Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Enerji "Enerji dönüşümü için finansmana erişim kolaylaşmalı" - Enerji Haberleri

        İklim politikası alanında son iki yıldır yapılan, bir kısmı henüz yayımlanmamış 15 çalışma, İstanbul Politikalar Merkezi tarafından düzenlenen buluşmada uzmanlarla bir arada tartışıldı.

        Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, hem Türkiye'de hem dünyada iklim değişikliğiyle mücadelede kritik gelişmeler gündemdeyken, hem etkinliği hem de kısa bir süre önce yayınlanan Türkiye'nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2053'te Net Sıfıra Doğru' raporunu Haberturk.com Enerji Editörü İrem Kuşoğlu Görgü'ye anlattı.

        Şahin konuşmasında Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefi için elektrikte hızlı dönüşüm ve kömürün payında belirgin bir küçülme gerektiğini vurguladı. Şahin'e göre yıllık en az 10 GW yeni rüzgâr ve güneş ile 9 GW düzeyinde batarya/depoma kapasitesinin devreye alınması, kömürün sistemdeki ağırlığını kademeli biçimde azaltırken arz güvenliğini de destekleyebilir.

        REKLAM

        Şahin, İstanbul Politikalar Merkezi'nin karbonsuzlaşma yol haritasının elektrik üretiminde fosil bağımlılığın hızla bitirilmesini öngördüğünü vurguladı. Şahin "Elektrikte rüzgâr–güneş toplam kurulumunu yıllık 10 GW düzeyine çıkarıp yaklaşık 9 GW batarya kapasitesiyle şebeke güvenliğini sağlarsak, yüzde 35'e varan azaltım mümkün" diye konuşurken, bu çerçevede iletim–dağıtım altyapısına yatırımların hızlandırılmasının zorunlu olduğunu söyledi.

        'Binalarda elektrifikasyon, ulaştırmada EV ve raylı sistem şart'

        "2040'a kadar doğalgazlı ısınma ve pişirmeyi bırakıp binalarda elektrifikasyona geçmemiz gerekiyor" diyen Şahin, ulaştırmada da iki ayaklı dönüşüme dikkat çekerek "Ulaştırmada tabii iki önemli nokta var. Birincisi elektrikli araçlara geçiş. Yani hem bireysel otomobillerde hem yük taşımacılığında mümkün olan bir hızla, yüzde 100 mümkün değil tabii ama bir eğimle elektrikli araçlara geçiş ve bir de en az bunun kadar önemli olan karayolu yolcu ve yük taşımacılığını, demiryolunda yine elektrikli olan trenler, metrolar vs buraya geçmesi gerekiyor" dedi.

        "Yeni NDC, beklentinin altında; artıştan azaltım yaklaşımı sürüyor"

        Türkiye'nin Eylül ayında açıkladığı yeni hedeflerin “artıştan azaltım” yaklaşımını sürdürdüğünü belirten Şahin, "Artıştan azaltım hedefi ile aslında 2035'e kadar emisyonları, Türkiye'nin emisyonlarını yüzde 16 artırmasını hedefleyen bir NDC ile karşı karşıyayız. Burada hesaplanan referans senaryonun gerçekçi olmadığını bir kez daha gördük. Yani bu NDC'de bir öncekinde olduğu gibi gerçekçi olmayacak kadar yüksek bir referans senaryodan azaltım öngörülmüş ama o azaltım aşağı yukarı Türkiye'nin normal gidişatına denk geliyor. Dolayısıyla zaten bir enerji dönüşümü var Türkiye'de. Yani enerji dönüşümü hiç başlamadı denemez. Şu anda elektrik üretiminde rüzgarın ve güneşin payı yüzde 18-19 civarında. 10 yıl önce sıfırdı bu. Bu bir olumlu gidiş ama bu gidişat yavaş bir gidişat. Hem Türkiye'nin bu işten ekonomik fayda sağlaması açısından yavaş, yeterince hızlı ilerlemiyor, hem de emisyonlarını azaltmasına imkan sağlamıyor bu yavaşlık. Dolayısıyla bunu hızlandırması gerekir. Ama maalesef gelen NDC'de bir piyasaya daha hızlanma sinyali verecek bir cesur değil.Ama maalesef diğer ülkelerden de, Avrupa Birliği de dahil olmak üzere yeterince cesur, NDC'ler gelmeyecek gibi görünüyor. Bunu beraber göreceğiz" dedi.

        REKLAM

        "Gelişmekte olanlar finansmanda zorlanıyor; erişim kolaylaşmalı"

        Uluslararası iklim finansmanında iki düzlemi ayıran Şahin, "Dönüşüm için küresel ölçekte para var; güneş ve rüzgâr bugün en ucuz elektrik üretimi. Ancak Türkiye gibi ülkelerin uygun koşullu finansmana erişiminin kolaylaştırılması kritik" dedi.

        Şahin "Şimdi uluslararası iklim finansmanını iki şekilde değerlendirmek lazım. Birincisi piyasada bu dönüşüm için para var mı, ikincisi de aslında emisyonlarını hızla arttıran ülkeler Endonezya gibi, Hindistan gibi, Türkiye gibi, Güney Afrika gibi, Meksika gibi ülkeler var. Bunlar büyük ekonomiler ve bunların da dönüşmesi gerekiyor. Ama bir İngiltere kadar Almanya kadar finansman bulmaları tabiki kolay değil. Şimdi birincisi bu ülkelere dönüşümlerini hızlandırmaları için bir uluslararası finansman akışını hızlandırmak gerekiyor. Bu ayrı bir konu. Türkiye gibi ülkeler bunu bir hibe olarak almıyor zaten. Bu ülkeler uluslararası finans, yatırım, kalkınma bankalarından vs. bu finansmanı ya da ticari kredi olarak bu finansmanları sağlayabiliyorlar. Ülke ekonomisinde diğer sektörler nasıl zorlanıyorsa şu anda yenilenebilir enerji sektörü, dönüşüm, elektrikli araçlar onlar da aynı şekilde zorlanıyor. Bu ekonominin genel gidişatıyla da ilgili bir şey. Bir de diğer finansman yani 300 milyar mevzusu var. Bunun önemli bir kısmı aslında az gelişmiş ülkelere ya da gelişmekte olan ülkelere yönelik olarak verilmesi gereken ve önemli bir kısmı da en az yarısının da adaptasyon için, yani iklim değişikliğine uyum sağlamak için verilmesi gereken finansman. Mesela Türkiye'nin böyle bir finansman alma durumu yok. Çünkü Türkiye biliyorsunuz Paris Antlaşması altında zaten gelişmiş ülke olarak kabul ediliyor. Zaten şu anda da üst orta gelir, hatta galiba yıl sonundan sonra üst gelir grubu ülke haline gelecek. Dolayısıyla böyle bir hibe tarzında bir uluslararası finansman sağlayamaz. Ama Türkiye de tabii haklı olarak kendisine yönelik dönüşüm için finansmana erişimin kolaylaştırılmasını istiyor. Ama özetle para var mı bu dönüşüm için diye sorarsanız, var. Zaten Güneş şu anda en ucuz enerji kaynağı haline geldi. Bu bundan birkaç sene önceye kadar başabaş gidiyordu. Ama şu anda kömür, nükleer, doğalgaz aklınıza ne gelirse çok daha pahalı. Güneş ve rüzgar en ucuz enerji üretim biçimi dolayısıyla eskisi kadar bulunamaz finansman kaynaklarından da bahsetmiyoruz. Çok hızlanmak, çok hızlı bir şekilde bu dönüşümü başarmak artık mümkün" diye konuştu.

        "Emisyonları azaltmadığımız sürece kuraklık ve mega yangınlarla başa çıkma şansımız yok"

        Türkiye'de iklim değişikliğinin en görünür etkisinin kuraklık olduğuna dikkat çeken Şahin, "Türkiye'de son beş yılda iki tane mega yangın yaşadık biz. Türkiye 2021'de ilk mega yangınını yaşadı, bu sene ikincisini yaşadı. Bu kadar sıklaşması, bu işin birkaç yılda devasa yangınlarla mücadele etmeye başlamak, kuraklığın neredeyse kronik hale gelmesi, kurak olmayan bir yıl neredeyse yaşamamaya başladık. Bunlar iklim değişikliğinin doğrudan sonucu. Biz emisyonları azaltmadığımız sürece, suçu başkalarına atmaya devam ettiğimiz sürece, Çin'e, Amerika'ya falan atmaya devam ettiğimiz sürece ya da geçmişteki emisyonlara referans vermeye devam ettiğimiz sürece bu etkilerle başa çıkma şansımız yok. Kuraklık konusunda yapılacak çok şey var. En önemlisi de su yönetimi. Yani su tasarrufunu sağlayacak yapmadığımız çok şey var. Damla sulama gibi vs. Bunları hızlı bir şekilde hayata geçirmemiz lazım. Türkiye'nin geleceğini kurtarmak için. Ama bunu yaparken bunun iklim değişikliğiyle mücadeleden ayrılamayacağını da ayrılmaması gerektiğini her zaman söylememiz lazım diye düşünüyorum.

        Yapay zekâdaki enerji tüketiminde şirketlere sorumluluk yüklemek şart

        Yapay zekânın elektrik talebinde öngörülenden hızlı artışa yol açtığını belirten Şahin, "Biz bir yandan enerji kullanımını yenilenebilir enerjiye, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye doğru yönlendirmeye çalışıyoruz, bir yandan tabii bunu yaptığımız için elektrifikasyon gerekiyor, elektrik talebi artıyor. Şimdi de hiç hesapta olmayan bir şekilde yapay zeka gibi aşırı elektrik tüketen bir şey ile daha karşı karşıyayız. Dolayısıyla elektrik talebi belki hesapladığınızdan çok daha fazla artacak. Çok büyük bir negatif etkisi olacağı kesin. Türkiye bu alanda büyük data merkezlerine sahip olmadığı için henüz bizim gündemimizde değil ama Türkiye'nin de bazı şirketler tarafından data merkezi kurmak için araştırıldığını duyuyoruz. Böyle bir durumda, yani Türkiye'de de kurulursa bizim de bu konuyu ciddiye almamız lazım. Bununla birlikte herhalde önlem olarak her büyük data merkezinin kendi yenilenebilir enerji santralini kurarak tamamen emisyonsuz, karbonsuz bir şekilde o enerjiyi sağlamasını zorunlu hale getirecek bir politika, bir yasal düzenleme yapması gerekecek. Aksi takdirde tabii ki bu şebekeye çok büyük yük bindirecek, bütün fosil yakıt kullanımının devam etmesini sağlamak isteyenlerin eline bir koz verecek. Dolayısıyla yapay zeka konusunda herhalde şirketlere birebir sorumluluk yüklemek ve yüzde 100 yenilenebilir enerjiye dayalı merkezler kurmalarını sağlamak gerekiyor" diye konuştu.

        "Türkiye'de de otomotiv sektörünün hızlı bir şekilde elektrikli araca yönelmesi gerekiyor"

        Net sıfır hedefine ulaşmak için kısa vadede neler yapılabileceğine ilişkin soruya da yanıt veren Şahin şu ifadeleri kullandı:

        "Yenilebilir enerji hedefi de dahil olmak üzere kömür santralları bugünkü gibi çalıştığı sürece net sıfır mümkün değil, yapılamaz zaten. Yani şebeke ona izin vermez. Biz onu da hesapladık. Artık açıkça bir politika haline getirerek, 2035'e kadar kömür santrallerini kapatacağız diye ilan edilmesi gerekiyor ve bununla birlikte de hızlı bir şekilde yenilebilir enerjinin önünü açması, yani gerekli politika araçları ile gerekli teşviklerle kapasite sağlayarak, şebekeyi güçlendirerek bunun önünü açılması gerekiyor. Bir de Türkiye otomotiv açısından biliyorsunuz bir yandan da önemli bir ihracatçı. Avrupa'ya ciddi ihracat var. Avrupa'da da elektrikli araçlara geçiş yönünde önemli hedefler var. Türkiye'de de otomotiv sektörünün hızlı bir şekilde elektrikli araca yönelmesi gerekiyor. Bu ikisi olursa yani elektrik sektörü, ulaştırma, biraz da binalar konusunda yol almaya başlarsak ben çok hızlı bir şekilde azaltım yapabileceğimizi düşünüyorum."

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ