Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Şam’da Esad’ın gidişi ve HTŞ’nin kontrolü: Suriye için yeni bir dönem mi, yeni bir belirsizlik mi? - Dünyadan Haberler | Dış Haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Esad sonrası boşluktan yararlanarak Şam’da kontrolü hızla ele geçirdi. Lideri Ebu Muhammed Colani, Emevi Camii’nde yaptığı konuşmada, bu zaferi “tüm Suriyeliler için bir ödül” olarak tanımladı. Ancak HTŞ, uluslararası toplum tarafından bir terör örgütü olarak görülüyor ve bu durum, Suriye’nin geleceği için daha büyük bir endişe kaynağı yaratıyor.

        Colani’nin konuşmasında Esad rejiminin işlediği suçlara odaklanması, halkın desteğini kazanma çabası olarak değerlendirilebilir. Ancak, HTŞ’nin geçmişteki katı yönetim anlayışı ve radikal ideolojisi, uzun vadede halkın desteğini sürdürebileceği konusunda ciddi şüpheler doğuruyor.

        REKLAM

        Kutlamalar ve Kaos: Yağmalamalar Ne Anlama Geliyor?

        Şam’da yaşanan yağmalama olayları, rejimden geriye kalan devlet otoritesinin tamamen çöktüğünü gösteriyor. Esad’ın Malki Mahallesi’ndeki evi ve kamu binalarının yağmalanması, yalnızca halkın öfkesini değil, aynı zamanda yönetim boşluğunun getirdiği kaosu da yansıtıyor. Bu tür olaylar, sadece rejimin değil, yeni yönetimin de halk üzerindeki otoritesini sorgulamasına neden olabilir.

        Yağmalama olayları, muhalif grupların ve halkın bir kısmının uzun süredir bastırılan öfkesini açığa çıkarırken, bir yandan da yeni dönemin ne kadar belirsiz ve kontrolsüz olduğuna işaret ediyor.

        Uluslararası Tepkiler: Moskova ve Washington’un Yaklaşımı

        Moskova ve Washington’un HTŞ ile temas halinde olduklarını açıklamaları, Suriye sahasındaki güç dengelerinin değiştiğini gösteriyor. Rusya’nın Esad’ın en büyük destekçisi olduğu bilinirken, ABD ise geçmişte HTŞ’ye karşı sert bir duruş sergilemişti. Her iki ülkenin de yeni dönemde HTŞ ile çalışmaya açık olduklarını belirtmeleri, pragmatik bir yaklaşımın sinyallerini veriyor.

        REKLAM

        Bu temasların amacı, Suriye’deki durumu kontrol altına almak ve çatışmaların daha da büyümesini önlemek olabilir. Ancak, HTŞ’nin Suriye’nin tamamında kontrolü ele geçirme iddiası, uluslararası toplumun bölgedeki çıkarlarını yeniden değerlendirmesine neden olacaktır.

        İran ve Irak Büyükelçiliklerine Saldırılar: Bölgesel Gerilimler Tırmanıyor

        Şam’daki İran ve Irak büyükelçiliklerine yapılan saldırılar, Esad rejiminin çöküşünün bölgesel yankılarını gözler önüne seriyor. İran büyükelçiliğinde General Kasım Süleymani ve Hasan Nasrallah’ın fotoğraflarının yırtılması, yalnızca rejime değil, İran’ın Suriye’deki etkisine duyulan tepkinin de bir göstergesi.

        Bu durum, İran’ın Suriye’deki nüfuzunu koruma çabalarını daha da zorlaştırabilir. Aynı zamanda, HTŞ gibi grupların bu tür saldırıları kullanarak bölgesel destek bulma çabası da ihtimal dahilinde.

        Yeni Dönemin Belirsizliği

        HTŞ’nin kontrolü ele geçirmesi, Suriye için barış mı yoksa daha büyük çatışmalar mı getirecek sorusunu gündeme getiriyor. Esad rejiminin çöküşü, 12 yıldır devam eden iç savaşın sona erdiği anlamına gelmiyor. Aksine, Suriye’nin yeniden radikal gruplar arasında bölünme riskiyle karşı karşıya olduğu görülüyor.

        REKLAM

        Uluslararası toplumun HTŞ gibi radikal bir örgütü kabul edip etmeyeceği ve Şam’da kalıcı bir yönetim modeli kurulup kurulamayacağı, önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak konular arasında yer alacak. Ayrıca, bölgesel aktörler ve küresel güçlerin Suriye’deki pozisyonlarını nasıl yeniden şekillendireceği de belirsizliğini koruyor.

        Umut ve Endişe Bir Arada

        Suriye halkı için Esad’ın gidişi bir umut kaynağı olsa da, HTŞ’nin yükselişi ve yağmalama olayları, bu umudun kısa vadeli bir sevinç olarak kalabileceğine işaret ediyor. Suriye’nin geleceği, yalnızca yeni bir yönetim modeline değil, aynı zamanda uluslararası toplumun nasıl bir yaklaşım benimseyeceğine bağlı olacak. Şam’da başlayan bu değişim, yalnızca Suriye için değil, tüm Ortadoğu için yeni bir dönemin habercisi olabilir.

        Şam’da Yeni Yönetim ve Bölgesel Etkiler

        Heyet Tahrir eş-Şam’ın Şam’daki hakimiyeti, Suriye’de yalnızca iç politik dengeleri değil, aynı zamanda bölgesel aktörler arasındaki ilişkileri de köklü bir şekilde değiştirme potansiyeline sahip.

        Bölgesel Güçler ve Yeni Denge Arayışları

        HTŞ’nin kontrolü ele geçirmesi, özellikle İran, Türkiye, Rusya ve ABD gibi ülkelerin Suriye politikalarını yeniden değerlendirmelerine neden olacaktır. İran, yıllardır Suriye üzerinden oluşturduğu stratejik hattın ve Şii milislerin varlığının tehdit altında olduğunu hissedebilir. Bu durum, İran’ın Şam’daki etkinliğini koruma çabalarını artırabilir ve bölgedeki gerilimleri daha da yükseltebilir.

        REKLAM

        Türkiye, uzun süredir muhalif gruplara verdiği destekle bilinse de HTŞ’nin Şam’da yönetimi ele geçirmesi, Ankara’nın Suriye politikasını daha temkinli bir şekilde yeniden ele almasını gerektirebilir. Türkiye’nin, sınır güvenliği ve mülteci krizi gibi konularda nasıl bir adım atacağı belirsizliğini koruyor.

        Rusya ise Esad rejiminin en büyük destekçisi olarak, bu gelişmeyi bir yenilgi olarak algılayabilir. Ancak Moskova’nın, HTŞ ile temas halinde olduğunu açıklaması, durumu kontrol altına almak için pragmatik bir strateji izlediğini gösteriyor.

        Küresel Etkiler ve Suriye’nin Geleceği

        HTŞ gibi bir grubun Suriye’de güç kazanması, küresel çapta radikal grupların cesaretlenmesine yol açabilir. Bu durum, yalnızca Ortadoğu’yu değil, Avrupa ve diğer bölgeleri de etkileyebilecek yeni güvenlik tehditlerini beraberinde getirebilir.

        Ayrıca, HTŞ’nin Suriye’de nasıl bir yönetim modeli oluşturacağı, uluslararası toplumun bu gruba yönelik tavrını belirleyecektir. Şam’da oluşacak yeni düzen, Suriye’nin yeniden inşası sürecini ve olası barış görüşmelerini şekillendirecek kritik bir faktör olabilir.

        REKLAM

        Suriye Halkının Beklentileri ve Yeni Yönetimin Sınavı

        Esad’ın gidişi, halk için bir umut kaynağı olmuş olsa da, HTŞ’nin ideolojik yapısı ve geçmişteki uygulamaları, halkın bu umutlarının uzun vadede karşılanmayabileceğine işaret ediyor. Halkın beklentisi, güvenliğin sağlanması, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve temel hizmetlerin sunulması yönünde.

        Ancak, HTŞ’nin radikal ideolojisi ve uluslararası toplum tarafından terör örgütü olarak tanımlanması, yeni yönetimin bu beklentilere cevap verebilme kapasitesini sınırlayabilir. Ayrıca, Suriye’nin yeniden inşası için gerekli olan uluslararası yardımların gelmesi, HTŞ’nin nasıl bir yönetim sergileyeceğine ve uluslararası toplumla ilişkilerine bağlı olacak.

        Belirsizliklerle Dolu Bir Gelecek

        Şam’da başlayan bu yeni dönem, Suriye’nin geleceği için önemli fırsatların yanı sıra büyük riskler de barındırıyor. Esad’ın gidişi, halk için bir dönüm noktası olsa da, yerine gelen HTŞ yönetiminin nasıl bir politika izleyeceği büyük bir soru işareti. Bölgesel ve küresel güçlerin bu yeni durum karşısında takınacağı tutum, Suriye’deki gelişmelerin seyrini belirleyecek.

        Uzun süredir savaş, yıkım ve kaosla anılan Suriye, yeni bir dönemin eşiğinde. Ancak bu dönemin barış ve istikrar mı, yoksa daha büyük çatışmalar mı getireceği, yalnızca Suriye halkının değil, bölgesel ve küresel aktörlerin de ortak sorumluluğuyla belirlenecek. Suriye için yeni bir başlangıç umudu olsa da, bu umudun gerçekliğe dönüşmesi, büyük bir belirsizliği beraberinde getiriyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ