Ücretler nasıl eridi?
Türkiye'de ücretle çalışanlar altın çağını 1970'lerde yaşarken en büyük darbeyi 1980 darbesiyle yedi. Reel ücretler zaman zaman toparlansa da krizler ve yüksek enflasyon nedeniyle bir türlü 1980 öncesine dönemedi. Ücretlerin 1970'lerde yüzde 32 olan milli gelirdeki payına sadece 2016'da yaklaşıldı ama kalıcı olamadı. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberi

Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fetullah Akın, Şeker İş Sendikası’nın hakemli yayın organı İş ve Hayat Dergisi’nde yayımlanan makalesinde Türkiye’de tarihsel süreçte ücretlerin gelişimini araştırdı. Reel ücretlere ilişkin süreklilik arz eden bir zaman serisi bulunmadığı için Akın, farklı dönemlerin reel ücretlerini ayrı ayrı hesapladı.
SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com
Akın’ın imalat sanayiindeki aylık ücretlere dayanarak oluşturduğu 1963 - 1980 dönemine ait ücret endeksine göre, 1963 yılında 100 olan reel ücretler petrol krizinin yaşandığı 1973 yılı hariç her yıl düzenli artarak 1979 yılında 252,18’e yükseldi. 12 Eylül darbesinin yaşandığı 1980 yılında ise dramatik bir düşüş yaşayarak 193,73 oldu. Araştırmaya göre, 1963 – 1979 yılları arasında reel ücret artışı kamuda yüzde 160, özelde yüzde 153 ve genelde yüzde 152 olarak gerçekleşti. 1980 yılında ise reel ücretlerde yüzde 27 oranında düşüş yaşandı.
Bu dönemde reel ücretlerin sürekli yükselmesinde, 1963 yılından itibaren sendikal faaliyetlerin hızla yükselmesi ve kabul edilen toplu iş sözleşmeleri önemli bir rol oynadı.
.pngAkın’ın yaptığı hesaplamalara göre, reel ücretlerde 1980 yılında başlayan düşüş, yavaşlamakla birlikte 1988 yılına kadar devam etti. 1981 yılı 100 kabul edilen endeks 1988 yılında 86’ya kadar düştükten sonra 1989’da 104, 1990’da 131, 1991 yılında ise 179 olarak gerçekleşti.
ÜCRETLER DÜŞTÜ ŞİRKET KÂRLARI ARTTI
Akın 1981 – 1991 yılları arasında ücretlerdeki değişim ile şirketlerin reel karlarındaki değişimi de karşılaştırdı. Ücretlerdeki azalmanın had safhaya ulaştığı dönemde şirketlerin 1981’de 100 olan reel kar endeksi 1985 – 1990 yıllarını kapsayan dönemde 200 – 250 aralığına kadar çıktı.
.pngÜCRETTEKİ ERİME İKTİDAR DEĞİŞTİRDİ
1990’lara gelindiğinde reel ücretlerdeki önemli düşüşlerin artan huzursuzluklar sonucu ücretli çalışan kesimde çok büyük tepkilere yol açtığı, dönemin siyasi iktidarının önemli oranda oy kaybettiği belirtilen araştırmada, 1989 yılından başlayarak 1993 yılına kadar ücretlerde önemli bir artış görüldüğü belirtildi. Reel ücretler 1990 – 1993 döneminde yüzde 50’nin üzerinde artış kaydetti. Ancak, ekonomik krizle birlikte reel ücretler 1994 yılından itibaren düşmeye başladı. 1990 yılına göre 1996 yılında reel ücretler kamu kesiminde yüzde 10, özel kesimde yüzde 14, toplamda ise yüzde 18 oranında düştü.
1994 KRİZİ DE ÇALIŞANLARI VURDU
Akın’a göre bu düşüşte 1994 yılı ekonomik krizinin çok büyük etkisi oldu. Krizin faturası daha çok emeğiyle geçinenlere kesildi. Bölüşüm çalışan kesimden ya da işçi sınıfından yana olmaya başlayınca, ekonomik krizle birlikte bu bölüşüm sermayeden yana yön değiştirdi. 1992 yılında maaş ve ücretlerin katma değer içindeki payı yüzde 34,4 iken ekonomik krizin çıktığı 1994 yılında yüzde 25,1’e geriledi. Aynı dönemde kâr payı yüzde 48’den yüzde 57,6’ya çıktı.
.png1994 yılı 100 kabul edilerek kamu ve özel sektördeki işçi ücreti ile memur maaşlarına dayanarak oluşturulan reel endekse göre, 2008 yılına kadar olan dönemde kamu ve özel sektör işçilerinin reel ücretleri sadece 1999 ve 2000 yıllarında 1994 yılının üzerinde olurken, diğer yıllarda altında kaldı. Memur maaşları reel olarak 1994 yılının üzerinde oldu.
Araştırmada 2009 sonrası dönemde ücretlerdeki gelişim 500 büyük sanayi kuruluşunun katma değer oranlarına göre incelendi. Özel kuruluşların katma değerinde ücretin payı 2008 yılında yüzde 57 iken 2022 yılında bu oran yüzde 26,8’e kadar geriledi. Buna karşılık aynı dönemde kâr ve faizin payı yüzde 43,1’den yüzde 73,1’e kadar çıktı.
.pngREEL ÜCRETLER UZUN DÖNEMDE DÜŞÜYOR
Araştırmaya göre, Türkiye’de tarihsel olarak bakıldığında zaman zaman reel ücretlerde yükselmeler olmuşsa da uzun dönemde ücretlerde düşme eğilimi söz konusu. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de ücret payının ve ücret düzeyinin çok düşük kaldığı belirtilen araştırmada, bunun en önemli sebebinin ise enflasyon olduğu görüşü dile getirildi. Araştırmanın sonuç bölümünde şöyle denildi:
.png“Türkiye’de ücretler üzerine analiz yapılırken, önemle vurgulanması gereken konulardan bir tanesi de profesyonellik gerektiren yüksek ücretli kesimin ücretlerinin asgari ücrete doğru yakınsamasıdır. En yüksek devlet memurları maaşlarının asgari ücrete oranı 1980’lerde 10 kattan 2020’lerde 4 kata, profesör maaşları da ortalama 15 kattan 5 kata kadar inmiştir. Düşen asgari ücreti yoksulluk sınırının üzerinde tutma çabası, bu yakınsamaya yol açmış, çalışan kesimin bütünüyle ücretlerini asgari ücrete yakınsamıştır. Bu durum sonuçta çok zeki çocukların gelecek beklentilerini olumsuz etkileyerek beyin göçünün artmasına neden olacaktır.”
*Haberde AA'nın arşiv fotoğrafı kullanılmıştır.