UNRWA Sözcüsü Fowler Habertürk'e konuştu
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Sözcüsü Jonathan Fowler, Gazze'de çok sayıda çocuğun yetersiz beslendiğini bildirirken, çok sayıda çocuğun da hayatını kaybettiğini ifade etti. Habertürk TV'den Sena Alkan'ın özel röportajı...

İsrail'in engellemeleri nedeniyle, Gazze'ye gıda ulaşımında büyük sıkıntılar yaşanırken, durumundan en çok çocuklar etkileniyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Sözcüsü Jonathan Fowler, Gazze'de çok sayıda çocuğun yetersiz beslendiğini bildirdi. Habertürk TV'den Sena Alkan'ın röportajı...
Bize Gazze’deki son durumu aktarabilir misin? Şu anda herhangi bir yardım ulaşıyor mu? Yardımlar dağıtılıyor mu? Kaç TIR girdi, kaç TIR'a ihtiyaç var?
Sahadaki durum son derece belirsiz. Şunu vurgulamak isterim: TIR sayısına takılmamalıyız. İsrail makamlarının sınırdan geçmesine izin verdiği TIR sayısı, büyük resmin sadece küçük bir parçası. Asıl mesele, bu yardımı çaresiz halka ulaştırabilmek. İnsanlar Mart başından beri kelimenin tam anlamıyla her şeyden mahrum bırakılmış durumda. 10, 20 ya da biraz daha fazla TIR'dan bahsediyoruz ama asıl vurgulanması gereken, insanların asgari hayatta kalma ihtiyaçlarını karşılamak için her gün 500-600 TIR'ın geçmesi gerektiği.
"İNSANLAR SÜREKLİ YER DEĞİŞTİRİYOR"
Peki şu anda Gazze’de hiç yardım dağıtılıyor mu?
Bu aşamada yardımın dağıtılması son derece karmaşık. Sınırı geçmek sadece işin bir kısmı. İsrail makamları, TIR'ların Kerem Şalom geçiş noktasına gelip boşaltılmasını, ardından içeride başka araçlara yüklenmesini şart koşuyor. Yani insanların yardımı almak için o noktaya gelmesi gerekiyor. Burası savaşla yerle bir edilmiş bir bölge; yollar enkaz dolu, hareket etmek neredeyse imkânsız. Yardım çalışanları için güvenlik sorunları ve İsrail’den izin alınması gerekiyor. Diyelim ki ajanslar yardımı sınırlı miktarda depolara ulaştırabildi, bu yardımın dağıtıldığı anlamına gelmiyor. Unutmamak gerekir ki Gazze’nin üçte ikisinden fazlası zorla tahliye emrine tabi. İnsanlar sürekli yer değiştiriyor. Bugün yardım ulaştırılabilecek bir yer, yarın boş olabilir. Bu da insani operasyonu inanılmaz karmaşık hale getiriyor.
"ÇOCUKLAR HAYATINI KAYBEDEBİLİR"
BM yetkilileri yakıcı bir açıklama yaptı: 14 bin bebek 48 saat içinde ölebilir dediler bir yandan da bebek mamaları, bebekler için gerekli takviyeler Gazze kapısında bekliyor. Habercilik hayatımda böyle korkunç bir cümle daha önce hiç kurmamıştım. Bu bebeklerin durumu nedir?
Mart başından bu yana hiçbir yardım girişine izin verilmiyor. Bu yardımların içinde, ağır derecede yetersiz beslenen çocuklar için besin takviyeleri de var. Her geçen gün, bu takviyeleri alamayan çocuklar için ciddi risk oluşturuyor. Evet, çocuklar hayatını kaybedebilir. Gazze’deki rakamlar sürekli değişiyor ama zaten çok sayıda çocuk hayatını kaybetti, çok sayıda çocuk da yetersiz besleniyor. Önümüzdeki aylar açısından da tablo son derece ağır. Şu anki duruma odaklanılıyor ama aslında ihtiyaç olan şey, sürekli ve kesintisiz bir yardım akışı.
"ASIL SORUN BM'NİN ÇALIŞMASINA İZİN VERİLMEMESİ"
İsrail, “Gazze İnsani Vakfı” adında yeni bir sistem geliştirdi. Başbakan Netanyahu dün üç aşamalı planı açıkladı. Ne biliyoruz bu sisteme dair? Sence bu yeni sistem UNRWA’nın yerini alabilir mi?
Hayır. Daha önce benzer fikirler ortaya atıldı. Zaten halihazırda işleyen bir sistem var. Bu sadece Gazze için değil, dünya genelinde de geçerli. Uluslararası insancıl hukuka uygun, tarafsız yardım dağıtımı sistemleri var. Yardımı ihtiyacı olanlara ulaştırmayı esas alır, insanları zorla yerinden etmez, onları belirli “güvenli bölgelerde” toplamaya çalışmaz. Bu sözde güvenli bölgeler çoğu zaman güvenli bile değildir. Önemli olan, mevcut uluslararası sistemin Gazze’de çalışmasına izin verilmemesi. Yardım engelleniyor, abluka altında. “Gazze İnsani Vakfı” gibi isimler konulması bu sistemleri hukuka uygun hale getirmez. Asıl sorun, işler durumda olan BM sistemine çalışmasına izin verilmemesi.
"DURUM DAHA DA KÖTÜLEŞEBİLİR"
Önümüzdeki günler için en büyük korkun nedir?
Yiyeceğin bir savaş aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Yani gıdanın kasıtlı olarak engellenmesi bir savaş taktiği haline geldi. Yardım gelse bile, en muhtaç kişilere ulaşıp ulaşmadığı belli değil. En büyük korkum, bu durumun daha da kötüleşmesi.
*Haberde kullanılan fotoğraf AA tarafından servis edilmiştir