Trump, Körfez turuna çıkıyor: Beklentiler büyük
ABD Başkanı Donald Trump, ikinci Başkanlık döneminin ilk Körfez turuna çıkıyor. Trump Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ziyarette bulunacak. 13-16 Mayıs arasında gerçekleştirilecek olan gezide üç ülkenin de ABD ile kritik anlaşmalar imzalaması bekleniyor.

Enerji zengini üç Körfez Arap ülkesi Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri; ABD Başkanı Donald Trump'ı ağırlamaya hazırlanıyor. Üç ülke, Trump ile olan güçlü ilişkileri bu ziyaretle birlikte somut kazanımlara dönüştürmek için yarışıyor.
Başkan ile kişisel bağlar kuran ve ABD'ye trilyonlarca yatırım sözü veren bu ülkeler, Trump'ın Gazze'den Ukrayna ve İran'a kadar çözüme kavuşturmak istediği anlaşmazlıklarda kendilerini kilit aracılar olarak görüyor.
ABD Başkanı yarın Suudi Arabistan'a inecek ve ardından 16 Mayıs'a kadar sürecek Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretlerini gerçekleştirecek.
Trump'ın dış politikaya yönelik pragmatist yaklaşımı göz önüne alındığında, bu üç ülkenin sunacağı çok şey var.
Bahreyn'deki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde Orta Doğu politikalarından sorumlu kıdemli araştırmacı Hasan Alhasan CNN International'a yaptığı açıklamada, "Trump'ın kitabında Körfez ülkeleri tüm doğru kutucukları işaretliyor. ABD ekonomisine trilyonlarca yatırım yapmayı ve ABD silah sistemlerine devasa miktarlarda harcama yapmayı taahhüt ediyorlar" dedi.
Körfez ülkelerinin Trump'la kurduğu stratejinin ardında, Körfez ülkelerinin ABD'nin vazgeçilmez güvenlik ve ekonomik ortakları olarak konumlarını sağlamlaştırma, resmileştirme ve kendilerine olabildiğince fazla fayda sağlama arzusu yatıyor.
ABD-Körfez ilişkileri Trump'ın göreve gelmesinden bu yana önemli ölçüde iyileşti. Biden yönetimi altında ABD'nin kendi ihtiyaçlarına ilgi göstermediğini düşünerek hayal kırıklığına uğrayan Suudi Arabistan ve BAE askeri, teknolojik ve ekonomik bağlarını çeşitlendirmeye çalışmıştı. Trump'ın göreve gelmesiyle birlikte, bir Körfez yetkilisinin deyimiyle ülkesinin hedeflerine ulaşması için "hayatta bir kez ele geçecek bir fırsat" yakalandığı düşünülüyor.
Abu Dabi'deki Emirates Policy Center adlı düşünce kuruluşunun kurucusu Ebtesam AlKetbi, onların bakış açısına göre şimdi Washington'la bağları güçlendirmenin ve hatta "dünyanın en güçlü ulusuyla ilişkilerinde daha fazla ayrıcalık elde etmenin" tam zamanı olduğunu söyledi.
Trump'ın ziyaret edeceği üç ülkenin her birinin kendi öncelikler listesi var.
Suudi Arabistan'ın beklentisi: Güvenlik
Suudi Arabistan'ın siyaset ve ekonomisi üzerine çalışan yazar ve yorumcu Ali Shihabi, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Trump'ın ziyaretinden en çok beklediği şeyin "güvenlik, güvenlik ve güvenlik" olduğunu söyledi.
Shihabi, "Körfez ülkeleri ABD'nin Körfez'in istikrarına yönelik güvenlik taahhüdünün yeniden güvence altına alınmasını istiyor. Trump'ın birçok önceliği var ve ilgisini çabuk kaybettiği biliniyor. Onu meşgul etmek istiyorlar" dedi.
Geçen yıl ABD ve Suudi Arabistan önemli bir savunma ve ticaret anlaşmasına imza atmaya çok yaklaşmışlardı ancak anlaşma Suudi Arabistan'ın İsrail'in Filistin devletine giden yolu taahhüt etmesi konusundaki ısrarı nedeniyle sekteye uğradı. Ancak bu dönem iki ülkenin 'kapsamlı' anlaşmalar yapması bekleniyor.
Riyad ayrıca sivil bir nükleer program geliştirmek için ABD ile işbirliği arayışında ancak uranyumu ülke içinde zenginleştirme konusundaki ısrarı nedeniyle bu süreç tıkanmış durumda ve bu da ABD ve İsrail'de nükleer silahların yayılmasına ilişkin endişelere yol açıyor.
Beyaz Saray'ın Suudi nükleer programına destek vermesi Amerikan firmalarının kârlı ihaleler kazanmasını sağlayabilir.
Riyad'ın ABD ile ilişkisini bir kazan-kazan çerçevesine oturttuğu yorumları yapılırken, mart ayında Trump, ABD'ye 1 trilyon dolar yatırım yapması halinde Suudi Arabistan'a gideceğini söylemişti: "Bunu yapmayı kabul ettiler, ben de oraya gideceğim."
Suudi Arabistan bu rakamı teyit etmese de, ocak ayında ABD ile ticaret ve yatırımı dört yıl içinde 600 milyar dolar artırmayı planladığını açıkladı.
Ancak Riyad'ın petrolden uzaklaşması için, bu geçişi finanse etmek üzere - sağlıklı bir kârla - petrol satması gerekiyor. Kısmen Trump'ın gümrük vergilerinden kaynaklanan son fiyat düşüşleri bu hedefleri baltalamakla tehdit ediyor. Trump petrol fiyatlarının düşmesini istediğini açıkça ortaya koyarak Suudi Arabistan'ın ekonomik dönüşümünü finanse etmek için yüksek gelirlere olan ihtiyacıyla ters düştü.
BAE: ABD'ye yatırım vaadi
Belki de diğer tüm Körfez ülkeleri içinde BAE, ABD ile bağlarını derinleştirme ve getiri sağlama stratejisinin merkezinde görülüyor. Kişi başına düşen gelirde dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan BAE, ABD'ye trilyonlarca dolarlık yatırım sözü verdi. Hatta Abu Dabi kendisini, "sermayenin başkenti" olarak tanımlıyor:
"Ticaret ve yatırımı genişletmek bu stratejik ortaklığı güçlendirmenin bir yoludur. ABD, Körfez bölgesi için kritik bir güvenlik garantörü olmaya devam ederken, aynı zamanda Körfez'in uzun vadeli kalkınma planlarıyla uyumlu fırsat ve kabiliyetlerle dolu dinamik bir ekonomi sunuyor."
Mart ayında BAE, yapay zeka, yarı iletkenler, üretim ve enerji odaklı 10 yıl içinde 1,4 trilyon dolarlık bir yatırım planı açıkladı. Washington'daki büyükelçiliğine göre, ABD'deki mevcut yatırımlarının toplamı halihazırda 1 trilyon dolar.
BAE başkanının diplomatik danışmanı Anwar Gargash, "BAE, yapay zeka ve ileri teknolojide önemli bir katılımcı olmak için hayatta bir kez karşılaşabileceği bir fırsat görüyor. 1,4 trilyon dolarlık yatırım taahhüdümüz var. BAE'nin gelecekte ülkenin refahını sağlamak için ekonomisini hidrokarbonlara olan aşırı bağımlılığından uzaklaştırma hedefiyle uyumlu" dedi.
Ancak Abu Dabi'nin 2031 yılına kadar yapay zeka alanında küresel bir lider olma hedefine ulaşması, gelişmiş Amerikan mikroçipleri olmadan kolay olmayacak.
Eski Başkan Joe Biden'ın yönetiminin son günlerinde ABD, ileri teknolojiyi Çin gibi yabancı düşmanların elinden uzak tutmak için yapay zeka ihracatına yönelik 15 Mayıs'ta yürürlüğe girecek olan kısıtlamaları sıkılaştırdı. BAE, kısıtlamalara maruz kalan ülkelerden biriydi ve Trump'ın gezisi sırasında bunların kaldırılmasını bekleyebilir.
Perşembe günü ABD, Trump'ın Biden dönemindeki bir dizi kısıtlamayı iptal edeceğini duyurdu.
Katar: Masada Suriye var
Katar, ABD ile en resmi güvenlik bağlarına sahip Körfez Arap ülkesi. ABD'nin Orta Doğu'daki en büyük askeri tesisine ev sahipliği yapan Katar, Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD'nin bölgedeki askeri operasyonları için "vazgeçilmez" olarak tanımlanıyor.
Geçtiğimiz yıl ABD, Katar'daki geniş üssündeki askeri varlığını 10 yıl daha uzatan bir anlaşmaya sessizce vardı. Ayrıca ABD ile 1992 tarihli bir savunma işbirliği anlaşmasında da değişikliğe gidilerek güvenlik ortaklığının daha da güçlendirilmesi amaçlandı.
Biden yönetimi ayrıca 2022 yılında Katar'ı, ABD ordusuyla stratejik çalışma ilişkileri olan yakın dostlara verilen bir unvan olan NATO Dışı Başlıca Müttefik olarak belirledi.
Katar, Gazze'deki savaştan Afganistan'a kadar bir dizi çatışmada kilit bir arabulucu rolünde. Uzmanlar bunun Washington'un gözünde geçerliliğini koruma çabasının bir parçası olduğunu söylüyor.
Uzmanların yorumu, Körfez ülkelerinin çatışmalardan prestij kazandığı yönünde:
"Körfez ülkeleri çatışma arabuluculuğunu bir nüfuz ve prestij kaynağı olarak görüyor. Arabulucu rollerini, kendilerini Trump'ın siyasi gündemi için vazgeçilmez ortaklar olarak konumlandırmak için kullanmayı başardılar."
Doha ayrıca ülkesini Batı'nın yıllardır uyguladığı yaptırımlardan kurtarmaya çalışan Suriye'nin yeni lideri Ahmed El Şaraa ile de yakın ilişkilerini sürdürüyor.
Konuyla ilgili bilgi sahibi bir yetkilinin yaptığı açıklamaya göre Suriye, Katar ve Trump arasındaki görüşmede gündeme gelecek kilit konulardan biri. Doha'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması için Trump yönetimine baskı yaptığını söyleyen yetkili, Katar'ın Washington'un onayı olmadan Suriye'ye herhangi bir mali destek sağlama konusunda temkinli olduğunu da sözlerine ekledi.
Trump'ın ziyaretinin nihayetinde, üç ülkenin de her iki tarafın da yararına olacak bir dizi yeni anlaşma beklediği belirtiliyor.