Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Enerji Türkiye'nin elektrik üretiminde güneş ve rüzgar ilk kez başrolde - Enerji Haberleri

        Küresel enerji düşünce kuruluşu Ember'ın bu yıl dördüncüsünü yayınladığı, elektrik üretim ve tüketim verilerinin analiz edildiği 'Türkiye Elektrik Görünümü' raporu, Türkiye'de rüzgar ve güneş enerjisinin enerji dönüşümündeki önemine dikkat çekiyor. Rapora göre Türkiye'de rüzgar ve güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı 2024 yılında yüzde 18’e ulaştı.

        Bu gelişme, Türkiye'nin enerji dönüşümünde kalıcı bir değişimin sinyallerini verirken, rapora ilişkin Habertürk'e konuşan Ember Türkiye ve Kafkaslar Bölge Lideri Ufuk Alparslan, bu gelişmenin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunun altını çizerek "2024 yılında gerçekleşen en önemli dönüm noktası, rüzgar ve güneşten elektrik üretiminin yerli kömürün zirvesini geride bırakması diyebiliriz. Dolayısıyla artık Türkiye'de elektrik üretiminde yerli kaynakların itici gücü rüzgar ve güneş oluyor diyebiliriz. Ancak bu kaynaklardaki yükseliş halen elektrik talebimizdeki artışı karşılamaya yetmiyor" dedi.

        REKLAM

        GÜNEŞTE REKOR ARTIŞ

        Rapora göre 2024'te güneşten elektrik üretimi bir önceki yıla göre yüzde 39 artarak 7,3 TWh büyüdü.

        2023'teki güçlü büyümenin ardından, 2024 yılı güneş enerjisi kapasitesi için bir başka dönüm noktası olurken, güneş enerjisi kapasitesi 2022'de 10,9 GW iken 2024 sonunda 19,8 GW'a ulaşarak neredeyse iki katına çıktı. Güneş enerjisinin güçlü performansı, rüzgar ve güneş enerjisi birlikte geçen yıl Türkiye'nin elektriğinin yüzde 18'ini üretti.

        Rüzgar enerjisi ise elektrik üretiminin %11’ini karşıladı ve Türkiye bu oranla G7 ülkelerinden İtalya (yüzde 8,5) ve Fransa'yı (yüzde 7,7) geride bıraktı.

        2024'te güneş enerjisindeki ivmenin devam etmesi için en kritik adımın finansman mı, altyapı mı, regülasyon mu olduğu sorusuna ise Alparslan şu yanıtı verdi:

        "Türkiye'de güneş enerjisi yatırımlarına yurtiçinden çok büyük bir talep ve yatırım iştahı var. Ancak bu ilginin hayata geçirilmesi için birtakım engelleri aşmamız gerekecek. Örneğin bir güneş santrali yatırımı yapabilmek için öncelikle şebekede bağlantı yapabileceğiniz uygun kapasitenin mevcut olması gerekiyor. Aksi halde başvurunuz reddediliyor. Son dönemlerde yeni kapasite açılmamaya başladı ve başvurular reddediliyor. Bu nedenle yeni şebeke yatırımı yapılmazsa mevcut proje stoku devreye girdiğinde bir durgunluk yaşanabilir. Kapasite tahsisatı için bir diğer yöntem de YEKA adı verilen ihaleler. Bu ihalelerin şartlarından biri de kullanılacak güneş panelinin en az yüzde 75 yerli üretim olması ve bunu sağlayabilen şu anda yalnızca bir şirket var. İhale dışındaki güneş santrali kurulumları için Çin’den ithal edilen panellere uygulanan bir ithalat vergisi var. Bu uygulama güneş paneli yerine güneş hücresi ithalatını ve panel fiyatını artırıyor. Rüzgar enerjisinde yeniden ivme yakalayabilmek için ise santral inşaatı sırasında tamamlanması gereken ve dört yıla kadar süren izin süreçlerinin kısaltılması gerekecek."

        REKLAM
        Görsel:  Ember Türkiye ve Kafkaslar Bölge Lideri Ufuk Alparslan
        Görsel: Ember Türkiye ve Kafkaslar Bölge Lideri Ufuk Alparslan

        2035'TE GÜNEŞ VE RÜZGARIN PAYI YÜZDE 49'A ULAŞABİLİR

        Türkiye’nin 2035 yılına kadar rüzgar ve güneş kapasitesini dört katına çıkarmayı hedeflediği plan kapsamında, fosil yakıtların elektrik üretimindeki payının yüzde 20'nin altına düşmesi bekleniyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak için yılda 8 GW'tan fazla yeni kurulum gerekiyor.

        Peki bu ölçekte yatırım ciddi bir finansal yük anlamına gelirken, finansal sürdürülebilirlik nasıl sağlanabilir ve mevcut sistem ile yatırım teşvikleri yeterli mi?

        "Artık rüzgar ve güneş enerjisi maliyetleri çok düştüğü için teşvik verilmesine gerek yok, aksine mevcut elektrik piyasası fiyatlarının çok altında fiyatlarla ihaleler tamamlanıyor" diyen Alparslan yine de 'ancak' diyerek ekliyor:

        "Ancak kredi maliyetlerinin artması ve yurt dışından doğrudan yatırımcı çekemiyor olmamız finansal bir engel oluşturabilir. Batılı enerji şirketleri son yıllarda Türkiye'deki işlerini azalttı ya da tamamen çıktı. Dünyanın dört bir yanına yenilenebilir enerji yatırımı yapan BAE, Suudi Arabistan ve Çin şirketleri ise özel teşvik olmadan Türkiye'ye yatırım yapmıyor. Halbuki bu üç ülke de yanı başımızdaki Azerbaycan'da bizdeki ihale fiyatlarına benzer seviyeler ile rüzgar ve güneş santrali projeleri gerçekleştiriyorlar"

        REKLAM

        HİDROELEKTRİK TOPLAM ÜRETİMİN YÜZDE 22'SİNİ KARŞILADI

        Rapora göre 2024’te hidroelektrik santrallerden 11 TWh daha fazla elektrik üretildi. Hidroelektrik, toplam üretimin yüzde 22’sini karşılayarak enerji güvenliğinde önemli bir yer tuttu.

        Ancak kuraklık koşullarının etkisiyle özellikle akarsu tipi üretimde düşüşler yaşandı.

        2035 HEDEFLERİNDE EN BÜYÜK KIRILGANLIK NEREDE?

        2035 hedeflerine ulaşmak için altyapı ve yasal düzenlemelerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Alparslan, Türkiye'nin enerji dönüşüm yolculuğunda dikkat etmesi gereken en büyük kırılganlığa dikkat çekiyor:

        "Yeni rüzgar ve güneş santrali projelerinin devreye alınabilmesi en önemli konu olacak. Kısıtlı kapasite olanağı olduğu için bu projelerin en kısa sürede hayata geçirilmesini sağlayabilecek bir sistem oluşturmalıyız. Bu sistem hem regülasyon, hem de finansman açısından iyileşmeler gerektiriyor."

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ