcil ve yabani hayvanlarda, toplam 61 ülkede 5 binin üzerinde kuş gribi vakası rapor edildi.

        Bunun yanında, 2007 yılında 27 ülkede, 2008 yılında da Çin, Mısır, Almanya, Hindistan, İran, Tayland, Türkiye, Ukrayna, İngiltere ve Vietnam başta olmak üzere toplam 22 ülkede vakalar bildirildi.

        DSÖ verilerine göre kuş gribi nedeniyle 245 kişi hayatını kaybetti.

        Belirtileri arasında ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük ve solunum güçlüğü bulunan kuş gribi, hasta ve hastalıktan ölmüş hayvanlarla yakın temas halinde bulunan insanlara bulaşabiliyor.

        KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ

        İlk kez 1944 yılında Batı Kırım'da rastlanan Kırım-Kongo Hemorajik Ateş'in (KKHA), keneler tarafından taşınan hayvan kaynaklı bir enfeksiyon olduğu biliniyor. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranlarının hala yüksek olduğu belirtiliyor.

        Hastalığın ateş, baş ağrısı, halsizlik, yüz ve göğüste kırmızı döküntüler ve gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülmesi gibi belirtileri bulunuyor.

        Kesin bir tedavisi ya da aşısı bulunmayan hastalıkta destek tedavi uygulanıyor.

        ZİKA

        İlk kez 1947 yılında Uganda’nın Zika Ormanları'ndaki maymunlarda görülen virüs, 2015'in mayıs ayında Aedes cinsi dişi sivrisinekler yoluyla yayılarak, Brezilya’da patlak verdi.

        Araştırmacılar, Zika virüsünün hamile kadınlara bulaşması halinde, yeni doğan bebeklerde nöro-gelişimsel bozukluk olan "mikrosefali (küçük kafa)" ortaya çıkabildiğine işaret ediyor.

        Zika virüsünün yayıldığı Brezilya'da, ekim ayından bu yana 3 bin 500'den fazla bebeğe "mikrosefali" teşhisi konuldu. Son olarak Hawaii adalarında yeni doğan bir bebekte Zika virüsü kaynaklı doğum kusuru tespit edildi. Şimdiye kadar, beyin fonksiyonlarında bozukluklara neden olan Zika virüsünü taşıyan 51 bebeğin hayatını kaybettiği biliniyor.

        Brezilya sağlık yetkilileri, ülkede virüs bulaştığı düşünülen 3 bin 893 kişi bulunduğunu bildirdi.

        DSÖ, 23 ülkede görülen Zika virüsünün özellikle Güney Amerika’da yayılmaya devam ettiğini duyurdu. Virüse Tropikal Afrika, Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları, Orta ve Güney Amerika'da rastlanıldığını belirten DSÖ, virüs riskinin 2010 yılından bu yana 30 kat arttığını kaydetti.

        Hastalığın yüksek ateş, gözlerde kızarma, kusma, döküntü, baş, kas ve eklem ağrısı gibi belirtileri bulunuyor. Ancak uzmanlara göre, virüsü alan insanların birçoğunda hastalık belirtilerini göstermiyor. Virüsün kan nakli, doğum ve az bir ihtimal de olsa cinsel ilişki yoluyla yayıldığı düşünülüyor.

        Enfeksiyondan korunmak için hastalığın görüldüğü bölgelerde halkın sivrisinek ısırıklarından korunması ve kadınların hamile kalmamaları önerildi. Aedes türü sivrisineklerin sokması sonucu insana bulaşabilen virüsün önlenmesi kapsamında Kolombiya ve Jamaika'da temmuz ayında kadınlardan 6 aydan 1 yıla kadar hamile kalmamaları istenmişti.

        Brezilya'nın Piracicaba bölgesinde testler yapan şirketin araştırmacıları, genetiğiyle oynanmış kısır erkek sivrisinekler sayesinde, dişi sivrisineklerin taşıdığı virüslü larvaların büyük oranda yok edildiğini gözlemledi. Ancak hastalığın şu anda özgün bir tedavisi yok. Bilim adamları, aşı testlerine iki yıl içinde başlanabileceğine ancak ilaç düzenleme kurullarının onayından geçmesi gerektiği için aşının dünyada kullanılmaya başlamasının en az 10 yıl alabileceğine işaret etti.

        DSÖ, Zika virüsünün yayılmasıyla ilgili küresel acil durum ilan etti. Örgüt, Amerika kıtasında bir yıl içinde 3-4 milyon kişinin Zika virüsünden etkileneceği tahmininde bulundu.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ