Barış Manço'nun bir ayrılığının, bir boşanmasının sonuçları
Barış Manço'ya, kariyerinde sıçrama yaşatan iki şarkının arkasında büyük bir hüzün var. 'Kol Düğmeleri', nişanlısından ayrılmasını, 'Dağlar Dağlar' ise eşinden boşanmasını temsil ediyor
1 Şubat 1999'da kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden Barış Manço, vefatının 26'ncı yılında anılıyor...
Gün, çoktan dönmüştü.
Simsiyah bir gecenin koynunda çevre yolundan çalıştığım gazetenin İkitelli’deki merkez binasına giderken yolda, kara haber geldi; "Barış Manço, vefat etti…"
Bir anda allak - bullak olan zihnim, zamanı geri sarmaya başladı.
Öyle ya, daha birkaç gün önce Moda'daki meşhur evindeydik.
Hakkı Yalçın, röportaj yapmıştı. Ben de fotoğraflarını çekmiştim.
Bir hayli keyifliydi. Röportajdan sonra sohbet etmiş, bizlere porselen koleksiyonunun hikâyesini anlatmıştı.
"Nasıl olur, daha birkaç gün önce çok sağlıklıydı, neşeliydi" diye düşünürken, dilimden ‘Can Bedenden Çıkmayınca’ adlı şarkısı dökülmeye başladı; “Unutma ki dünya fani…”
Geri dönüp; Moda'nın yolunu tuttum.
Kendisiyle özdeşleşen adresi olan 81300 Moda’ya ulaştığımda; yine 'Can Bedenden Çıkmayınca’yı mırıldanmaya başladım; “Kara haber tez duyulur…”
Zira, evinin olduğu sokak kısa sürede hayranları tarafından doldurulmuştu.
Barış Manço'nun Moda 81300'deki evi müzeye çevrildikten sonra, ziyaretçi akınına uğruyor.
3 Şubat’ta Taksim AKM’deki devlet törenini, sonrasında ise cenaze namazını ve defini takip etmek için 2 Şubat’ta öğleden sonra tekrar Barış Manço’nun evine gittim.
Zira cenazesi, AKM’ye evinden nakledilecekti.
Binlerce kişi, sokakta toplanmış, hep bir ağızdan Barış Manço şarkıları seslendiriyordu.
Bu durum, sabahın ilk saatlerine kadar sürdü.
Sokakta toplanan hayranlarından görüş alıyordum.
60'lı yaşlarındaki bir adamla konuşurken o esnada, az ileride bir grup, bir ağızdan 'Dağlar Dağlar'ı seslendiriyordu. Konuştuğum adam, sözlerine şöyle başladı; "Bak gençler, 'Dağlar Dağlar'ı söylüyor. Az önce de 'Kol Düğmeleri'ni söylediler. Bu şarkıların öyle bir yazılma hikâyesi var ki... İkisi de Barış Manço'nun aşk acısını anlatır."
Adam; yerinden kalktı, şarkılar söyleyen grubun arasına girerek yere oturduktan sonra; "Gençler, ağzınıza sağlık. Ben de size söylediğiniz şarkıların yazılma hikâyesini anlatayım" dedi...
Anlattı...
Hüzünün rengi, iyiden iyiye koyulaştı.
3 Şubat’ın sabah saatlerinde Barış Manço’nun cenazesi, AKM’ye nakledilmek üzere cenaze aracına konuldu.
Cenaze aracının ardında onlarca medya aracı…
AKM’ye vardığımızda, Barış Manço'nun tabutu, aşırı kalabalıktan dolayı içeriye zar - zor alınabildi.
Cenaze aracı, Taksim - Levent arasındaki güzergâhında ilerlerken peşinden çok sayıda kişi koştu. Yaşanan izdiham içinde zar - zor Levent Camii’ne ulaştığımda, fotoğrafları ancak cami duvarının dış kısmındaki bir ağacın tepesine çıkarak çekebildim.
Defin için gittiğim Kanlıca Mihrimah Sultan Mezarlığı’nda Barış Manço’nun mezar yerine ulaşmak için epeyce uzun bir yokuşu tırmanmak gerekiyordu.
Çocuktan, yaşlısına kadar her yaştan ve her kesimden kişinin, çamurlara bata bata, o yokuşu canhıraş bir halde tırmanma çabası, Barış Manço'nun kayıtsız – şartsız nasıl sevildiğinin en güzel göstergelerinden biriydi.
Kariyerim boyunca 3 cenazeye katılımın bu kadar çok olduğunu gördüm; Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Barış Manço ve Kemal Sunal’ın cenazesi…
Yukarıda sözünü ettiğim 'Kol Düğmeleri' ve 'Dağlar Dağlar'ın ortaya çıkış hikâyesine gelince;
Yıl 1962...
Barış Manço ile Semra adında genç bir kız, birbirlerine âşık olup nişanlandı.
Bir süre sonra Manço’nun üniversite öğrenimi için Belçika’ya gitmesi gerekti. Birbirlerini çok sevseler de nişan bozuldu.
Semra, her ne kadar ayrılmış olsalar da Barış Manço’yu Belçika'ya uğurladı. Veda hediyesi olarak da bir çift kol düğmesi hediye etti.
Barış Manço, hem ayrılık acısından hem de Semra'nın veda hediyesinden öylesine etkilendi ki... Duyguları, 'Kol Düğmeleri adlı şarkıya dönüştü.
Barış Manço; bir yandan, Belçika Kraliyet Akademisi'nde resim, grafik ve iç mimarlık öğrenimi görürken diğer yandan tercümanlık ve garsonluk yaptı.
Yıl 1963...
Barış Manço, üniversite eğitimi gördüğü Belçika'nın Liege kentinde kendine bir ev tuttu. Manço'nun ev sahipleri, yaşlı bir çiftti.
Gel zaman, git zaman derken Barış Manço ile ev sahibi çift, bir hayli samimi oldu Öyle ki akşam yemekleri birlikte yenmeye başladı.
Yine gel zaman, git zaman derken Barış Manço ile ev sahibi çiftin Marie Claude, birbirlerine âşık oldu.
İlişkilerini, 31 ocak 1970'te evlenerek taçlandırdılar.
Barış Manço'nun damatlığı, dededen kalma 175 yıllık, üzeri gümüş işlemeli mor bir kaftandı. Marie Claude ise turkuaz işlemeler bulunan siyah bir gelinlik giydi. Başına da yörük işi bir gelin başlığı taktı.
Barış Manço ile Marie Claude'un nikâh töreni
3 günlük balayından sonra Barış Manço, plak doldurmak üzere Londra'ya giderken, model olan Marie Claude, bir içecek firmasının dergi ilanı için fotoğraf çekimlerini yapmak üzere İstanbul'a geldi.
Barış Manço, özel hayatında bir hayli mutluyken kariyerindeyse yükselme dönemindeydi. O yükselme döneminde; 1965'te Fuat Güner, Ender Arol ve Semih Oksay tarafından kurulan Kaygısızlar adlı müzik grubuna 1968'de gruba dâhil oldu.
Kaygısızlar, kısa sürede bir hayli popüler olurken grubun üyeleri, buna bağlı olarak oldukça ünlendi.
Birbiri ardına çıkarılan şarkılarının gördüğü ilgi nedeniyle Kaygısızlar, dönemin en ünlü grupları arasında yer aldı. O günlerde, Mazhar Alanson'un da dâhil olmasıyla Kaygısızlar daha da güçlendi.
Ne var ki Mazhar Alanson, 1969'da kısa bir süreliğine gruptan ayrılmak zorunda kaldı. Grubun diğer üyeleri, Alanson'un yerini o dönem, adını yeni duyurmaya başlayan genç bir müzisyen olan Fikret Kızılok ile doldurmaya karar verdi.
Marie Claude - Fikret Kızılok
Barış Manço, kariyerinde hızlı adımlarla ilerleme yaşarken, özel hayatında oldukça şaşırtıcı bir karar aldı. Nikâhtan 47 gün sonra Marie Claude'a boşanma davası açtı.
Nedeni ise eşi Marie Claude ile Kaygısızlar'daki grup arkadaşı Fikret Kızılok'un birbirlerine âşık olmasıydı.
Barış Manço, bu duruma hiç ses çıkarmadı.
Ne hissettiyse, ne yaşadıysa içine gömdü.
Hissettiklerini; bir sanatçı ruhuyla şarkı sözüne yansıttı.
Barış Manço, bir akşam yakın arkadaşı Maarifi Orhon'un evine gitti. Evde müzisyen ağabeyi Cüneyd Orhon da vardı.
Sohbet sırasında Barış Manço, yazdığı şarkının sözlerini, eski bir halk türküsünün müziğiyle yorumlamaya başladı. Manço, şarkıyı gitar eşliğinde seslendirirken, Cüneyd Orhon kemençeyle kendisine eşlik etti; 'Dağlar Dağlar'...
Peki Fikret Kızılok ile Marie Claude'un ilişkisine ne oldu?
Planları; Âşık Veysel'in Sivas'a bağlı Sivrialan köyünde evlenmekti. Zira Fikret Kızılok, Âşık Veysel hayranıydı. Ne büyük ölçüde hayranı olduğunu düğününde Âşık Veysel'in olmasıyla gözler önüne sermek istiyordu.
Bir zaman, uyku tulumlarıyla Anadolu'yu turlayan Fikret Kızılok ile Marie Claude, evlilik planını gerçekleştiremeden ilişkileri sona erdi.
'Dağlar Dağlar', Barış Manço'nun kariyerinde sıçrama yaptığı albümlerden biri oldu. Şarkını yer aldığı plak, 700 binden fazla satarken Manço'ya 'Platin Plak Ödülü' kazandırdı.
1970'te; Barış Manço ile Fikret Kızılok, aynı yıl içinde bu kez şarkılarıyla karşı karşıya kaldı. Ki Kızılok'un 3 şarkısının 'En İyi Şarkı' kategorisinde kıyaslandığı şarkı, Manço'nun 'Dağlar Dağlar'ıydı. Bir derginin düzenlediği 'Yılın Müzik Oskarları' başlıklı ankette; Fikret Kızılok'un 'Söyle Sazım', 'Yumma Gözün Kör Gibi' ve 'Güzel Ne Güzel Olmuşsun'u Barış Manço'nun 'Dağlar Dağlar'ının ardından sırasıyla; ikinci, üçüncü ve dördüncü oldu.
• Fikret Kızılok, 1973'te Şeyda hanımla evlendi. Yağmur adını verdikleri oğulları dünyaya geldi. (1993'te ikinci evliliğini Dicle hanımla yaptı)
• Barış Manço ise 1978'de Lale Çağlar ile evlendi. Batıkan ve Doğukan adını verdikleri oğulları dünyaya geldi.
Doğukan Manço - Barış Manço - Batıkan Manço - Lale Manço
Fikret Kızılok, röportajlarında; Marie Claude'dan hiç söz etmedi. Bu yönde sorulan sorulara; "Evlendiğim iki kadını sevdim" şeklinde cevap verdi.
Barış Manço ile Fikret Kızılok'un arkadaşlığına mâl olan Marie Claude'dan bir daha haber alınamadı.
Barış Manço Hakkında:
2 Ocak 1943'te İstanbul'da doğdu
Müzisyen, şarkıcı, besteci, aranjör, söz yazarı, oyuncu, TV programcısı, sunucu, koleksiyoner, ressam, gezgin...
Anadolu Rock türünün kurucu üyelerinden olan Barış Manço, Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken ilk kez sahneye çıktığı 1958'den itibaren Türkiye'de olduğu gibi birçok yabancı ülkede sayısız konserler verdi.
Bestelediği 200'ün üzerinde şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm / kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca ve Flemenkçe'ye çevrilerek, kendisi ve / veya başka sanatçılar tarafından da seslendirildi.
1988'de; aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7'den 77'ye”, Türk televizyonculuğunda şimdiye kadar ulaşılamamış bir rekora imza attı.
Ekvator'dan Kutuplar'a; 5 kıtada 100'den fazla değişik yöreye giderek, 600 bin km'ye yakın yol kateden Barış Manço, ülkemiz belgeselciliğine farklı bir boyut getirdi.